Dezenformasyonun cinsiyetçi hâli

Bu haftanın anahtar kelimeleri: cinsiyetçi dezenformasyon, Elon Musk, Google, iklim krizi.

Somon rengi bir duvarda siyah sprey boyayla yazılmış graffiti "fight sexism" diyor.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Dezenformasyonun birçok hâline günlük olarak tanık oluyoruz ama cinsiyetçi dezenformasyon belki de en yaygın ve en tehlikeli olanlardan birisi. Cinsiyetçi Dezenformasyon Rehberi’nin yayınlanmasını fırsat bilerek bu haftanın odağında bu sorunun neden daha ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini anlattım.

“Ne Okuduk” bölümünde Elon Musk’ın bir komplo teorisyenini kurtarma çabası, Google uygulamasının eklediği gizli linkler ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

İki telefonun olduğu görselde ilk telefon Google'ın siteye eklediği bir linki, ikinci telefon o linke tıklanınca açılan sayfayı gösteriyor.
Google

Bu hafta ne okuduk?

Sosyal Medya Hesabınız Size Ait Değil

Bağımsız yayıncılar ve haberciler için platformlara bel bağlamanın ne kadar riskli olabileceği konusunda zamanında çok uyarı yapılmış olsa da bugün artık bu riskleri anlamak için gündeme bakmak yeterli. Bu hafta gündemde kendisine yer bulan yeni örneğimizin kaynağı ise yine Elon Musk.

İki hafta önceki bültende The Onion’ın komplo teorisi sitesi InfoWars’u satın almasından ve bu satın almayla ilgili planlarından bahsetmiştim. Bu kapsamda, InfoWars’un yönettiği sosyal medya hesaplarını da yeni sahibine devretmesi gerekiyordu. Daha önce örneği görülmemiş bir şekilde X-Twitter, davaya dahil oldu ve InfoWars’un hesabının asıl sahibinin onlar olduğunu ve ne isterlerse onu yapabileceklerini iddia etti.

ABD mahkemelerindeki geçmiş örnekler, bu itirazın kabul görmeyeceğini söylüyor. Ancak Musk’ın komplo teorisyeni kankası Alex Jones’u korumak için böyle bir girişimde bulunması, aynı zamanda büyük platformlarda sahibi olduğumuzu sandığımız her şeyin aslında kime ait olduğunu da bizlere hatırlatıyor. Kendi politik görüşünü paylaşan birisini savunmak için bunu kullanan birisi (ya da yeni başkana iyi görünmek için uğraşan birisi) başka koşullarda da bu yetkisini kendi politik ve ekonomik çıkarları için seve seve kullanacaktır.

Yanlış Bilgiyi Öfke Yayıyor

Öfkenin internette nasıl etkili bir duygu olduğunu hepimiz tecrübe etmişizdir. Çoğu zaman da yanlış bilginin veya propagandanın yayılmasında bir rolü olduğunu düşünürüz. Ancak bu etkiyi bilimsel olarak gösteren pek fazla çalışma yoktu.

Science dergisinde yayınlanan yeni bir araştırma, bu tezi incelemiş ve önemli sonuçlar elde etmiş. Farklı yıllarda ve platformlarda yapılan sekiz çalışmanın gösterdiği ortak sonuç şu: Yanlış bilgi genellikle öfke duygusunu hedef alıyor ve insanları öfkelendirmeyi başardığı anda çok daha fazla paylaşılıyor. Çalışmanın özellikle vurguladığı noktalardan biri de bunun sadece öfke için geçerli olması ve diğer negatif duygularda benzer bir ilişkinin gözlemlenmemesi. (Makalenin açık erişim hâline buradan erişebilirsiniz.)

Bu çalışma, internetin en eski kurallarından birisi olan “don’t feed the troll”ün de ne kadar haklı olduğunu bizlere gösteriyor. Yanlış bilgiyi veya propagandayı yaymaya çalışanlar, sizi öfkelendirerek bir tepki almayı ve bu sayede daha fazla görünür olmayı amaçlıyor (mesela sizin laf sokmak veya cevap vermek için paylaşmanız gibi). Buna karşı yapılabilecek en iyi şey ise öfkenizi kontrol etmeyi ve yanlış bilgi yayan hesapların erişimini kısıtlamayı öğrenmek. Çünkü çoğumuz bu yanlış bilgileri, onlara cevap vermek için paylaşıyor olsak da, çalışmanın da gösterdiği gibi, çok azımız doğru bilgileri yaygınlaştırıyoruz.

