Scooby Doo ekibi bağlayıp maskesini çıkardıkları bir kötü karakterin başında duruyor ve yanlarındaki polise bir şeyler anlatıyor.

Bir silah olarak internet engellemeleri

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında Access Now’ın 2022 internet engellemeleri raporunu ve internetin ifade özgürlüğü için önemini ele aldım. Bu konuda ülkemizde de daha fazla ve yüksek sesle konuşmamız gerektiğini düşünüyorum.

“Ne Okuduk?” bölümünde ise Facebook’un gazetecilere verdiği destekler, Fox News’in milyar dolarlık davası, Afrika’da mobil gazetecilik ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Scooby Doo ekibi bağlayıp maskesini çıkardıkları bir kötü karakterin başında duruyor ve yanlarındaki polise bir şeyler anlatıyor.

Bu hafta ne okuduk?

Facebook’un Gazetecilik Destekleri Nerede?

Teknoloji devlerinin zaman zaman yaptıkları gazetecilik ve medya desteği duyuruları gündemde kendisine bolca yer bulsa da konu bu projelerin sonuçlarına ya da ayrılan fonların nereye gittiğine gelince çok fazla haber bulamıyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden birisi de bu şirketlerin şeffaflıktan uzak olması.

Tow Center bu konu üzerine eğilmeye ve en azından ABD’de Facebook’un bu projeler için ayırdığı parayı nerede harcadığını bulmaya çalışmış. Araştırmalarının sonucunda ortaya çıkan rapora göre yayınların büyük çoğunluğu yalnızca bir hibe almış; hibe alan yayınların %43’ü yalnızca 5 bin dolar almış; en büyük 15 yararlanıcı arasında The Boston Globe, The Seattle Times, Minneapolis Star Tribune, Chicago Tribune gibi yayınlar var. Rapor Facebook’un bu projelerini ve sonuçlarını anlamak için çok önemli veriler sağlıyor.

Ancak çalışmanın sadece ABD ile sınırlı olması hâlâ büyük bir veri boşluğunun olması demek. Benzer bir çalışmanın daha büyük çaplı bir şekilde yapılması ve bu şirketlerin büyük iddialar ile duyurdukları projelerin nasıl sonuçlandığı görmemiz lazım. Tow Center’ın bu çalışması umarım diğer ülkeler için de ilham kaynağı olur.

Fox News’in Başı Dertte

ABD’de ana akım medyada komplo teorileri denildiği zaman akla ilk gelen isim Fox News. Uzun yıllardır birçok aşırı sağ komplo teorisini popülerleştirmeleri ve bunların yayılmasını sağlamaları nedeniyle eleştirilseler de ülkedeki ifade özgürlüğü düzenlemeleri bu sebeple ceza almalarını zorlaştırıyor.

Ancak ABD’de elektronik oy verme makineleri üreten Dominion Voting Systems’in 1.6 milyar dolarlık tazminat davasında bu durum değişebilir. Oy verme makineleri ile 2020 başkanlık seçimlerinde hile yapıldığına dair uzun süre yapılan haberlerden zarar gördüğünü söyleyen şirketin açtığı davayı kazanma ihtimali giderek artıyor.

Bunun en büyük sebebi ise şirketin Fox News’in bunun yanlış olduğunu bilmesine rağmen izleyicilerini kaybetmemek için bu haberleri yaptığını savunması ve buna dair kanıtlar sunması. Kanıtlar arasında en önemlileri ise Fox News’in muhabirlerinin ve yöneticilerinin bunun yanlış olduğunu bildiklerine dair konuşma ve mesajlaşma kayıtları. Bu da yapılan tüm haberlerin kasıtlı yalan söyleme olarak görülmesine neden olabilir. Ama şu aşamada kimse davanın nasıl sonuçlanacağını öngöremiyor.

Afrika’da Mobil Gazetecilik Hareketi

Her ne kadar Afrika kıta olarak dünyada önemli bir yere sahip olsa da birçok konuda olduğu gibi dünyaya kendi haberlerini üretip ulaştırma konusunda da birçok sebepten dolayı geri bırakılmış durumda. Bu yüzden Afrika’ya dair haberleri oranın yerel gazetecilerinden öğrenmekte zorluk çekiyoruz.

Mobile Journalism Africa, bu sorunu çözmek ve “Afrika’nın hikâyesini yeniden anlatmak” için ortaya çıkan bir hareket. Mobil gazeteciliğe odaklanmalarının temel sebebi ise teknolojinin hızlı gelişimi ile yüksek kalite üretimin mümkün olması ve erişilebilirliği sayesinde oradaki yerel gazetecilerin kullanmasının daha kolay olması.

Mobile Journalism Africa’nın kurucularından Emmanuel Yegon ile yapılan bu röportaj hem projenin önemini hem de arkasındaki yaklaşımı anlamak için faydalı bir kaynak. Ayrıca ekonomik ve teknik yetersizliklerle mücadele eden bölgelerde mobil gazeteciliğin nasıl önemli bir yol olabileceğine dair de iyi bir örnek.

“Ters Scooby-Doo Teorisi” ve İnovasyon

Eğer teknoloji sektörünü takip ediyorsanız ya da bu alanda çalışan bir gazeteciyseniz düzenli olarak “kaçınılmaz” ve “dünyayı değiştirecek” yeni teknolojilere dair haberlere maruz kalıyorsunuz demektir. Genellikle şirketin kendisi veya yatırımcıları tarafından ortaya atılan bu iddialar bolca ilgi görür ama bir süre sonra altının boş olduğu veya ciddi sorunlara sebep olduğu ortaya çıkar.

