Yalan haberlerin cazibesiyle gelen farkındalık: The Fake News Stand

Tarihler 19 Şubat 2017’yi gösterirken Florida’da kurulan bir cümle bütün dünyanın ilgisini çekiyor, kuş uçuşu 7900 kilometre uzağındaki Stockholm’ü ise âdeta karıştırıyordu. Cümle: “Dün gece İsveç’te neler olduğunu gördünüz” şeklindeydi ve cümleyi kuran da ABD’nin sıra dışı başkanı Donald Trump’tan başkası değildi. İç güvenlik meselesi, azınlıklar ve Müslüman toplumu arasında kendince kurduğu bağı anlatırken, İsveç’te bir gece önce bir şeyler olduğuna dair bir fişek atmış, akıllara soru işaretleri takmıştı. İskandinav demokrasisinde bir şeyler olmuş olmalıydı ki dünyanın “Şerif”i bu konuya parmak basıyordu.

İsveç’te o geceye dair ulusal anlamda haber değeri taşıyan en büyük olay, Eurovision’a hangi şarkıyla gidileceğine dair elemelerin yapıldığı programdı. İsveç, televizyona kilitlenmiş, ABBA’dan sonra ilk kez dünya çapında meşhur olacak yeni bir Eurovision temsilcisi seçmeyi umuyordu. Ertesi gün Twitter alt üst oldu. #LastNightInSweden etiketi bütün ülkede trend konular arasında zirvedeydi. Konuyu bilenler, Donald Trump’ın sözlerine dair sarkastik tweetler atmak için Twitter’a giriyor, bilmeden Twitter’a girenlerse etiketi gördüklerinde küçük çapta bir şok yaşıyorlardı. İsveç hükümeti ise ABD’ye yazılı olarak İsveç’te ne yaşandığına dair bir soru soruyor, ABD’nin İsveç’te yaşananlara dair şüphelerini resmi makamlarca sorguluyordu.

O gece İsveç’te herhangi sıra dışı bir olay yaşanmamıştı. Bütün olay, bir sene önce yani 2016 yılında Oxford Sözlük tarafından yılın kelimesi seçilen Post-truth’un, siyasi menfaati için iki ülkeyi bile karşı karşıya getirebilecek kadar ciddi bir şekilde kullanılmasından ibaretti. ABD halkı, devlet başkanları tarafından yanlış bilgilendiriliyor, iç güvenliğe dair düşünceleri “hakikat ötesi” söylemlerle manipüle edilmeye çalışılıyordu.

Trump bu lakırdıları Florida’dan dillendirmeden aylar önce gerçekleşen Brexit referandumu sürecinde de dezenformasyona sık sık başvurulmuş, birtakım politikacı ve siyasi partiler, medya eliyle topluma pek çok yanlış bilgi vermişti. Ulusal Sağlık Sistemi’ne ayrılması gereken paraların Avrupa Birliği havuzuna aktarıldığı, bu sebeple İngiliz sağlık sisteminin teklediği gibi bilgiler kamuoyunda geniş yankı uyandırmış, Sonuç olarak başbakan ve ana muhalefetin yan yana durabildiği ender konulardan biri olan referandumda Brexit karşıtları âdeta hüsran yaşamıştı.

Medyanın siyasi partilere yakın tavır aldığı zamanlarda; ağzından çıkanı kulağı duymayan politikacıların kürsülere çıktığı ortamlarda yahut sansasyon yaratma amacını gazeteciliğin şerefini kirletmek pahasına kullanmak isteyen kalemlerin var olduğu durumlarda bu tip dezenformasyon hareketleri sık sık karşımıza çıkabiliyor. Fısıltı gazetelerini ve komplo teorisyenlerini de denkleme ekleyince, pek çok karmaşaya karşı sorumluluk biraz da okura/izleyiciye düşüyor.

Gelişen teknolojiler gazeteciliğin de sınırlarını genişletti. Gazetecilik yapmak için bir medya organına bağlı olmak artık bir zorunluluk değil. Mecraların demokratikleşmesi, gazetecilerin kamu yararına daha kolay hareket edebilmesini sağlıyor. Bir tweet zinciriyle haber değeri taşıyan pek çok bilgi kamuoyuyla paylaşılabiliyor. Bilginin çokluğu karşısında okura/izleyiciye düşense her şeyden önce bilginin doğru olup olmadığı üzerine akıl yürütmek. Tabii, öncelikle birilerinin okura/izleyiciye böyle bir sorumluluğunun olduğunu fark ettirmesi gerekiyor. İşte tam da bu noktada devreye reklamcılarla gazetecilerin iş birliği giriyor.

New York’taki bir gazete bayiine daha yakından bakıyoruz

Columbia Üniversitesi’nin profesyonel gazeteciler için çıkardığı yayını Columbia Journalism Review ile yaratıcı reklam ajansı TBWA\CHIAT\DAY NY, bir farkındalık projesi The Fake News Stand (Yalan Gazete Bayii) için omuz omuza veriyor. Farkında olunması gereken şey gazete ve dergilerde çıkan her şeyin doğru olacağı anlamına gelmediği… Bunun farkında olması gereken ise okurlar.

New York’un en sevilen parklarından Bryant Park’a bir gazete bayii kuruluyor. Bu bayiinin görünüşte sıradan gazete standlarından bir farkı yok. Tezgâhında gazeteler ve çeşit çeşit dergilerle okurları bekleyen bir gazete bayii. Biraz yakından bakınca, raflarda teşhir edilen gazetelerin inanılmaz manşetleri göze çarpıyor.

