facebook-power-ventures-tekellesme

Facebook Power Ventures’a karşı: Bir davanın hikâyesi

Eski bir dava olmasına rağmen ülkemizde pek bilinmeyen Facebook v. Power Ventures davası sosyal medyadaki rekabet, tekelleşme ve anti-tröst dinamiklerini anlamak için ders niteliğinde olduğundan meraklılarına konuyu özetlemek istedim.

Dijital çağın ilk zamanları bize özgürlük, rekabet ve demokrasi vaat ediyordu. İnternetin zemin oluşturduğu yeni medya, iletişim maliyetlerini düşürerek herkesi haberci, herkesi yazar, herkesi konuşmacı, herkesi girişimci, herkesi ünlü yapacak ve bu sayede eski tekeller kırılabilecekti. Gerçekten de başlarda açık bir oyun vardı. Zira Facebook, Google, Amazon, Twitter, Instagram, Netflix, Spotify vs. gibi yeni girişimler bu açık oyuna giren genç yazılımcılar sayesinde ortaya çıkmıştı.

Fakat, “bir şeyler” oldu, döndük dolaştık yine 10-15 inovatif şirketin kendi tekellerini kurdukları bir iktisadi yapıya geldik. Yeni teknolojileri kullanan Netflix, eski bir iş modeli olan Blockbuster’ı; Amazon, Barnes & Noble’ı; kameralı telefonlar, Kodak’ı; online alışveriş siteleri, perakendecileri süpürüyordu. Bir şekilde eski tekeller yerlerini yeni tekellere bırakıyordu. Bugün, geldiğimiz noktada, misal, Facebook/Instagram/WhatsApp tekelini yeni bir serbest piyasa girişimiyle kırmak neredeyse imkânsız gibi bir şey. Yani dijital çağ ve internetin özgürlük, rekabet ve demokratikleşme vaatleri 15-20 yıl içinde kendi ömrünü doldurdu.

Network etkisi 

Sosyal medyadaki tekelleşmenin en bariz sebebi “network etkisi”. Neden herkes Facebook’ta? Çok basit, herkes Facebook’ta olduğu için herkes Facebook’ta. Yani tüketicinin bir mal veya hizmetten aldığı fayda aynı mal veya hizmeti kullanan toplam tüketici sayısı arttıkça artıyorsa, network etkisi var demektir. Bu yüzden network etkisinin olduğu Facebook ve benzeri sosyal ağlar için rekabetçi bir piyasa oluşmaz. Yeni bir girişimci Facebook’tan her açıdan daha iyi bir sosyal ağ uygulaması kursa dahi kimse o platformu kullanmayacaktır çünkü bütün arkadaşlarınız Facebook’tayken sizin tek başınıza diğer platformda fotoğraf paylaşmanız manasızdır. Yani, talep tarafından, network bir kere oluştuktan sonra herkes networkte kalmayı tercih eder.

Öte yandan Facebook’a üye olan yeni bir kişinin maliyeti sıfıra yakın. Ağın büyümesi ağdaki rantı daha da arttırıyor. Hâl böyle olunca network etkisi tükenmez bir ölçek ekonomisi yaratıyor. Bu da, arz tarafından, tekelleşmeye zemin oluşturuyor.

ABD v. Microsoft toplu davasındaki (class action lawsuit) çıkış noktalarından biri de buydu, yani “network etkisi.” Aslında Linux ve macOS işletim Microsoft işletim sisteminden çok daha iyi olsa da herkes Microsoft Windows kullandığı için herkes Microsoft Windows kullanmaya devam ediyordu. İşletim sistemleri arasında uyumsuzluk olduğundan, insanlar diğer işletim sistemlerine geçemiyorlardı. Aslında Bill Gates, tıpkı Rockefeller veya Morgan aileleri gibi, çok çalıştığı için değil, dandik bir yazılımı tekel hâline getirebildiği için dünyanın en zengin insanı olmuştu.

Verilerin taşınamazlığı

GSM operatörlerinin ilk çıktığı zamanları hatırlayın. Herkesin Telsim veya Turkcell hattı vardı. Bir noktadan sonra bu ikiliyle rekabet etmek, hatta bu ikilinin birbiriyle müşteri tabanı için rekabet etmesi, çok zorlaşmaya başlamıştı çünkü yeni operatöre geçerken yeni numara almanız gerekiyordu. Dolayısıyla diğer operatörler daha iyi paketler, daha iyi kampanyalar ve daha iyi hizmet sunsa bile numaralarını, ve hatta telefon rehberlerini, taşıyamadıkları için bazı insanlar operatörlerini değiştirmekten çekiniyorlardı. Bu da içerdeki mevcut operatörlere yüksek bir piyasa gücü sağladığından piyasaya girişin önünde engel yaratıyordu. Ta ki operatörler arasında numara taşıyabilme 2009 senesinde yayınlanan yönetmelikle zorunlu hâle getirilene kadar.