Google Uygulaması Sitenize Gizlice Link Ekliyor

Son dönemde Google’da işler zaten çok iyi gitmiyor. Özellikle de tekelleşme davasıyla başlayan zorlu süreç onları yormuştur diye düşünüyordum; fakat görünen o ki Google, kendisine daha fazla baş ağrısı yaratmak için fırsat arıyormuş.

Google’ın iOS uygulamasına gelen bir güncellemenin ardından insanlar, arama sonucu ziyaret ettikleri sitelerde garip linkler fark ettiler. Kimi kavramlar ve isimlerin üstünde çıkan bu linkler, size o kelimeyle alakalı Google arama sonuçlarını gösteriyor. İşin sıkıntılı yanı ise bu linkleri sitenin sahiplerinin değil Google uygulamasının koyuyor olması. Kimseden onay alınmadan ve sessiz bir duyuru ile aktifleştirilen bu özellik, belli ki uygulamayı kullanan site ziyaretçilerini ilk fırsatta tekrar Google’a çekmek için tasarlanmış.

Eğer sitenizde sizden habersiz linklerin belirmesini istemiyorsanız buradaki formu doldurarak özelliğin sitenizde kapatılmasını talep edebilirsiniz. Google bu talebin gerçekleştirilmesinin 30 günü bulabileceğini söylüyor, o yüzden durumun hemen düzelmesini beklemeyin.

İklim Krizinin Bilgi Sorununa Küresel Çözüm Denemesi

İklim kriziyle ilgili komplo teorilerini ve bu krize karşı yapılması gerekenleri yavaşlatmak isteyen grupların propagandalarını hepimiz yakından tanıyoruz. Bu komplo teorileri ve yanlış bilgiler küresel çapta yayılırken, soruna dair çözümler ise genellikle bölgesel seviyelerde kalıyor.

Brezilya’nın liderliğini yaptığı “Global Initiative for Information Integrity on Climate Change” isimli Birleşmiş Milletler girişimi, bu soruna çözüm üretmek ve kaynak ayırmak için küresel bir çabayı örgütlemeyi planlıyor. Devletler ve uluslararası organizasyonlar arasında işbirliği kurarak iklim kriziyle alakalı yanlış bilgi sorununa çözümler üretmeyi amaçlayan girişim, oldukça iyi niyetli. Ancak şu ana kadar bu inisiyatifte Brezilya’ya katılan ülkeler sadece Şili, Danimarka, Fransa, Fas, Birleşik Krallık ve İsveç. Diğer ülkelerin neden katılmadığına dair sanırım hepimizin gayet yerinde tahminleri vardır.

Kısa Kısa

🦋 Bluesky, yayıncılara ve gazetecilere etkileşim gönderme konusunda birçok rakibini şimdiden geride bırakmaya başlamış.

🇺🇸 Donald Trump, gazetecileri ve kaynaklarını korumayı amaçlayan PRESS Act’in onaylanmaması için partisinin senatörlerine emir verdi.

🇨🇦 Kanada’nın en büyük medya kuruluşları bir araya gelerek OpenAI’a telif hakkı ihlali davası açıyor.

🇮🇱 The Guardian’ın araştırması, İsrail’in gazetecileri öldürdüğü ve uzmanların bir savaş suçu olarak kabul edilmesi gerektiğini söylediği saldırının ABD’nin verdiği mühimmatla yapıldığını gösteriyor.

📱 Eğer Bluesky ve Mastodon’da takip ettiklerinizin hangi linkleri paylaştığını ve nelerin gündem olduğunu merak ediyorsanız Sill bu sorunu çözmenize yardımcı olacaktır. Ben bir süredir kullanıyorum ve eskiden Nuzzel’ı aşırı aktif kullanan birisi olarak çok memnunum.

