Günümüzde basılı spor dergiciliği global anlamda zayıflarken ayakta kalan dergiler de ilgi kaybından ekonomik olarak olumsuz etkilenmeye başladı. Bu dergilerden biri de ikonik bir spor dergisi olan Sports Illustrated. Kuzey Amerika’nın en önemli spor dergilerinden biri olan Sports Illustrated, kaotik günler geçiriyor. Gelişmeleri, The Rival yazarı Mustafa Taha ile birlikte değerlendiriyoruz.
Time, Life ve Fortune gibi farklı türlerde vitrine konmuş dergileri hayata geçiren Henry Luce’nin imzasıyla 16 Ağustos 1954’te haftalık olarak yayınlanmaya başlayan Sports Illustrated, kısa sürede sporseverlerin başucu dergilerinden biri hâline geldi. 1960 yılında Andre Laguerre’in baş editör olmasının ardından meraklılarına Kuzey Amerika’nın dört büyük sporu hakkında gazetelerde çıkan haberlerin ötesine geçerek detaylı analizler sunan Sports Illustrated, bu yapıda başka bir basılı spor içeriğinin olmamasını iyi değerlendirerek tirajını çok geçmeden katlamayı başardı.
İkonik görselleriyle şöhretini Avrupa ve Asya’ya kadar ulaştıran dergi “A Star is Born”, “Hottest Shot in the Game”, “College Basketball’s Secret Weapon” gibi hafızalara kazınan kapaklarıyla, özellikle emekleme ve imaj değiştirme aşamasındaki NBA’in popülaritesinin artmasına da olumlu etki yaptı. Dergi, Laguerre döneminde yüksek gelir elde ettikten sonra Sports Illustrated Kids, Sports Illustrated Almanac, Sports Illustrated Women ve Sports Illustrated on Campus gibi yan ürünleri de okurlarına sundu. Ancak hava her zaman bu kadar güneşli olmayacaktı.

“İnternet ve sosyal medyanın gücüne Sports Illustrated da yenik düştü“
1990 yılında, derginin bağlı olduğu Time’ın New York merkezli şirket Warner Communications ile birleşmesi sonucu kurulan Time Warner’ın bir parçası hâline gelen Sports Illustrated, 2014’te iki şirket yollarını ayırdığında da yoluna Time’la devam etti. Bu dönemde internetin ve teknolojinin gelişimi basılı medyanın tüm kollarını olumsuz etkilerken Sports Illustrated’ın da kâr oranlarını düşürdü. Abone sayısını artırmakta zorlanan Sports Illustrated, 2018 yılında Meredith Corporation’a devredildi. Kurulduğu günden bu yana haftalık olarak yayınlanan dergi, bu dönemde iki haftada bir basılmaya başlandı.
Düşüşün ayak seslerini duyan Meredith, yayın politikasına zıtlık taşıdığını iddia ederek derginin tüm haklarını çok geçmeden 110 milyon dolar karşılığında Authentic Brands Group’a sattı. Para kazandırmayan bir yayın organını kucağında bulan Authentic Brands, derginin basım haklarını, editoryal süreçlerin sorumluluğuyla birlikte 10 yıl boyunca The Arena Group’a kiraladı. Ancak The Arena Group, kira bedeli olan yıllık 15 milyon doların bu yıl başında ödemesi gereken ilk üç aylık taksidini yatırmadı ve yüzden fazla dergi çalışanının işine son verdi. Bu gelişmenin ardından Authentic Brands, anlaşmayı tek taraflı olarak feshetti ve dergiyi yayınlamaya devam edeceğini açıkladı.
“Dergi tarihinin en kara günü”
Rick Pitino’nun kitabı Ribaund Kuralları: Başarı Sanatı 2.0‘ın yardımcı yazarı ve Sports Illustrated’ın kolej sporlarından sorumlu editörü Pat Forde, işten çıkarmaların yaşandığı günü “dergi tarihinin en kara günü” olarak nitelendiriyor. Spor yazarı Mustafa Taha ise bu yüzleşmeyi kaçınılmaz bulduğunu söylüyor ve ekliyor, “Sports Illustrated, basılı dergiciliğin son 15 yıldaki sorunlarıyla yüzleşti.”
“İnternet ve sosyal medyanın gücüne Sports Illustrated da yenik düştü. Üretilen içeriklerin tazeliğini korumasının zorlaşmasının yanı sıra yayıncılık işine verilen değerin de azalması, gördükleri saygıyı ne yazık ki azalttı. Time Inc’in dergiden vazgeçmesi ve dergiyi yayıncılıkla ilgisi olmayan gruplara satması, yaşanan bu süreci başlattı. Sports Illustarted’ın sahip olduğu mirasın ve Kuzey Amerika spor yayıncılığında sahip olduğu yerin farkında olmayan derginin yeni sahipleri ondan çok kolay vazgeçtiler ve ona sahip olmalarına karşın dergiye gereken değeri vermediler. Bu erozyon son beş yıl içerisinde gittikçe hızlandı ve bugüne gelindi.”
Sports Illustrated’ın algılanış biçimi ve topluma etkisi bakımından rakipleriyle arasında önemli farklılıklar da var. Taha, bu farkın derginin ilk çıktığı dönemde televizyonun yaygınlaşmamamış olmasından ve derginin gündemi belirleyebilmesinden kaynaklandığını düşünüyor:
“Sports Illustrated çıkmaya başladığı 1950’lerin ortalarından bu yana Kuzey Amerika’da spor yayıncılığının en önemli kalelerinden biri oldu. Özellikle ilk çıktığı dönemde televizyonun yaygınlaşmamamış olması, derginin gündemi belirleyen bir dergi olmasını ve dikkat çekmesini sağladı. Bunun sonucunda da dergi, kısa bir süre içerisinde üç milyon aboneye ulaşmayı başardı.”

“Sports Illustrated sadece ürettiği içeriklerle değil, kapaklarıyla da günlerce konuşuluyordu”
Ne var ki dergi, çok geniş bir kesime ulaşabilen bir dergi olarak yer yer tepki de toplayabiliyordu. Nitelikli ve kimi zaman da sansasyonel içerikleriyle gündeme gelen derginin tepki topladığı sayılara da değinen Mustafa Taha, derginin önemine de değinerek durumu şöyle özetliyor:
“Ürettiği içeriklerle gündemde kalmayı başaran derginin tepki topladığı sayılar da oldu. 1960’lı yılların ortalarındaki bir sayısında Notre Dome Futbol Kulübü ile ilgili bir makalenin yayınlanmasının ardından öğrenciler, 1500 adet dergiyi futbol sahasında yakarak tepki göstermişlerdi. Dergi sadece ürettiği içeriklerle değil, kapaklarıyla da günlerce konuşuluyordu. Kuzey Amerika’da spor yayıncılığının kilometre taşlarından biri olması Sports Illustrated’ı diğer spor dergilerinden farklı kılıyordu.”
Sports Illustrated için bir sonraki adımın ne olacağını tahmin etmek zor değil. Spor dergisi okurları, klasik dönemin bittiğini ve basılı dergiler için mutsuz sonun kapıda olduğunu biliyorlar. Taha, Sports Illustrated’ın da internet çağına teslim olacağını düşünse de bunun bir son olacağı görüşüne katılmıyor:
“İnternet ve sosyal medyanın ortaya çıkışı, dergiciliğin yönünün ve formatının değişmesine neden oldu. 15-20 yıl öncesine kadar spor dergileri gündelik içeriklere daha fazla yer verirdi. İnternet sayesinde gündemin çok hızlı değişmesi ve tüketilmesiyle birlikte basılı dergiler, günlük içeriklerin yerini zamansız içerikler üretmeye başlayarak doldurmayı tercih etti.
“Dergicilikte artık aylık sayıların ve içeriklerin yerini daha uzun süreli ve koleksiyon içerikler alacak”
“Futbol denilince akla ilk gelen dergiler arasında yer alan FourFourTwo ve World Soccer artık koleksiyon sayılarıyla okurlarının karşısına çıkıyor. ‘Premier League’in En İyi 50 Oyuncusu’, ‘Modern Arsenal Tarihi’ gibi içerikler, FourFourTwo ve World Soccer editörlerinin ellerinden çıkıyor. Çağımızda basılı dergiciliğin sona ereceği iddia edilse de ben bu iddialara katılmıyorum. Bu, ülkelerin sahip oldukları dergicilik kültürüyle de ilgili. Almanya’da hâlâ Kicker ve Sports Bild haftalık sayılarla varlıklarını sürdürüyor. Fransa’da da haftalık spor dergiciliği kültürü sürüyor. Dergicilikte artık aylık sayıların ve içeriklerin yerini daha uzun süreli ve koleksiyon içerikler alacak gibi görünüyor.”
Derginin tarihe karışma ihtimali, Sports Illustrated‘ın kemik kitlesini endişelendiriyor. Aboneler, Sports Illustrated’ın, The New York Times’ın 2000’li yılların ortasında okurla buluşturduğu ve kısa süreli bir çıkıştan sonra maddi kazanç getirmediği iddia edilerek kapatılan spor dergisi Play’le aynı kaderi paylaşmamasını umuyorlar.