Gazetecilik mesleğinin geleceği

Gazeteciliği demokrasinin oksijeni olarak tanımlarsak yanlış yapmış olmayız. Çünkü gazetecilik olmadan, haberleri araştırıp aktaran medya olmadan demokrasinin sağlıklı biçimde işleyebilmesi mümkün değil. Yurttaşlar ancak ve ancak doğru bilgilendirildikleri zaman sağlıklı kararlar verebilir ve demokratik süreçlere katılım sağlayabilirler.

Türkiye’de gazetecilik, ilk özel gazete olan Tercümân-ı Ahvâl’in yayımlanmaya başladığı 1860 yılından beri inişli çıkışlı bir serüven izledi. Gazeteciliğin altın yılları diyebileceğimiz dönemler çok kısa sürdü. 1950 yılında basının desteğiyle iktidara gelen Demokrat Parti’nin basın ile yaşadığı balayı dönemi 1953’ten itibaren bozulmaya başladı. 1961 Anayasası ile sağlanan göreli özgürlük dönemi de 1971’de 12 Mart Muhtırası ile akamete uğradı. Nitekim 1948 yılından itibaren Basın Bayramı olarak kutlanan 24 Temmuz, 1971 yılında “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak anılmaya başladı.

Siyasal iktidarlar, işler iyiye giderken basın özgürlüğü savunuculuğu yaptılar, basın özgürlüğünü genişleten yasalar çıkardılar; ancak işler kötüye gitmeye başlayınca, işlerin kötüye gitmesinden gazetecileri, gazetecilerin yaptıkları haberleri sorumlu tuttular. Türk basın tarihini esasen gazetecilerin cezalandırılma tarihi olarak da okuyabiliriz.

Tirajlar dibe vurmuş durumda 

Türkiye’de basılı gazete tirajları her geçen yıl düşüyor ve gazeteler birer birer kapanıyor. TÜİK tarafından hazırlanan Yazılı Medya İstatistikleri’ne göre, gazeteler 2013-2022 yılları arasında yüzde 65 tiraj kaybetti. Oysa ülke nüfusu 2013’te 76 milyon 667 binden 2022’de 85 milyon 279 bine çıktı. Diğer bir ifadeyle nüfus yüzde 11 artarken tiraj yüzde 65 azaldı. Hatta tirajlar o kadar azalmış olacak ki, TÜİK bile “yazılı basın sektörünün giderek küçülmesi”ni gerekçe göstererek “Yazılı Medya İstatistikleri” anket çalışmasını sonlandırdığını duyurdu. Basın İlan Kurumu verilerine dayalı olarak hazırlanan son TÜİK bülteninde 2023 yılı toplam tirajı 638 milyon 610 bin olarak verildi. Bu rakamın resmî ilan ve reklam almayan gazeteleri içermediğini belirtmiş olayım.

Ulusal gazetelerin günlük tirajlarındaki düşüş ise yüzde 75’i buldu. 2013 yılında günlük ortalama ulusal gazete tirajları 5 milyonun üzerinde seyrederken 2023 yılında 1 milyon 356 bine kadar düştü. Medya ombudsmanı Faruk Bildirici’nin 30 Eylül 2024 tarihli yazısında yer alan verilere göre ise, ulusal düzeyde dağıtımı yapılan 30 gazetenin 2-8 Eylül 2024 haftasındaki ortalama günlük tirajları 920 bine kadar gerilemiş görünüyor. Hatta bu rakamların bile şişirme rakamlar olduğunu söylemek mümkün.

Resmî ilan ve reklamlar giderek azalıyor

TÜİK tarafından 25 Temmuz 2024 tarihinde yayımlanan Süreli Yayın İstatistikleri’ne (2023) göre 855 basılı gazete ve 494 dergi resmî ilan ve reklam yayımlıyor. Bu ikisinin toplamı 1.349 ediyor. Bu bültende yer almamakla birlikte, 2023 yılında yayımlanan Resmî İlan ve Reklam Yönetmeliği kapsamında haber siteleri de resmî ilan ve reklam yayımlamaya başladı.

15 Temmuz 2023’te yine NewsLabTurkey sitesinde yayımlanan “Resmi ilanlar medyayı kurtarabilir mi?” başlıklı yazımda 386 haber sitesinin bu haktan yararlanmaya başladığını yazmıştım. 6 Ekim 2024 tarihi itibarıyla resmî ilan alan haber sitesi sayısı 311’e düşmüş görünüyor. Bu rakamı basılı gazete ve dergi sayısına eklersek, toplam 1660 yayın resmî ilan ve reklam alıyor.

Haber sitelerinin de resmî ilan almaya başlamasıyla reklam pastasından pay alanların sayısı arttı. Peki resmî ilan sayısı arttı mı? 2018 yılından 2023’e kadar yayımlanan resmî ilan sayıları aşağıdaki grafikte yer almakta. TÜİK sayfasında yer alan verilere göre, haber sitelerinin de resmî ilan almaya başladığı 2023 yılında yayımlanan resmî ilan sayısı, önceki iki yıla göre azalmış görünüyor.

