Twitter artık tehlikeli bir yer

Twitter'ın üçüncü parti uygulama yasağından etkilenen uygulamalardan birisi olan Tweetbot, bunu duyuru için yaptığı tasarımda bir mezar taşına "Tweetbot'un sevgi dolu hatırasına" yazdı ve önüne Tweetbot'un hata verdiği bir iPhone koydu. Mezarın başında ise Mastodon için geliştirmeye başladıkları uygulamanın maskotu olan fil Ivory duruyor.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında konumuz Twitter’ın tehlikeli gidişatı. Elon Musk’ın attığı her adımın platformu nasıl kullanımı zor, riskli ve amacından sapmış bir yere dönüştürdüğünü anlattım.

“Ne Okuduk” bölümünde ise TikTok’un arama özelliği, yeni podcastlerin azaldığı iddiası, Modi’nin BBC ile kavgası ve daha fazlası var.

Bu yıla bizi çok heyecanlandıran bir işbirliği ile başladık. Castle Media tarafından hazırlanan Balon Haber Ajansı’nın bizden bol bol bahsettikleri bölümüne buradan, bu hafta yayınlanan yeni bölüme de buradan ulaşabilirsiniz. Castle Media’nın diğer podcastlerini dinlemek için sosyal medya hesaplarını takip etmeyi unutmayın.

Son olarak 2023 yılı Kuluçka ve Mentorluk programlarımız için başvuruların devam ettiğini tekrar hatırlatayım. Kuluçka Programı hakkında detaylı bilgi ve başvuru için buraya, Mentorluk Programı için buraya tıklayabilirsiniz. Sizinle tanışmayı bekliyoruz!

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

BBC'nin The Modi Question belgeseli sayfasından alınan bir ekran görüntüsü. Video önizleme görselinde eli havada konuşan Modi siyah bir arka plan üstünde görülüyor.
BBC

Bu hafta ne okuduk?

TikTok’un Arama Özelliği Ne Kadar İyi?

Bildiğimiz gibi geçtiğimiz birkaç ayda en sık duyduğumuz haberlerden birisi gazeteciliğin TikTok’a karşı artan ilgisi. Birçok kurumun TikTok ekiplerini büyütmesi ve New York Times gibi isimlerin de platforma katılması bu haberlerin gündemde kalmasını sağlıyor.

TikTok’la ilgili sıkça konuşulan konulardan birisi de giderek daha fazla kullanıcının, özellikle de gençlerin, arama motoru gibi kullanıyor olması. Wired’ın muhabirlerinden Lauren Goode bu konuyu doğrudan incelemeye karar vermiş ve bir hafta boyunca TikTok’u Google gibi kullanmayı denemiş.

Elde ettiği sonuç belirsiz. Birçok konuda gerçekten aramalarınıza cevap verecek içerikler bulmak mümkün ama bunların TikTok videoları olması demek içeriğin güvenilirliği, gerçekliği ve tahammül edilebilirliği gibi sorularla birlikte geliyor. Diğer yandan söz konusu son dakika haberleri veya eğlenceye dönüştürmesi zor bilgiler olduğunda ise TikTok’un sınırlarına ulaşıyorsunuz.

Bu açıdan bakınca TikTok’un arama konusunda sık başvurulan bir yer hâline gelişi bana Google’dan çok YouTube’u anımsatıyor. Çoğu insanın merak ettiklerini YouTube’da aradığı ve bu yüzden birçok insanın bu sık sorulan sorulara cevap vererek izlenmeyi hedeflediği videolara hepimiz aşinayız. O yüzden TikTok’un arama için kullanılmasına dair tartışmaları okurken karşısına Google’ı değil, YouTube’u koyarak düşünmemiz gerekiyor.

Alakalı: Geçtiğimiz hafta içerisinde TikTok’a dair gündem olan bir diğer konu da platformun istedikleri videoyu gizlice viral yapmalarına imkân veren bir özelliğinin olduğunun ortaya çıkmasıydı.

Yeni Podcast Sayısı Azaldı mı?

