n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında Elon Musk’ın Twitter’ı alma hayalini gerçekleştirdiğinde neler olabileceğini ele aldım. Elimizde farklı senaryolar olsa da hiçbiri olumlu sayılmaz.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Quartz’ın yine el değiştirmesi, Hong Kong basınının susturulması, Facebook’un itirafı ve daha fazlası var.
Son olarak bir de duyurumuz var. NewsLabTurkey Kuluçka Programı’nın İstanbul ayağı için başvurular açıldı. Haber ve medya start-up’larının başvurularına açık olan programla ilgili detaylar ve başvuru formu için link burada.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Quartz Bu Kez G/O Media’ya Satıldı
İlk yayına başladığı zamandan bu yana takip ettiğim ve gerçekten dijitalde özel bir model kuracağını düşündüğüm yayınlardan birisiydi Quartz. 2012’de geleneksel finans ve ekonomi gazeteciliğine modern bir alternatif olarak yola çıktı, kâr yolunda ilerlerken 2016 yılında Japonya merkezli Uzabase tarafından satın alındı ve sonrasında işler değişti.
O zamandan bu yana üçüncü kez el değiştiren yayının son sahibi ise Gizmodo ve The Onion gibi siteleri de çatısı altında barındıran G/O Media oldu. G/O hakkında daha önce bültende yazdıklarımı hatırlıyorsanız, bu gelişmenin iyiye işaret olmadığını tahmin edebilirsiniz.
G/O Media muhtemelen Quartz’ı yutup tanınmaz bir hâle getirecek ama mevcut CEO bunun olmayacağı konusunda ısrarcı. 2012’de yola çıkarken reklamı sadece Boeing, Cadillac gibi yerlerden sponsorlu içerik seviyesinde tutacaklarını ve daha yüksek kaliteli bir yayın olmayı hedeflediklerini söylerken, şu anda ana gelir kaynağı rahatsız edici seviyedeki programatik reklamlar olan bir gruba dahil olmaları bu hedeflerden vazgeçtiklerine bir işaret olabilir.
Çin Hong Kong Basınını Susturdu
2019 yılında başlayan bağımsızlık ve demokrasi odaklı protestoların ardından Çin hükümeti, Hong Kong üzerindeki kontrolünü artırmaya ve tıpkı ülkenin geri kalanında olduğu gibi basının da daha fazla kontrol altında tutulması gerektiğine karar verdi. Bu kararla birlikte çıkarılan güvenlik yasası, birçok yayının kapatılmak zorunda kalmasına ve gazetecilere karşı baskı ve şiddetin artmasına neden oldu.
Ülkede basın özgürlüğünün tamamen sona erdiğinin en kesin işareti ise Foreign Correspondent’s Club tarafından her yıl düzenlenen insan hakları basın ödüllerinin güvenlik yasasından kaynaklı endişelerle iptal edilmesi oldu. Karar ülkedeki üye gazetecilerden büyük bir tepki aldı ve birçok istifayı da beraberinde getirdi.
Hong Kong’un en ünlü gazetelerinden birisi olan Apple Daily başta olmak üzere birçok yayının kapanmasına ve yukarıdaki örnekte de gördüğümüz korku ortamının yaratılmasına fırsat veren güvenlik yasası, artık Hong Kong’da basın sektörünün tamamen Çin devletinin istediği kişilere ve şirketlere kalmasını sağladı. Yani Çin koyduğu hedefe ulaştı.
Facebook Verimizle Ne Yaptığını Bilmiyor
Teknoloji devlerinin bize dair topladıkları veriler ile büyüyüp para kazandıklarını biliyoruz. Başta Google ve Facebook olmak üzere bu şirketlerin bulabildikleri her veriyi toplayıp kullanmaya çalışmasına da alıştık. Ama kurdukları karmaşık sistemler ve algoritmalar ile bu verileri tam olarak nasıl kullandıklarını öğrenmemiz pek mümkün olmuyor.
Görünen o ki bu konuda bilgisiz kalan tek taraf biz değiliz. Motherboard’a sızdırılan Facebook’un şirket içi dökümanına göre Facebook da sistemlerine giren verilerin tam olarak nasıl kullanıldığını bilmiyor. Sisteme giren her veri tamamen serbest bir şekilde dolaştığı için, bu verilerin hangi amaçlarla kullanıldığını kesin bir şekilde söylemelerinin imkânsız olduğunu kabul eden döküman, bu yüzden AB’nin veri düzenlemeleri gibi yasalara uymalarının da mümkün olmadığını söylüyor.
Bu da aslında tam olarak bu düzenlemelere neden ihtiyacımız olduğu sorusunun cevabı. Çünkü tamamen kendi hâllerine bıraktığımızda ve kontrolsüzce büyümelerine izin verdiğimizde sonucu bu oluyor.
YouTube Sponsorluğunun İlginç Bir Örneği
YouTube’da içerik üretiyor ve bunu bir iş hâline getirdiyseniz, en önemli gelir kaynaklarınızdan birisi videolarınıza marka sponsorlukları almak. Genellikle fazlasıyla profesyonel ve kurallar içerisinde yürüyen bir süreç olsa da belirli bir seviyenin üstünde ya da belirli türlerde içerik üreten YouTuberlar için bazı özgürlük alanları olabiliyor.
