İnternet özgünlüğü cezalandırıyor mu?

Bu haftanın anahtar kelimeleri: etik, The Guardian, Vice, OpenAI.

Gri bir duvarın önünde beyaz ve siyah renkte bir fotokopi makinesi duruyor.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu bültende odak konumuz internette özgün bir iş yapmanın zorlukları. Yapay zekâ medyaya başkalarının emeğinden haksız kazanç elde etmenin nasıl kötü bir şey olduğunu hatırlatmış olsa da maalesef internette bunu normalleştirdiğimiz ve görmezden geldiğimiz birçok yer olduğunu unutmamak lazım.

“Ne Okuduk” bölümünde ise The Guardian’ın gerçekten okunanlar listesi, Vice’ın sitede yayını sonlandırması ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Guardian'ın anasayfasından alınan ekran görüntüsünde sol tarafta en çok ziyaret edilen ilk 10 haber, sağ tarafta da en çok derinlemesine okunan 10 haber görülüyor.
The Guardian

Bu hafta ne okuduk?

The Guardian’dan “Gerçekten En Çok Okunanlar” Listesi

Bir web siteniz varsa ve onunla ilgili veri topluyorsanız genellikle en çok önem atfedilen veri ziyaretçi sayısı oluyor. İnternetin temel ekonomik modeli olan reklamların da getirdiği bir alışkanlık ile ziyaretçi sayısının otomatik olarak başarılı ve dikkat çeken içeriklerle doğrudan ilişkili olduğu varsayılıyor. Ancak çoğu zaman ziyaretçilerin o sayfada ne kadar kaldıklarına bile dikkat edilmiyor.

Eğer işiniz yazdıklarınızın ve ürettiklerinizin gerçek anlamda tüketilmesini gerektiriyorsa bu pek anlamlı bir veri değil. Bunun yerine koyabileceğiniz alternatif verilere bir örnek, hafta içerisinde The Guardian’dan geldi. Sitelerinde bulunan “En Çok Bakılanlar” listesinin yanına Deeply Read” (“Derinlemesine Okunanlar”) listesi eklediler. Bu liste kendi sistemlerinde bulunan ve insanların en uzun süre zaman geçirip okudukları haberleri ölçen bir veriye göre şekilleniyor. Yani insanların sadece tıklamakla kalmayıp gerçekten okumak için zaman ayırdıkları haberleri size gösteriyor.

Bana kalırsa bu tür veriler birçok başka veriden daha önemli ve değerli. Size yalnızca hangi işlerinizin daha başarılı olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda kaliteye daha fazla odaklanmanızı da teşvik ediyor. Umarım bu tür örnekleri ve kendilerini bu eksende şekillendiren yayınları daha sık görürüz.

Vice Siteyi de Kapatıyor

2023’te dijital medyanın gidişatına dair en büyük işaretlerden birisi Vice’ın iflasını ilan etmesi ve ardından yaşananlardı. Bunların ardından Vice’ın geleceğine dair süren belirsizlik geçtiğimiz günlerde ortadan kalktı.

Vice bundan sonra sitede hiçbir şey yayınlanmayacağını, “stüdyo modeline” geçeceklerini duyurdu ve yüzlerce insanı önceden haber vermeden işten çıkardı. Yüzlerce medya çalışanının ve gazetecinin bir anda işsiz kalmasının yanı sıra, geçmişten bu yana Vice için bir şeyler üretmiş olan herkes, arşivin bir anda kaybolması ihtimalinden dolayı panikle işlerini arşivlemenin yollarını aramaya başladı.

İflas zamanı yazdığım bültende kötü yönetimin bu durumdaki payından bahsetmiştim. Ancak işten çıkarmalar sonrası kalan ekiple yapacakları çevrimiçi toplantıya bütün eski çalışanları da farkında olmadan davet etmeleri ve çalışanların tepki emojileriyle toplantıyı sabote edip yönetimin kaçmasına neden olması da ekibin ne kadar kabiliyetli olduğunun bir diğer kanıtı olarak arşivlere geçti.

Alakalı: Yönetim beceriksizliğinden bahsetmişken, Gizmodo’nun eski çalışanlarından birisinin kovulmasına rağmen iş için kullandıkları Slack sunucusunda ismini Slackbot olarak değiştirip iki yıl boyunca hiç fark edilmeden kalmış olmasını da burada anmam gerekiyordu.

OpenAI, NYT Tarafından Hacklendiğini İddia Ediyor

Her ne kadar OpenAI ve diğer YZ şirketlerine açılan birçok telif davası düşürülmüş olsa da The New York Times tarafından açılan dava sürüyor. Bu da OpenAI ve Microsoft’un kendilerini savunmak zorunda kalması demek.

