Kamucu dijital platform olur mu?

Her şeyin dijitalleştiği bu dönemde elbette televizyon yayıncılığı da dijitalleşiyor. Dijital televizyon yayıncılığını cazip hâle getiren en bariz özellik ise on-demand olması. YouTube’da canlı yayınların yapılması çok iyi ama daha da iyisi canlı olarak izleyemediğiniz yayını istediğiniz zaman izleyebiliyor olmanız. Eskiden bir dizi, film veya herhangi bir program televizyonda yayınlanırken izleyemediyseniz tekrar yayınlanmasını beklemek zorunda kalırdınız. Şimdi, aksi istisnaları yaygınlaşmaya başlasa da, bir platformdaki herhangi bir filmi istediğiniz zaman izleyebiliyorsunuz. Bu, dijital yayınlara talebi artıran en önemli özellik.

Diğer bir özellik ise, arz açısından, dijital yayın yapmanın ucuzluğu. Bugün, düşük kalitede de olsa, evinizden cep telefonunuzla bile canlı yayın yapabiliyorsunuz. Daha profesyonel medya kuruluşları için başlangıç altyapı yatırımları hâlâ biraz maliyetli olsa bile, teknolojinin görece yeni olması sebebiyle yeni kanal açmanın marjinal maliyeti sıfıra yakın. Bundan dolayı birçok geleneksel ve büyük medya kuruluşu dijital platformlara giriyor ya da kendi dijital platformunu kuruyor. Bu kaçırılmayacak bir tren. Peki bu bağlamda kamu kuruluşlarının dijitalleşme trenine binmemesi için bir sebep var mı?

“tabii” içerikleri

Türkiye, dijitalleşme konusunda birçok açıdan cesur ve mantıklı girişimlerde bulunuyor. Bunların bazıları başarılı olurken bazıları ise vasat altı kalıyor. Daha önce yazdığım üzere, e-Devlet Kapısı başarılı örneklerden olurken TRT Dinle uygulamasında niyet iyi olsa da uygulamanın biraz yetersiz kaldığını söyleyebilirim. Şimdi de TRT, tabii ile Netflix, Amazon Prime, Disney+, Exxen, BluTV gibi dijital video platformlarına alternatif bir uygulama ile piyasaya girdi.

TRT tabii’nin ilk dikkat çeken özelliği TRT arşivinden dizi, film ve programların dijitale aktarılmış olması. Nostalji Köşesi’nde Yedi Numara, Bizimkiler, Yeditepe İstanbul, Perihan Abla, Çalıkuşu, Kaynanalar, Ferhunde Hanım ve Kızları gibi Türk televizyon tarihine damga vurmuş kaliteli dizilerin tüm sezonlarını izleyebilirsiniz. Ücretsiz pakete dahil olan Nostalji Köşesi, benim tabii’de en sevdiğim özellik. Umarım genişleyerek devam eder.

Film ve dizi kuşaklarındaki içeriklerin bazıları ücretli premium pakete, bazılarıysa ücretsiz pakete dahil. tabii, bu özelliğiyle diğer özel platformlardan ayrılıyor. Mesela Netflix veya Prime Video’da dar kapsamlı dahi olsa ücretsiz hiçbir üyelik ve içerik yok. Yabancı film listesinde Manchester By The Sea, Sick of Myself, Hugo, Gagarin, Papillon gibi filmler dikkatimi çekerken “Hiç Eskimeyenler” listesinde ücretsiz pakette yer alan Mavi Boncuk, Yedi Bela Hüsnü, Kapıcılar Kralı, Oh Olsun, Bizim Aile gibi yerli klasikleri istediğiniz zaman izleyebilirsiniz. Orijinal içeriklerden ise Uğur Yücel, Ahmet Mümtaz Taylan ve Cemal Aktaş’ın başrollerini oynadığı Son Gün dizisinin çok olumlu yorumlar aldığını söyleyebilirim.

Film, dizi, belgesel ve çocuk kategorilerine ek olarak TRT’nin bütün televizyon kanallarını uygulama üzerinden canlı olarak izleyebiliyorsunuz.

Aylık 99 lira?

2023 senesinde TRT İzle uygulamasının yerini alarak yayın hayatına başlayan tabii, bir süre ücretsiz olarak hizmet verdikten sonra, geçtiğimiz günlerde ücretsiz seçeneğe ek olarak ücretli paket seçeneğini sundu. Aylık 99 lira olan ücretli paket reklamsız, sınırsız izleme deneyimi, tabii orijinal içerikleri, UEFA Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, Konferans Ligi maçları, içerik indirme ve çevrimdışı izleme, canlı yayınları 24 saat geri alma özelliği ve en yüksek video kalitesi ile geliyor.

Buradaki bir yanlış anlaşılmayı düzeltelim; Türk takımlarının Avrupa futbol maçlarını izlemek için ücretli aboneliğe ihtiyaç yok. Bu maçlar TRT kanallarından canlı ve ücretsiz olarak yayınlanacak. Ama bu liglerdeki yabancı takımların tüm maçlarına “tabii Premium” paketiyle erişim sağlanabilecek.

Peki devletin dijital platformu ücretli olur mu? Bu sorunun cevabı meseleye nereden baktığınıza göre değişir. İdeal/komünist gelecekte ücretsiz olacaktır elbette. Ama mevcut sistemin bugünkü sınırları içinde bakıyorsak, devletin anlamlı marjinal maliyetleri olan elektriği, toplu taşıması, çayı ücretliyse pekâlâ dijital uygulaması da ücretli olabilir.

