Wired’ın zamanı geldi

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Wired, Il Foglio, Voice of America, okur ihtiyaçları.

Bir gazete büfesinin önünde duran birisi elinde Il Foglio AI gazetesinin bir kopyasını kameraya doğru tutuyor.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Kısa bir aranın ardından tekrar merhaba! En son sayımızda bahsettiğim gibi ekonomik kısıtlar sebebiyle bültenimize ara vermiştik. Aradan geçen bu sürede elimizdeki her imkânı değerlendirdik ve bunun sonucunda Friedrich Ebert Stiftung’tan aldığımız destekle 24 sayı daha yayınlamak üzere geri döndük. Planımız bu kaynağı biraz daha stratejik bir şekilde kullanarak bülteni ekim ayının sonuna kadar devam ettirmek ve en azından bülteni tamamen sonlandırmadan önce altıncı yılımızı da tamamlamış olmak. Friedrich Ebert Stiftung’a bu destekleri için çok teşekkür ederiz.

Haftanın odağında aslında şubat ayından bu yana üzerine yazmak istediğim bir konu var: Wired dergisinin nasıl Trump ve Musk’ın yaptıklarını takip etmek için en önemli yayınlardan birisi hâline geldiği. Hem teknoloji ve siyaset arasındaki ilişkiyi hem de teknoloji gazeteciliğinin günümüz şartlarında önemini anlamak için Wired’a bakmak şart.

“Ne Okuduk” bölümünde ise Trump’ın Voice of America darbesi, İtalya’da çıkan tamamen yapay zekâ (YZ) üretimi basılı gazete ve daha fazlası var.

Son olarak bir duyurumuz var. Çözüm odaklı gazetecilik ve araştırmacı gazetecilik alanında kendisini geliştirmek isteyenler için başlattığımız Solutionsphere atölyemizin başvuruları açıldı. Eğer bu alanda çalışmak istiyorsanız geç kalmadan başvurun derim. 

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Bir gazete büfesinin önünde duran birisi elinde Il Foglio AI gazetesinin bir kopyasını kameraya doğru tutuyor.

Bu Hafta Ne Okuduk?

Okurun İhtiyacını Anlamak

Bir medya kurumu için en önemli şeylerden birisi okurlar. Bir şekilde insanların önüne düşmek veya tıklanmak için kullanabileceğiniz çeşitli taktikler olsa da onları okura dönüştüremedikçe bunun bir anlamı olmuyor. Bunu yapabilmek için de onların ihtiyaçlarını anlamayı ve karşılamayı başarmanız lazım.

FT Strategies’in analitik veri sağlayıcı smartocto ile birlikte hazırladığı yeni rapor bu konuda size yardımcı olabilir. “Kullanıcı İhtiyaçları Modeli”nin haber kurumlarına nasıl yardımcı olabileceğini anlatan ve böyle bir modelin medya kurumlarının sürdürülebilirliği için önemini gösteren rapor günümüzde ayakta kalmaya ve gerçekten okurları için anlamlı bir iş ortaya koymaya çalışan her kurum için faydalı bilgiler içeriyor. Raporun tamamına buradaki linkten (PDF) ulaşabilirsiniz.

Trump Kesintilerinin Basın Yönü

Donald Trump ve Elon Musk, ABD hükümetinin yaptığı her şeyi kendi ideolojilerine göre şekillendirmek için soluksuz bir şekilde ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor. Medya ve gazeteciler de bu projenin hedefindeki kurumlar arasında. Dünyanın farklı yerlerinde sağlıktan insan haklarına kadar birçok alanda destek sunan USAID’i tamamen askıya almaları sonucunda kurumun dünyanın farklı yerlerinde eğitim ve destek sağladığı 6200 gazeteci ve 707 medya kurumu bir anda ortada bırakıldı.