Bu noktada da bahaneler başlar. “Yasal düzenlemeler/toplumun tepkisi olmasaydı olacaktı” diye özetleyebileceğimiz bu açıklamalar ile aslında bu kişiler kendi başarısızlıklarının suçunu başkasına atmaya çalışırlar. İşin kötüsü ise teknoloji medyasının bir kesiminin de buna inanması ve bu iddiaları sorgulamadan savunması.

David Karpf bu dinamiği çizgi film serisi Scooby-Doo’dan esinlenerek “Ters Scooby-Doo teorisi” adını vermiş. O çizgi filmde de kötü karakterler yakalandıklarında ilk cümleleri “şu çocuklar karışmasaydı yakalanmayacaktık” olur. Teknoloji sektörünün liderleri de özetle aynı şeyi söylüyor ama kendilerini ve bir grup insanı hikâyenin iyi karakterleri olduklarına inandırmaya çalışıyorlar. Teknoloji gazetecilerinin haberlerinde bu tür oyunlara kanmamak için bu yazıyı dikkatlice okumasını tavsiye ederim.

Kısa Kısa

🦣 Mastodon ve fediverse sistemine desteğini açıklayan en yeni platform Flipboard oldu.

🤖 Financial Times, ilk kez yapay zekâ konusuna odaklanacak bir editörü ekibine kattı.

🇬🇧 Politico Londra ofisindeki çalışan sayısını neredeyse ikiye katladı.

✊ BBC’nin sendikalı çalışanlarının yaptığı oylamada yüzde 83’le greve gitme kararı çıktı.

🐦 Twitter’ın teknik değişiklikleri 2012 yılından bu yana siyasetçilerin sildikleri tweetleri takip eden Politwoops uygulamasının da kapanmasına neden oldu.

📊 PressGazette 2000 sonrası kurulan en büyük haber medyası kurumlarının listesini hazırlamış.

⛅️ Twitter’ın içinden çıkıp sonra bağımsızlaşan Bluesky platformu kapalı beta testlerine başladı.

Access Now raporundan ülkelerin internet engelleme sayılarını gösteren bir infografiğin ekran görüntüsü.
Access Now

Haftanın odağı: Bir silah olarak internet engellemeleri

İnternetin bir iletişim aracı olarak geldiği nokta ve onu diğer iletişim araçlarından ayrı kılan yapısı onu herkes için değerli kılarken, interneti kontrol etmenin veya engellemenin de giderek daha sık tercih edilen bir araca dönüşmesine neden oluyor. Her yıl hem bizzat ülkemizde yaşadığımız örneklerle hem de bültenimizde yer verdiğimiz haberlerle bunu gözlemliyoruz.

Access Now tarafından #KeepItOn projelerinin bir parçası olarak yayınlanan yıllık internet engellemeleri raporunun 2022 sayısı da bu gelişimi daha açık bir şekilde bizlere gösteriyor. 2022 yılı boyunca hükümetler 35 farklı ülkede en az 187 kez internet erişimini kısmen ya da tamamen engellemiş. Access Now, 35 ülkenin kendi raporları içerisinde yeni bir rekor olduğunu da duyuru metnine eklemiş.

“Weapons of control, shields of impunity: Internet shutdowns in 2022” isimli rapor, adıyla da bizlere internet engellemelerinin en sık hangi amaçlarla kullanıldığını anlatıyor aslında. Başta Ukrayna ve Yemen gibi savaş ve çatışma bölgeleri olmak üzere internet engellemelerinin en sık kullanıldığı konulardan birisi toplumun kontrolünü sağlamak. Bilgiye erişimi ve iletişimi kısıtlamak, bu anlamda en etkili yollardan birisi. Günümüzde de bunun için interneti engellemek artık hükümetlerin aklına gelen ilk hamlelerden birisi.

İkincisi ise hükümetlerin kendilerini korumak amacıyla internet erişimine engelleme getirmesi. Otoriterleşen, muhalif sesleri susturmak isteyen ya da haklarında yapılan negatif haberlerin yayılmasını engellemek isteyen hükümetlerin interneti karartma yoluna gitmesi maalesef giderek normalleşen bir durum. 

Raporun bu kısmında en dikkat çekici veri ise Hindistan’ın yükselişi. 2022 yılı boyunca toplam 84 internet engellemesi ile Hindistan hükümeti beşinci kez zirveye oturmuş durumda. Farkı daha iyi anlamak için bir örnek: Ukrayna’da savaş boyunca Rusya tarafından uygulanan ve tespit edilen internet engellemesi sayısı 22.

Her ne kadar tespit edilen 187 engellemenin önemli kısmı birkaç ülkeden çıkıyor olsa da raporda öne çıkan en tehlikeli trendlerden birisi bu yola başvuran ülke sayısındaki artış. Sadece bir iki kez kullanmış olsalar bile bu gidişat internete ve insanların iletişim hakkına keyfi müdahalenin tüm dünyada normalleşen bir pratik olma yolunda ilerlediğini gösteriyor.

Artık iletişimin ve medyanın merkezinin dijitalde ve internette olduğu gerçeğini de düşünecek olursak, internetin ve internet sitelerinin keyfi engellemelerine karşı mücadele etmek iletişim ve ifade özgürlüğü haklarımız için mücadele etmenin en önemli parçalarından birisi hâline geldi diyebiliriz. Ama bunun ciddiyetini anlamaz ve bu konuda atılan her adıma anlık tepkiler verdikten sonra unutup normalleştirirsek, şu anda içerisinden bulunduğumuzdan çok daha kötü bir duruma düşmemiz de kaçınılmaz.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir