Canlı yayın denildiğinde çoğumuzun aklına ilk olarak risk kelimesi geliyor. Söylenen bir sözün kurguda düzenlenememesi, herhangi bir aksilik karşısında hızlı aksiyon alma, göz önünde olma gibi yanlarıyla canlı yayın, iyi hazırlanılması gereken; dahası bu işi yapanların tecrübelerine kulak vermemiz gereken bir alan.
Pek çok canlı yayın formatı, canlı yayın hazırlıkları ve akışı, yer alacağı platforma göre farklılık gösterse de temel bazı öğretiler gazeteciler için geçerliliğini hâlâ koruyor.
Peki canlı yayın yapan gazeteciler nelere dikkat etmeli? Canlı yayın etiği, haber kaynaklarıyla kurulan ilişki ve canlı yayın yapmanın temel gerekliliklerini 6 yıldır Medyascope’da program yapan gazeteci Işın Eliçin ve 3 yıldır Halk TV’de Halk Ana Haber’i sunan İrfan Değirmenci ile konuştuk.
Sunucular nelere dikkat etmeli?
Gazetecilikte 27 yılını dolduran Işın Eliçin, bir süredir bu konu üzerine eğitimler de veriyor. Son altı yıldır da Medyascope’da program yapan Eliçin, canlı yayınlar için öncelikle habercinin donanım sahibi olması gerektiğini, hazırlık yapmasının önemli olduğunu söylüyor ve canlı yayınlardaki sunum için sunucuların dikkat etmesi gereken önemli noktaları şöyle sıralıyor:
- Düz renk giyinmek, takı takmamak,
- Mümkün olduğunca ekrana değil kameraya bakmak,
- Okuyacağınız metinleri, içeriği değiştirmeden en kolay telaffuz edebileceğiniz, konuşma diline en uygun şekilde değiştirmek,
- Yayından önce mutlaka yayın akışındaki konulara ve konuklara uygun bilgi notları hazırlamak. Böylelikle, acil durumlarda, örneğin konuğun internetinde sorun yaşandığı anda canlı yayına devam edebilmek,
- Doğal olmak, hata yapınca özür dileyip, düzeltmek: Canlı yayında her tür aksilik olabilir, saklamak yerine dürüst ve şeffaf olmak en iyisidir.
1996 yılında yerel medyada başladığı kariyerini daha sonra ulusal basında sürdüren İrfan Değirmenci de 25 yıldır gazetecilik yapıyor. Değirmenci’ye göre canlı yayınlar işin mutfağından, haber takibinden ve sokaktan gelenler için mesleğin bir parçası. Canlı yayın öncesi sunulacak haberin detaylarına çalışmanın önemine dikkat çeken Değirmenci canlı yayın esnasında sosyal medyadan gelen bilgilerin teyit edilmesinin de kritik olduğunun altını çiziyor:
“Sosyal medya artık hayatın her alanında ve bu, televizyonları da çok domine eder bir vaziyette. Fakat biliyoruz ki sosyal medya çok hızlı bilgi dolaşımının olduğu bir yer olduğu için spekülasyon, manipülasyon ve yalan yanlış bilgilere de çok açık bir alan. Canlı yayında haber sunduğum için, sosyal medyada her gördüğüm videoyu, bilgiyi, bir son dakika haberini gerçek varsaymıyorum. Varsayarsam yanılgıya düşerim. Dolayısıyla haber kaynaklarından gelen her bilgiyi teyit etmem gerekiyor. Canlı yayın sırasında haber merkezindeki arkadaşlardan refleks olarak gelen bilgileri (haber bültenime etkileşimli olarak tweet atılıyor, sürekli gözüm sosyal medyada) teyit etmelerini rica ediyorum.”
Canlı yayınlar için bir kural: Anlaşılabilirlik
Eliçin, BBC’de radyo için öğrettikleri bir kuralı canlı yayınlarında hâlâ uyguladığını söyleyerek o kuralı şöyle anlatıyor:
“Anlattığım konu ne olursa olsun, bu meseleyi iyi bilmeyen, ortalama bir izleyiciyi, mümkünse sevdiğiniz bir kişiyi (ben anneannemi düşünürdüm) düşünün ve onun meseleyi anlamasını sağlayacak gibi haberlerinizi yazın, anlatın. Jargon kullanmanız gerekirse hiç değilse bir kez anlamını açıklamaya çalışın, herkes bilmeyebilir.