2006 yılından bu yana YouTube’da komedi skeçleri ve animasyon türünde videolar yayınlayan TomSka’nın bir VPN şirketi olan SurfShark ile sponsorluk tecrübesini anlattığı video ise bu konuya dair özel bir içeriden dinleme imkânı sağlıyor. TomSka’nın şirketle olan ilişkisi ve bunun evriminden kişisel işlere sponsor almanın nasıl işlediğini öğrenmenin yanı sıra, dijital platformlar ile reklam tanımının nasıl değiştiğini de anlamak açısından önemli bir video.
Kısa Kısa
🇬🇧 BK İçişleri Bakanı, Rwanda gezisine gelecek ekibe The Guardian ve Financial Times’ı almadı.
🔐 Haber kaynaklarınızı korumak için işe akıllı telefonunuzdan başlayın.
🇨🇦 Kanada gazetecileri desteklemek için dijital abonelik yapan okurlara vergi iadesi imkânı getirmişti. Ancak bunun etkisi büyük olmamış.
⏰ Sosyal medya paylaşımları için ideal saatleri derleyen bu yazı planlama konusunda faydalı olabilir.
🤑 Afrika kıtasındaki birçok ülkede gazetecilik içerisindeki yolsuzluk —bölgedeki adıyla “kahverengi zarf gazeteciliği”— büyük bir sorun.
Haftanın odağı: Elon Musk’ın Twitter’ı nasıl olur?
İki hafta boyunca süren tartışmalar ve merakın sonunda, eğer finansal bir engel çıkmazsa, Elon Musk Twitter konusundaki hayaline ulaşacak ve sahibi olacak gibi görünüyor. Bu noktadan itibaren herkesin aklındaki soru ise Musk’ın Twitter ile ne yapacağı. Daha doğrusu ne yapabileceği.
Elon Musk —altı boş olsa da— bolca büyük fikir tweetliyor ve bu da insanların aklında belirli senaryoların oluşmasına neden oluyor. Ancak hem Twitter’ın hâlâ küresel çapta çalışan bir şirket olması ve uyması gereken yasalar olması, hem de Musk’ın diğer şirketlerinin kaderinin büyük anlamda devletlerle arasını iyi tutmasına bağlı olmasından dolayı istediği gibi özgür davranamayacağı ortada. Hatta bu durum tersine işleyip devletlerin Twitter’a gönderdiği taleplerin daha sık kabul edilmesine bile neden olabilir.
Diğer yandan Elon Musk’ın ifade özgürlüğü gibi konulardaki büyük argümanlarını daha iyi anlamak Twitter’da nasıl değişiklikler isteyebileceğini anlamamız için önemli. Her ne kadar kendisini “tavizsiz ifade özgürlüğü” savunucusu olarak lanse etse de hem bundan geri adım atmış olması hem de geçmişte kendisine en ufak eleştiri getirenleri engellemek, hakaret etmek ya da araba siparişlerini iptal etmek gibi karşılıklar vermiş olması o kadar da özgürlük sevdalısı olmadığını görmek için yeterli.
Daha önce de bültende bahsettiğim “Kaliforniya İdeolojisi” kavramı ve sitemizde üzerine yazdığım Silicon Values kitabı da hem Elon Musk’ı hem de onun çevresinin ifade özgürlüğü ve genel dünya görüşünü anlamak açısından önemli iki kaynak. Bu eksenden baktığımızda Musk’ın Twitter’ı, “herkese açık özgür bir meydan” değil de Kaliforniya İdeolojisinin dijital kalesi yapmak istediğini anlayabiliyoruz.
Bu hayallerini gerçekleştirmesi mümkün olur mu şu anda kestirmek güç. Önünde özellikle işin ekonomik boyutundan kaynaklı birçok engel olacaktır. Ancak bu konuda sergilediği duruş ve daha şimdiden Twitter’ın çalışanlarını hedef hâline getirmeye başlaması, bu yolda birçok insana zarar verebileceğinin işareti.
Çünkü hayata geçirmek istediği şeylerin ya da kendi özgürlük anlayışı ile içerik yönetimini şekillendirmesi zaten risk altındaki birçok kesime yönelik tehditleri artırabilir. Kimlik doğrulama ısrarı kimliklerini korumak zorunda olan insanlar için yeni bir risk alanı yaratabilir. Musk’a göre yapılacak bir ifade özgürlüğü tanımı bazı aktivist grupların, gazetecilerin veya azınlık grupların platformda barınmasını imkânsız kılabilir.
Bütün bu riskler kaçınılmaz olarak alternatif arayışlarını tetikliyor. Twitter’ın ne zaman Myspace’e dönüşeceğini kestirmek güç ama Musk’ın satın alma süreci tamamlandıktan sonra çok fazla köklü değişiklik görme ihtimalimiz yüksek. Şu aşamada belki acilen yapılması gereken bir şey yok ama en azından haberlerde tweet kaynak gösteriyorsak embed yerine bir alternatif arayarak arşivleri güvenceye almakta fayda var.