Tüketici ürünlerinde “tamir hakkı” 21. yüzyılın en absürt konularından biri bana kalırsa. “Tamir hakkı” diye bir şeyin, en azından gelişmiş Batı ülkelerinde, tartışılıyor olması bile başlı başına bir saçmalık… 40 sene evvel yaşayan birine gelecekte tamirin mücadele ile kazanılması gereken bir hak olacağını söylesek herhalde gülüp geçerdi. Ama bugün birçok Batı ülkesinde vatandaşlar “tamir hakkı” için toplumsal bir mücadele gösteriyor.
Tamir hakkı (right to repair) ve birlikte işlerlik (interop) konularını hiç düşünmemiş dahi olsanız başta iPhone olmak üzere Apple ürünlerinin evde tamirinin neredeyse imkânsız olduğunu fark etmişsinizdir. iPhone’lar adeta bir kapalı kutudur. Bataryası ömrünü tükettiği zaman kendiniz açıp yeni (icabında daha ucuz yan sanayi) bir batarya ile değiştiremezsiniz. Ya da telefonunuza App Store’dakiler haricinde bir uygulama yükleyemezsiniz. Ekranı kırıldığı zaman evde yenisini takmanız çok zordur. Bu gibi kısıtlamaları birçok insan artık kanıksamış durumda olsa da biraz dikkatli düşününce Apple’ın politikasının ne kadar saçma ve gerici olduğunu göreceksiniz.
Mesela diğer çoğu telefonun bataryası kolayca değiştirilebilir. Zaten neden değiştirmeyebilesiniz ki? Ya da bir bilgisayar aldığınız zaman içine (korsan yazılımlar dahil) istediğiniz programı yükleyebilirsiniz fakat iPhone’a istediğiniz yazılımı/uygulamayı yükleyemiyorsunuz. Bunun için jailbreak yapmanız, yani cihazın yazılımını hack etmeniz gerekiyor. Apple da jailbreak işlemini yasadışı yapmaya çalışıyor. Bilgisayarınıza format atıp Windows işletim sistemi yerine Linux işletim sistemi kurarak cihazınızı daha serbest bir şekilde kullanabilirsiniz. Neden iPhone’un işletim sistemini değiştirmek engellensin, zorlaştırılsın ya da yasa dışı olsun ki? Telefon ve işletim sistemi farklı piyasaları olan iki farklı ürün. Öte yandan, cihaz benim değil mi? İstediğim gibi kullanamaz mıyım?
Ben, ne kadar garip olsa da, eğer çok istersem, Philips filtre kahve makinesinde makarna da pişirebilirim. Philips’in, mantıken, bu ve benzeri başka kullanımları engelleyemiyor olması lazım. Sehpayı tabure, tableti ekmek kesme tahtası ya da Jack Daniel’s şişesini salça kavanozu olarak kullanabilirim. iPhone’u da ister çekiçle kırarım ister yazılımını kırar öyle kullanırım. Ancak Apple bize sadece cihazı satmıyor, ürünü nasıl kullanacağımızı da dayatmaya çalışıyor. Başta batarya olmak üzere, arızalanan cihazınızı onarmanızı istemiyor. Onu bir Apple Store’a getirmenizi, Apple tarafından [yüksek bir fiyatla] onarılmasını veya [tercihen] yenisini almanızı istiyor. Bunlar için de yıllardır lobi yapıyor.
John Deere’ın telif ve tamir hakkı davası
Bir başka ilginç örnek de John Deere. Bizim köylerde Condere denilen ve Bill Gates’in de ortaklarından biri olduğu John Deere şirketi, traktörünün yazılımını silen Amerikalı bir çiftçiye, DMCA üzerinden dava açmıştı. Çiftçi bozulan traktörünü bu şekilde onarmıştı. Ama John Deere, tıpkı Apple gibi, kullanıcının ürünü kendi kendine onarmasını istemiyor. Şirketler, yurtdışından getirilen parçalara Amerikan gümrüklerinde el koydurtabiliyor(du). Şükür ki John Deere, yıllar süren bu davayı kaybetti. Yani artık çiftçiler kendi traktörlerini tamir edebilecek ya da sanayideki bağımsız tamircilere tamir ettirebilecek. Fakat bunun bir konu olması bile kapitalizmin aslında ne kadar gerici olabildiğini gösteriyor.
Mesela orta ve üst segmentteki yeni model arabaların çoğunun ön panelinde radyo, müzik, bluetooth, lastiklerin hava bilgisi, GPS takibi vb. şeyleri kontrol edebildiğiniz dijital bir ekran var. Bunun yazılımını arabayı aldığınız şirket yüklüyor. Fakat siz sanayiye giderek bu yazılımı kırdırabilirsiniz. Sanayide yüklenen yeni yazılım ile isterseniz ekrana YouTube veya WhatsApp uygulamasını bile yükletebiliyorsunuz. Bunu yapmak neden yasa dışı olsun ki? Apple, John Deere vb. şirketler bu özgürlüğünüzü elinizden almak için mücadele ediyor.
Tamir hakkı yasa tasarısı
Talep edilen tamir hakkı yönetmeliğine göre:
- Cihaz kolay tamir edilmeyi sağlayacak şekilde tasarlanmalı,
- Son kullanıcılar ve bağımsız tamirciler cihazı tamir etmek için gerekli orijinal parça ve yazılımlara adil piyasa koşullarında ulaşabilmeli,
- Tasarım gereği tamir mümkün olmalı ve yazılım programlamasıyla engellenmemeli,
- Cihazın tamir edilebilirliği üretici tarafından açıkça bildirilmelidir.
İlk başarılı tamir hakkı yasası Massachusetts eyaletinde 2012 senesinde geçti. Buna göre otomobil üreticileri yedek parçaları tüketicilere ve bağımsız oto tamircilerine perakende olarak satmak zorunda kalacak, yani yedek parça ve servis üzerinde tekel sahibi olamayacaklar. Massachusetts’i ilerleyen yıllarda New Jersey, Güney Dakota, New York, Tennessee, Nebraska, Illinois gibi eyaletler de takip etti.
Bu uzun erimli bir mücadele… Şirketlerin bize ürünü sadece satması değil nasıl kullanacağımızı da dayatması tam bir distopik film senaryosu. Boldrin ve Levine’in dediği gibi; bir kupa kahve ürettiğinizde bunu satıp satmamak üzerinde hak sahibi olursunuz, ama bu mülkiyet hakkı size hem kahveyi satıp hem onu nasıl içmemiz gerektiğini söyleme hakkı vermez. En azından vermemeli.