n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
The Onion, hem mizahı bir gazetecilik aracı olarak kullanmasıyla hem de ürettiği işlerin kalitesiyle ABD’deki en önemli yayınlardan birisi hâline geldi. Bu haftanın odağında bu başarıyı getiren faktörleri ve ekonomik sıkıntılar karşısında kurtarılmaya değer bir yayına nasıl dönüştüklerini yazdım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Procreate’in YZ reddi, şiir ve tiyatronun bir gazetecilik formu olarak kullanımı ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
“Yapay Zekâ Mı? Asla!”
Üretken yapay zekâ teknolojilerinin popülerliği ve özellikle de görsel üretim konusunda ciddi bir hype yaratmış olması hemen her dijital tasarım ve görsel düzenleme uygulamasının bundan faydalanmaya çalışmasına neden oldu. Bu araçları kullanan sanatçıların ve tasarımcıların gerçekten ne istediğini sormayan şirketler ve bu teknolojiyi pazarlamaya çalışan girişimciler de bu popülerliğin küresel bir norm olduğunu zannetmeye başladı.
O yüzden profesyonel sanatçılar tarafından en çok tercih edilen dijital illüstrasyon uygulamalarından birisi olan Procreate, basit bir duyuru ile uygulamalarına asla YZ eklemeyeceklerini ve onlar için önceliğin insanların yaratıcılığını destekleyecek bir araç üretmek olduğunu söyleyince sektörde bir şok dalgasına neden oldu. Açıklama, özellikle sanatçılar ve tasarımcılar tarafından büyük bir mutlulukla karşılandı ve bolca övgü aldı.
Beni şaşırtan ise teknoloji sektörünün bu açıklama ve açıklamanın aldığı destek karşısında yaşadığı şok oldu. Görünen o ki teknoloji sektörü kendi yarattığı hype ile körleşmiş ve güya hedef kullanıcı kitlesi olarak gördükleri sanatçıların ve tasarımcıların gerçekte ne düşündüğünden bile haberdar değil. Hatta YZ hakkında iddia edilen gelecek senaryolarına sorgusuz bir şekilde inanıp da bunun Procreate için çok büyük bir hata olduğunu iddia edenler bile var. Kendilerine YZ konusunda sadece bu teknolojileri üreten veya onlara yatırım yapan şirketlerin ürettiği basın materyalleri ve raporlar dışında da bir şeyler okuyup dinleyerek perspektiflerini geliştirmelerini tavsiye ediyorum.
Apple Podcasts Sonunda Web’de (Ve Androidde)
Bir format olarak podcastın ortaya çıkışını ve popülerleşmesini büyük anlamda Apple’a borçluyuz. Fakat formatın geçmişinde böyle önemli bir yere sahip olmasına rağmen Podcasts uygulamasının sadece Apple cihazlarla sınırlı olması sebebiyle Apple, buradaki lider konumunu paylaşacağı bolca rakiple karşı karşıya kaldı.
Henüz diğer işletim sistemleri için bir uygulama çıkarmasa da Apple Maps modeline benzer bir yol izleyerek Apple Podcasts için web uygulamasını yayınladılar. Bu sayede telefon olarak iPhone kullanıp da bilgisayarda Windows veya Linux kullanıyorsanız (ya da benzer şekilde hibrit bir kurulumunuz varsa) Apple Podcasts ile takip ettiğiniz podcast serilerini her yerden dinleyebileceksiniz. Hatta isterseniz Android telefon ve tabletlerinize Apple Podcasts’i PWA şeklinde kurarak tam bir uygulama gibi kullanmanız da mümkün.
Zaman Zamandır
Dijital yayıncılığın medya ve gazetecilik için getirdiği en büyük denge değişikliklerinden birisi, okurların zamanını elde etmek için mücadele eden aktörlerin sayısının ve türünün beklenmedik bir oranda artması. Medyadaki çoğu aktör bunu tam olarak kavrayamamış olsa da günümüzde bir medya girişiminin farkına varması gereken en önemli şeylerden birisi, teknik olarak hedef kitlenizin zamanı için büyük küçük fark etmeksizin herkesle yarıştığınız gerçeği.
