Vice ofislerinin girişinden çekilmiş bir fotoğraf. Güvenlik kapılarının arkasındaki beyaz duvarda LED ışıklarla yazılmış Vice logosu görülüyor.

Vice nasıl iflas noktasına geldi?

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Instagram, FT Edit, Murdoch, The Messenger.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında Vice’ın iflasını ilan etmesine giden süreci ve Vice’ın hangi hataları ile kendisine bu sonu hazırladığını anlattım. Dijital medyanın finansal anlamda dönüştüğü bu günlerde Vice örneğini özellikle incelemekte fayda var.

“Ne Okuduk” bölümünde ise Instagram’ı daha farklı kullanan bir gazeteci, FT Edit’in başarısı, kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin devam eden büyümesi ve daha fazlası sizleri bekliyor.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Emily Davies'in Instagram profilinden alınan bir ekran görüntüsünde haber takibine giderken valizine neler koyduğunu anlattığı bir post var.
Instagram

Bu hafta ne Okuduk?

Instagram ile Şeffaf Gazetecilik Yapmak

Gazeteciler için sosyal medya platformları genellikle iki amaca hizmet ediyor: yaptıkları işleri duyurmak ve gündemi takip etmek. Birçok sosyal medya kullanıcısı da gazetecileri hem haberler hem de o gazetecilerin gözlemleri ve görüşleri için takip ediyor.

Her ne kadar bu ilişki daha doğrudan ve şeffaf gibi görünse de gazetecilerin çalışma süreçleri bu paylaşımların dışında kalıyor. Ancak Washington Post için çalışan gazeteci Emily Davies bunu tersine çevirmek için Instagram’ı kullanmaya karar vermiş. Profilini basit bir duyuru kanalı gibi kullanmak yerine işini nasıl yaptığını gösteren paylaşımlara odaklanmayı tercih etmiş. Bu sayede Davies’in haberlerinin nasıl ortaya çıktığını ve bir gazetecinin çalışırken neler tecrübe ettiğini daha yakından izlemek mümkün oluyor.

Bu tarz çabaların sıkça dile getirilen güven sorununu çözmeye katkısı olabileceğini düşünüyorum. Elbette her gazeteci için böyle bir profil mümkün değil, özellikle de internette düzenli olarak taciz edilen ve trollerle uğraşmak zorunda kalanlar için bu tehlikeli bir yol olabilir. Ancak bunu yapabilecek ve yaptığı zaman hem okurlarıyla daha şeffaf bir ilişki kurabilecek hem de insanların bir gazetecinin nasıl çalıştığını anlamasına yardımcı olabilecek birçok kişi de var. 

FT Edit Bekleneni Veriyor

Financial Times her ne kadar aboneliği ana gelir modeli olarak gören ve bunu başarılı bir şekilde sürdürebilen gazetelerden biri olsa da hem pahalılığı hem de belirli bir kitleye hitap ettiği algısı yüzünden belirli bir seviyenin üzerine çıkmakta zorlanıyordu. Bir süredir bunu çözmek için yollar arayan FT, geçtiğimiz yıl FT Edit isimli daha hesaplı ve geniş kitlelere hitap edebilecek bir uygulama ve abonelik modeli yayınlamıştı.

Bir yılın ardından FT Edit’in durumunu araştıran Press Gazette, FT’nin uygulamadan ve modelden beklediği verimi almaya başladığını söylüyor. 140.000’den fazla indirilen ve ciddi bir miktarda da yeni abone kazandırmayı başaran uygulama, FT yönetimine beklediği yeni alanları açmaya başlamış. Kesin rakamlar ortada olmasa da gazete gidişattan memnun.

Bu da gazetelerin ve medya kurumlarının farklı modelleri ve alternatifleri denemek konusunda neden daha cesur olması gerektiğine dair iyi bir örnek. Eğer büyümek ve gelir modelinizi güçlendirmek istiyorsanız farklı düşünmeye ve bakış açınızı genişletmeye açık olmanız şart.

Kuzey Amerika’da Kâr Amacı Gütmeyen Gazetecilik Büyüyor

Gazeteciliğin özellikle dijital medyayla ve değişen ekonomik dinamiklerle birlikte ekonomik anlamda zorlandığı dönemlerden geçtiğimiz herkesin malumu. Son dönemde buna bir cevap olarak haber merkezlerini kâr amacı gütmeyen kurumlar olarak tasarlamak ve bu şekilde ilerlemek giderek daha sık tercih ediliyor.

Kuzey Amerika’da bu modeli inceleyen ve destekleyen Institute for Nonprofit News, her yıl bu modelin durumunu ele aldığı “The State of Nonprofit News” raporunun 2023 edisyonunu yayınladı. Rapor 2022’den bu yana bu modeli benimseyen haber merkezlerinin sayısının %17 arttığını ve toplam 315 haber merkezinin kâr amacı gütmeyen kurumlar olarak çalıştığını söylüyor. Ayrıca bu kurumların gelirleri de geçtiğimiz yıla oranla yüzde 19 artış göstermiş.

Ticari bir kurum olmanın baskısını ve gerekliliklerini denklemden çıkarmak birçok haber merkezi açısından daha rahat ve özgür bir üretim imkânını da beraberinde getiriyor. Elbette her kurum için ideal bir model değil ancak artan ilgi bu modele dair farkındalığın arttığının bir göstergesi.

The Messenger Beklediğimden de Kötü Hâlde

Geçen hafta yayına başlayan The Messenger hakkında tekrar yazmadan önce hiç değilse birkaç hafta bekleyip gözlemlemek istiyordum ancak gidişat o kadar hızlı bir şekilde kötüleşiyor ki bu hafta da kendilerinden bahsetmek şart oldu.

Yayının aşırı kötü başlangıcı ve içerik konusundaki sıkıntıları daha ilk günden ekipten istifaların başlamasına neden olmuş. Editörün işe alınırken kendisine anlatılan yayınla şu anda gördüğümüz The Messenger arasında alaka olmadığını söylemesi de benzer istifaların ileride artabileceğinin bir işareti.

Sitenin teknik kısmına baktığımızda ise her anlamda aceleye getirilmiş ve amatör bir işle karşı karşıyayız. Sitede hâlâ kategorilere göre gezinmek veya arama yapmak mümkün değil. Bu da yetmezmiş gibi siteyi arama motorlarında da bulmak imkânsız. Joshua Benton, Google’da “the messenger” araması yaptığında site ilk 100 sonuçta bile çıkmamış. Benim arama denememde ise ancak yedinci sayfada kendisini bulabildim.

Görünen o ki The Messenger 2023 yılında nasıl bir gazetecilik girişimi kurmamalıyız dersi olarak anlatacağımız bir örnek olacak. Kendisini yakından takip edip yaptıklarının tam tersini yapmayı bir strateji olarak düşünebilirsiniz.

Kısa Kısa

🇺🇸 TikTok kendisini yasaklayan Montana eyaletine dava açıyor.

🐦 Musk’ın satın almasından bu yana Twitter’ın haber sitelerine ziyaretçi yönlendirme oranı giderek düşüyor.

💵 Semafor, FTX’in kurucusu Sam Bankman-Fried tarafından yapılan 10 milyon dolarlık yatırımı iade etti ve yerine 19 milyon dolarlık yeni bir yatırım buldu.

🔎 Google’a rakip olmak amacıyla yola çıkan Neeva, arama motorunu kapatacağını duyurdu.

🇮🇳 Hindistan’da bir mahkeme, geçtiğimiz aylarda yayınladığı Modi belgeseli sebebiyle BBC’ye hakaret davası açtı.

