Basın toplantısı ve kamusal figürlerin halka seslendikleri konuşmaları takip etmek, ilk akla gelen muhabirlik görevlerinden biri olsa gerek. Muhabirlerin gidip yerinde izlediği basın toplantısı ve miting gibi halka seslenilen konuşmalar hâlâ varlığını sürdürüyor. Fakat medya ortamının giderek dijitalleştiği günümüzde bu görev farklı biçimler de alıyor. Bir konuşma ya da basın toplantısını ya da konuşmayı televizyondan izleyip anlık olarak internetten aktarmak özellikle son dakika haberciliği yapan çevrim içi mecralarda artık editörlerin de yapmak zorunda kaldığı görevlerden biri. Konuşmaları takip etme ve hikâyeleştirme, biçimleri mecra ile birlikte değişse de, ihtiyaç olmaya devam ediyor. Bu sebeple biz de konuyla ilgili temel doğru olarak kabul edilen yaklaşımları ve tartışmaları derlemeye karar verdik.
Belirttiğimiz gibi basın toplantısı ve konuşmaları takip etmenin artık tek yolu yerinden takip etmek değil. Yine de konuyla ilgili mevcut literatürün önemli bir kısmı bu varsayım üzerine kurulu. Bu yüzden bizler de önce yerinden basın toplantısı takip etmekle ilgili genel yaklaşımların üzerinde durup, sonra bunun dijital mecralara nasıl taşınabileceğine bakacağız.
İktidar ilişkisini anlamak
“The News Manuel”in basın toplantılarını takip etmekle ilgili hazırladığı rehbere göre, göz önünde bulundurulması gereken ilk mesele, basın toplantısındaki iktidar ilişkisi. Pek çok gazeteci bir basın toplantısına davet edilmeyi bir hediye olarak görüp sevinçle karşılasa da, aslında basın açıklaması yapan kurum ve kişinin kamuoyuna seslenmeye, dolayısıyla gazetecilere ihtiyacı olduğunu bilmek ve bu özgüvenle hareket etmek gerekiyor. Bu durum özellikle soru sorma gibi aşamalarda gazetecilerin yararına. Yine de bu iktidar ilişkisi basın toplantısını düzenleyen kişi ve kurumun etki alanına ve toplantıya katılan gazetecinin çalıştığı kuruma göre farklı biçimler alabiliyor. Dolayısıyla bu genel doğruyu her vaka özelinde tekrar gözden geçirmek ayakları yere basan bir yaklaşım.
Fikri takip yapmak
Gazeteciliğin hemen tüm pratiklerinde geçerli olan bir durumun basın toplantısı takibinde de geçerli olduğunu vurgulayalım. Konuyu takip etmeye gidecek gazetecinin konuyla ilgili önden araştırma yapması hayati önem taşıyor. Konunun temel kavramları ve dinamiklerini öğrenmenin yanı sıra, konuyla ilgili en son gelişmeleri kronolojik sırasıyla bilmek de kritik. Çünkü basın toplantıları, çoğunlukla bir konudaki en son gelişmeyle ilgili yapılıyor. Bu noktada hem meselenin temeline hem de güncelliğine hâkim olmak gerekiyor. Zaman baskısı elbette bu noktada dönüştürücü olabilir. Böyle durumlarda çalıştığınız kurumda konuyu sizden daha iyi bildiğini düşündüğünüz kişiler varsa, hazırlık aşamasında onlardan yardım almak zamandan kazanmanızı sağlayabilir.
Basın toplantısında sorulan soruların konuyla ilgili olması elbette beklenen bir durum. Ama bazı durumlarda konuyla ilgisi dolaylı olan başka soruların da son derece meşru olduğunu bilmek gerekiyor. Örneğin, hakkında yakın zamanda yolsuzluk suçlaması olan bir kişi ya da kurumun yeni bir proje için gerçekleştirdiği toplantıda söz alarak yolsuzluk suçlamasıyla ilgili soru sorulabilir. Toplantıyı düzenleyen kişi muhtemelen bu soruyu geçiştirecek olsa da, bu durumun iyi gazetecileri çoğunlukla durduramadığını görüyoruz. Bu gibi özel durumlar dışında soru sormak iki temel motivasyonla yapıldığında verimli. Bunlardan biri toplantıda tam olarak anlamadığınız bir konu varsa açıklığa kavuşturmak için soru sormak. İkincisi ise yeterince net olmadığını düşündüğünüz bir konuyla ilgili daha detaylı bilgi veya ek açıklamalar istemek için soru sormak.
Zamanla yarışmak
Dakik olmak her işte önemli olduğu gibi gazetecilikte de önemli. Basın toplantısına vaktinde gitmek özellikle de toplantı televizyon ve radyo için yapılacaksa yani önden teknik bir hazırlık da yapılması gerekiyorsa çok önemli. Toplantı bittikten sonra eğer haberi hızla yazmak ve göndermek gibi bir mecburiyet söz konusu değilse toplantıyı yavaş adımlarla terk etmek, izlenimlerini anlamak için diğer gazetecilerle sohbet etmek, ortada dolaşan söylentilere kulak kabartmak daha makul bir yöntem.
Televizyon veya internetten canlı olarak takip edilen ve çevrim içi bir haber sitesine anlık aktarım gerektiren bir durum söz konusu olduğunda ise, birkaç basit hazırlıkla zamandan kazanmak mümkün. Diyelim ki x ülkesinin Ekonomi Bakanlığı’nın yeni ekonomi programını açıklayacağı bir basın toplantısını takip edecekseniz. Site için kullandığınız panele haberin girişini önceden yazıp, sitede görünmeyecek bir formda panele kaydedip, toplantı başladıktan sonra başlığı ve önemli alıntılarını ekleyerek haberi yayınlayabilirsiniz. Bu örnekte önden hazırlanmış giriş “Ekonomi Bakanlığı, hükümetin yeni ekonomi programını açıklamak için x tarihte, x lokasyonda basın toplantısı düzenledi. Yeni ekonomi programının öne çıkan başlıkları şöyle…” gibi genel ve basit olabilir. Toplantı bittikten sonra ise metni daha detaylı bir şekilde hem görsel hem de içerik açısından destekleyebilirsiniz. Aynı şekilde haberin sosyal medya paylaşımlarını da önden hazırlamak hızlı olmak zorunluk ise iyi bir seçenek. Son dakika görselini eklediğiniz “Ekonomi Bakanlığı:…” yazılı bir Tweet’i toplantının başlamasından birkaç dakika önce hazırlayabilir, spot bir açıklama geldiğinde cümleyi Tweet’e ekleyerek paylaşabillirsiniz. Tweet’i baştan yazıp görseli eklemek yerine sadece bir cümleyi Tweet’e eklemek, hız baskısının yoğun olduğu kurumlarda çalışan editörler için bir kısayol olabilir.
Haberin olmazsa olmazlarını koymak
Bir basın toplantısını ya da konuşmayı haberleştirirken kullanılması gereken olmazsa olmazlar çoğunlukla bilinse de bazen gözden kaçıyor. O yüzden bunları hatırlamak ve kontrol etmek önem taşıyor. Konuşan kişinin adı ve ünvanını tam olarak yazmak, konuşmanın nerede, ne zaman, nasıl ve ne amaçla yapıldığını yazmak bu olmazsa olmazların en önemlileri. Bunun yanında toplantıda yapılan açıklamanın önemli kısımlarını ve gazetecilerden gelen önemli soruları aktarmak, bunu çok sayıda direkt alıntı ile desteklemek bir diğer olmazsa olmaz.
Bununla birlikte, basın toplantısını hikâyeleştirmenin dört temel yolu olduğunu bilmek gerekiyor. Bunlardan ilki, konuşmada öne çıkan her başlık için ayrı bir haber yazmak. İkincisi tüm konuları kapsayan, ama girişte yalnızca bir vurguyu öne çıkaran bir haber yazmak. Üçüncüsü girişte de birden fazla konuya değinerek yine tek bir birleşik haber yazmak. Dördüncüsü ise, alt haberleri de olan tek bir birleşik hikâye yazmak.
Ne yapmamalı?
Bir siyasinin konuşmasını haberleştirirken yapılması ve yapılmaması gerekenlerle ilgili de çok sayıda tartışma mevcut. Columbia Journalism Review’da konuyla ilgili “Bir konuşma nasıl haberleştirilmez” konulu bir makale kaleme alan Trudy Lieberman tartışmaya katılanlardan biri. Lieberman, Obama’nın sağlık politikasıyla ilgili yaptığı bir konuşmanın haberleştirilme şeklini odak alarak genel bir eleştiride bulunuyor. Konuşmadaki ifadelerin olduğu gibi haberleştirilmesini yanlış olarak değerlendiriyor, ifadelerde kullanılan kavram ve verilerin hikâye içinde sorgulanması, yeri geldiği zaman uzmanlardan konuşmada geçen konularla ilgili görüş alınması gerektiğini belirtiyor. “Konuşmayı haberleştiren muhabir ve metni düzelten editörler konuşmacının rahatlıkla söylediği kelimelerin arkasındaki olguları gözden geçirmelidir” diyen Lieberman, örneğin Obama “evrensel” sağlık planından bahsettiğinde bunun evrensel bir plan olmadığını belirtmenin, ya da sigorta primlerini düşürmekten bahsettiğinde bunun uygulanabilir bir fikir olup olmadığını uzmanlara sormanın önemini vurguluyor. İyi muhabirlerin sadece konuşmayı olduğu gibi aktarmakla kalmayıp, metnin omurgasını okura anlaşılır bir şekilde aktarması gerektiğini de ekliyor.
Ajanda yerine hikâyeyi takip etmek
Yine Columbia Journalism Review’da “Hikâyeyi takip et, ajandayı değil” başlıklı bir yazı kaleme alan Anna Clark benzer ve önemli bir diğer noktaya dikkat çekiyor. Konuşmada kullanılan, konuşmacının niyeti doğrultusunda eğilip bükülen ifadelerin hikâyede olduğu gibi aktarılmasının, gazetecinin konuşmacının siyasi ajandasını yeniden üretmesiyle sonuçlandığının altını çiziyor. Örneğin, “çalışma koşullarının esnekleştirilmesi” gibi üzerinde durulmadığı takdirde, konuyu bilmeyen birinin kulağına hoş gelebilecek bir kavramın olduğu gibi hikâyeye aktarılması yerine, bu esnekleştirmenin işçilerin sosyal haklarının ellerinden alınmasıyla sonuçlanacağını da belirtmek gerekiyor. Böylece siyasetçinin politik ajandasını değil, hikâyeyi takip etmek mümkün oluyor.
Bu örnekler son derece önemli ve temel gerçeklerin altını çizse de, özellikle dijital medyadaki hız baskısının bu tarz detayları kapsamanın önüne geçebildiğinin de elbette farkında olmak gerekiyor. Her ne kadar zorunluluklar ve zorluklar ideal olanın önüne geçse de, ideal olanı kavramak yapılan işi daha verimli kılmak için önemli.