Dijital haber tüketiminde partizanların etkisi

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Twitter, Google Reader, Link Vergisi, Pasif Okurlar.

Bir duvarın önünde kare bir plakanın üzerine kızgın bir emoji yüzü çizilmiş.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında internetteki yanlış bilgi ve kutuplaşma sorununda partizanlığın ve sesi yüksek çıkan azınlığın oynadığı rolü anlattım. Bu dinamikleri iyi tanımak ve etkilenmemek için önlemler almak gerekiyor.

“Ne Okuduk” bölümünde ise Twitter’ın dışa kapanma hamleleri, Google Reader’ın kapatılmasının onuncu yıldönümü, Kanada’nın link vergisi ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Google Reader'ın açık olduğu bir bilgisayar ekranının sol üst köşeden çekilmiş bir fotoğrafı.

Bu hafta ne okuduk?

Twitter Kendisini Dışarıya Kapatmaya Devam Ediyor

Gün geçmiyor ki Twitter’ın daha da kullanışsız ve sorunlu bir hâle geldiğine dair yeni haberler ile karşılaşmayalım. Abartılı API ücretleri istemesine rağmen birçok özelliği API’dan kaldırıyorlar ve buna rağmen API düzgün bir şekilde çalışmıyor. Her ne kadar aktif kullanıcı seviyesinin arttığını iddia etseler de veriler tam aksini söylüyor.

En son gelen değişiklik ile birlikte Twitter kendisini dışarıdan okunmaya da kapatmaya niyetlenmiş görünüyor. Artık bir Twitter linkine tıkladığınız zaman eğer hesabınız yoksa (ya da hesabınıza orada girili değilseniz) sadece hesap giriş sayfasını görebileceksiniz. Bu değişiklik henüz sitelere embed olarak eklenen tweetleri etkilemese de WhatsApp ve Discord gibi uygulamalardaki tweet önizlemelerini de bozmuş durumda. Yani Twitter “walled garden” bir platform olma yolunda ilerliyor.

Bütün bu hamlelerde kısmen de olsa medya ve gazetecilik sektörünün de cesaretlendirmesi olduğuna inanıyorum. Elon Musk’ın yaptığı onca şeye rağmen bir websiteden vazgeçmeyi beceremedikleri ve ona olduğundan daha büyük bir önem atfettikleri için Musk da giderek daha büyük hamleler yapabileceğine inanıyor. Pek umudum yok ama artık Twitter’da yazdığınız o uzun tweetleri ve haberleri orada hesabı olanlar dışında kimsenin okuyamayacağını bilmek belki durumun ciddiyetini anlamanıza yardımcı olur.

Alakalı: Eğer Twitter arşivinizi herkesin erişebileceği ve sizin kontrol ettiğiniz bir sitede tutmak isterseniz bu basit uygulama işinizi görecektir

Link Vergisi Tartışmasında Sıra Kanada’da

Son birkaç yıldır farklı ülkeler üzerinden sürekli tartıştığımız konulardan birisi büyük platformların gazetelere ve haber yayıncılarına indeksledikleri linkler için bir tür vergi ödemesini zorunlu kılan yasalar. Geçtiğimiz yıl Avustralya bu türde bir yasa geçirmişti. Sırada Kanada var gibi görünüyor.

Daha önceki örneklerden de alışık olduğumuz üzere bu türde bir yasa teklifi geldiğinde Google ve Meta’nın klasik hamlesi platformlarında her türlü haber linkini engelleyeceklerini söylemek oluyor. Kanada örneğinde de bu taktiği uygulamaya karar verdiler ve özellikle Google agresif bir şekilde yasayla mücadele ediyor. Bunun yanı sıra Google ve Meta ülkede gazeteciliği desteklemek için hayata geçirdikleri projeleri de askıya alacaklarını duyurdu.

Daha önce de yazdığım gibi her ne kadar niyet iyi görünse de bu tür bir link vergisinin çok tehlikeli sonuçlar doğurması yüksek bir ihtimal. Özellikle her geçen gün platformlar açık internete saldırı sayılabilecek hamleler yaparken bir de bu tür yasalar ile bildiğimiz anlamda interneti daha fazla tehlikeye atmanın anlamı yok. Bunun yerine daha akılcı ve etkili çözümler bulunabilir ama acele etmeden ve konunun uzmanları ile oturup konuşarak ilerlemek gerekiyor.

