Gazetelerde “Petrol fiyatlarında sert düşüş”, “Rusya’dan Avrupa’ya petrol ve gaz uyarısı”, “Doğu Akdeniz’de yeni dönem başlıyor! Petrol ve doğalgaz aramalarına yeni boyut kazandıracak” gibi başlıklarla sürekli karşılaşıyoruz. Aklımızda ise birçok soru:
Medya, bu sektörü olabildiğince kapsamlı bir şekilde ele alıyor mu? Bu haberler kamuoyu için yeterince anlaşılır mı? Gazeteciler petrol ve gaz endüstrisinin terminolojisine yeterince hakim mi? Haberler, kamuoyunun bilgilenme hakkını gözetiyor mu? Medya, petrol ve gaz haberciliğine yeni bir bakış açısı sunabilir mi?
Petrol ve gaz haberciliğini gazeteciliğin uzmanlaşma alanları içerisinde görmememizin birçok nedeni var: Bir konuyu derinlemesine ele alabilecek deneyimli muhabirler yetiştirmek için harcanacak kaynakların eksikliği, muhabirleri habere göndermek için yine aynı şekilde kaynak eksikliği ve çoğu zaman sektörün aktif olduğu yerlere erişim eksikliği.. Dolayısıyla petrol ve gaz haberciliği, diğer habercilik türlerinden çok daha karmaşık.
Dolayısıyla bu bağlamda, kamuoyunun “bilgilenme hakkını” da gözeten bir “petrol ve gaz” haberciliği yapmak için gazetecilere ve medya kuruluşlarına büyük bir iş düşüyor.
Petrol ve gaz meselesini, dış ilişkiler ve ekonomiden ayrı düşünemeyiz elbette. Gazeteciler olarak ilk olarak petrol ve gaz endüstrisindeki gelişmelerin arkasındaki nedenleri de anlamamız gerekiyor.
Bu sebeple biz de sorularımızı Enerji politikaları, ekonomi-politik, devlet-enerji şirketleri ilişkileri üzerine çalışan akademisyen Dr. Mühdan Sağlam’a yönelttik.
“Uzmanlık gerektirmediği düşünülüyor”
Sağlam, Türkiye medyasında petrol ve gazın ayrı bir uzmanlık gerektirdiğine dönük bir algının olmadığını düşünüyor ve şu eleştiriyi getiriyor:
“Oysa yurtdışında bu anlamda enerji analistlerinin, enerji gazeteciliğinin yaygınlaştığını görüyoruz. Buna dönük bir projeksiyon hakim. Bu alanı bazen ekonomi haberleri bazen de dış politika haberleri içerisinde görüyoruz. Ama bu bazen hem yanlış yönlendirmelere hem de toplumun kafasının karışmasına neden oluyor. Dolayısıyla bu anlamda medyanın çok iyi bir performans gösterdiğini söyleyemeyiz.”
Güzel örneklerin de bulunduğunu belirten Sağlam, medyada petrol ve gaz haberciliğine dair perspektif sunan şu açıklamayı yapıyor:
“Anadolu Ajansı’nın bünyesinde Enerji Terminal isimli bir yapı var ve burada belirli bir enerji eğitiminden geçmiş muhabirler, bu alana ilişkin haberleri yapıyorlar. Enerji Terminal bu anlamda, aslında alana dönük gereken bilgi birikimini ve bunun medyada nasıl haberleştirilmesi gerektiği noktasında bir perspektif sunabiliyor. Yine sektörün içerisinde enerji alanıyla ilişkili olan Enerji Günlüğü gibi gazeteler var. Ama bunlar da bahsettiğimiz ana-yaygın medyanın etkisi kadar ses getirebilmiş değiller.”