Ancak Trump’ın hamleleri bununla sınırlı kalmadı. 14 Mart’ta imzaladığı yeni bir kararla United States Agency for Global Media’nın bütün çalışanlarını zorunlu izne çıkardı. Yani şu anda Voice of America ve Radio Free Europe/Radio Liberty gibi kurumların bütün bütçesi kesilmiş ve çalışansız bırakılmış durumdalar. Bu gelişmeye dünyadaki birçok basın özgürlüğü kurumu tepki gösterse de Çin devlet medyası başta olmak üzere bu haberi sevinçle karşılayanlar da oldu.

Rusya’da “Güvenli Medyanın” Hâli

Genellikle medyanın ve gazeteciliğin durumundan ve özgürlüklerden bahsederken politik gazeteciliğe veya siyasetle daha doğrudan ilişkili alanlara odaklanıyoruz. Çoğu zaman medyanın geri kalanının nasıl etkilendiğini öncelik olarak görmüyoruz.

Bu yüzden Columbia Journalism Review’da yayınlanan bu yazı oldukça ilgimi çekti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin ardından birçok küresel şirketin çekilmesi aynı zamanda “lifestyle” dediğimiz alanda yayın yapan birçok büyük ismin ülkeden çekilmesine ve bu alanın tamamen yeniden şekillenmesine neden olmuş. Bu dönüşüm sırasında yaşananlar ve politik dinamikler, söz konusu medya olduğunda aslında güvenli bir yer olmadığını da bize gösteriyor.

Tamamen YZ Üretimi Gazete

YZ her yerde karşımıza çıkmaya ve gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. ChatGPT’nin yaratıcı yazar modelinin ilk kısa öyküsünü geçtiğimiz günlerde okuduk. Yerel haber odaları YZ ile şehirlerindeki toplantıları takip etmeye başladı. Independent YZ ile haberleri özetleyen bir yayın başlatıyor

İtalya’da yayın yapan Il Foglio ise birkaç adım daha ileri gitmeye karar vermiş. 18 Marttan itibaren her gün 4 sayfalık Il Foglio AI isimli bir ek gazete çıkartıyor ve bu dört sayfada yer alan her şey YZ modelleri ile üretiliyor. Gazetecilerin tek yaptığı ise soru sormak. 

Bir ay sürecek bu deneyin ilk sonuçları bolca yanlış bilgi ve yazım hatası içeriyor. Yine de bu tür deneysel işlerin ileriyi görme ve elimizdeki teknolojilerin potansiyellerini test etme konusunda faydalı olabileceğini düşünüyorum. Umarım sonrasında tecrübelerini de yazarlar.

Kısa Kısa

💼 Yaklaşık yirmi yılın ardından Financial Times’da CEO görevinden emekli olan John Ridding’in yerine mevcut CCO Jon Slade geliyor.

🦁 Arama motoru ve tarayıcı geliştiren Brave Software, News Corp’un sitelerini indekslemesini engellemeye çalışması üzerine dava açıyor.

🎙️ Dow Jones’un CEO’su Almar Latour, Wall Street Journal’ın ve genel olarak şirketlerinin mevcut koşullar karşısında neler yaptığını Decoder’da anlattı.

🇷🇺 Rusya’nın propagandasını yapmak için çalışan “Pravda” ağı, YZ ile yazılan haberler, çeviriler ve görseller ile birçok farklı dilde 48 saat içerisinde 20.000 içerik yayınlayabiliyor.

💰 NY Times’ın Avrupalı gazetelerle yaptığı ortak abonelik paketleri herkes için iyi sonuçlar veriyor.

Wired'ın ana sayfasından alınan ekran görüntüsünde en üste Trump ve Musk'ın hükümette yaptıklarını araştırdıkları haberleri koydukları görülüyor.
Wired

Haftanın Odağı: Wired’ın Zamanı Geldi

1993 yılında ABD’de kurulan Wired dergisi, o dönemin teknoloji dünyasının ve kültürünün bir ürünüydü. Daha tekno-optimist, geleceğe dair umutlu ve dünyanın teknolojiyle nasıl değiştiğini her anlamda takip eden bir yayın olarak etrafında hem yazar hem de okur olarak önemli bir kitle topladı. Silikon Vadisi ve oradan çıkanları takip edenler için en önemli yayınlardan birisine dönüştü.

