Finansal destek alabilmek için pazarlamacı ve iş insanı gibi düşünmek zorundalar.
Poynter Enstitüsü bünyesindeki Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) geçtiğimiz hafta 8. Global Fact konferansını yaptı. Katıldığım bir panelin başlığı şuydu: “Bir pazarlama ürünü olarak doğrulama: Neden satamıyoruz?”
Moderatör Brezilya merkezli Agencia Lupa’nın pazarlama ve ilişkiler sorumlusu Gilberto Scofield Jr., diğer konuşmacılar ise Media Development Investment Fund’ın genel müdürü Patricia Torres-Burd, İtalya merkezli Pagella Politica/Facta.news’ün yöneticisi Giovanni Zagni ve Hindistan merkezli FactCrescendo’nun genel yayın yönetmeni ve kurucularından olan Rahul Namboori’ydi.
Gilberto, doğrulama faaliyetlerini sürdürülebilir kılacak gelir elde etme yöntem ve modelleri konusunda önerilerimi sordu. Aşağıda okuyacaklarınız görüşlerimin özetidir:
Bu bir pazar
Sizlerden, içinde çalıştığınız bu dijital medya dünyasını bir pazar olarak hayal etmenizi istiyorum. Arz ve talebe göre işleyen bir enformasyon pazarı. Biliyorum, pazar sözcüğü pek çoğunuzu rahatsız edecek. Büyük olasılıkla kendinizi iş insanından ziyade kamu yararı için çalışan kişiler olarak görüyorsunuz. Ama iş insanısınız.
Bu enformasyon pazarında, bir ürününüz var, insanların dikkatini çekmek için rekabet içindesiniz ve maddi gücü olan çeşitli kişilerden finansal destek almak için yarış hâlindesiniz. Bu panelin konusu “Neden satamıyoruz?”du. Eh, bana sorarsanız öncelikle şu üç soruyu cevaplamanız gerekir:
- Müşterileriniz kim? (Tek tip bir müşteri yoktur; pek çok farklı tabakadan insanlar vardır.)
- Neye ihtiyaçları var ve ne istiyorlar? Neye değer veriyorlar? (Gerçekten bunun cevabını biliyor musunuz? Neye dayanarak biliyorsunuz?)
- Onlar için bir ürün ortaya koyduğunuzda buna bir değer biçip, almak için ödeme yapmayı kabul ederler mi?
Müşteriler. Müşterilerimizin kim olduğunu bilmekle neyi kastediyoruz? Hedef kitlenizin toplumdaki sorunlar hakkında bilgi verecek güvenilir, sağlam haberlerden yararlanmak isteyen herkes olduğunu düşünebilirsiniz. Ama aslında toplumdaki çok çeşitli kesimlerden, farklı eğitim ve gelir seviyelerinden, ırk ve etnisitelerden vb. pek çok potansiyel müşteriniz vardır.
Bunun yanında bir de farklı bir potansiyel müşteri grubunuz vardır. Elinde maddi güç olanlar (Örneğin: vakıflar, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve ülkenizdeki hükümet dışı kuruluşlar) için de rekabet etmektesinizdir. Bu kurumlar, ürününüze değer katabilir.
Müşterilerin ihtiyaçları. Neye ihtiyaçları olduğu, ne istedikleri ve neye değer verdikleriyle neyi kastediyoruz?
Bu, insanların aklından geçeni keşfetme yolculuğudur. Onlara sormanız gerekir. Onlarla görüşmeler yapmanız ve bu doğrultuda farklı ürünleri medya pazarına sunarak test etmeniz gerekir. İnsanların ne istediğini bildiğinizi varsaymayın, onlara sorun ve bulun.
Soruyu şöyle de sorabiliriz: Neye tutkunsunuz? Arizona Luminaria’dan Irene McKisson’un deyimiyle, sizi bir pankart taşımaya itecek sebep ne olabilir?
Veri doğrulamacılığı büyük ölçüde, insanların konuşmalarını istedikleri konuyu seçen ve vakitlerini kendi görüşlerini dillerine dolayıp karşıtlarına saldırmaya harcayan siyasilerin kendi aralarındaki tartışmalara odaklanır.
Eğer tüm yaptığınız siyasiler arasında veri doğrulayıcılığından ibaretse pazarınızdaki çok büyük bir potansiyeli gözden kaçırıyorsunuz demektir. Eğer Covid-19 bize tek bir şey öğrettiyse, o da veri doğrulama faaliyetinin; aşıların neler olduğu, nasıl etki gösterdikleri ve nereden elde edilebileceği hakkında bilgi akışını sağlayarak bir kamu hizmetine dönüşebildiğidir.
Değer yaratın. Ve son olarak, müşterilerinizin değer biçeceği bir ürün ortaya koymakla kastettiğimiz nedir?
Bu bir araştırma, deneme ve yanılma süreci. Araştırmanızın ardından potansiyel müşterilerinizin taleplerini karşılayacak ürünler ortaya koymanız gerekir. Ürünlerinizi dijital pazara koyun ve verilen yanıtı değerlendirin, buna göre ayarlamalar yapın ve yeniden deneyin.
Agencia Lupa’nın, haber okuryazarlığı programlarıyla ilgili bir pazarı keşfettiğini bünyesinde çalıştığım için biliyorum. Pek çok sıradan insan ve maddi gücü olan medya eğitim platformu manipülasyon ya da hatalı bilginin nasıl tespit edilebileceğini öğrenmek istiyor. Agencia Lupa, haber okuryazarlığı konusunda eğitilmek isteyen pazarı görmüştü; bu, daha sonra onlar için büyük bir gelir kaynağına dönüştü.
Yani özetleyecek olursak, eğer insanların ürününüz için ödeme yapmasını istiyorsanız, öncelikle potansiyel müşterilerinizin kim olduğunu belirlemeniz, daha sonra onların neyi gerçekten istediğini ve neye ihtiyaç duyduğunu bulmanız ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda ürünler tasarlamanız gerekiyor.
Veri doğrulama faaliyeti halk için önemli bir hizmet. Ve enformasyon pazarında sağlam ve güvenilir bilginin ciddi alıcısı var. Eğer bu nadide ürünün sağlayıcısı siz olabilirseniz, o zaman bu hizmetin bedelini ödemeye gönüllü müşteriler bulabilirsiniz.
İlk olarak yazarın kendi sitesinde yayınlanan bu yazıyı Defne Sarıöz çevirdi.