Canlı yayında kısaltmaları da mümkün olduğunca açarak kullanmak bu anlaşılabilirliğe katkı sunuyor. Örneğin, ABD demek yerine Amerika Birleşik Devletleri demekten kaçınmayın, hem kelime anlaşılmayabilir hem de bilmeyen olabilir. Uzun geliyorsa Vaşington yönetimi, Beyaz Saray gibi alternatifleri de kullanabilirsiniz.”
Haber kaynağıyla kurulan ilişki nasıl olmalı?
Peki canlı yayınlarda haber kaynaklarıyla ilişki nasıl olmalı, nasıl kurulmalı? Eliçin, haber ve haber kaynağına göre farklı yaklaşımlar gütmek gerekebileceğini aktarıyor:
“Örneğin bir politikacıya sorularınızı önceden göndermezsiniz ama seyirciyi bilgilendirmesi için davet ettiğiniz bir uzmanın hazırlık yapmasına olanak tanımak üzere ana hatlarıyla sorularınızı göndermeniz gerekebilir. Yine konuğunuzun canlı yayın deneyimi yoksa, yayın öncesi sohbet edip rahatlatmak iyi olacaktır. Yayına çıkaracağınız kişilerin isim ve soyadlarını, ünvanlarını mutlaka yayın öncesi teyit etmek gerekir. Tüm konuklar için mümkün olduğunca hazırlık yapmak gerekir. Elbette bazen, ekip arkadaşlarınızın getirdiği, hiç hazırlıklı olmadığınız, hatta adını bile bilmediğiniz bir kişinin yayına katılması söz konusu olabilir. Bu noktada da seyirciye açık olmak gerekir. Hitap ederken ise ‘senli-benli’ olmamak gerektiğini düşünüyorum. Çok yakın bir arkadaşınız dahi olsa, konuğunuzu hangi nedenle yayına aldıysanız ona uygun bir hitap şekli olmalı, saygı ve mesafe korunmalı.”
Değirmenci de mesafe konusunda Eliçin ile aynı görüşte:
“Haber merkezinde sunacağım bülteni hazırlayan muhabirlerin haber kaynaklarına karşı bir sorumluluğu var aslında, benim de muhabirlere güvenmek gibi bir sorumluluğum var. Dolayısıyla muhabirler haber kaynaklarına karşı çok dikkatlidirler. Ben de bir sunucu olarak haber kaynaklarıyla arama her zaman, benim gazeteci olduğumu onların da haber kaynağı olduğunu belli edecek şekilde şeffaf bir duvar örerim. Ben haber kaynağıyla bir arkadaşlık ilişkisi geliştiremem. O benim arkadaşım değildir. Haber kaynağı bana güvenip benimle bir bilgi paylaştıysa, benim de ona güvenmem ama kendimi de kullandırmamam gerekiyor. Bilgiyi başka yerlerden kontrol etmek ve ondan sonra bilgiyi seyirciye sunmak gerekiyor.”
Canlı yayın etiği
Işın Eliçin moderatörün haber kaynağına karşı sorumlulukları ve canlı yayın moderatörlüğü yapmanın ne gibi etik kurallar içerdiği konusunda şunları söylüyor:
“Birden fazla konuklaysanız, örneğin bir tartışma programında moderatörseniz, konuklara eşit ve adil davranmak önemli. Süreleri eşit mi? Kendilerini ifade edebilecekleri ortamı oluşturabiliyor musunuz? Bu gibi durumlara dikkat etmek gerekiyor.
Açıkçası gazeteciliğin, yani mesleğimizin etik kurallarının tamamı canlı yayıncılık için de geçerli. İzleyiciyi yanlış yönlendirmemek; maddi hata yapmamak; kamu çıkarına uygun hareket etmek; olguları çarpıtmadan, bağlamından koparmadan, olabildiğince nesnel biçimde aktarmak; masumiyet karinesine, kişilik haklarına, mahremiyete saygılı davranmak; iddiayı da savunmasını da adil ve dengeli vermek gibi.”
Değirmenci de eşit söz hakkının ve herkese söz hakkı tanımanın öneminin altını çiziyor:
“Herkese eşit söz hakkı tanımak ve farklı görüşten insanlara yer vermek bir etik kuraldır. HDP’nin tartışıldığı programa HDP davet edilmiyor. Aslında adil olmak gerekiyor. Ama televizyonlarda artık buna çok dikkat edilmiyor.”
Seyirciyi yanlış bilgilendirmemenin de etik bir yükümlülük olduğunu aktaran Değirmenci, doğrulanmamış iddiaların canlı yayında paylaşılmasının riskine dikkat çekiyor:
“Bu iş çok hassas bir tartı. Tartıyı elinde tutan her noktaya çok dikkat etmeli.”