Yıllara göre resmî ilan sayıları (2018-2023)

Nitekim, 4 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşen Genel Kurul toplantısında konuşan Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Eryılmaz, resmî ilan sayılarının her geçen yıl düştüğünü ve bu sorunu gidermek için çözüm üretilmesi gerektiğini ifade ediyor. Eryılmaz, “Söz konusu düşüş, resmi ilan fiyat tarifesine üst üste yapılan yüksek oranlı zamlar nedeniyle maddi yönden etkisini çok hissettirmese de önümüzdeki yıldan itibaren can acıtacağını düşünüyorum” uyarısında bulunuyor. Cavit Eryılmaz, kamu kurumlarının resmî ilan vermemek için çeşitli hilelere başvurduklarını da ileri sürüyor: “İhaleyi parçalara ayırarak ilanı zorunlu kılan eşik değerin altında bırakan da var, daha önce ilçe ilçe yaptığı ihaleyi il genelini kapsayacak şekilde tek bir ilanda toplayan da var (…) İhale ilanları için sürekli bir hareketlilik var. Sıkı takip ediyoruz ama nereye kadar? Bir fırsatını bulsalar ihale ilanları elimizden alınacak.”

Google ve sosyal medya platformları da gazeteciliği desteklemiyor

İnternet haber medyası, adeta Google ve sosyal medya platformlarına mahkûm olmuş durumda. Bu dev küresel şirketler reklam gelirlerinden aslan payını kendileri alıyor, kırıntıları da medyaya dağıtıyorlar. Bu durumdan rahatsız olan ülkeler birer birer Google ve sosyal medya platformları ile masaya oturmaya başladılar. Örneğin Avrupa Birliği, 2019 yılında Dijital Telif Hakları Yasası’nı kabul etti. Bu yasa kapsamında Google; AB üyesi Almanya, Fransa, Macaristan, Avusturya, Hollanda ve İrlanda’daki 300 medya kuruluşuyla anlaşmalar yaparak paylaşılan haberler için telif ödemeye başladı. 2020 yılında Avustralya, Haber Medyası Pazarlık Yasası’nı kabul etti. Bu yasa ile Google’ın medya kuruluşlarının ödeme yapmadan haber paylaşması yasaklandı. 2023 yılında Kanada, Çevrimiçi Haberler Yasası’nı kabul etti. Bu yasa kapsamında Google, her yıl Kanada haber medyasına 74 milyon dolar ödeme yapacak. Aynı şekilde Türkiye de hem Google ile hem de sosyal medya platformlarıyla masaya oturmak zorunda.

Ancak bu konuda daha önce de söylediğim gibi, yapılacak anlaşmalar sonucu elde edilecek gelir özgün haberciliği teşvik edecek ve bağımsız gazeteciliği destekleyecek şekilde dağıtılmalı. Tıpkı Basın İlan Kurumu’nun resmî ilan ve reklamlarla gazeteleri desteklemesi gibi, Google da yapacağı telif ödemeleriyle bağımsız gazeteciliğe destek olabilir.

Hangi gelecek senaryosunu yazarsak yazalım, gazeteciliğe duyulan ihtiyaç hiç bitmeyecek, gazetecilik öyle ya da böyle var olmaya devam edecek. O nedenle gazeteciliği daha iyi noktalara taşıyabilmemiz için bazı önerilerde bulunacağım.

Basılı gazeteciliği desteklemek, bitkisel yaşamdaki hastanın ömrünü uzatmaya benziyor

Ne kadar böyle olmasını istemesek de yaklaşık 165 yıllık basılı gazetecilik geleneğimizin sonuna geldik. Er ya da geç gazeteler kâğıt baskılarını sonlandıracaklar ve haber sitesi olarak yollarına devam edecekler. En çok satanın bile 100 bin tirajın altına düştüğü bir süreçte basılı gazete çıkarmaya devam etmek, ekonomik açıdan sürdürülebilir değil. İthal kâğıda ve mürekkebe dayalı bir sektörün okunmayan gazeteler yapmaya devam etmesi hiç anlamlı değil.

Basılı gazetecilikte ısrar etmek yerine, dijital gazeteciliği nasıl daha iyi yapabilirizin yollarını aramalıyız. Benim aklıma gelen birkaç öneriyi burada paylaşmak istiyorum.

  • Birincisi, Basın İlan Kurumu basılı gazetelere resmî ilan ve reklam vermeyi durdurabilir ve tüm kaynaklarını haber sitelerini güçlendirmek için kullanabilir.
  • İkincisi, Google ve Meta gibi küresel şirketlerle hükümet düzeyinde anlaşmalar yapılabilir ve buradan elde edilecek telif gelirleri özgün haberciliği desteklemek için kullanılabilir.
  • Üçüncüsü, okurlar basılı gazeteye nasıl ücret ödüyorlarsa haber sitelerine de ücret ödeyebilirler. Bunun için artık bedava haber okutma uygulaması sonlanmalı, haber siteleri abonelik uygulamasına geçmelidir.

İyi gazetecilik yapıldığı takdirde insanların harcama yapmaktan kaçınmayacağını söyleyebiliriz. Bu konuda Oksijen, Gazete Pencere gibi başarılı örnekler var. Elbette telif hakları yasasının da güncellenmesi şart. Her isteyen, yapılmış haberleri istediği gibi çalıp kullanamamalı. Yapılan haberler ancak o zaman hak ettikleri değeri görürler.

Kısacası, gazeteciliği içine düştüğü krizden çekip çıkarmanın yollarını aramalı ve bize uygun en iyi modelleri geliştirebilmeliyiz. Gazeteciler Cemiyeti (Ankara) öncülüğünde 12 meslek örgütünden oluşan Medya Dayanışma Grubu tarafından hazırlanan “Gazetecilik Hak ve Özgürlükler Deklarasyonu”, yapılması gerekenler konusunda iyi bir rehber niteliğinde.

Yazar hakkında

Süleyman İrvan

Prof. Dr. Süleyman İrvan, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi'dir.