Bu haftanın anahtar kelimeleri: Economist, Orion, içerik moderasyonu, Al Jazeera.
Mükemmel içerik moderasyonu imkânsız mı?
n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Platformların içerik moderasyonu konusunda yaptıkları ve yapmadıkları her zaman gündemimizde olan bir konu. Fakat bu moderasyon işinin aslında ne kadar zorlu olduğunu ve hataya ne kadar açık olduğunu bilen çok az insan var. Bu haftanın odağında da bu konuya değinmek ve kendimizi eğitmenin neden önemli olduğundan bahsetmek istedim.
“Ne Okuduk” bölümünde ise The Economist’in tütün sorunu, Online News Association 2024’te konuşulanlar ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
The Economist’in Tütün Sorunu
Birçok medya kurumu için gelir kaynaklarını çeşitlendirmenin en iyi yollarından birisi özel etkinlikler ve paneller organize etmek. Bu etkinlikler hem katılım ücretleri hem de sağladığı ek görünürlük ile kurumun gelişmesine büyük bir fayda sağlayabiliyor.
The Economist de bu yöntemi aktif bir şekilde kullanan yayınlardan birisi. Ancak alt markalarından birisi olan Economist Impact, geçtiğimiz günlerde düzenlediği bir etkinlik sebebiyle kendisini ciddi bir krizin ortasında buldu. Economist Impact’in kanser üzerine düzenlediği konferansa katılması beklenen birçok kurum ve uzman etkinlikten çekildiklerini açıkladı, sebep olarak da yayının büyük tütün şirketleriyle olan ilişkisini gösterdiler. Bu ilişki hem tütün şirketlerinden sponsorluk almak hem de onların sponsorlu içeriklerini yayınlamak seviyesinde olduğu için uzmanlar böyle bir yayının kanser hakkında bir konferans organize etmesini sorunlu bulduklarını dile getirdiler.
Economist Impact’in yaşadığı kriz her kurumun dikkat etmesi gereken bir konu. Kimlerle sponsorluk ilişkisi kurduğunuz ve reklam aldığınız siz araya ne kadar sınır çizmeye çalışsanız da ürettiğiniz işe olan bakışı etkileyebiliyor. Buna dikkat etmediğiniz zaman da kendinizi böyle bir durumda bulmanız kaçınılmaz oluyor.
Artırılmış Gerçeklik Tekrar Yükseliyor mu?
YZ’nin gündemi ele geçirmesiyle birlikte 2021-2022 yıllarında gündemden düşmeyen metaverse ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini tamamen unuttuk. Her ne kadar arada Apple’ın Vision Pro ile bu alanda farklı bir şeyler sunması gibi birkaç örnek çıksa da alanın popülerliği ciddi bir şekilde azalmıştı.
Ancak bu ay içerisinde önce Snap yeni bir AR gözlüğü duyurdu; ardından da Meta, bir süredir dedikodularını duyduğumuz Orion isimli AR gözlüğünü tanıttı. Snap’in yeni Spectacles gözlüğü teknik kısıtlara sahip olsa da günlük olarak kullanılabilecek bir AR gözlüğünün nasıl çalışabileceğine dair önemli işaretler veriyor. Meta’nın Orion gözlüğü ise bunu performans anlamında daha da yukarı taşıyor. Üstelik Spectacles’a göre neredeyse üç kat daha fazla pil ömrü var.
Bütün bunlarla birlikte bir süredir Apple’ın daha hafif ve kullanımı kolay bir Vision Pro modeli üzerine çalıştığına dair dedikoduları da düşünecek olursak, önümüzdeki dönemde AR teknolojisinin tekrar gündemde önemli bir yer tutması ve üzerine sıkça konuşulan bir şeye dönüşmesi oldukça mümkün görünüyor.
ONA 2024’te Konuşulanlar
Online News Association her ne kadar ABD merkezli bir organizasyon olsa da dijital medyanın kullandığı teknolojiler ve medya platformları arasında büyük ölçüde ortaklık olduğu için her yıl düzenledikleri etkinliklerde konuşulanlar dünyanın geri kalanını da bilgilendirmek açısından büyük önem taşıyor.
Bu yılın etkinliğinde de öne çıkan ve üzerine bolca konuşulan başlıklar oldu. Bunların başında Chartbeat’in haber sitelerine giden trafikle alakalı güncel verileri vardı. Chartbeat’e göre sosyal medyanın websitelerine ziyaretçi gönderme oranı son bir yılda üçte bir oranında düşerek iyice azalmış durumda. Haber yayıncılarına en çok trafik gönderen platform ise Google’ın kişiye özel tavsiyeler sunduğu Discovery özelliği. Normal aramalarla birlikte düşününce Google’ın haber yayıncıları için önemi daha da artıyor.
Bunun yanı sıra Reddit’in artan önemi, sosyal videoya artan ilgi ve farklı YZ kullanım yolları da etkinlik boyunca üzerine bolca konuşulan başlıklar arasındaydı.
İsrail Ordusu Al Jazeera Ofisini Bastı
7 Ekim saldırısının ardından Filistin’e karşı giderek kontrolden çıkan ve soykırım noktasına varan İsrail saldırıları devam ederken, İsrail hükümeti ve ordusu oradan haber yapmaya çalışan gazetecileri ve medya kurumlarını da giderek daha sert bir şekilde hedef almaya devam ediyor.
Bir süredir İsrail’in hedefinde olan Al Jazeera’nın Filistin’deki ofisleri, geçtiğimiz günlerde İsrail ordusu tarafından basıldı ve ordu ofisi tamamen kapattı. Al Jazeera tarafından canlı yayınlanan bu baskın, sadece basın özgürlüğüne saldırının geldiği boyutları göstermekle kalmıyor, aynı zamanda İsrail’in orada yaptıklarına dair en ufak bir haberin bile dünyanın geri kalanına ulaşmaması için ne kadar ileri gidebileceğini de herkese gösteriyor.
Kısa Kısa
⚔️ WordPress, kendi sistemini kullanıcılara çok daha kötü bir şekilde sunduğunu söylediği hosting şirketi WP Engine’e savaş açtı.
🤖 Kendisini özel bir araştırma laboratuvarı gibi sunan OpenAI, son yaşanan gelişmelerle birlikte artık tamamen normal bir teknoloji şirketine dönüştü.
💸 Yeni bir araştırma “marka güvenliği” takıntısının gazetecilerin reklam gelirlerine ciddi şekilde zarar verdiğini söylüyor.
🇮🇹 İtalya’da bir TV kanalının, annesini öldürdüğünü itiraf eden bir kişinin röportajını yayınlaması ülkede ciddi bir medya etiği tartışmasına neden oldu.
📊 Press Gazette, ABD’de en çok ziyaret edilen 50 haber sitesinin listesini yayınladı.
Haftanın odağı: Mükemmel içerik moderasyonu imkânsız mı?
Dijital platformlar artık herkesin hayatında kritik bir yer edinmiş durumda. İletişimden bilgi paylaşımına, sosyalleşmeden haberleri takip etmeye kadar birçok önemli işimiz için kullandığımız en temel araçlar hâline geldiler. Bu platformlar yaygınlaştıkça ve giderek daha fazla insan tarafından kullanılmaya başladıkça içerisinde olan bitenleri kontrol etmek de giderek daha zor bir hâle geliyor.
Son dönemlerde bu zorluğun yansımalarının çok farklı şekillerde karşımıza çıktığına tanık oluyoruz. Hemen her ülkede platformları denetlemek için yasal düzenlemeler yapılıyor olması, Elon Musk’ın Brezilya ile giriştiği inatlaşma ve Pavel Durov’un Fransa’da yaşadıkları bunun en güncel örnekleri. Ancak tartışmanın parçası olan çoğu aktörün unuttuğu en önemli nokta, artık içerik moderasyonunun nasıl zor bir işe dönüştüğü.
Bu zorluğun temelde iki sebebi var. Birincisi, platformlarda içerik moderasyonunun, kaldırılması imkânsıza yaklaşan bir iş yüküne dönüşmesi. Meta, Google ve YouTube gibi platformlar milyarlarla ifade edilen aktif kullanıcılara sahip. Paylaşılan içerik sayıları da hâliyle buna oranla artıyor ve şikâyet ediliyor. Sınırlı seviyede kullanılan otomasyon çoğu zaman ya yetersiz kalıyor ya da yanlış kararlar veriyor, çünkü mevcut YZ sistemleri bile bir paylaşımın bağlamını ve neyi kastettiğini anlamakta zorlanabiliyor.
Diğer yandan platformların dışarıdan tuttukları moderatörler ise ağır koşullarda, sınırlı imkânlarla ve her gün yüzlerce travmatik içeriğe maruz kalarak çalışıyor. Bu alanda çalışacak insan bulmanın zorluğunu da üzerine ekleyince buradan da yeterli verimi almak mümkün olmuyor.
İkinci ve bana göre daha büyük sorun ise bu platformların bütün dünyada uygulanabilecek içerik moderasyonu kuralları koymaya çalışıyor olması. Her ülkenin farklı yasaları, kültürü ve toplumsal dinamikleri söz konusuyken bütün bunları ortak bir grup kural ile denetlemeye çalışmak ve tüm dünyada geçerli olabilecek bir içerik moderasyonu politikası üretmeye çalışmak çok da gerçekçi bir çaba değil. Koyulan her kural, üretilen her politika kaçınılmaz olarak birilerini sinirlendirecek ve mutsuz edecektir. Bu yüzden çoğu zaman platformların bu konuda yaptıkları tercihler büyük tartışmalara sebep oluyor ve olmaya devam edeceğinden de şüphem yok.
Peki böyle büyük çaplı içerik moderasyonunu mükemmel bir şekilde yapmak imkânsızsa ne yapılabilir? Bütün moderasyon çabalarından vazgeçip Musk gibi nihilist bir özgürlükçülük hikâyesi anlatmanın işe yaramadığı ortada. Her devletin istediğini yapmaya kalkarsanız da bu sefer kimsenin bir şey paylaşamadığı bir platforma dönüşmeniz kaçınılmaz. Geriye kalan tek seçenek, gerçekçi ama stratejik bir yol izleyerek nerede taviz verip nereye sınır çekeceğini belirlemek. Çoğu platformun da yapmaya çalıştığı, bunun bir versiyonu.
Medyanın, sivil toplumun ve bu platformları kullanan herkesin de kendisini bu konuda eğitmesi ve bu işlerin aslında nasıl yürüdüğünü öğrenmesi gerekiyor. Çoğu zaman bu konudaki bilgisizlik ve öğrenmeme konusundaki ısrar, platformlarla ilgili tuhaf komplo teorilerinin veya onlara atfedilen ideolojik pozisyonların en temel sebebi. Elbette platformların içerik moderasyonu politikalarını belirleme sürecinde siyasi dinamiklerin de etkisi oluyor ama bütün bu sistemin aslında nasıl kompleks ve bir tür imkânsızı gerçekleştirme çabası olduğunu anladığınızda ortada bir komplo olmadığını görüyorsunuz.
Eğer bu platformları kullanmaya devam edeceksek ve onların daha iyi bir şekilde çalışması için bir şeyler yapmak istiyorsak, onların nasıl çalıştığını da öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü bilmediğiniz bir konu hakkında konuştuğunuz zaman birilerinin sizi dinleme ihtimali oldukça düşük.