NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
“Ne Okuduk” bölümümüzde sosyal medya platformları yine ön planda. Facebook’un “deepfakes” yasağı, Twitter’ın yeni tweet cevapları sistemi ve Reuters Institute’ün 2020 beklentileri raporu haftanın öne çıkanları arasında.
“Haftanın Odağı” ise çözüm gazeteciliği. İnsanların giderek gazetecilikten daha fazlasını bekledikleri ve dünyada olanların insanların gündemden kaçınmasına neden olduğu bir dönemde gazeteciler için faydalı olabilecek bu alternatif yaklaşımı sizler için ele aldım.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
FACEBOOK’TAN ÖNEMSİZ BİR YASAK: Facebook, geçtiğimiz hafta içerisinde yaptığı bir açıklama ile “deepfakes” dediğimiz türdeki sahte videoları platformda yasakladığını açıkladı. Her ne kadar ilk bakışta bu önemli ve iyi bir adım gibi görünse de, “deepfakes” türündeki yüksek teknoloji ile üretilen videoların kötü amaçlı kullanımının ne kadar nadir olduğunu düşünürsek, aslında bu yasağın hiçbir anlamı yok.
Facebook bu adımının yanında videoların daha basit yollarla manipüle edildiği versiyonlarının (keserek montaj, yavaşlatma vb.) yasağa dahil olmadığını ekledi. Yani daha sık kullanılan ve üretmesi daha kolay olan manipülasyon yöntemleri hâlâ serbest. Bununla birlikte Facebook, platformun en büyük risklerinden birisi olan hedeflenmiş politik reklamlar ile yanlış bilginin yayılması konusunda da hiçbir şey yapmayacağını söyledi.
Özetle, Facebook yine en önemsiz konuda bir şeyler yaparak aslında hiçbir şeyin değişmediği gerçeğini gizlemeye çalışıyor.
TWITTER’DAN KİŞİSEL MODERASYON ADIMI: Geçtiğimiz hafta içerisinde gerçekleşen ve ABD’nin en büyük teknoloji fuarlarından CES’e Twitter da özel bir panelle katılmıştı. Bu panelde yaptıkları açıklamalar arasında en önemli olanı ise yakında kullanıcılara tweetlerine kimin cevap verebileceğini kontrol etme yetkisi verileceği oldu.
Bu yeni değişim ile her tweete kimin cevap yazabileceğini kontrol edebileceksiniz. Dört aşamalı bu sistemde tweetleriniz herkese, sadece takipçilerinize ve mention gönderdiklerinize, sadece mention gönderdiklerinize açık ya da herkese kapalı olarak gönderebileceksiniz.
Bu değişimin birçok kişi için faydalı olacağı kesin. Sosyal medyanın en büyük sorunlarından birisi bu tarz bireysel moderasyon konusunda büyük eksikleri olması. Bu eksikler çoğu sosyal medya kullanıcısında her paylaşımın kendilerine cevap hakkı doğurduğu ya da herkesin onları dinlemek zorunda olduğu gibi yanılgılara ve iletişim sorunlarına neden oluyor. Bu sorunlar daha uç noktalara vardığında ise saldırı ve lince bile dönüşebiliyor. Kişilere böyle bir kontrol sağlanması, bu tarz sorunların en azından azalmasına yardımcı olacaktır.
REUTERS INSTITUTE 2020 TRENDLERİ VE TAHMİNLERİ RAPORUNU YAYINLADI: Reuters Institute, 2020 yılına dair öngörülerini ve bu yılı etkileyeceğini düşündüğü trendleri yeni bir rapor ile yayınladı. “Journalism, Media, and Technology Trends and Predictions 2020” isimli rapor, gazeteciliğin ve medyanın bu yıl içerisindeki durumuna dair geniş bir tablo sunuyor.
Raporda öne çıkan başlıkların çoğu hepimizin yakından bildiği konular: platformlar, iş modelleri, podcastin gelişimi, yapay zekâ kullanımı, vb. Rapor güncel koşulları ve ileriye dönük gidişatı detaylı bir şekilde ele alarak tüm bu başlıkların 2020 yılında nasıl bir rol oynayacağı üzerine kapsamlı bir tablo çiziyor.
MEDYA BAŞKENTİNİN YEREL HABER SORUNU: Yerel haberlerin ne kadar önemli olduğu çoğunlukla unuttuğumuz bir nokta. Yerel gazeteciliğin dünya genelindeki kötü durumu da insanların yaşadıkları şehir veya bölgede ne olduğuna dair yeterli bilgiye sahip olamamalarına neden oluyor.