Geçtiğimiz hafta içerisinde Listen Notes tarafından yayınlanan veriler podcast ekosisteminde ilginç bir tartışmaya neden oldu. Listen Notes verilerine göre 2022 içerisinde yayına başlayan yeni podcast sayısı önceki yıla göre yüzde 80 azalmış görünüyor. Birçok yayın bunun sebeplerine ve ne anlama geldiğine dair tezlerini paylaştı. NiemanLab’den Joshua Benton gibi isimler bunu ekosistemin olgunlaşması gibi tezlerle açıklasa da, verilerin kendisine detaylı bir şekilde bakan pek olmadı.

Bu noktada devreye PodNews girdi ve verileri detaylıca inceledikleri bir analiz yayınladı. Bu analize göre Listen Notes’un sayılarında ciddi eksikler var. Bunun sebeplerinden birisi Spotify gibi platformların “platform özel” podcast serilerini göremiyor olmaları. İkincisi ise ücretsiz podcast sunucusu hizmeti veren kimi büyük isimlerin, Spotify’ın satın aldığı Anchor gibi, Apple Podcasts ve benzer sistemlere otomatik dağıtım özelliğini kapatmış olması. Yani eğer birisi Anchor’da yeni bir podcast serisine başladıysa ve bu dağıtımı kendisi aktifleştirmediyse, onlar da bu verilere dahil olmuyor.

PodNews bahsi geçen yüzde 80 azalmaya rağmen yıl boyunca yüklenen yeni bölüm sayısının önceki yıla kıyasla aynı olduğunu da söylüyor. Bu da Listen Notes’un veri toplama konusundaki kısıtlarının aslında bu garip düşüşün asıl sebebi olduğunu gösteren bir başka işaret. O yüzden ortada paniğe sebep olacak bir durum yok diyebiliriz.

BuzzFeed de Yapay Zekâ Akımına Katılıyor

Malum, her ne kadar bir sürü soruna sebep olsa da şu sıralar dijital medya sektöründe yapay zekâ kelimesini kullandığınız anda bütün ilgiyi üzerinize çekebiliyorsunuz. Bir süredir iyi bir durumda olmayan BuzzFeed de bunun farkına varmış olacak ki CEO Peretti çalışanlara gönderdiği son memo’da BuzzFeed’in de ChatGPT ile çalışmaya başlayacağını duyurdu.

Açıklamaya göre BuzzFeed yapay zekâ ile içerik üretimini ağırlıklı olarak testler gibi daha eğlence odaklı içeriklerinde kullanacak ve haberler bu kullanımın dışında kalacak. Öncelikli olarak amaçları BuzzFeed’in meşhur testlerine entegre edilecek ChatGPT sistemi ile herkesin cevaplarına göre daha özel sonuçlar üretmek gibi yeni formatlar denemek.

Bu deneysel girişimin sonuçlarının ne olacağını kestirmek güç ama içinde yapay zekâ geçen bir açıklama yaptıkları için BuzzFeed’e olan yatırımcı ilgisi arttı ve hisseleri yüzde 120 değer kazandı. Diğer yandan Peretti’nin “human-generated journalism” (insan-üretimi gazetecilik) gibi bir kalıbı da bu memo ile dilimize kazandırdığını not düşmekte fayda var.

Alakalı: Herkes yapay zekâ konusunda BuzzFeed ve CNET kadar cesur değil. Medium daha tedbirli ilerlemeye karar verdi ve yayınladıkları yeni kurallar ile platformda yapay zekâ ile üretilen yazıların bir bilgilendirme içermesini zorunlu kıldı. Buna uymadığı tespit edilen yazılar Medium’un keşif sistemlerinde görünmez kılınacak.

Hindistan BBC’ye Karşı

Hindistan Başbakanı Modi iktidara geldiğinden bu yana ülkede sansür ve otoriterleşme, özellikle milliyetçilik ekseninde, giderek büyüyor. Bunun basına ve internete olan etkilerinden bültenimizde de bahsettik.

Geçtiğimiz hafta içerisinde BBC’nin yayınladığı “India: The Modi Question” belgeseli ile yeni ve daha agresif bir sansür dalgası başladı. 2002 yılında Gujarat’ta çıkan isyan ve devletin yetersiz müdahalesi sonucu çoğu Müslüman 1000’den fazla kişi ölmüş, yaklaşık 150.000 kişi göçe mecbur bırakılmıştı. O dönemde Gujarat eyaletinin başbakanı olan Modi’nin yaşananlardaki sorumluluğu ise cevapsız kalan sorulardan birisiydi. BBC’nin belgeseli de tam olarak bu soruyu ele alıyor ve Modi’nin yaşananlara katkısını gösteriyor.