Tutarlı bir şekilde tabii’nin yanında elektriğin, suyun, çayın, şekerin, demirin, çeliğin, sigorta ve bankacılık hizmetlerinin de ücretsiz olmasını savunuyorsanız sizi memnuniyetle komünist mücadele saflarına davet ediyorum. Ama diğerlerinin ücretli olmasını makul buluyorsanız, o zaman tabii’nin de ücretli olmasını kabul etmelisiniz çünkü platformda bulunan dizi ve filmlerin bir lisans bedeli, UEFA maçlarının Euro cinsinden bir ihale bedeli, platformun da iyi kötü bir işletme maliyeti var. Tam bir sosyal devlet örneği olarak bu maliyetler vergi gelirleriyle finanse edilip platformdaki her şey ücretsiz olabilir. Ama bu sefer de toplumun bir kısmı, “Ben maç izlemiyorum ki, benim vergilerimle neden Şampiyonlar Ligi ihalesine giriliyor” diyecektir. İhaleye girip ücretli seçenek sunulunca da “Devletin uygulaması paralı mı olurmuş?” deniyor. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.

Benim bu noktadaki kriterim uygulamanın kâr amacı güderek fahiş bir fiyat belirleyip belirlememesi. Bugün Netflix’in ₺180, Exxen’in ₺160, Gain’in ₺149, Disney+’ın ₺135, MUBI’nin ₺129, Bein Connect Lig Paketi’nin ₺279 olduğu bir ortamda tabii’nin ₺99 olması gayet makul ve anlaşılabilir. Şu anda en ucuz platform aboneliği ₺39 ile Prime Video’da ancak bunun nedeni Amazon’un zammı geciktirmesi. tabii, en ucuz platform ya da en ucuz birkaç platformdan biri olduğu sürece ücretli olmasında mevcut sistem içinde bir sorun görmüyorum.

Kamuculuk, dijitalleşme ve siyaset

Özetle, devletin dijital platform işine girmesini destekliyor ve ücretsiz olan bu platformun düşük fiyatlı bir premium paketinin olmasını da bugünkü koşullar içinde makul karşılıyorum. Devlet dijitalleşme trenini kaçırırsa bu sefer hantal, gerici, vizyonsuz vs. denir. Bu trene binince de “devlet dijital platform mu işletir” deniyor. Sorun yok, devam; umarım tabii kendini geliştirerek ilerler ve buradan alınan motivasyonla TRT Dinle için de yeni bir geliştirme planı yapılır. Meydanı Spotify, Netflix, Twitter, Instagram gibi özel tekellere bırakmamak için hemen her şeyin kamucu alternatifini geliştirmemiz lazım.

Son olarak, devletin medya kuruluşu yönetiyor olmasının sebep olduğu anlaşılabilir kaygılara dair düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Tek taraflı yayın yapılması gibi siyasi sebeplerle devlet medyasına karşı duranlara şunu söyleyebilirim: Devlet ebedî bir kurumdur. İktidarlar gelir geçer, devlet ve kurumları kalır. Devleti yöneten iktidarı da halk seçer. Yeteri kadar insan mevcut iktidarın yönetim vizyonundan ve politika sonuçlarından yeteri kadar memnuniyetsiz olmaya başladığında iktidar partisi seçimle değiştirilir. Ben hayranı değilim ama doğrusuyla yanlışıyla, iyisiyle kötüsüyle düzen siyaseti böyle işler. Dolayısıyla, evet, TRT’yi devlet yönetir ama halkın devleti yönetenleri değiştirme yetkisi ve gücü her zaman vardır.

Peki bugün Elon Musk’ı, Mark Zuckerberg’i, Jeff Bezos’u değiştirme gücünüz var mı? İmkânı yok! Muhtemelen devraldığından beri Elon Musk’ın Twitter’a getirdiği hiçbir yenilikten memnun değilsiniz. Sinir bozucu yeniliklerin yanında gayet tek taraflı bir şekilde Donald Trump propagandası da yapıyor. Tüm bunlara karşı yapabileceğiniz bir şey var mı? Yok. Twitter/X CEO’sunu değiştirebilir misiniz? Hayır. Ama bu ülkenin cumhurbaşkanını, başbakanını, bakanlarını ve dolaylı olarak tabii’nin yöneticilerini değiştirebilirsiniz.

Yani bir tarafta eğer beğenmezseniz bir şekilde doğrudan değiştirebileceğiniz, özünde kamuya ait ebedî bir kurum; diğer tarafta özel olduğu için doğrudan hiçbir müdahale yetkinizin olmadığı bir kurum. Ama nedense medyanın hiçbir şekilde etki edemediğiniz kişiye ait özel şirketler tarafından işletilmesi çok normal ve makul karşılanırken beğenmediğinizde değiştirebilme gücünüz olan devlet yöneticilerinin medyayı işletmesinden çok korkuluyor. Tekel kötüdür, ama illa bir tekel olacaksa ben tekelin özel değil devlet tekeli olmasını tercih ederim. Çünkü biz devleti değiştirebiliriz ama Amazon’u, Facebook’u, Twitter’ı, Instagram’ı, Apple’ı değiştiremeyiz.

Yazar hakkında

Anıl Aba

İktisat alanındaki lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi ve London School of Economics'te çift diploma programı ile tamamlayan Anıl Aba, doktora derecesini Amerika'da Utah Üniversitesi'nden aldı. Rusya'da School of Advanced Studies'te bir yıllık post-doc yaptıktan sonra 2018 senesinde Türkiye'ye dönüp Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünde ders vermeye başladı. Aba, aynı zamanda BirGün gazetesinde düzenli olarak popüler iktisat üzerine yazılar yazmaktadır.