Ancak söz konusu dünyanın medya başkenti olarak kabul edilen New York olduğunda durumun böyle olmadığını düşünürüz, değil mi? Yeni bir araştırmaya göre New York’ta yaşayanlar da şehirlerinde neler olduğunu öğrenebilecek kaynaklardan mahrum. Bir diğer deyişle, New York da bir yerel medya çölü.
Bu araştırma yerel medyanın önemini ve bu öneme rağmen neden yeterli desteği görmediğini anlamamıza yardımcı olacak birçok detayı içeriyor. Benzer bir çalışmanın ülkemizin medya başkenti olan İstanbul için de yapıldığını görmek isterim.
KISA KISA:
Spotify, reklamcılara daha fazla veri ve hedefleme imkânı vererek podcast alanında bunu sağlayabilen tek platform hâline geliyor.
Digiday, araştırmasına göre medya çalışanlarının yarısı için iş güvencesi en büyük sorun.
TOW Center, vakıf destekli ve kâr amacı gütmeyen gazeteciliğin ekonomik boyutları üzerine bir çalışma yayınladı.
Doğrulama ve yanlış bilgi üzerine 2019 yılında yapılmış akademik çalışmaların bir derlemesi NiemanLab’de yayınlandı.
G/O Media, Deadspin felaketini çözmek için yayını Chicago’ya taşımak istiyor. Çatısı altındaki Kotaku’dan ayrılan iki gazeteci ise ayrılmadan önce patronları ile dalga geçen bir röportaj yayınladı.
Bloomberg News, okurlara ulaşmak için mesajlaşma uygulamalarına yönelen yayınlardan birisi. Tercihleri ise Telegram.
Bruce Schneier’dan sosyal medya başta olmak üzere bot kullanımının politik diyaloğu nasıl kötü etkilediğine dair önemli bir yazı.
Haftanın odağı: Çözüm gazeteciliği
Dünyanın genel gidişatı ve bunların haberlere yansıma şekli, birçok insanda haberlerden soğuma ve hatta kaçma isteği uyandırabiliyor. Bununla birlikte haberleri takip edenlerde de çaresizlik ya da bir çözümün olmadığı hissi zaman zaman yaygınlaşabiliyor.
Çözüm gazeteciliği tam olarak bu sorunları görüp bunu değiştirmek isteyen bir yaklaşım. Gazeteciliğe yalnızca olanları iletmek olarak değil, aynı zamanda haberin ele aldığı sorunların nasıl çözülebileceğini de göstermek olarak düşünüyor ve haberlerini bu şekilde yazıyorlar. Bu yaklaşım yalnızca sorunlar ve çözümler olarak değil, bu çözümleri uygulayan kişilerin haberin konusu olması gibi şekillerde de gerçekleşebiliyor.
Çözüm gazeteciliği için önemli olan yalnızca dünyada veya okurun yaşadığı yerde neler olduğunu ve nasıl sorunlar yaşandığını göstermek değil, aynı zamanda bunun nasıl çözülebileceğini ve hatta okurun neler yapabileceğini de söylemek. Bu sayede gazeteci hem sorunların çözümüne katkıda bulunabiliyor hem de okurlar ve içinde yaşadığı topluluk ile daha iyi bir iletişim kurabiliyor.
Böyle bir gazetecilik, ortada bir sorun olsa da okurun bu konuda bir şeyler yapabileceğini de gösterdiği için okurlar tarafından daha çok ilgi görüyor. Gençler özellikle bu tarz gazeteciliği daha çok görmek istiyor. Okurlar ise çözüm gazeteciliği haberlerini diğerlerine göre daha çok okuyor.
Bu da birçok büyük kurumun bu alanda çalışmaya başlamasını sağladı. BBC, The Guardian bunlardan ikisi. Bu yaklaşım temelinde kurulan Solutions Journalism Network hem bu tarz gazeteciliğin yayılması için çalışıyor hem de Solutions Story Tracker ile dünya genelinde üretilen çözüm gazeteciliği işlerini derliyor.
Elbette gazeteciliğin ve gazetecilerin içinde bulunduğu zorlu koşullar içerisinde böyle bir üretim zor, ama imkânsız değil. Özellikle de okurların gazetecilerden sosyal medyada kolayca ulaşabilecekleri türdeki haberlerden daha fazlasını beklediklerini ve etraflarında olan bitenlerin etkisiyle giderek daha da karamsarlaştıklarını düşünecek olursak, bu tarz bir gazeteciliğin kolaylıkla okur bulabileceğini de akılda tutmak lazım.