Komplo teorileri inananlar ile inanmayanları hızlıca iki ayrı kutba itiyor.
Gazeteciler olarak, “NewsLabTurkey Ne Okuyor” bültenlerinde Ahmet A. Sabancı’nın hem üreten hem inanan tarafını sıkça incelediği komplo teorilerini ve bu teorilerin çıkış noktalarını anlamamız önemli.
Doç. Dr. Erkan Saka, “Komplo teorileri ile dezenformasyon arasındaki yakın ilişkiler” başlıklı bir yazısında komplo teorilerinin yeni kutuplaşmalarda yeniden üretildiğini söylüyor. Dolayısıyla, komplo teorilerinin geldiği nokta ve buna imkân sağlayan koşulların ve eğilimlerin hep var olacağını söyleyebiliriz.
Bu durum, gazetecilerin artık yalnızca alanlarında olan bitenlerden değil, aynı zamanda o alana dair üretilen komplo teorilerinden de haberdar olma zorunluluğunu beraberinde getiriyor.
Peki komplo teorilerine imkân sağlayan koşullar ve eğilimler neler? Medya komplo teorilerini nasıl ele alıyor? Komplo teorileri internet ve dijital medya ile ne kadar güçlü hale gelebilir?
Komplo teorileri üzerine çalışan sosyal psikolog Doç. Dr. Sinan Alper ile konuştuk.
Zihinsel ve bağlamsal faktörler
Alper, komplo teorilerini iki boyutta ele almak gerektiğini söylüyor.
Birinci faktör, bireylerin zihinleriyle ilgili: “Çalışmalar gösteriyor ki, eğitim seviyesi, analitik düşünme becerisi ve bilim okuryazarlığı düşük kişiler komplo teorilerine daha fazla inanıyor.”
İkinci faktör ise bireyi aşan, bağlamsal faktörler: “Bir ülkede güven iklimi yok ise, kurumlara ve otoritelere güvenilmiyorsa, yolsuzluk üst seviyelerde ise, o ülkelerde genel olarak komplo inançları (zaman zaman haklı olarak) daha fazla oluyor. Böyle bir ortamda yaşıyorsanız, eğitimli olmak bile komplo inançlarını çok azaltmıyor. Bu da anlaşılır bir şey, çünkü bu tarz ortamlarda gerçekten de bir çeşit ‘komploya’ kurban gitme ihtimaliniz daha fazla olabilir.”
Kısaca hem politik atmosfer hem de eğitimsizlik farklı kollardan komplo teorilerine inanmayı kolaylaştırıyor.

Alper, medyanın komplo teorileri konusunda kritik bir rolü olduğunu, her şeyin ana akım medyaya güvensizlikle başladığını ve birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de habercilerin bu konuda çok iyi bir performans gösteremediğini söylüyor:
“Çünkü düşündüğünüzde, tüm komplo teorileri, içeriği ne olursa olsun, ana akım medyaya yönelik bir güvensizliği içinde barındırır. Çünkü insanlar olaylara dair resmi anlatının doğru olmadığını ve medyanın bunu gizlediğini düşünürler. Bunu düşündüklerinde de haber almak için alternatif kaynaklara yönelirler. Bu alternatif kaynaklar da kimi zaman çılgın komplo teorileri paylaşan bir YouTube kanalı veya bir Twitter hesabı olabilir. Buna sosyal psikoloji literatüründe Alice Harikalar Diyarı’nda Alice’i farklı, fantastik bir evrene götüren delikten hareketle ‘Tavşan Deliği’ diyorlar. İnsanlar bu delikten içeri kayıp gittikten sonra gitgide daha çok radikalleşebiliyorlar, çünkü özellikle sosyal medyanın tasarımı kişilerin benzer şeyleri tüketmesi üzerine kurulu. Bir video izleyerek başlayan bir şey, kısa sürede birçok YouTube kanalını takip etmeye dönüşebiliyor.”