Bu savunmanın nasıl olabileceğine dair önceki aşamalardan yürütülen kimi tahminler vardı ancak kimse OpenAI’ın hacklendiğini iddia edeceğini beklemiyordu. Bu iddiaya göre NYT ismini vermedikleri bir kişiyi, YZ davada kanıt olarak sundukları örnek metinleri yazana kadar ChatGPT’de denemeler yapması için tutmuş. İddianın gerçekliği bir yana bu eylemi hack olarak tanımlamak için gerçekten kelimenin sınırlarını zorlamak gerekiyor.

Bu savunmanın pek etkili olacağını zannetmiyorum. Tahminim, OpenAI’ın böyle bir duruş ile ileride ürettikleri teknolojiyi test edip kendilerini kötü gösteren sonuçlar bulan herkesi hacker olarak etiketlemeye niyetli olduğu yönünde. Böylece adı açık olsa da teknolojilerini daha da kapalı bir hâle getirmek için yeni bir yol açmış olacaklar.

Paranız Yoksa Yerel Haber Yok

Yerel gazeteciliğin ve haber kaynaklarının giderek azalması dünya genelinde giderek artan ve dikkat çeken bir sorun. Ancak ABD bu konu üzerine kafa yorup çalışmalar yapan az sayıda ülkeden birisi.

Yeni bir araştırma, yerel haber kaynaklarının bölgenin ekonomik durumuyla olan ilişkisini incelemiş ve önemli veriler elde etmiş. Araştırmanın sonuçları bir şehirde ortalama ekonomik durum ne kadar iyiyse, o bölgedeki yerel haber kaynaklarının sayısının da o kadar fazla olduğunu gösteriyor. Bu veriler haber kaynağı sıkıntısının en çok yaşandığı yerleri tespit etmek ve öngörmek açısından kullanışlı olmasının yanı sıra, yerel haberciliğin doğrudan okur ve topluluk kaynaklarına ne kadar bağımlı olduğunu da gösteriyor. 

Kısa Kısa

🇪🇺 Avrupa’dan 32 medya grubu, Google’a açtıkları davada şirketin reklam uygulamaları yüzünden 2.1 milyar euro kaybettiklerini iddia ediyor.

🇪🇹 Fransız gazeteci Antoine Galindo, Etiyopya’da kaos yaratmaya çalıştığı iddiasıyla tutuklandı.

😱 Google’ın arama sonuçlarındaki “Haber” menüsünü kaldırmayı test ettiğinin ortaya çıkması medya sektöründe paniğe neden oldu.

🇸🇪 İsveç mahkemelerinin aldığı bir karar sebebiyle Google artık “unutulma hakkı” sebebiyle arama sonuçlarından kaldırılan haberleri yayıncılara bildiremiyor.

💰 Financial Times, medya ve teknoloji sektöründeki şirketlere yatırım yapmak için FT Ventures isimli yeni bir şirket kurdu.

🤝 BuzzFeed 2021 yılında 300 milyon dolara satın aldığı Complex’i 108.6 milyon dolara sattı.

📱 Eski Twitter mühendislerinden oluşan bir ekip Particle isimli YZ destekli bir haber okuma uygulaması geliştirdiklerini duyurdu. Kapalı beta davetiyesi gelir gelmez test edip gözlemlerimi sizlerle paylaşacağım.

Gri bir duvarın önünde beyaz ve siyah renkte bir fotokopi makinesi duruyor.
Pexels

Haftanın odağı: İnternet özgünlüğü cezalandırıyor mu?

ChatGPT gibi teknolojilerin hayatımıza girmesiyle birlikte özellikle medya ve gazetecilik camiası için telif hakları ve bunların korunması önemli konu başlıklarından birisi hâline geldi. Bunun önemli bir tartışma olduğunu düşünmekle birlikte bazı önemli detayların bilerek ya da bilmeyerek konunun dışında bırakıldığını düşünüyorum. 

YZ teknolojilerinin geliştirilmesi için gerekli olan verinin nereden geldiğinden ve bunun neden önemli olduğundan daha önce bahsetmiştim. Son zamanlarda açılan davalar ve giderek daha fazla haber sitesinin bu verileri toplayan araçları engellemesi de genel olarak medyanın bu konudaki tavrını ortaya koyuyor. Diğer yandan giderek daha fazla platformun YZ şirketleriyle veri paylaşımı anlaşmaları yapmasına kullanıcılardan gelen tepkiler de insanların burada daha fazla kontrol hakkı istediklerini bize gösteriyor.