Bir derginin kapağında “Beyaz Saray’a yeni Bill” başlığıyla ünlü oyuncu Bill Murray’nin başkanlığa aday olabileceği ihtimali duyurulurken, bir coğrafi keşif dergisinin kapağında çift başlı bir köpek balığının keşfedildiği iddiası kendisine alıcı buluyor. Bu iddialar merakları cezbedebilmeye yeter de artar. Üstelik birer fısıltı gazetesinin değil, gerçek bir gazete bayiinin raflarındalar.

Gerçekten şaşırtıcı bir durum. Gerçekliğin içine ilmek ilmek dokunmuş bir sanallık. Gün içinde yolu gazete bayiinin önünden geçen pek çok New York sakini başlıklara yakından bakıyor, anlamlandırmaya çalışıyor. Elbette ki bu sansasyonel haberler satın alınıyor. Okurlar aldıkları dergilerin, gazetelerin içinde kendilerini cezbeden ilgili haberi ararlarken karşılarına birer insert çıkıyor.

Yalan haberin yalan olduğu nasıl anlaşılır?

Gazete bayiindeki yalan haberlerle dolu gazete ve dergi kopyalarının içindeki insert’lerde öncelikli olarak yalan haberlerin nasıl anlaşılabileceğine dair bilgiler bulunuyor. Columbia Journalism Review’un okurlara düşen sorumluluk olarak belirttiği bu bilgiler toplamda yedi maddeden oluşuyor.

  1. Duygularınızı kontrol edin: Dezenformasyon, rasyonel düşüncelerimizi sıklıkla duygusal muhakememizi gıdıklayarak manipüle etmeye çalışır. Bir hikâyeye verdiğiniz ilk tepki nedir? Sinirlendiniz mi? Sarsıldınız mı? Merakınızı mı cezbetti? Heyecanlandınız mı? Duygularınız üzerine dikkatlice düşünün.
  2. Kaynağı sorgulayın: Bir haberin nereden geldiğini, ne için ve kim tarafından üretildiğini bilmek güvenilirliğine karar vermenize yardımcı olacaktır. Bu bir haber midir? Öznel yorumlardan oluşan bir köşe yazısı mıdır? Hiciv midir? Yazıyı okuduğunuz web sitesinde yazara ve yayıncının künyesine dair “hakkımızda” bölümü var mıdır? Yayıncı, inceleyebilmeniz için çalışanların ve katkıda bulunanların biyografik ya da iletişim bilgilerini size sağlıyor mu?
  3. Önyargılarınızın farkında olun: Doğru hissettiren bilgilere karşı eleştirel bakmaya daha az yatkınsınızdır. Bir haberin doğru ya da yanlış olduğunu varsayıyor veya umuyor musunuz? Manipüle edilmeye açık mısınız?
  4. Mesajı dikkate alın: Kasıtlı olarak yanlış verilen bilgiler genellikle agresif bir şekilde yanlı yazılmıştır. Yine bu bilgilerin yazımında aşırı noktalama işaretleri ya da duyguları net verebilmek için BÜYÜK HARFLER KULLANILABİLİR!!! Bu tip yazılarda bir sır ifşa edildiği ya da medyanın sizin bilmenizi istemediği bilgilerin paylaşıldığı iddia edilebilir.
  5. Daha fazla bilgi arayın: Haberin ilk olarak hangi kaynakta görüldüğünü tespit etmeye çalışın. Saygın haber kaynaklarının haberi yayınlayıp yayınlamadığını veya haber teyidi yapan güvenilir web sitelerinin bu haber hakkındaki görüşlerini takip edin.
  6. Kaynağı tekrar sorgulayın: Haber kaynağının itibarını sorgulamak için kaynağın adını aratın, ardından sosyal medyadaki varlığını kontrol edin. Sosyal medya paylaşımları yeterince sorumluluk içeriyor mu? Verdiği bilgiler güvenilir mi? Yazılarında imla kurallarına özen gösteriyor mu? Kaynağın yazılarında saçma sapan, bağlamından koparılmış, sonrasında hiciv/şaka olduğu iddia edilen konular ya da konu başlıkları var mı? Yazılarında başlıklar ve işlenen konular birbirlerini tutuyor mu tutmuyor mu? Biraz daha gayret etmek isterseniz haberi gördüğünüz sitenin domain’ini sorgulayın. Karşılığında bulacaklarınızı muhakeme edin.
  7. İçeriği sorgulayın: İmza satırını bulun. Bu, bir makele ya da gönderideki onu kimin yazdığını gösteren satırdır. Yazarın adını araştırın. Yazar gerçek bir insan mı? Daha sonra makalenin güncel olup olmadığından emin olmak için yayınlandığı tarihi kontrol edin. Tarih, saat ve konum gibi önemli ayrıntıları doğrulamaya çalışın. Yine doğruluğunu teyit etmek ve makaleyle aynı bağlamda sunulduklarını doğrulamak için alıntıları araştırın. Haberde kullanılan fotoğraf ve grafiklerin değiştirilip değiştirilmediklerini görmek için ters görüntü araması yapın.

Çağımızda bilgi ve bilginin yayılması ne kadar önemliyse, dezenformasyona karşı koymak da bir o kadar önemli. Columbia Journalism Review ile TBWA\CHIAT\DAY NY iş birliği, en azından bunu nasıl yapabileceğimize dair bilgiyi, ilginç bir şekilde veriyor. Okurlar olarak bizim de sorumluluklarımız olduğunu hatırlatıyor, üzerimize düşeni nasıl yapacağımızı madde madde açıklıyor. Düz dünyacıların, aşı karşıtlarının, Almanya’da açlık olduğuna inananların ve nicelerinin bu checklist’e sürekli başvurduklarını görmek dileğiyle…

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir