Türkiye’de yapılmakta olan habercilik türlerinden biri de eğitim haberciliği. Eğitim sayfalarının belirli dönemlerde hatırlandığı ve bir kriz anında ilk vazgeçilen sayfanın eğitim haberleri sayfası olduğu Türkiye medyasında eğitim muhabirliği konusunda uzmanlaşma, medyanın bulunduğu atmosfer içerisinde sınırlı.
Diğer habercilik türlerinde olduğu gibi konu eğitim olduğunda da yalan haber ya da yanlış bilginin yaygın olduğu dijital medya ortamında okuyucuların manipüle edilme ihtimali yüksek.
Eğitimcilere yönelik hazırlanan ABD merkezli Phi Delta Kappan dergisi tarafından belirlenen 2020 yılında yayınlanmış, eğitim haberciliği alanında yazılmış en unutulmaz 14 içerik listesi eğitim haberciliğiyle ilgilenenler için önemli bir kaynak.
Türkiye medyasında eğitim haberciliği kapsamında yayınlanan yalan haber veya içeriklerin durumunu doğrulama platformu Malumatfuruş ile; eğitim haberlerinin yazılmasında dikkat edilmesi gereken temel noktaları ise Eğitim Reformu Girişimi’nden (ERG) gazeteci ve araştırmacı Umay Aktaş ile konuştum.
Eğitim haberciliği ve doğrulama
Doğrulama platformu Malumatfuruş, bilgi düzensizliğinin yarattığı etkinin eğitim odaklı haberlerde de görüldüğünü aktarıyor.
Eğitim sisteminin işleyişi ile ilgili değişiklik beklentilerinin yoğunlaştığı, özellikle yetkililerin açıklamalarının geciktiği anlarda sosyal medya üzerinden birtakım yanlış bilgilerin paylaşıldığını belirten Malumatfuruş, “Örneğin, Koronavirüs salgınının etkilerinin yoğun şekilde gözlemlenmeye başlandığı günlerde okulların süresiz ve ücretsiz tatil edildiğine yönelik iddia dolaşıma sokulmuştu. Hatta ara verilen okulların bir sonraki yıl tekrar edileceği yönündeki asparagas da kayda değer sayıda kişi tarafından gerçek sanılmıştı,” diyor.
Malumatfuruş, toplumdaki kutuplaşmanın etkisinin milli eğitim sistemiyle ilgili aktarımlara da yansıdığını ifade ediyor. Sahip olunan hayat görüşünün ve siyasi pozisyonun etkisiyle doğrulama yanlılığına düşülebildiğine dikkat çeken Malumatfuruş, “Örneğin, ana akım gazetelerden birinin tanınan bir köşe yazarı, dijital müdahale içeren Allah’ın takdiri belgesini gerçekten okullarda öğrencilere verildiğini sanabiliyor. Yahut, Boğaziçi Üniversitesi’nde tıp fakültesinin olduğu zannedilebiliyor ya da Çin’de bir ders kitabında Atatürk’ün hayatının yer aldığı bölüm yanlış yorumlanarak Atatürk’ün hayatının bir ders olarak okutulduğu da iddia edilebiliyor,” diyor.
Zenofobik dürtülerle Suriyeli sığınmacıların eğitimi hakkında da son yıllarda dezenformasyon içeren iddiaların yaygınlık kazandığını söyleyen Malumatfuruş, “Suriyeli öğrencilerin aldıkları denklik belgesi ile Türkiye’deki istedikleri üniversiteye başvurma hakkına sahip oldukları sanılabiliyor. Suriyeli karşıtlığı tezini desteklemek adına gerçekte var olmayan bir üniversitenin Türkiye’de faaliyette bulunduğuna inanılabiliyor,” diye kaydediyor.
Doğrulama platformu Malumatfuruş asılsız ve yalan haberlerle mücadelede eğitim muhabirlerine önerilerini şöyle sıralıyor:
“Eğitim muhabirlerinin, sistemin düzenleyicisi kamu otoritesinden temsilcilerle ilgili iddialara dair resmi ya da gayriresmi şekilde hızlı şekilde geri dönüş alabilecekleri irtibatlar geliştirmeleri önemli bir kazanım olacaktır. Ayrıca, kendi sistemimizin yanı sıra diğer önde gelen, emsal ülkelerin sistemlerini iyi kavramaları, araştırma yapacakları kaynaklara ve yabancı dile hâkimiyetleri önem arz ediyor. Çeviri haberlerde ise çevrim içi tercüme kaynaklarına tamamen güvenilmemesi ve profesyonel destek alınması gerekir.”
Eğitim haberciliği ve etik ilkeler
Eğitim haberciliğinde Türkiye medyasında göz ardı edilen diğer bir önemli nokta ise konu özellikle eğitim olduğunda, sadece okullarla sınırlandırılması ve etik ilkelerin önemsenmemesi.
Umay Aktaş, eğitim haberlerinin sadece sınavlardan ve eğitim sistemine dair açıklamalardan ibaret olmadığına dikkat çekiyor. Eğitim haberlerinin çocuk, kadın ve insan hakları gibi pek çok konuyla da iç içe olduğunu belirten Aktaş, gazetecilerin bu alana hakim olmak için her değişikliğe ve sonuçlarına da hakim olması gerektiğini aktarıyor.
Eğitim haberciliğinin rutin gündeminin yoğun bir alan olduğunu söyleyen Aktaş, “Rutini takip edecek, kamuoyuna duyuracak ve bunun da ötesine geçecek bir habercilik anlayışı gerekiyor. Çünkü her rutin gelişmenin satır aralarında sahada araştırılması, sorgulanması, konuşulması gereken pek çok konu çıkıyor,” diyor.
Eğitim haberciliğinin hak odaklı habercilik anlayışıyla yapılması gerektiğine dikkat çeken Aktaş, “Eğitim temel haktır ve devlet herkesin eğitime erişimini sağlamak zorundadır. Gazetecinin görevi bu hakkı da takip etmektir. Üstelik sadece eğitim hakkı değil; bu alanda ele alınan her konuya çeşitli haklar, devlet ve ülkelerin yükümlülükleri bağlamından da bakmak gerekiyor. Ayrıca eğitim hassas bir alan olduğu için yine gazeteciliğin her alanında olduğu gibi teyit mekanizmasının tam olarak işletilmesi gereken bir alan,” diye ekliyor.
Eğitim haberciliği alanında hikâye odaklı ve dezavantajlı grupların içerisinde yer alan çocukların durumuyla ilgili haber yazan gazetecilerin dikkat etmeleri gereken noktaları sorduğum Aktaş, pek çok haberde olduğu gibi eğitim haberciliğinde de ele alınan konuyu insan hikâyeleriyle anlatmanın hem anlatılanı somutlaştırmak, nedenleri ortaya koymak; hem de haberi daha anlaşılır kılmak açısından önemli olduğunu ifade ediyor. Aktaş, “Mesela Türkiye’de okul öncesi eğitime erişemeyen çocukların verisi tek başına bir şey anlatsa da okul öncesi eğitime erişimin önündeki engelleri, okul öncesi eğitim almayan bir ya da birkaç çocuğun hikâyesiyle birlikte vermek, uzman görüşleriyle beslemek sorunun nedenlerine, önemine, ihtiyaçlara ve çözüme dair çok daha kapsamlı bir haber demektir,” diyor.
Mülteci çocukların eğitim durumuyla ilgili bir haber hazırlanırken ise önemli olanın, çocuğun hikâyesini anlatırken eğitim hakkı bağlamından kopmadan, ülkesinde ve Türkiye’de yaşadığı sorunları dramatize etmeyen bir dil kullanarak anlatmak olduğunu belirten Aktaş, “Çocukların görüntülerinin kullanılıp kullanılmayacağı, isimlerinin açık yazılıp yazılmayacağı, anlatılan ilham veren bir hikâye bile olsa titizlikle değerlendirilmeli. Çocukların yaşadıklarını aktarırken onları mağdur etmemek ve ayrımcılığa uğramalarına sebep olmamak önemli,” diye kaydediyor.
LGBTİ+ öğrencilerin ise sorunlarının görmezden gelindiğine dikkat çeken Aktaş, “Haber olduklarında ayrımcılığı yeniden üretmemek ve onları hedef hâline getirmemek gerekiyor. Çocukların cinsel sömürüden korunma hakkı olduğu gibi cinselliğini ifade etme ve cinsel eğitim hakları olduğunu unutmamak lazım. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve ifadesi nedeniyle aile içinde, toplumda, okulda yaşanan sorunları görünür kılmak çok önemli. Gazeteciler bu konuya yaklaşırken öncelikle cinselliğin yalnızca üreme ile ilgili olmadığını, cinsiyeti, cinsiyet kimliğini ve cinsel yönelimi de kapsadığını unutmamalı,” diyor ve ekliyor:
“Eğitim alanında uzmanlaşmak isteyen gazeteci adaylarına, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarını, akademisyenleri, kamu kurumlarını takip etmelerini, izlemelerini, veri okuryazarlığı ve görselleştirme konusunda kendilerini geliştirmelerini, yabancı dillerini geliştirmelerini ve resmi açıklamalar, raporlarla yetinmeyip, sahada neler yaşandığını araştırmalarını öneririm.”
ABD merkezli Eğitim Yazarları Derneği (Education Writers Association), eğitim muhabirleri için hazırladığı etik kılavuzda (Standards & Ethics for Education) çocuklarla ilgili haber yaparken etik çizgilerin net olduğunun altını çiziyor: “Her kesimden gazeteciler rutin olarak önemli etik sorularla karşı karşıyadır. Fakat bu özellikle eğitim muhabirleri için daha da geçerlidir. Çünkü çalışmalarının odağında çocuklar vardır. Bazı etik konularda durum nettir. Örneğin, güvenilir bir yetişkinin izni ve varlığı olmadan cinsel istismar gibi hassas bir konu hakkında küçük çocukla asla röportaj yapılmamalıdır.”