Dijital gazetecilik söz konusu olduğunda en önemli sorunlardan biri de haber odasının belirleyeceği gelir modeli. Kitlesel fonlama, reklam, abonelik, hibe programları gibi çok sayıda seçenek var gibi görünse de aslında kitlesel anlamda kuvvetli ve sürdürülebilir bir iş yapmak için haber odalarının okurdan ürettikleri içerik karşılığında ödeme almaları çok önemli.
Geçtiğimiz aylarda Mark Growth’un bloğunda yayınlanan politik blog ve haber sitelerinin neden ücretli aboneliğe ve dolayısıyla ödeme duvarlarına döndüğünü anlatan makale de konuyla ilgili önemli bir detayın altını çiziyordu. Makalede verilen bilgiye göre özellikle de sentimental analize bağlı olarak reklamverenler stratejilerini değiştiriyor ve Trump’ın ya da olumsuz imaja sahip siyasi figürlerin sıklıkla bulunduğu sayfalarda reklamlarını göstermekten kaçınıyorlardı. Bu pazar genelinde reklam verilen site sayısında %11’lik bir düşüşe neden olmuştu.
Elbette ABD kendine özgü bir örnek. Türkiye’de de krizin farklı bir boyutu var. Reklamveren, özellikle bağımsız mecralara reklam verme konusunda pek istekli değil. Hem Erdal Güven’in Tunca Öğreten’e söyledikleri hem de Can Semercioğlu’nun Türkiye’de dijital reklam gelirleri üzerine yaptığı soruşturmasında yer alan haber odalarının sorumlularının ifadeleri, aynı teknolojik temele dayanmasa da dijital reklam gelirindeki düşüş ve alandaki oligopolinin etkisine karşı herkesin bir arayış içerisinde olduğunu doğruluyor.
Gelin, biz de dünyada ve Türkiye’de dijital abonelik konusunda ilgi çekici bazı modelleri inceleyelim.
Aftenposten: Devamını okumak istiyorsan ödeme yapmalısın
Norveç’te yayın yapan Aftenposten isimli gazete, kimi makaleleri görüntülemeye çalıştığınızda makalenin girişini ya da bir kısmını size gösteriyor ve okumaya devam etmeniz için yıllık 100 dolar bedelinde bir üyelik satın almanızı talep ediyor sizden. Bu aboneliği iki ayrı dijital kullanıcı kullanabiliyor. Gazetedeki çoğunlukla ajanstan alınan güncel haberler gibi kimi içerikler ise ücretsiz erişime açık.
Schibsted’in Norveç’teki yayınlarından sorumlu CEO Didrik Munch, dijital abonelik bağlamında gözle görülür bir başarı elde ettiklerini ve bunun “premium” olarak adlandırdıkları içerik tipinin ana odakları olmasına bağlı olduğunu söylüyor. Munch, ayrıca dijital abonelerinin çoğunlukla gençlerden oluştuğunu ve bunun kendileri için geleceğe dönük bir avantaj sağladığını belirtiyor.
The Guardian: Aboneliklerde destek söylemi öne çıkıyor
The Guardian, son yıllarda dijital abonelik ve trafik konusunda yaşadığı başarıyla öne çıkan gazetelerden biri. Peki onlar abonelik işini nasıl çözüyorlar?
The Guardian’ın içeriklerinin büyük çoğunluğu aslında ücretsiz. Ancak aylık 9.99 dolar karşılığında dijital sadık okur paketi diyebileceğimiz bir paket sunuyor okurlarına. Bu versiyonda mobil ve tablet deneyimleri geliştiriliyor, Discover isimli özellik kullanılabilir hâle geliyor. Guardian Live isimli özellikle, anlık gelişmeler bir timeline şeklinde takip edilebiliyor.
Elbette gazetenin en temel pazarlama silahlarından olan bulmacalar da ücretli abonelik kampanyası kapsamında tutuluyor.
iPad’deki günlük versiyondaysa gazete tamamen iPad’e özgü bir tasarımla okuruna sunuluyor. 30 günlük arşive erişim imkânınız oluyor. Çevrim dışı okuma için otomatik indirme özelliği sunuluyor. The Guardian bu özelliklerin yanı sıra okurlarına iyi gazetecilik ve demokrasi mücadelesi sözü de verdiği için politik bir sorumlulukla da çok sayıda abonelik alıyor. Yani bu “paketin içeriği” görünenden daha fazla katmana sahip.