“Terminolojiye hakim değiller”
Sağlam, gazetecilerin petrol ve gaz endüstrisinin terminolojisine yeteri kadar hakim olmadığını da sözlerine ekliyor:
“Bunların kendi alanlarında özel terminolojileri olduğu gibi, birimler konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Örneğin, yakın dönemde Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki rezervleri ele alınırken, ‘fit küp ile metre küp’ arasındaki farkın bilinmiyor olması, çok ciddi bir karmaşaya neden olmuştu. Hatta fit küp olan bir birim metre küp olarak ele alınmış ve rezerv 35 kat fazla gösterilmişti. Oysa fit küp, daha çok ABD tarafından kullanılan bir birim olup, metre küpün 35’te 1’ine tekabül eden bir formülasyona dayanıyor. Dolayısıyla hesaplamayı yaparken basit bir biçimde birimleri convert etmeniz gerekiyor. Bu convert’lere Google aramasıyla da ulaşabiliyorsunuz. Ama bunların da kullanılmadığını görüyoruz. Örneğin, enerji tedarikçisi, enerji müşterisi, arz güvenliği ya da enerji güvenliği gibi kavramların hiç kullanılmadığını ya da bilinmediğini görüyoruz. Bu da toplumun hem eksik bilgilendirilmesine ve algısını şekillendirecek şekilde yönlendirilmesine neden oluyor.”
“Fosil yakıtların ne olduğu dahi bilinmiyor”
Sağlam, bu konuda kamuoyunun farkındalık düzeyine ve haberlerin kamuoyunun bilgilenme hakkını gözetip göz etmediğine dair de şunları söylüyor:
“Enerji alanı temel bir alan, ekonominin bazı teknik alanları gibi, bir ayağı mühendisliğin, bir ayağı ekonominin, bir ayağı dış politikaya dayanan pek çok iktisadı da içinde kucaklayan bir yapıya sahip. Dolayısıyla örneğin elektrik zamları geldiğinde insanlar kilowatt saat kavramlarını duyuyorlar ama bunun karşılığında megabayt saat denildiğinde kafaları karışabiliyor. Ya da hidrolik enerjiden bahsederken, kullanmış olduğumuz elektrik üretim birimleri kafalarda karışıklığa neden oluyor. İklim krizini konuşurken, fosil yakıtlardan bahsediyoruz ancak toplumun fosil yakıtların hangileri olduğuna dair bile bilgilendirilmemiş olduğunu görüyoruz. Çünkü medyanın geneli tarafından, bu alan teknik bir alan olarak görülüyor. En basitinden dediğim gibi birimlerin kendileri bile yeterince incelenmeden ele alınıyor.”
“Alana özgü muhabirler yetiştirilmeli”
Kamuoyunun “bilgilenme hakkını” da gözeten bir “petrol ve gaz” haberciliği yapmak için neler yapmamız lazım? Sağlam, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Enerji haberciliği geniş bir çerçeve içerisine alındığında güneş enerjisini de bilmek gerekiyor, hidrolik enerjiyi de, doğalgazı da bilmeniz gerekiyor, rüzgâr enerjisini de. Nükleere dair de en azından temel düzeyde bir bilgi sahibi olmanız gerekiyor. Gazetecilerin toplumu bilgilendirmek ve aynı zamanda ‘doğru bilgilendirmek’ gibi bir sorumlulukları var. Bunun için medya kuruluşları enerji alanında uzman olan isimlerle eğitimler düzenleyebilirler. Herkes yüksek lisans ya da doktora yapmak zorunda değil. Bu alanda en azından temel terimleri, örneğin nükleer enerji dediğimizde hangi ülkelerin başat pozisyonda olduğunu, neden böyle olduklarını, nükleerin neden tepkiyle karşılandığını, ne gibi artılarının eksilerinin olduğunu bilmek gerekiyor. Ya da doğalgazın neden kömüre karşı tercih edildiğini bilmek gerekiyor. Bu da ancak belirli bir uzmanlaşma ile sağlanabilir.”
“Bunun için de öncelikle medya kuruluşları enerji haberciliği dediğimiz çatı altında, bazı muhabirlerini sadece bu alanla ilgili haberlerin geçilmesi ve gelişmelerin takip edilmesinden sorumlu tutmalı. Alana özgü muhabirlerin yetiştirilmesi sağlanmalı.”