Cinsiyetçi dezenformasyon karşısında somon rengi bir duvarda siyah sprey boyayla yazılmış graffiti "fight sexism" diyor.
Unsplash

Haftanın odağı: Dezenformasyonun cinsiyetçi hâli

Dezenformasyonun, yani kasıtlı olarak üretilen yanlış bilginin, giderek her alanda büyük bir soruna dönüştüğünün hepimiz farkındayız. Bu kimi zaman iklim krizi veya sağlık gibi toplumun her kesimini ilgilendiren alanlarda, kimi zaman da azınlık veya korumasız durumdaki kesimleri hedef aldığı şekliyle karşımıza çıkıyor.

Bütün bu örneklere rağmen dezenformasyonla ilgili tartışmalar, özellikle de internet ve sosyal medya üzerine olanlar, siyasete odaklanmayı ve sorunu bu eksende ele almayı tercih ediyor. Oysa bunun gündelik siyasetin ötesinde başlayan bir sorun olduğunu ve buna yeterli önemi göstermemenin, daha fazla zarara yol açtığını anlamamız lazım.

Bana göre bunun en iyi örneklerinden birisi, 2014 yılında başlayan ve uzun bir süre devam eden, Gamergate olarak andığımız taciz kampanyası. Bir grup erkek video oyunu fanının başlattığı, kadın ve LGBTİ+ oyun yapımcılarını, oyun gazetecilerini ve fanlarını hedef alan bu kampanya, dezenformasyon ve doxing gibi taktiklerle oyun sektörünü “politik doğruculuktan kurtarmayı” amaçlıyordu.

Fakat bu yaşananlar, internette yaşanan ve video oyunları gibi “nerd işi bir şeyle” alakalı olduğundan, üstüne kadınları ve LGBTİ+ bireyleri hedef aldığı için yeterince önemli görülmedi. Zaman içerisinde bu kitle evrildi ve kullandıkları politik doğruculuk, SJW, virtue signalling ve “woke” kavramının hakaret olarak kullanımı gibi birçok kavram ve taktikle hem toplumun hem de siyasetin farklı alanlarına sızdılar. Brexit ve Donald Trump’ın ilk seçim galibiyeti de bunları takip etti. Yaşananların üzerinden geçen on yılda geldiğimiz noktayı sanırım hatırlatmama gerek yok.

O zamandan bu yana değişmeyen şeylerden birisi, cinsiyetçi dezenformasyonun normalleştirilmesi veya ona daha fazla göz yumulması. Burada elbette toplumsal dinamikler ve diğer sorunlar da devreye giriyor ancak benzer bir dezenformasyonun bir kadınla bir erkeği hedef alması durumunda tepkinin nasıl değişeceğini hepimiz biliyoruz. Bu da yetmezmiş gibi, 2014 yılından bu yana cinsiyetçi dezenformasyonu üreten kültürün de normalleştirildiğine ve bu kültür içinde üretilen kavramların nasıl rahat bir şekilde kullanıldığına her gün internette tanık olmaya devam ediyoruz.

Bu yüzden, gazetecilerin kendilerini bu konuda eğitmesi ve cinsiyetçi dezenformasyona karşı daha dayanıklı ve eğitimli olması şart. Savaş ve Barış Haberciliği Enstitüsü (IWPR) tarafından hazırlanan Cinsiyetçi Dezenformasyon Rehberi, bunun için iyi bir başlangıç olacaktır. Dezenformasyonun cinsiyetçi hâlini daha iyi tanımanıza olanak tanıyan ve bunların yayılmasını önlemek için yapabileceklerinizi anlatan rehber, daima el altında bulundurulması gereken bir çalışma olmuş.

Evet, belki gazeteciler tek başına cinsiyetçiliği ve onun ürettiği dezenformasyonu ortadan kaldıramaz ama bu kültürü normalleştirmeyi ve yaygınlaştırmayı bırakmaları, onun ürettiği dezenformasyonun yayılmasını önlemeleri bile çok büyük bir katkı sağlayacaktır. Çünkü internetin her yerini doldurmaya çalışan dezenformasyona karşı duracak ve doğru bilgiyi sağlayacak birilerine ihtiyacımız var.

Yazar hakkında

Ahmet Alphan Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.