Konuya dahil etmemiz gerektiğini düşündüğüm nokta tam da burada devreye giriyor. YZ şirketlerini bu konuda —haklı olarak— eleştirirken, onların bu kadar rahat hareket etmesine sebep olan koşulların ve ortamın nasıl oluştuğunu görmezden geliyoruz. Sonuçta internette başkalarının emeğinden haksızca kazanç elde etmenin tarihi oldukça eskiye dayanıyor.

Bunun en basit örneği sosyal medyada karşımıza çıkıyor. Başkalarının ürettiği eserleri asıl kaynağını göstermeden paylaşmak, hatta sadece çalmakla kalmayıp başkalarının ürettiği videoların üstündeki imzaları gizlemek için özenle çaba harcamak sosyal medyada büyük hesap olmanın garanti yollarından birisi. Sonuçta internetteki en popüler sitelerin ve sosyal medyadaki büyük hesapların önemli bir kısmının tek özelliği başkalarının ürettiklerini izinsizce toplayıp yayınlamak. Ama kimsenin bu tür hesaplara tepki gösterdiğini veya bu tür hesaplarla mücadele ettiğini görmüyoruz. Çünkü bunu normalleştirdik.

Söz konusu dijital gazetecilik olduğunda ise durum maalesef daha da kötü bir hâlde. Başkalarının haberinin üzerine kendi topladığın bilgileri de ekleyerek yeni bir haber yazmak gazeteciliğin yollarından birisi. Ama internetteki haber sitelerinin yarısı doğrudan diğerlerinin haberlerini kopyalayıp kaynak bile göstermezken, diğer yarısı da en başa “XYZ’nin haberine göre” yazıp ardından haberi yapıştırmayı tercih ediyor. Kendisini bundan korumak isteyen siteler de en azından bunu otomasyonla yapanların önüne geçmek için ödeme duvarı ya da benzeri yollara başvurmak zorunda kalıyor. Ancak bunu da normalleştirdiğimiz için maalesef kimsenin bu konuda da etik mücadelesi verdiğini görmüyoruz.

Bunların üzerine daha birçok örnek ekleyebilirim ama nereye varmak istediğimi anladığınızı düşünüyorum. İnternette böyle bir kültür oturmuşken, insanlar başkalarının emeğini keyfine göre kullanabileceğini zannederken YZ şirketlerinin veya başka teknoloji start-uplarının da aynı şekilde düşünmesi bana o kadar da şaşırtıcı gelmiyor. Her ne kadar haksız olsalar da bunun normalleştiği birçok örnekle her gün karşılaşıyoruz.

Bugün internetin herkes için temel bilgi ve haber kaynaklarından birisi hâline gelmesi, birilerinin özgün bir şeyler üretmesi ve bunu paylaşması ile mümkün oldu. Eğer bu insanlar ürettikleri işleri internete koymasaydı ne diğerlerinin çalabileceği bir şey olurdu ne de YZ modellerinin geliştirilmesine yetecek kadar anlamlı veri bulunabilirdi. 

O yüzden bana kalırsa YZ şirketlerine dava açmanın veya onları kontrol edecek yasal düzenlemelerin de ötesinde internette bir kültür değişimine ihtiyacımız var. Gerçekten emek harcayıp yeni bir şeyler üretenlerin internette emeklerinin karşılığını alabildiği; onların emeklerini çalanların da hakettikleri gibi muamele görüp popülerlik ve parayla ödüllendirilmediği bir internet ortamına ihtiyacımız var. İnternette özgün işler yapmanın, yaratıcı olmanın cezalandırılmak yerine ödüllendirilmesi gerekiyor.

Çünkü yıllardır süren bu dinamik yaratıcı insanların ve özgün işler üreten kişi ve kurumların internetten korkmasına ve işlerini sürekli korumak zorundaymış gibi hissetmesine neden oluyor. Yapay zekâ da bu korkuyu iyice harladı. Özgün işler yerine çalıntı versiyonların daha fazla ilgi ve gelir kazanıyor olması da giderek bu özgün işleri koruma ve duvarlar arkasına çekme refleksini artıracaktır. Sonuçta harcadığınız emeğin karşılığını alamıyorsanız, üstelik birileri bunu sizden çalıyorsa, yaptığınız işleri herkesle paylaşmaya devam etmenin ne anlamı var ki?

Eğer internette özgün işler üretenlerin çoğu bu şekilde düşünmeye başlar ve işlerini eskisi gibi internete koymayı keserse internette geriye ne kalacağını düşünmeyi size bırakıyorum.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.