Google Reader’ı Kim Öldürdü?

İnternete bloglar ve sitelerin hakim olduğu dönemde en önemli araçlardan birisi RSS okuyuculardı. Bunlar içerisinde en popüleri ve blogların o kadar büyüyebilmesini sağlayan ise Google’ın okuma uygulaması Google Reader’dı. Bu yüzden 2013 yılında Google Reader kapatılınca birçok insan diğer RSS uygulamalarını kullanmak ve durumu sadece bir uygulamanın kapanması gibi görmek yerine RSS’in ve blogların “ölümü” olarak adlandırmaya başladı. 

Her ne kadar bu durum kendi kendisini gerçekleştiren bir kehanet gibi görünse de Google Reader’ın kapanmasının etkisi yadsınamaz. Bu yüzden kapatılmasının onuncu yılı sebebiyle The Verge kapsamlı bir Google Reader dosyası hazırlamış ve başlığına da herkesin merak ettiği o soruyu koymuş: Google Reader’ı kim öldürdü?

Konu birçok uygulama ve servisi öldürmesiyle meşhur Google olunca elbette bu sorunun cevabı herkesin aklında direkt olarak Google’ın kendisi olarak kabul ediliyor. Yazıyı Google Reader’ın ötesinde değerli kılan bir yanı da bu. Yalnızca bir uygulamanın hikâyesini anlatmakla kalmıyor, büyük teknoloji şirketleri içerisinde yeni uygulamaların nasıl geliştirildiğini ve nasıl öldürüldüğünü de daha net bir şekilde bize gösteriyor. 

Yapay Zekânın Arkasındaki “Otomasyon”

Yapay zekâ ile birlikte her şeyin otomasyona bağlanacağı, insanların daha az iş yapmak zorunda kalacağı gibi ütopyalar son dönemde popülerleşene Büyük Dil Modelleri (BDM) ile tekrar gündemimize girdi. Ancak bu teknolojileri üreten şirketlerin bizlere sunduğu pazarlama metinlerinde gizlenen şeylerden birisi de her yerden topladıkları bu verilerin nasıl işlendiği konusu.

Yapay zekâ konusundaki “internet uzmanları” her ne kadar sadece yapay zekânın elinizden alacağı işlerden veya yeni uygulamalardan bahsetse de aslında bu sistemler yeni bir meslek yaratıyor: Etiketleyiciler. BDM sistemlerinin eğitiminde kullanılan veri yığınlarının düzenlenmesi, görsellerde neyin ne olduğunun işaretlenmesi ve metinlerin etiketlenmesi gibi birçok işi dünyanın dört bir yanındaki düşük gelirli ülkelerde yaşayan ve İngilizce bilip iş arayan insanlar yapıyor. Bu insanlar çoğu zaman kime çalıştıklarını, tam olarak ne iş yaptıklarını bile bilmiyor ve etraflarındaki insanlara da anlatmaları yasaklanıyor.

Haberin girişindeki David Graeber göndermesi durumu çok iyi özetliyor. Bir yandan hayatımızdaki “tırışkadan işlerin” sayısı artıyor. Diğer yandan da birçok insanın aslında otomatikleştiğini zannettiği işlerin arkasında, o işlerin amacının ne olduğunu tam olarak bilmeden yapan bir sürü insan çalışıyor. 

Kısa Kısa

🇭🇰 Hong Kong’da demokrasi yanlısı dijital yayın Citizens’ Radio, tehlikeli politik koşullar sebebiyle yayın hayatını sonlandırdı.

😮 National Geographic son kadrolu yazarlarını da işten çıkardı. Derginin kadrolu yazar olmadan yayına devam edeceğini söylemesi ise kalitenin giderek düşeceği şeklinde yorumlanıyor.

🤥 Sosyal medya uygulaması IRL’in iddia ettiği aylık 20 milyon aktif kullanıcının neredeyse yüzde 95’inin bot olduğu ortaya çıktı.

🎧 En eski podcast uygulamalarından birisi olan Stitcher kapanıyor.

💵 Thomson Reuters, dijital içerik kütüphanesi Imagen’i satın alıyor.

🤑 Associated Press’in yeni website tasarımı daha fazla reklam alanı yaratmaya odaklanmış.