Zaman geçtikçe teknolojinin, özellikle de bilgisayarlar ve internetin, hayatımızın her alanına girmesi ve onlarla ilişkimizin daha kompleks bir hâle gelmesiyle birlikte teknolojiye olan yaklaşımımız da değişmeye başladı. ABD’li teknoloji devlerinin dünyanın en büyük şirketleri arasına girmesi, toplumsal hayatımızda ve dünya siyasetinde rol oynamaya başlamasıyla birlikte o eski optimizm pek kalmadı. Wired da zaman içerisinde bu dönüşümü fark ederek değişmeye ve gelişmeye başladı.

Eğer derginin düzenli okuruysanız özellikle son yıllarda bu dinamikleri birçok yayına göre daha iyi ele aldıklarını ve özellikle teknolojinin hayatımızdaki etkilerini incelemek ve anlatmak konusunda birçok yayına göre daha başarılı işler yaptıklarını biliyorsunuzdur. Daha önce de Wired’da çalışmış olan Katie Drummond’ın 2023 yılında derginin başına geçmesiyle birlikte de bu dönüşümün temellerini sağlamlaştırmışlardı.

Ancak bu dönüşümün daha geniş kitleler tarafından fark edilmesi yeni Trump hükümetinin göreve başlaması ve Elon Musk başta olmak üzere Silikon Vadisinden birçok ismin aktif bir şekilde siyasete müdahil olmasıyla mümkün oldu. Herkes olan biteni anlamaya çalışırken Wired art arda büyük haberler yayınlıyor ve olan biteni herkesten önce ve çoğu zaman daha iyi bir şekilde anlatıyordu

Sebebi ise çok basit: Çünkü Wired ekibi bu isimlerin kim olduklarını, nasıl düşünüp hareket ettiklerini ve amaçlarını çok iyi biliyor. Yıllardır bu insanların kendi şirketlerinde, ürettikleri teknolojiler ile neler yaptıklarını, dünyayı nasıl gördüklerini ve nasıl etkilemek istediklerini anlatıyorlar. Teknoloji gazeteciliğine sadece ürün inceleme veya gelen basın bildirilerini yeniden yazmak şeklinde bakmayıp bu alanı derinlemesine ve hakettiği ciddiyetle ele alıyorlar. Şimdi bu isimler gelip de hükümeti şirketleri gibi yönetmeye başlayınca da yılların getirdiği tecrübe ile nereye bakmaları gerektiğini ve olan bitene nasıl yaklaşmaları gerektiğini çözmeleri hiç zor olmadı.

Wired’ın yaptığı işin önemi ve değeri anlaşılınca da bunun karşılığını çok geçmeden aldılar. Şubat ayından bu yana abone ve okur sayıları istikrarlı bir şekilde artıyor. Yaptıkları işin daha fazla insana ulaşabilmesi için attıkları kimi adımlar da (örneğin kamu verileriyle yazdıkları haberlere ödeme duvarı koymama kararı) bu yükselişin ivme kaybetmeden devam etmesini sağlıyor.

Wired’ın bu yükselişi bize iki şeyi gösteriyor. Birincisi artık teknoloji gazeteciliğini ciddiye almak ve bunu hakkını vererek yapmak şart. Hayatımızın her alanında teknoloji böyle önemli bir rol oynarken çoğu zaman bu alanda bilgisiz veya yetersiz kalmanın bir bahanesi olamaz. 

İkincisi ise bazen bir yayın olarak yaptığınız işin değerinin anlaşılması için uygun zamanın gelmesini beklemeniz gerekebilir. Sizin yapmanız gereken ödün vermeden işinizi yapmaya devam etmek ve o an gelene kadar güçlenmeye odaklanmak. Eğer Wired bu ana her anlamda hazırlıklı olmasaydı bu yükün altından kalkamayabilirdi. Bu da neden uzun vadeli bir stratejiyle hareket etmeniz gerektiğinin bir özeti.


Bu bülten Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla NewsLabTurkey sorumluluğu altındadır ve Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.