2 Ağustos sabahı nur topu gibi bir sosyal medya yasağıyla uyandık. Henüz ve hatta hâlâ tam olarak bilinmeyen bir nedenle, Türkiye’de 57 milyon kullanıcısıyla YouTube’un ardından ikinci sırada yer alan sosyal medya platformu Instagram Türkiye’den erişime engellendi.
Aktif bir Instagram kullanıcısı değilim. Gelişmeleri daha çok X (Eski adıyla Twitter) üzerinden ve geleneksel medya kanallarından takip eden bir iletişimci olarak olan biteni anlamaya çalıştım başlangıçta. Yapılan açıklamalardan ilki, İran’da öldürülen Hamas lideri İsmail Haniye’ye ilişkin taziye mesajlarını Instagram’ın engellemesiydi. Örneğin; TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı, AK Parti milletvekili Hüseyin Yayman, Hürriyet’te yayımlanan haberde şunları söylemişti:
“Meta şirketinin Türkiye’de hukuku yok sayan çifte standardını asla kabul etmiyoruz. Bir taraftan kadına şiddet devam ederken, çocuk istismarı ve LGBT ile ilgili pek çok içerik paylaşılırken diğer yandan cinsiyetçilik, kadını yok sayan uygulamalar devam ederken bir taraftan da İsmail Haniye’nin ölümüyle ilgili bütün içeriklerin kaldırılmasını asla doğru bulmuyoruz. Biz hükümet olarak sansüre, erişim engeline, yasaklamaya karşıyız ama ulus aşırı dijital şirketlerin de Türkiye’yi yok saymasını, Türkiye’nin hukukunu yok saymasını ve paylaşılan içerikleri sansürlemesi bir çifte standarttır. Instagram ve Meta şirketleri sansürden, yasaklamadan bahsederken aynı yasaklamayı ve sansürü kendilerinin yapması asla kabul edilemez. Biz dijital ağların özgürlük meydanı olarak şehirlerin ve toplumların agorası olarak kabul edilmesini istiyoruz. Bizim hukukumuzu, yönetim yapımızı yok sayan bir çifte standart uygulamasını asla kabul etmiyoruz. Instagram’ın ve Meta’nın yaptığı asla kabul edilemez. Ne Türkiye’nin değerleri ne de evrensel değerlerle bağdaşan uygulamalar değildir. Dolayısıyla burada Instagram’ın çifte standartlı tavrından bir an önce vazgeçmesini ve topluma mal olmuş insanların kalbinde yer alan İsmail Haniye ilgili ya da bir milletin kahramanıyla ilgili paylaşımları yok sayması asla kabul edilemez.”
Engel var, açıklanmış resmi bir gerekçe yok
Instagram’a erişim engeli mahkeme kararıyla değil, BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) kararıyla getirildi. BTK’nın websitesinde, Site Erişim Sorgulama bağlantısından “instagram.com” yazarak arama yaptığımızda siteye erişim engeli getirildiğini görüyoruz. Ancak bu kararın hangi gerekçeyle alındığı bilgisi verilmiyor. BTK tarafından bu konuda yapılmış resmî bir açıklama da yok.
Ancak Instagram’ın tümden engellenmesinden bir gün önce İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un, Haniye ile ilgili mesajını sansürleyen Instagram’ı X üzerinden protesto ettiği de biliniyor. Altun o paylaşımında, “Heniye’nin şehadeti dolayısıyla insanların taziye mesajı yayınlamasını herhangi bir gerekçe göstermeden engelleyen sosyal medya platformu Instagram’ı da şiddetle kınıyorum. Bu çok açık ve net bir sansür girişimidir” demişti. Fahrettin Altun’un bu paylaşımına dikkat çeken bazı haber siteleri, Instagram’ın erişime kapatılmasında Altun’un da rolü olabileceğine dikkat çekmişlerdi.
Katalog suçlar, erişim engeli için kılıf mı?
5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”, internet ortamında ve tabii ki sosyal medyada yapılan paylaşımlarla ilgili verilebilecek içerik kaldırma ve erişim engeli kararlarının nasıl alınabileceğini açıklıyor. Çok fazla detaya girmeden şunu söyleyeyim: Yasaya göre, Madde 8a’da sayılan katalog suçlar söz konusuysa, 2020 yılında getirilen düzenleme kapsamında, “İçeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararı re’sen Başkan tarafından verilir” deniliyor. Başkana tanınan bu yetki Anayasa Mahkemesi’nin 11/10/2023 tarihli kararıyla iptal edilmiş ama iptalin Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (10/10/2024) yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmış.
5651 sayılı yasa kapsamında belli içeriklere sansür uyguladığı gerekçesiyle Instagram’ı kapatmak mümkün değil tabii ki. Yasa daha çok hangi içeriklerin nasıl kaldırılabileceğini düzenliyor. Dolayısıyla erişim engeline uygun bir gerekçe uydurmak gerekiyordu. Katalog suçlar gerekçesinden daha uygun bir gerekçe de yok bu durumda. Nitekim Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2 Ağustos’ta gazetecilere yaptığı açıklamada gerekçe olarak katalog suçları gösteriyor:
“Bütün uyarılarımıza rağmen dikkate almadıkları katalog suçlar dediğimiz bir çerçevemiz var. O çerçeve kapsamında kendilerini uyardık. Ancak gerekli karşılığı bulmadığımız için de bir erişim engeli getirdik. Bu bahsedilen aksaklıkları, hassasiyetlerimizi, kanunumuza uymayan tarafları yerine getirdikleri zaman biz de gerekli işlemi yaparak bu erişim yasağını kaldırmış olacağız.”
Bakan Uraloğlu, 5 Ağustos’ta da X platformu üzerinden bir paylaşım yaptı ve aynı gerekçeyi yineledi:
“Katalog suçlar çerçevesinde uyguladığı politikalar karşısında erişim engeli getirdiğimiz sosyal medya platformu Instagram yetkilileri ile geçen hafta bir görüşme yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uyulması konusunda hassasiyetlerimiz iletildi. Bugün kendileri ile öğleden sonra yeniden bir araya gelinilecek. Taleplerimizin karşılanması hususunda gereğini yapacaklarını umuyor; olumlu gelişmelerin olmasını bekliyoruz.” Peki sonuç ne oldu? Hiçbir gelişme olmadı tabii ki! Bakan Uraloğlu, Instagram yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerden olumlu sonuç alamadıklarını şu sözlerle açıkladı: “Tam istediğimiz sonucu almış değiliz, takip ediyoruz, aktif olarak görüşüyoruz. Bugün bir ilerleme olacağını düşünmüyoruz.”
Instagram, içerik kaldırma taleplerini yerine getirmiyor mu?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun açıklamalarını veri olarak alırsak, Instagram’ın Türkiye’nin içerik kaldırma taleplerine kayıtsız kaldığını düşünebiliriz. Bu mümkün müdür? Elbette mümkündür. Ancak Instagram’ın da sahibi olan Meta şirketinin düzenli aralıklarla yayımladığı şeffaflık raporları var. O raporları incelediğimizde, şirketin taleplere karşı oldukça “uyumlu” davrandığını görüyoruz. Hatta o kadar ki, örneğin şahısların şikâyet ettiği 748 içerikten sadece 68’ini kaldırılmışken; BTK dahil adli ve idari makamlar tarafından şikâyet edilen 2580 içerikten 504’ü kaldırılmış, 1941’i de Türkiye’den erişime engellenmiş durumda. Buna göre, idari ve adli makamların şikâyet ettiği içeriklerin yüzde 95’i hakkında işlem yapılmış görünüyor. Açıkçası işlem yapılmayan yüzde 5 içeriğin ne kadarı katalog suçlarla ilgili, o da belli değil. Ama veriler, Meta şirketinin kendisine yapılan içerik kaldırma başvuruları konusunda kayıtsız davranmadığını gösteriyor.
Kim ne yazdı?