“Aslında bu sorunuz, kıymetli bir soru, çünkü enerji alanında gördüğümüz bu açığı örneğin pandemi döneminde de sağlık haberciliği alanında gördük. Dolayısıyla bu durum iş koşulları, bir personelden maksimum fayda elde etme ekonomik kaygısıyla haberin kalitesinin düşürülmesiyle ilgili bir durum. Bazı kuruluşlar muhabirlerine yatırım yapmak istemiyor ya da bunu elzem olarak görmüyorlar. Oysa dünyada ya da Türkiye’de dediğim gibi AA bunu yapıyordu, orada bir dönem çalıştığım için bu durumu biliyorum. Bloomberg gibi, BBC gibi medya kuruluşları belirli bir alanda temel eğitim vermiş olduğu enerji ya da sağlık muhabirini aynı zamanda yüksek lisans yapmaları için de destekliyor. Ancak dünyanın pek çok yerinde enerji alanındaki bu eğitimlere muhabirlerin katılması için sadece uçak biletinin sağlanması ya da eğitime katılması için izin verilmesinin yeterli olduğunu düşünenler olduğunu görüyoruz.”
Uzmanlaşma neden önemli?
Sağlam, medya kuruluşlarının petrol ve gaz alanında çalışmak isteyen gazetecilere, “kendini nasıl daha iyi geliştirebilirsin ve bunun için biz nasıl destek olabiliriz?” sorusunu sorması gerektiğini söylüyor:
“Bu soru sorulduğu zaman zaten muhabir, ilgili kişilere ve uzmanlara ulaşıp kendini geliştirebilecek, kurumuna ve kendisine, kariyerine ve topluma bu anlamda doğru bir biçimde, tarafsız gazetecilik ilkeleriyle örtüşecek şekilde habercilik yapacak, en basiti fit küp ile metre küpü karıştırmayacak, ‘Rusya vanaları Avrupa’da kapatıyor’ gibi sansasyonel başlıklar atıp ama aslında tarihte bunun şu ana kadar en azından Ukrayna krizinde gördüğümüz duruma kadar pek de yaşanmadığı örneklere girmeyecek. Ya da Suudi Arabistan ve ABD ilişkilerindeki enerji gerilimini daha doğru yorumlayabilecek. OPEC’in ABD’ye nasıl meydan okuduğunu, ancak ABD’nin de bir enerji üreticisi olduğunu daha farklı bir perspektifle okuyabilecek. Sıvılaştırılmış doğalgaz ile konvansiyonel petrol ya da boru hatlarıyla taşınan gaz arasındaki farkın piyasa dinamiklerindeki farkını bilecek.”
“Çünkü bahsettiğim enerji programlarında temel bir iktisat bilgisi de veriliyor. Temel bir dış politika bilgisi de veriliyor. Ve bunlarınn ortasında aslında bir enerji eğitimi ya da enerji literatürünün de verildiğini görüyoruz. Sonuçta medya bir mühendislik değil, sizden bir santral işletmesinin dinamikleri istenmeyecek ya da petrol mühendisliği yapmanız istenmeyecek, ama bu alana dair mühendisliği biraz dışarıda tutarak en azından o sosyal bilimlerin kucaklayıcılığında bu alanın durumuna bakılabilmesini sağlayacak.”
“Aynı zamanda bir insan hakkı mıdır değil midir, ısınmak, elektriğe ulaşabilmek, temiz suya ulaşabilmek, temiz bir havayı soluyabilmek.. Bunun gibi sorular bazen gündeme geldiğinde şu söylenir, ‘Ama bunun alternatifi yok ki’. Ama bu alanda uzmanlaşan, alanı bilen bir gazeteci en basitinden bir söyleşisinde ‘Neden ama bakın bu ülkede bu yapılıyor gayet de insana, çevreye, doğaya etkisi bu kadar, ya da enerji temel bir insan hakkı değil midir, siz bu zammı böyle yaptığınız zaman aslında bunun bir hak ihlali olabileceğini düşünmediniz mi?’ diye sorabilir. Bunun için de medya çalışanlarının bu alanda uzmanlaşması için bir eğitimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Medya, petrol ve gaz kapsamını iyileştirebilir mi?
Sağlam, gazetecilerin bu kapsamı iyileştirmekle yükümlü olmadıklarını ancak sorularıyla ufuk açabileceklerini ve gündeme getirebileceklerinin altını çiziyor:
“Alternatifleriyle sektörü zorlayabilirler. Medya, enerjinin geneli açısından bir bakış açısı sunabilir. Gazeteciler, toplumun daha iyi anlamasını sağlayabilir. Bu anlamda medya doğanın, insanın, hayvanın, dünyanın yararına olacak, gelecek kuşakların yararına olacak şekilde bir bakış açısını besleyebilir.