Vice ofislerinin girişinden çekilmiş bir fotoğraf. Güvenlik kapılarının arkasındaki beyaz duvarda LED ışıklarla yazılmış Vice logosu görülüyor.
Vice

Haftanın odağı: Vice nasıl iflas noktasına geldi?

2010’lu yıllarda dijital medya devriminden ve yeni neslin büyük aktörlerinden bahsederken üç farklı format ve onu temsil eden aktör ön plana çıkıyordu. BuzzFeed daha eğlenceli ve hafif içerikleri, Vox Media geleneksel gazeteciliğin dijital için güncellenmiş hâlini, Vice ise alternatif medyanın dijital ile nasıl büyüyebileceğinin örnekleri olarak görülüyordu.

Bu yüzden Vice’ın iflası diğerlerinin yaşadığı ekonomik sıkıntılardan daha farklı ve bana kalırsa ayrıca incelenmesi gereken bir durum. Çünkü Vice hem doğuşu hem de yaptığı işler anlamında diğer dijital medya devlerine kıyasla daha farklı bir yerde duruyor ve bu yüzden daha farklı dinamiklerin etkisi altında.

Vice’ı diğerlerinden ayıran en temel özelliği de tarz ve yaklaşım olarak diğerlerinden farklı bir noktada durmasıydı. Alternatif kültürlerin içerisinden doğmuş, cinsellik ve uyuşturucu gibi konuları daha rahat bir şekilde ele alabilen ve gazeteciliği daha gonzo bir tarzda yapıp bunu etkili kılabilen bir yayın oldular. Bu da onları bir yandan daha riskli ama diğer yandan da daha cazip bir yer hâline getirdi.

Ancak bu farklılık onlar için bir avantaj olmaktan çıkıp bir tehdite dönüştü. Bunun sebebi ürettikleri içerik veya yaklaşımlarından çok (her ne kadar bu yaklaşımın getirdiği çalışma kültürü sorunlu olsa da) buna uygun olmayan bir ekonomik modeli benimsemelerinden kaynaklıydı. Dijital medyaya sınırsız paranın aktığı ve yatırım için herkesin para verecek bir yer aradığı dönemde bu akıma kapılıp aslında Vice için uygun olmadığı çok bariz olan ilişkiler içerisine girdiler

James Murdoch, Disney ve TPG gibi yatırım şirketlerinden alınan yatırımların anlamı sürekli ve katlanarak artan bir büyümeyi sağlamak zorunda olmaları demekti. 2010’larda dijital medya sürekli büyüyecek ve o zamanki gelir modelleriyle bunu sonsuza dek sürdürmek mümkün olacakmış gibi hissediyorlardı. Bu yanılgıyla televizyon kanalı kurmak gibi kendilerine uymayan ve sırf büyümek adına yapılan birçok farklı girişim ile hedefledikleri kâr seviyelerini tutturamamaya başladılar. 

Bu sonsuza dek büyüme yanılgısına belki de en son kapılması gereken girişim Vice olmalıydı çünkü ürettikleri içerik ve formatın asla büyük kitlelere hitap etmesi mümkün değil. O kitlelere hitap etmek için de Vice olmaktan çıkmaları gerekiyor. Ama yatırım şirketlerinden gelen para gözlerini bürüdü ve bir süre sonra kendilerini şu anki iflas noktasına sürükleyen döngünün içerisinde buldular.

Vice’ın hikâyesi yaratıcı ve alternatif işler üretenlerin Wall Street yaklaşımı ile fazla haşır neşir olmasının nasıl sonuçları olacağını da bizlere gösteriyor. Bunun nasıl kötü bir son olduğunu Financial Times’ın verdiği örnek çok güzel açıklıyor: Bundan birkaç ay sonra, Vice’ın ürettiği “New York striptiz kulüplerinde 20 saat” gibi içeriklerin sahibi Wall Street şirketleri olacak. 

O noktadan sonra da Vice’ın nereye gideceğini tahmin etmek çok zor değil.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir