Deloitte’un Google Türkiye için hazırladığı 2022 raporu yayınlandı. Raporun özetine ve değerlendirmesine geçmeden önce şunu belirtmekte fayda var: Bu gibi raporlar şirketin kendi içindeki bir PR ekibi tarafından hazırlanıyorsa kelimenin tam manasıyla bir “tırışkadan” iştir (bkz. David Graeber – Tırışkadan İşler), şirketin kendi kendine ne kadar iyi işler yaptığını göstermek için yapılır. Havayolu şirketlerinin uçakta verdiği SkyBilmemNe dergilerinde olduğu gibi, “Son üç yılda plastik çatal kullanmayı bırakarak şu kadar tasarruf yaptık” diyerek ne kadar çevreci olduklarını “kanıtlarlar”. Eğer bu raporları kendi PR ekibi değil de şirketin tuttuğu bir şirket hazırlıyorsa “yarı-tırışkadan” iştir. Tam manasıyla tırışkadan değildir çünkü en azından dışarıdan birileri raporu hazırlıyordur; ama tamamen objektif de değildir çünkü Google kötü şeyler duymak için Deloitte’a para vermiyor. Deloitte bu işi almaya devam etmek istiyorsa yarı-tırışkadan bir sunum hazırlamak zorunda. Google, elbette, tamamen bağımsız kişilere, objektif ve anonim bir şekilde kendini inceletiyordur ama bu gerçek raporlar asla kamuyla paylaşılmaz. Dolayısıyla Deloitte’un raporunu, içeriğin şişirilme ihtimalini düşünerek okumakta fayda var.
Rapor, Google’ın Türkiye ekonomisine ne gibi katkılar yaptığını ortaya koyuyor. Bu rapor hazırlanırken 8 farklı sektörden 12 şirketle görüşme, 400 şirketle ve 1000 tüketiciyle de anket yapılmış. Kulağa biraz düşük gibi geliyor ama çok fena bir örneklem de değil (doğru seçilmiş 5000 kişiyle seçim sonucu tahmin edilebiliyor).
Raporun makro çıktıları
Deloitte’un hesaplarına göre Google Reklam Ürünleri, Google Haritalar&İşletme Profili, Google Cloud&Workspace ve Android&Google Play’den oluşan Google ekosisteminin Türkiye’de oluşturduğu ekonomik değer 2021 yılında toplam 476 milyar TL olmuş. Bu da Türkiye GSYH’sinin yüzde 6,6’sına tekabül ediyor ki bu oran Google’ı sanayi, hizmetler ve kamunun ardından tek başına Türkiye’deki dördüncü büyük sektör yapıyor. Deloitte, 2025 yılında bu oranın yüzde 7,4 olacağını öngörüyor. Tek bir şirketin yarattığı ekonomik değerin ülke ekonomisinin bu kadar büyük bir kısmını oluşturması şirket hissedarları için ne kadar iyiyse ülke için o kadar kötüdür. Özel şirketler kâr amacı güden kuruluşlardır; bir noktada böyle mega tekellerin çıkarları halkın çıkarlarıyla daima çelişir.
Deloitte raporda Google ekosisteminin vesile etmesiyle 1,9 milyon kişinin istihdam bulduğunu öne sürüyor. Bu da Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 6’sına tekabül ediyor. Buradan da Google’ın dolaylı olarak 2 milyona yakın istihdam yarattığı ve Google olmasaydı bu kişilerin işsiz kalacağı yönünde bir propaganda çıkıyor.