Belgeselin yayınlanmasıyla birlikte Hindistan hükümeti sert bir sansür dalgası başlattı. Ülkede tamamen yasaklanan belgeseli izlemek isteyenlere baskı uygulanıyor ve saldırıya maruz kalabiliyorlar. İnternette BBC’nin sayfasına erişim engelinin yanı sıra hükümet birçok platformun da belgeseli veya içinden bölümlerin paylaşılmasının yasaklanmasını talep ediyor.

Bu sansür çabasına katkısıyla en çok dikkat çeken platform ise Twitter oldu. Geçmişte Hindistan’ın sansür çabalarına karşı mücadelesiyle gündem olan Twitter, “sınırsız ifade özgürlüğü savunucusu” Elon Musk’ın yönetiminde hızlıca bu talepleri kabul etti ve belgeseli paylaşan tweetleri silmeye veya Hindistan’dan erişilemez hâle getirmeye başladı. 

Kısa Kısa

🇷🇺 Rusya en son sansür dalgasında haber sitesi Meduza’yı da istenmeyen kurum ilan etti. Ülke içerisinde çalışması ve vatandaşların Meduza’yla etkileşime girmesi suç sayılacak.

📱 Yeni bir haber kürasyon uygulaması olan Informed, New York Times, Financial Times, The Economist gibi büyük isimleri uygulamaya katılmaya ikna edebilmiş.

🔐 Yeni iOS, iPadOS ve macOS güncellemeleri ile birlikte artık iCloud’da cihaz yedeğiniz dahil birçok veriyi uçtan uca şifreleyebilirsiniz.

🇺🇸 Trump’ın Facebook ve Instagram’a da geri dönmesine izin verilmesi ABD’de birçok kesimin tepkisine neden oldu.

🇵🇱 Polonya’da iktidar partisi vatandaşları internette daha kapsamlı bir şekilde gözetlemelerine izin verecek bir yasa taslağı hazırladı.

💻 Eğer websitenizin performasını yükseltmek için “lazy-loading” yöntemine başvuruyorsanız, bu yazıdaki uyarılara dikkat etmenizde fayda var.

Twitter'ın üçüncü parti uygulama yasağından etkilenen uygulamalardan birisi olan Tweetbot, bunu duyuru için yaptığı tasarımda bir mezar taşına "Tweetbot'un sevgi dolu hatırasına" yazdı ve önüne Tweetbot'un hata verdiği bir iPhone koydu. Mezarın başında ise Mastodon için geliştirmeye başladıkları uygulamanın maskotu olan fil Ivory duruyor.
Mark Jardine

Haftanın odağı: Twitter artık tehlikeli bir yer

Elon Musk’ın satın almasıyla birlikte her ne kadar kötüye doğru bir gidişin başlayacağının işaretlerini görmüş ve bu konuda uyarılar yazmış olsam da, bu kadar hızlı olmasını ve böyle tehlikeli noktalara ilerlemesini pek beklemiyordum.

Öncelikle kötüye gidişe bakalım. İlk günden bu yana yaşanan gelir kaybı ve küçülme döngüsü hız kesmeden devam ediyor. En son haberlere göre Twitter’ın gelir kaybı yüzde 40 ile 70 arasında görünüyor. Her ne kadar reklamverenleri kaçıran güven sorununu çözmek için kimi adımlar atsalar da, bunun faydası olacak gibi görünmüyor.

Diğer yandan teknik sıkıntılar da artmaya başladı. Sitenin ve uygulamanın performansına yönelik şikâyetler, bildirimlerin eksik veya dengesiz olması gibi sıkıntılar da kullanıcıları giderek daha fazla rahatsız ediyor.

Kötüye gidişin en büyük işaretlerinden birisi de zamanında algoritmik akışa karşı olduğunu söyleyen Musk’ın bunu herkese dayatması ve algoritmanın çok kötü bir şekilde çalışıyor olması. Birçok kullanıcı algoritmanın aynı şeyleri göstermesinden ve takip ettiklerim akışına geçseler bile kısa sürede tekrar algoritmaya dönülmesinden şikâyetçi.