“Toplum aslında bir anlamda medya ve devletten bir adım daha ileride. Örneğin neredeyse tamamı, özellikle kritik illerde, vatandaşlar ‘Mümkünse ben enerji panellerini tercih ediyorum o yoksa rüzgâr olsun o da yoksa doğalgaz olsun’ diyor. Nükleer ya da kömür olmasın diyorlar. ‘Neden?’ diye sorduğunuzda ‘Torunlarım da görebilsin’ diyorlar. Dolayısıyla toplum zannettiğimiz kadar bilinçsiz ve bu duruma uzak değil. Ama hem medya hem de kurumlar bu anlamda vatandaşlardan biraz daha mesafeliler. Medyanın, bu alanı toplumun anlamasına yeteri kadar hizmet ediyorlar mı bundan emin değilim ama bunun için de hiçbir zaman geç değil.”
“Dolayısıyla aslında medya çalışanlarına eğitim fırsatları verildiğinde ve o donanım sunulduğunda, hangi indeksleri ve hangi verileri taramaları gerektiği öğretildiğinde, gazetecilerin çok kıymetli işlere imza atabileceklerine ve bu anlamda hem medyayı hem toplumu bahsettiğim ‘kamu yararı’ noktasına taşıyabileceklerine inanıyorum.”
Petrol ve gaz haberciliği için kaynaklar
Petrol ve gaz haberciliği alanında uzmanlaşmak isteyen medya çalışanları için birkaç kaynak:
- Petrol ve gaz haberciliği yaparken, kullanabileceğiniz bir çalışma: 2021 yılında yayınlanan “Petrol ve Doğal Gaz: Sektörel Bakış – Yeni Gerçeklik”, Türkiye’nin gaz ve petrol sektörünün genel görünümünü sunuyor. Çalışmada, Türkiye’nin petrol ve doğal gaz sektörünün SWOT analizi de mevcut.
- Petrol ve gaz endüstrisi terminolojisi için Jeoloji Mühendisleri Odası’nın “Terimler Sözlüğü”ne de bakılabilir.
- Reuters’ın Petrol ve Gaz: Gazeteciler için Elkitabı, petrol ve gaz endüstrisi hakkında bilmeniz gereken her şeyi öğretmeyecek ama bir ipucu sağlayabilir. Rehber, gazetecilere kendi haberlerini kontrol etmelerini ve gazetecilerin konuya hakim olmak için petrol ve gaz terminolojisini öğrenmeye devam etmelerini tavsiye ediyor.
- “Oil and Gas Industry: A Research Guide” ise, petrol ve gaz endüstrisine hakim olmak ve bu alanda araştırma yapmak isteyenler için bir kaynak.
- Petrol ve gaz endüstrisi ile kavramlara, sınıflandırmalara, rafinerizasyon işlemine, petrol taşımacılığına buradan bakabilirsiniz.
- Poten.com: Poten.com ekibi enerji ve/veya deniz taşımacılığı endüstrilerinde uzmanlaşmış, deneyimli broker’lar, ticari ve teknik danışmanlardan oluşan bir ekip. Buradan uluslararası petrol, gaz ve dağıtım pazarları hakkında bilgilendirmeler mevcut.
- Research: “Covering Oil: Big Data, New tools and Journalism” başlıklı araştırma, bazı yeni girişimlere ve web sitelerine bakacak, sektörü kapsamadaki bazı başarı ve başarısızlıkları ele alıyor. Makale ayrıca, kapsama alanlarının haritasını çıkararak uluslararası sivil toplum kuruluşlarının bilginin yayılmasında oynadıkları role ve bağışçılar tarafından finanse edilen ağların etkisine de kısaca değiniyor.
- “The American Oil & Gas Reporter”da ise her sayıda en son teknolojik gelişmeler ve saha vaka incelemelerinin yanı sıra derinlemesine piyasa ve finansal analizleri yer alıyor.
Tabii ki tüm kaynaklar bunlarla sınırlı olmayabilir. Sizin yararlandığınız farklı kaynaklar varsa yorumlarda katkılarınızı bekliyoruz.