Bu gibi rakamlara her zaman şüpheyle yaklaşmakta fayda var. Örneğin Adidas ve Nike gibi şirketler yıllardır lobi yaparken “Her sene Hindistan’da 2 milyon çift korsan ayakkabı satılıyor, bu da şirketimize 200 milyon dolara mal oluyor” gibilerinden araştırma sonuçları aktarıyor. Bu söylem şu mantıkla üretiliyor: Ayakkabıların satış etiketi ortalama 100 dolar olduğuna göre, satılan 2 milyon çift korsan ayakkabıdan zararımız 200 milyon dolar. Burada, Mumbai pazarlarında korsanı 2-3 dolara satılan ayakkabılar yasaklanırsa Hintlilerin koşa koşa gidip orijinal Adidas alacağı gibi bir varsayım var. Aynı matematiği beIN Sports da yapıyor halbuki insanlar orijinal paket fiyatı alım gücünü aşacak seviyede pahalı olduğu için korsana yöneliyor. Yani ne Adidas ne de beIN Sports öyle bir ciroyu yapacaktı… Diyeceğim, Google olmasaydı 2 milyon kişi işsiz kalıp evinde oturuyor olmayacaktı. Google ile çalışan şirketler, reklam ve tanıtımlarını Google ekosistemi üzerinden değil başka yollar üzerinden yapacaklardı. Ve bu şirketlerin yarattığı istihdam, üç aşağı beş yukarı, yine yaratılacaktı. Bütün bu istihdamı Google’a bağlamak şirket propagandasından başka bir şey değildir.
Raporun mikro çıktıları
Mesela, raporda, Karaca şirketi yöneticilerinden biri “Google bizim en önemli trafik kaynağımız” demiş. Google Türkiye’deki aramaların yüzde 96’sının yapıldığı bir arama motoru tekeli zaten. Tabii ki en önemli trafik kaynağınız Google olacak. “Google bizim en önemli trafik kaynağımız” demek “Güneş bizim en önemli doğal ışık kaynağımız” demekle neredeyse aynı şey.
Google haritalar sayesinde hayatımız kolaylaşıyor, arama motoru sayesinde bilgiye daha çabuk ulaşıyoruz, Google Play uygulama piyasası için epey pratik bir çözüm, vesaire… Bunların hepsi insanlık adına muazzam ilerlemeler. Ancak bir gün, bir mega şirket güneşin önüne ayarlanabilir yükselticili bir kalkan koysa (sci-fi), bu teknoloji sayesinde güneş ışıklarının açıları daha iyi kontrol edilebiliyor olsa, bu hizmet için ekonominin yüzde bilmem kaçını bu şirkete ödesek, sonra gelip dese ki “işte bizim sayemizde hayatta kalıyorsunuz.” İşte Google tam olarak bunu yapıyor. Bir, biz o kalkan olmadan önce de hayatta kalıyorduk. İki, mega şirketin bu kadar kritik bir sektörü tek başına kontrol etmesi insanlık adına büyük bir risktir.
Google’ın en büyük alametifarikası reklamlar. Bugün neredeyse bütün internet arka planda bir reklam piyasası olarak işliyor. Bu insanlık adına bir trajikomedidir. Çünkü reklam iktisadi açıdan verimsizdir. Tenceresini satmak için Karaca, Korkmaz, Tefal, Cem vb. bütün şirketler Google’a reklam için para veriyor. Fakat siz sadece birinden tencere satın alıyorsunuz. Dolayısıyla diğerlerinin reklam harcaması boşa gitmiş oluyor. İşte Google/Alphabet bu ekonomik verimsizlik üzerinden dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline geldi.
Rapor öyle bir şekilde hazırlanmış ki sanki Google olmasaydı her şey daha kötü olacaktı. Google’ın sunduğu hizmetlerin bir noktaya kadar faydalı olduğunu kabul ediyorum. Ancak Google alternatifsiz değildir. Bugün Google olmasa, Karaca’nın en önemli trafik kaynağı Yandex olacaktı. Ve ister inanın ister inanmayın, Yandex ekosistemi aslında birçok açıdan Google’dan çok daha iyi bir sistem. Google bugün daha iyi hizmet verdiği için değil network etkisinden ötürü tekel haline geldi. Kaldı ki dijital gelecek Google ve Yandex arasındaki tercihe sıkışmış değil. Her zaman üçüncü bir seçenek vardır; o da kâr amacı gütmeyen, şeffaf ve demokratik işleyen bir kurum.