NYT: Her şeyin bedeli var
Amerika medyasının amiral gemisi diyebileceğimiz The New York Times ise farklı katmanları olan bir ücretli abonelik programına sahip. Gazete her ay maksimum beş içeriğe ücretsiz erişmenize izin veriyor, beşinci içerikten sonra ise gazetenin tadını çıkarmak için para ödemeniz gerektiğini “acı bir şekilde” size anımsatıyor.
Temel paket (aylık 19.99 dolar), tam erişim paketi (aylık 16.99 dolar) ve hem eve dağıtım hem de temel dijital erişim sağlanan paket (haftalık 4.63 dolar) şeklinde üç adet paket var. Tam erişim paketinin farkı gazetenin bulmacasını yanında getirmesi. Ayrıca bu paket üzerinden abone olanlar NYT Cooking’e de paket dahilinde erişebiliyor.
Dünya: Türkiye’den değerli bir deneme
Türkiye’deki az sayıdaki niş odaklı gazetelerden biri olan ekonomi gazetesi Dünya ise dijitalde yorum ve analiz içeriklerini ücretli abonelikle görülebilir hâle getirdi. Abone olmak için aylık 50 TL, yıllık bazda ise 300 TL’lik bir bedeli var.
Gerçekten de hem odağı hem de hedef kitlesi gereği Dünya’nın bu tür bir deneyime en açık gazetelerden biri olduğunu söylemek mümkün. Hatta Dünya’nın şu anda açık olan günlük haberleri dahi abonelik kapsamına sokulabilecek kalite ve odağa sahip.
Evrensel: Dijital abonelikle destek
Evrensel ise farklı bir dijital abonelik yaklaşımına sahip. Çevrim dışı olarak gazetenin elektronik versiyonuna erişim sağlayabildiğiniz abonelik modelinde fiyatlar değişse de hizmet sabit. Yani farklı gelir gruplarından insanlar, vermek istedikleri desteğe göre dijital abonelikle Evrensel’e katkıda bulunabiliyorlar. Aylık paketlerde fiyatlar 30 TL, 50 TL, 100 TL ve 300 TL olmak üzere çeşitleniyor.
Birgün: Farklı paketler, farklı fırsatlar
Abonelik programları söz konusu olduğunda Türkiye’de en farklı tecrübelerden birini de Birgün Gazetesi sunuyor. Gazete dört çeşit üyelik tanımlamış: mavi üyelik, yeşil üyelik, kırmızı üyelik ve özel üyelik. Fiyatları ise sırasıyla 225 TL, 450 TL, 900 TL ve 2700 TL olmak üzere değişiyor. Paketler büyüdükçe e-gazete üyeliğinin yanına teşekkür kartı, Birgünlük Festival davetiyesi, kitap ve dergi, bez çanta, Birgün ailesi ile birlikte yemek gibi çeşitli hizmetler ekleniyor.
Özetlemek gerekirse, farklı mecralar abonelerini cezbetmek için farklı yöntemlere başvuruyor ve mevcut abonelik rejimleri ülkeden ülkeye büyük farklılık gösteriyor. Kuzey Avrupa’daki abonelik modellerinin başarısı ya da The Guardian veya The New York Times’ın başarıları öne çıkarken, mevcut siyasal ve ekonomik ortam gereği Türkiye’den sıra dışı haberler vermeye şimdilik uzağız. Dahası, Türkiye’deki dijital doğumlu haber mecralarında ücretli abonelik pratiği de pek gözlenmiyor. Siyasal aidiyet gibi meseleler burada öne çıkıyor. O nedenle Dünya’nın dijital abonelik tecrübesinin hem uluslararası diğer modellere daha çok benzemesi gereği hem de gazetenin yapısı gereği bize birçok şey söylemesi mümkün. Evrensel ve Birgün ise geliştirilmeye açık dijital abonelik modelleri ile umut veriyor; bir ürün olarak haberi derinleştirebilir ve okur için daha cazip hâle getirebilir gibi görünüyor.
Tabii dijital doğumlu haber odalarına tekrar dönmek şart. Geçtiğimiz hafta Erdal Güven’in söyleşisinde özgün içerikle ilgili yakınması göz önüne alındığında Türkiye’de Diken ya da T24 gibi haber odalarının bu tür özel içerikler için ücretli dijital abonelik modeline geçmesinin aslında neredeyse şart olduğunu söylememiz gerekiyor. Dijital reklam gelirlerinin oldukça düşük olduğu ya da dijital reklam formlarının yayıncıların itibarını zedelediği bu dönemde bu tür bir denemeyi ilk olarak kimin yapacağının yanıtı şimdilik gizemini koruyan bir soru.