Bunun da anlamı aslında zaman konusunda daha gerçekçi bir bakışla ürettiğiniz işe bakmanız ve aslında okurun zamanını hak etmek için çalıştığınızı görmeniz. Yaptığınız haberin veya ürettiğiniz işlerin içeriğinden tutun da onun kalitesine kadar hiçbir aşamada, karşınızdakinin zamanını boşa harcadığını hissetmemesi gerekiyor. Bunu başarabilmek için de özgün, kaliteli ve yaratıcı bir iş ortaya koymanız lazım. Aksi takdirde günümüz koşullarında ayakta kalma şansınız yok denecek kadar az.
Şiir ve Tiyatroyla Gazetecilik
Gazetecilik dediğimizde aklımıza belirli sayıda formatın gelmesi ve gazetecilik eğitiminin de genellikle bu sınırların ötesini göstermek konusunda yetersiz kalması, bu alanda daha yaratıcı ve yenilikçi işlerin ortaya çıkmasını zorlaştırıyor. Bu yüzden ne zaman farklı format deneyleri görsem burada paylaşmaya çalışıyorum.
Bu hafta iki farklı ülkeden iki farklı format var. İlki ABD’nin Michigan şehrinden çıkarak yükselişe geçen ve Aaron Dworkin’in öncülüğünü yaptığı “şiir gazetecilik”. Haber içeriklerini ve bunun üretim kurallarını alıp şiir formatıyla okura ulaştırmayı amaçlayan bu forma olan ilgi giderek artıyor. Bu formatın büyümesini isteyen Dworkin, Institute for Poetjournalism isimli bir enstitü de kurmuş.
İkinci formatımız ise Avusturya’da 2012 yılında kurulan araştırmacı gazetecilik dergisi Dossier‘den. Hiç reklam almayan ve tamamen okur desteğiyle ayakta duran yayın bu desteği artırmak için farklı formatlar da denemeye çalışıyor. Bunların arasında en başarılı olan ise büyük araştırma dosyalarını bir tiyatro oyununa dönüştürmek. İlk oyunları Die Redaktion‘un başarısının ardından hazırladıkları ikinci oyunları The Rise and Fall of Mr René Benko bu yılın başlarında prömiyerini yaptı ve biletleri iki saat içerisinde tükendi.
Günümüzde gazetecilik kendisini nasıl geliştirebilir diye düşünenler için bu iki formatın da ilham verici olacağını düşünüyorum.
Kısa Kısa
🤖 Wired, Vogue ve The New Yorker gibi dergileri çatısı altında barından Condé Nast, OpenAI ile içerik ortaklığı anlaşması imzalayan medya kurumları arasına katıldı.
🎂 Gazetecilerinin sahibi olduğu teknoloji haber sitesi 404 Media her anlamda başarılı bir yılı geride bıraktı.
🇪🇺 Thierry Breton’un Digital Services Act’i politik amaçlar için kullanma çabasına dijital hak örgütlerinden de tepki geldi.
🇦🇺 Rusya’nın Masha Gessen hakkında uzaktan verdiği hapis cezası kararı, gazetecinin ilk vize başvurusunda Avustralya’dan neredeyse vize alamamasına neden oluyordu.
🤖 Google’ın YZ destekli Magic Editor uygulaması ile fotoğraflara birçok şeyi eklemek mümkün. Bu da doğrulama ve habercilik açısından büyük riskleri beraberinde getirebilir.
🇬🇧 Eski Birleşik Krallık başbakanı Boris Johnson, GB News‘de sunucu olmak üzere on ay önce bir sözleşme imzaladı ama hâlâ bir program yapıp yapmayacağı bile belli değil.
Haftanın odağı: The Onion neden korunmaya değer bir yayın?
Gündemde olan bitenlere mizahi bir dille yaklaşmak veya haberleri espri malzemesi olarak kullanmak oldukça eski bir gelenek. Tarih boyunca farklı formlarda bunun birçok farklı örneğini gördük ancak 1988 yılında haftalık bir gazete olarak yayın hayatına başlayan The Onion, gazetecilikle mizahın en başarılı ortaklıklarından birisi. Birçok ülkede kendisinden ilham alan yayınların ortaya çıkmasını sağlayan ve gündeme yaklaşımları ve söyledikleriyle önemli bir etkiye sahip olan The Onion, özellikle Amerikalılar için önemli bir yere sahip.
Bu yüzden dijital medyanın kötüye gidişinden etkilenmesi ve G/O Media tarafından içini boşaltacak birisine satılma ihtimali ortaya çıkınca medya ve teknoloji dünyasından farklı isimler bir araya gelip The Onion‘ı kurtarmaya karar verdiler. The Onion‘ı satın alıp onun markasına uygun bir şekilde ve özgürce yayın yapmaya devam ettikleri şirkete yine gazetenin uydurduğu sahte bir şirketin adını vermeleri bile gazetenin nasıl büyük bir kültürel etkiye sahip olduğunun kanıtı.
Yeni ekip aynı zamanda The Onion‘ın şu anda gelişen yeni dijital yayıncılık koşullarına da uyum sağlaması için elinden geleni yapıyor. Siteyi eski altyapısından kurtarıp daha temiz bir şekilde yeniden tasarladılar, gereksiz reklam alanlarından kurtarıp üyelik modelini başlattılar ve şimdi de The Onion‘ı tekrar basılı olarak yayınlamaya başladılar.
Peki The Onion nasıl bu kadar önemli bir yayın hâline geldi? Elbette tercih ettikleri tarzı büyük bir başarıyla uygulamaları ve bunu yaparken gerçekten özgür davranmaları en önemli etkenlerden birisi. Hatta o kadar iyiler ki yaptıkları haberleri gerçek zannedenleri internette bulup derlemeyi hobi edinmiş insanlar var.
Politik veya toplumsal sebeplerle normal gazetecilerin ve yorumcuların dokunmaya cesaret edemediği başlıklara mizah yoluyla girebilmeleri, hassasiyetlere takılmadan herkesi haber konusu yapabilmeleri bu başarılarında önemli bir rol oynuyor. Mizahın verdiği özgürlük alanı herhangi bir politik gruba veya kesime yanaşmayı gerektirmediği için de her zaman istediklerini yazabiliyorlar. Son dönemlerde Filistin konusunda ABD’de herkes bir şey yazmadan önce kırk kez düşünürken onların hiç taviz vermeden haberlerini yazmaya devam etmesi bunun en güncel örneği.
The Onion, ABD medyası için de bir kontrol mekanizması işlevi görüyor. Medyanın sorunlarını, klişelerini ve gazetecileri mizah yoluyla eleştirmeleri, gazetenin tüm medya camiasında da bir favori hâline gelmesini sağladı. Onu kurtarmak için harekete geçen ve şu anda yönetiminde olan ilk kişinin önemli bir yanlış bilgi muhabiri olması bu yüzden pek şaşırtıcı değil.
Diğer yandan bizim gibi ülkeler için de The Onion aslında medya ve gazetecilik sektöründe neyin eksik olduğunu görmek için iyi bir yol gösterici işlevi görüyor. Mesela bir siyasetçi hakkındaki The Onion haberini ülkenizde yayınlasanız sonuçları ne olur? Ya da medyadaki diğer aktörler kendileri hakkında eleştirel espriler yapan bir yayına tahammül edebilir mi? Yani The Onion gibi yayınların var olabileceği bir politik ortam veya medya sektörü var mı? Varsa iyi bir yerdeyiz, yoksa yapacak daha çok iş var demektir.
Bütün bunları bir araya getirip bir de üstüne kendisini sürekli güncel tutmayı ve geliştirmeyi başaran bir ekip eklediğinizde yaptığınız işin büyük bir işe dönüşmesi de kaçınılmaz oluyor. Yaptığınız işlerle öneminizi kanıtladığınız için de zora düştüğünüz anda sizi korumak ve kurtarmak için yardım etmeye hazır birilerini bulmak zor olmuyor.