Bütün bu kötüye gidiş gazetecilerin, medya kurumlarının ve Twitter’ı bilgi edinmek ve paylaşmak için kullanan kesimin uzaklaşmasına neden oluyor. Özellikle Twitter Moments özelliğinin kapatılmasıyla birlikte, haber yayınlarına Twitter’dan giden ziyaretçi sayısı zaten azken iyice azalmaya başladı. Algoritmanın daha eski ve güncellikten uzak içerikleri ön plana çıkartması gündemi takip etmeyi zorlaştırırken, tweet görülme sayıları ile de aslında o büyük takipçi sayılarına rağmen algoritmanın ancak çok küçük bir kısmına o tweetleri gösterdiğini görebiliyoruz

Bu kötü dönüşümden kendinizi korumak ve Twitter’ı daha faydalı bir şekilde kullanmak için üçüncü parti uygulamalara geçmek isterseniz maalesef o da mümkün değil. Önce hiçbir açıklama yapmadan bütün üçüncü parti uygulamaların erişimini kesip beş gün sonra tek bir tweet ile “kurallarımızı ihlal ettiler” dedikten bir süre sonra sessizce Twitter geliştirici sözleşmesine bu uygulamaları yasaklayan bir madde eklediler ve artık resmi uygulama dışında erişim şansımız kalmadı. Twitter’ın bu hamlesi hem bu uygulamaları tercih eden birçok büyük kullanıcıyı ve yazılım geliştiricileri platformdan itti. İnsanlar bu keyfi değişimler yüzünden Twitter’a dair uzun vadeli planlar yapmaktan vazgeçiyor.

Ancak kötüye gidişi takip eden kimi tehlikeli gelişmeler de var ki platformu daha da riskli bir yere dönüştürüyor. Bunların başında da bir güvenlik önlemi olarak başlayan hesap onaylamanın parayla satılan bir ürüne dönüşmesi geliyor. Twitter’ın parası olan herkese bu özelliği satmasıyla birlikte birçok ülkedeki trollerden Taliban’a kadar herkes mavi tik alabiliyor ve bunun getirdiği algoritma desteğinden faydalanabiliyor. Bu sayede gündemi manipüle etmek isteyen troller sadece 8 dolar karşılığında tweetlerini daha görünür ve yaygın hâle getirebiliyorlar. Bunun sonucunu görmek için herhangi bir trend başlığına tıklayıp öne çıkan paylaşımları biraz incelemeniz yeterli.

Diğer yandan Twitter’ın sansür ve moderasyon söz konusu olduğunda çok daha politik bir duruş sergilemeye başlaması, platformun kullanılabilirliğini de riske atıyor. Modi’nin talebiyle belgesel sansürlemekten, ABD’de platformdan kovulan aşırı sağcıları geri çağırmaya kadar birçok hamle ile Elon Musk tamamen politik bir yönetim sergiliyor. Bunun farklı ülkeler söz konusu olduğunda nasıl sonuçları olacağını kestirmek ise çok zor. Diğer yandan küçülen ekip ve içerik yönetimi konusundaki umursamazlık da birçok müdahale gerektiren içeriğin yayında kalmasına ve sonuç olarak ülkelerin dava açmasına sebep olabiliyor.

Bütün bu tehlikeli gelişmeler ülkemizde dünyanın geri kalanına kıyasla daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Seçimlere birkaç ay kala birçok gazetecinin ve siyasetçinin kullandığı bu platformun her türlü trol organizasyonuna, manipülasyon taktiğine ve sansür taleplerine açık hâle gelmesi önümüzdeki dönemde Twitter’ın en riskli sosyal medya platformlarından birisi olmasına neden olacak. Buna şimdiden hazırlanmak gerekiyor.

Bütün bunlar ve daha fazlası bir araya geldiğinde ortaya çıkan tablo Twitter’ın giderek kullanışsız ve riskli bir yere dönüştüğünü gösteriyor. Bildiğimiz Twitter artık yok ve yerine inşa edilen şey de eskisi gibi kullanılmasını imkânsız hâle getiriyor. Bunu artık kabul etmek ve ona göre bazı şeyleri değiştirmeye başlamak lazım. Sonuçta yıllar boyunca birçok site ve platform gitti, yerine yenileri geldi.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.