Instagram’a getirilen erişim yasağı en çok yine bir sosyal medya platformu olan X’te tartışıldı, tartışılmaya da devam ediyor. Geleneksel medyada gelişmelerle ilgili haberler yayımlanıyorsa da çok az yazar köşe yazılarında bu yasağa değindi. Kısaca özetlersem, iktidarı destekleyen medyadaki yazarlar yasağı savunurken, muhalif medya diye de nitelenen eleştirel medyadaki yazarlar da yasağı eleştiren yazılar yazdı. Tarihe not düşmek adına, okunmaya değer bazı köşe yazılarına burada değinmek istiyorum.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, bir sosyal medya platformuna tümden erişim engeli getirmeyi savunmanın gazeteciliğin misyonuna aykırı olduğunu düşündüğüm için engellemeyi savunan yazarlara yer vermedim açıkçası.
Taha Akyol (Karar): İktidar, özgürlükleri daha fazla denetim altına almak istemektedir”
Karar gazetesi yazarı Taha Akyol, 4 Ağustos 2024 tarihli yazısında Instagram yasağıyla ilgili şunları yazdı: “AYM kararı gösteriyor ki, iktidar, anayasal yetkilerini genişletmek, özgürlükleri daha fazla denetim altına almak istemektedir. Bunun son örneği Instagram’ın engellenmesidir. Sebebi, Haniye’nin şehit edilmesiyle ilgili taziyeleri ve İsrail’e eleştirileri yayınlamamasıymış. BTK, kitabına uydurmak için ‘katalog suçlar’ diye açıklama yaptı. Hayır ‘katalog suçlar’ çocuk istismarı, insanlığa karşı suçlar, devlet güvenliği gibi suçlardır hiçbiri yok ortada. Öyle bir suç olsaydı Instagram hakkında hemen ağır ceza davası açmak gerekirdi.”
Zülal Kalkandelen (Cumhuriyet): “Instagram’a erişim yasağı getirmek, milletin anayasal iletişim hakkını ve özgürlüğünü yok etmektir”
Cumhuriyet yazarı Zülal Kalkandelen, Instagram yasağını eleştirdiği 4 Ağustos tarihli yazısında şunları yazdı: “Şu anda Filistin’de bile erişime açık olan Instagram’a Haniye paylaşımlarına engel konması nedeniyle Türkiye’de erişim yasağı getirmek, milletin anayasal iletişim hakkını ve özgürlüğünü yok etmektir (…) Dijital çağda yasaklamanın çözüm olmayacağını çocuklar bile bilirken herkesin VPN kullanarak girebildiği bir uygulamayı yasaklasanız ne yazar! (…) Instagram’ın kapatılması ve AYM’nin yetkilerine yapılan müdahale karşısında gereken tepki gösterilmezse bundan sonra benzeri durumların ortaya çıkmasına geçit verilmiş olur.”
Ceren Sözeri (Evrensel): “Net olarak sansür”
Evrensel yazarı Ceren Sözeri, 4 Ağustos tarihli yazısında şunları yazdı: “Esas sebebi tahmin etmemize rağmen uzun bir süre nasıl gerekçelendirileceği beklendi. Sonunda karşımıza her şeyin içine konulabileceği ‘katalog suçlar’ kavramı çıktı. Hükümetimiz döve döve halka hukuk öğretiyor. Katalogdakilerin hangisi acaba diye merak edenler de tatmin olmadı (…) Instagram’ın yaptığı elbette bir sansür, zaten o sansür yüzünden yapay zekayla oluşturulmuş, suya sabuna dokunmayan ‘All Eyes On Rafah’ (Tüm gözler Rafah’ın üzerinde) yazılı bir görsel sosyal medya tarihinde en yüksek paylaşıma ulaştı. Tüm dünya bu çifte standardın, küresel sermayenin Gazze’deki soykırıma gözünü kapattığının, hatta İsrail’in katliamlarını meşrulaştırdığının farkında, bununla mücadele etmek için yollar arıyor. Buradan politika üretip elini güçlendirmektense, ‘milli hassasiyetler’ gibi bir garabetle sansürü meşrulaştırıyor. Uraloğlu’nun deyimiyle ‘net olarak’ küresel sermayeye boyun eğiyor. Cezalandırdığı bu ülkenin halkı. Türkiye’de 57 milyon Instagram kullanıcısı var.”