🎙️ Medya yazarı ve eleştirmeni Margaret Sullivan yeni bir podcast serisine başlıyor.

🎧 Apple, iOS 17 ile Podcasts uygulamasına gelecek yenilikleri ve değişiklikleri duyurdu.

Bir duvarın önünde kare bir plakanın üzerine kızgın bir emoji yüzü çizilmiş.
Andre Hunter/Unsplash

Haftanın odağı: Dijital haber tüketiminde partizanların etkisi

Gazeteciliğin özellikle internet ve sosyal medya ile birlikte en önemli meselelerinden birisi politik kutuplaşma ve bunun haber tüketimi üzerindeki etkisi oldu. Haberlere güvenin azalması, yanlış bilgi sorunu, propaganda ve daha birçok şey gazeteciliğin internette daha zorlu koşullar içerisinde yapılan bir işe dönüşmesine neden oluyor.

Son yıllarda bu konuya dair sıkça tartıştığımız konulardan birisi de doğrulama platformlarının yanlış bilgi sorununa etkisi ve burada politik kutuplaşmanın ve partizanlığın nasıl bir etkisi olduğu. Özellikle sıkça ortaya atılan “geri tepme etkisi” bu tartışmalarda en sık gördüğümüz argümanlardan birisi. Her ne kadar bu etkinin ne kadar yüksek seviyelerde olduğunu tespit etmek zor olsa da, söz konusu yanlış bilginin ve bunu doğrulamanın etkisi olduğunda yapılan birçok araştırma bize gösteriyor ki insanlar kendi politik gruplarından olan kişi ve kurumların daha fazla etkisi altında kalıyor.

Yeni ve kapsamlı bir araştırmanın bu konuda bizlere gösterdiği önemli bir durum da bu dinamikler içerisinde daha tarafsız görünen kişi ve kurumların oynadığı rol. Çoğu kişi tarafsızlığın daha etkili olma imkânı vereceğini söylüyor ve karşı politik cephe ile kıyaslandığında bu kısmen doğru. Fakat kişilerin kendi politik grupları içerisinden gelen mesajlarla kıyasladığımızda bu etki oldukça zayıf kalıyor.

Bu dinamikleri 2023 Digital News Report’tan gelen bir başka veri grubu ile birleştirdiğimizde ise karşımızda daha dikkat çekici bir tablo çıkıyor. 2023 raporunun öne çıkan verilerinden birisi pasif haber tüketicilerinin sayısındaki büyük artış. Rapora göre internette haberleri sadece pasif olarak tüketen ve hiçbir şekilde etkileşimde bulunmayan kesimin yüzde 47’yi bulduğunu gösteriyor. Aktif olarak haber paylaşan ve yorum yapan kesim ise yüzde 22’ye düşmüş. Yine raporun verilerine bakacak olursak bu yüzde 22’lik aktif kesimin üçte ikisi politik spektrumun en uçlarında, yani kendisini aşırı sağda ve solda tanımlıyor. 

Bütün bu verileri birleştirdiğimiz zaman karşımıza çıkan tablo şu: İnternette haberleri aktif bir şekilde tüketen ve görünür olan kesim aslında bir azınlık ve bunların önemli bir kesimi politik olarak partizan noktalarda duruyor. Bu çoğunluğun internette ve platformlarda aktif bir şekilde haberlerin yayılmasını ve etrafındaki diyalogu şekillendirmesi de yanlış bilginin yayılmasını kolaylaştırırken doğrulamanın zorlaşmasına neden olabilir. Özetle internette haberlere ve gündeme dair gördüğümüz paylaşımlar aslında birçok anlamda partizan bir azınlık tarafından üretiliyor ve geriye kalan sessiz çoğunluk görünmez hâle geliyor.

Eğer internetteki aktif trendlere göre yaptığınız işi şekillendiriyor ve sosyal medyadaki gündeme kendisini fazla kaptırıyorsanız bu azınlığın etkisinde kalmanız çok yüksek bir ihtimal. Bu yüzden girişte bahsettiğim sorunları çözmenin yolu da gazetecilerin kendilerini bu etkiden korumak için çaba göstermesi ve araya bir filtre koymanın yollarını bulmasından geçiyor. Aksi takdirde bu döngü sürekli kendisini besleyerek daha da uç noktalara doğru gidecek gibi görünüyor.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.