Kullanılan başlık ve haber metni yanıltıcı olmamalı
Medyanın ve gazetecilerin, komplo teorilerini “neden” ele aldığını Alper şöyle değerlendiriyor:
“Komplo teorileri haber materyali olarak ilgi çekici geliyor olabilir. Çünkü komplo teorileri resmi anlatıya göre genelde daha az sıkıcıdır. Negatif duygulara (korku, kaygı) daha fazla yer vardır ve bu duyguların özellikle sosyal medya platformlarında paylaşımı ve etkileşimi artırdığını biliyoruz.”
Alper ayrıca hedef ilgi çekmekse komplo teorilerinin haber üretenler için bir nimet olduğunu söylüyor ama haberinizin doğru olmasına da önem veriyorsanız, o zaman kullanılan başlığın ve haber metninin yanıltıcı olmadığına dikkat edilmesinin şart olduğunun altını çiziyor.
Analitik süzgeçten geçirmenin önemi
Alper, “çılgın” iddialarda bulunan insanların iddialarının doğru olup olmadığına dair hiçbir teyit girişiminde bulunmadan, sansasyon amacıyla haber yapılmasının Türkiye medyasında dikkatini çeken önemli bir husus olduğunu aktarıyor: “Bir konunun ayrıntısına girer, birçok yönden ele alır ve analitik bir süzgeçten geçirirseniz, komplo inançları azalıyor. Medyanın görevlerinden biri haber metni içinde bunu yapıp, bu süreci halk için kolaylaştırmaktır. Çünkü siz sadece çılgın bir iddiayı haber yapıp konuyu orada bırakırsanız, okuyucuların büyük kısmı ya buna dair bir motivasyonu olmadığı için konuyu derinlemesine irdelemeyecektir ya da eğitimsiz olduğu için motivasyonu olsa da yeterince irdeleyemeyecektir.”
Hassasiyet, uzman görüşü ve eleştirel perspektif sunma gerekliliği
Alper’e, medyaya ve gazetecilere komplo teorileri konusunda nasıl sorumluluklar düştüğünü, komplo teorilerinin internet ve dijital medya ile ne kadar güçlü hale gelebileceğini ve gazetecilerin bu noktada neler yapabileceğini soruyorum.
“Komplo teorileri birçok insana zararsız gözükse de, hem kısa hem de uzun vadede büyük sonuçları vardır. Hatırlayalım, kısa bir zaman önce ABD başkanlık seçimlerine dair bir komplo teorisine inanan insanlar neredeyse darbe yapacaktı. Bu olumsuz sonuçları akıldan çıkarmayıp ilk olarak komplo teorisine hassasiyetle yaklaşmak gerekir. Burada yapılması gereken bir diğer önemli şey de, haber niteliği taşıyan bir komplo teorisi varsa, bunu konunun uzmanlarıyla konuşmak. Komplo teorisine dair bütüncül ve eleştirel bir perspektif çizebilmek de gerekli. Ayrıca medyaya güvensizliğin komplo teorilerini artıran bir etmen olduğu düşünüldüğünde, medyanın haber konusu ne olursa olsun bireylerin güvenini zedeleyici eylemlerde bulunmaması gerekiyor.”
IJnet’te yayınlanan “What journalists should know when reporting on conspiracy theories” başlıklı yazı da, Alper’in komplo teorisinin nasıl ele alınması gerektiğiyle ilgili aktardıklarını destekliyor.
Yazıya göre gazeteciler, yanlış teorileri çürüten kanıtları bulmak için araştırma yapmalı ve yazılarında bunlara atıfta bulunmalı. Ayrıca gazeteciler, yanlış bilgi yayan kişilerin kime ve neden hitap etmeye çalıştığını sormalı. Bu sorular ve araştırma pratiği, komplo teorilerinin nereden kaynaklandığını belirlemeye yardımcı olabilir.
Özetle, eğer bir komplo teorisinin ne olduğunu, nasıl bir ihtiyaca hitap ettiğini, neden ve nasıl yayıldığını ve temelini anlamadığımız sürece bir şeyler yapmak çok mümkün olmayacak.