Ümit Alan (10 Haber): “Instagram’ı kapatmak AVM’leri kapatmak gibi bir şey”
Sıklıkla sosyal medya üzerine yazılar yazan Ümit Alan, 10 Haber’de 4 Ağustos’ta yayımlanan son yazısında şu görüşlerini dile getirdi: “Instagram kapatma kararını şöyle düşünün: İstedikleri zaman kapatmak için gerekçe var. Sadece uygulamıyorlar. Böyle zamanlar, ‘istediğimiz zaman yapabiliriz’i kendilerine de hatırlatmak için bir fırsat. Ancak orada öyle bir ekonomi dönüyor ki fazla direnebileceklerini düşünmüyorum. AVM’leri kapatmak gibi bir şey bu (…) Evet, yasak kötü. Nedeni bile tam olarak belli değil. Her kafadan ses çıkıyor; katalog suç iddiaları bir tarafta, Haniye suikastıyla ilgili paylaşımların sansürlenmesine misilleme iddiaları diğer tarafta.”
Nuran Yıldız (Milliyet): “Sosyal medya meselesi yasaklamalarla çözülmez”
Akademisyen Nuran Yıldız, Milliyet’te 4 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan köşe yazısında Instagram yasağıyla ilgili şunları yazdı: “Sosyal medya tartışmalarını üç yerden yapıyoruz; ‘özgürlükler’, ‘bilgi edinme ve haber alma hakkı’, ‘yasaklama.’ Maalesef karar alıcılar, kullanıcılar ve entelektüeller aynı noktada buluşuyor, meselenin özü gözden kaçıyor. Sosyal medyada ‘özgürlük’ aramak yanılsamadır. Örneğin Instagram’ın özgürlük anlayışı, kullanıcının değil, Zuckerberg’in tercihlerince belirlenir. Ona uyulmazsa sansürlenir, yasaklanır, algoritma göstermez. Kim tacizci, kim terörist onlar tarafından belirlenir. ‘Bilgi edinme ve haber almak hakkı’nın en son tartışılacağı yer sosyal medyadır. Neyin bilgi, neyin haber olacağına kullanıcı karar vermiyor. Bir çöp yığınına bilgi ve haber muamelesi yapmak, kahvehane muhabbetinde akademik tartışma aramaya benzer. Ve sosyal medya meselesi yasaklamalarla çözülmez. Avucunuzu kapatsanız, parmak aranızdan kaçar. Bu mantığı kavramak şart.”
Cem Erciyes (Artı Gerçek): “Şaşırdık mı hayır”
Artı Gerçek haber sitesi yazarı Cem Erciyes, 5 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan yazısında şöyle yazdı: “Instagram’ın kapatıldığına önce inanamadım. Sonra şaşırdığıma şaşırdım. Bugüne kadar bu ülkede Youtube da kapatıldı, Wikipedia da kapatıldı, internet erişimi sınırlandı, haber değeri taşıyan sayısız habere çat diye erişim yasakları getirildi (…) En son geçen ay Whatpadd kapatıldı, hala da açılmadı (…) Ama yine de Instagram’ın kapatılmasına şaşırdım, çünkü Türkiye’de en yaygın sosyal medya o (…) Ve eğlenceden ticarete haberleşmeden siyasete her şey Instagram üstünden yürüyor. Yine de AKP iktidarı, kullanıcıların gözünün yaşına bakmadı ve bu sosyal medya uygulamasını kapattı.”
Sonuç olarak, başlıktaki soruya verebileceğim bir cevabım yok maalesef. İktidar, yasağı sürdürmenin mantıklı olmadığının farkında diyeceğim ama ondan bile emin değilim. Daha önceki yıllarda konan yasakları düşününce, Instagram yasağı da uzunca bir süre devam edebilir gibi geliyor. Umalım ki öyle olmasın.
Not: Meta yetkilileri, bugün Reuters’a yaptıkları bir açıklamada, Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in İsmail Haniye için başsağlığı dilediği sosyal medya paylaşımlarını yanlışlıkla kaldırdık diyerek özür dilemişler. Kim bilir belki aynı yöntemi Türkiye için de kullanırlar ve Instagram’ın erişime açılma sürecini hızlandırırlar.