Mesela Google, arama motoru piyasasında tekel olsa da, popüler bir sosyal ağ uygulaması geliştiremedi. Çünkü Google+, 2011 senesinde, ilk sunulduğunda herkes çoktan Facebook’taydı. İnsanların Google+’a geçmesi için herkesin bütün arkadaşları, paylaşımları, fotoğrafları, videoları vs. ile birlikte Facebook’tan pratik bir şekilde Google+’a taşınabilmesi gerekirdi. Bunu kolaylaştırmak için Google+, “Facebook Friend Exporter” diye bir Chrome uzantısı geliştirmişti. Fakat Facebook bu bağlantıyı bloke etti, tabii ki. Nihayetinde Google+, Facebook tekelini kıramadı ve 2019 yılında kapatıldı.

Power Ventures meselesi

Yıllar evvel Power Ventures diye müthiş ötesi bir start-up vardı. Özetle Power Ventures, bütün sosyal medya platformlarını tek bir ekranda yönetmenizi sağlayan bir internet sitesiydi o zamanlar. LinkedIn, Ello, Twitter, Instagram, Facebook, Diaspora, Friendica, VK, MeWe, AOL, Yahoo vs. aklınıza gelen bütün sosyal medya sitelerini tek bir ekranda kontrol edecek, hatta birbirinize çapraz mesajlar bile gönderebilecektiniz.

Eğer böyle bir uygulama olsaydı, diğer tüm sosyal ağ uygulamaları Facebook ile rahatça rekabet edebilirdi. Çünkü herhangi bir sosyal ağda az kişi olmak, yani negatif network etkisi, fazla bir dezavantaj yaratmayacaktı. Veya Google+’ın, veri taşımak için, Facebook Friend Exporter diye bir uzantı geliştirerek Facebook yazılımının etrafından dolaşmaya çalışması gerekmeyecekti. Yani Power Ventures aracılığıyla istediğiniz platformdan Facebook’taki arkadaşlarınızla iletişim kurabilecektiniz.

Facebook, 2008 senesinde Power Ventures’a bir ihtarname gönderdi. Power Ventures riayet etmeyince Facebook, CFAA (Computer Fraud and Abuse Act) kapsamında Power Ventures’a dava açtı. Çünkü Power Ventures, bu siteleri aynı anda yönetmek için sizden sosyal medya hesaplarınızın şifresini alıyordu. Facebook davada bunun “hacking”, yani bir çeşit dijital korsanlık olduğunu iddia etti. Tabii Facebook hem dünyanın en iyi avukatlarına sahipti hem de Obama yönetimiyle arası iyiydi. Power Ventures ise henüz yeni ve küçük bir girişim olduğu için ne iyi avukatları vardı ne de siyasi dirsek teması… Bu saçma sapan davayı Facebook kazandı, hatta üstüne 3 milyon dolar tazminat aldı. Nihayetinde, hem Facebook tekel hâline geldi hem şifre paylaşmanın suç olması için hukuki zemin tamamlanmış oldu. Yani artık şifre paylaşma hususunda Netflix, Spotify ve diğerleri de bu karar üzerinden yürüyebilecek, eğer isterlerse.

Facebook, kendi üyelerinin Gmail, Yahoo Mail ve Hotmail kullanıcı adlarını ve şifrelerini kullanıyordu ama Power Ventures’ın aynısını yapmasına izin vermiyordu. Hoş, yasalara göre, Gmail veya Hotmail’in buna müsaade etmesi Facebook’un da müsaade etmesini gerektirmiyordu ama yine de…

Diyeceğim, Power Ventures’ın bu davayı kaybetmesi son 10 yılda sosyal medyadaki tekelleşmenin önünü açan bir kırılma anıydı. Bu kararlar, Tim Wu’nun the Master Switch kitabında açıkladığı gibi, genelde siyasi kararlardır. Yani mevcut hükümet tekelleşmeye göz yumar ya da yummaz. Bu zamana kadar Apple, Amazon, Facebook, Google vb. şirketlere göz yumuyorlardı. Şimdi bu şirketler büyük bir soruşturma sürecinden geçiyor. Önümüzdeki aylarda bu davadan çıkacak karar da hukuki ya da ekonomik olmaktan çok siyasi olacaktır.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir