Çocukların mahremiyeti ve internet hakkı bağlamında ebeveyn kontrol yazılımları

cocuk-ebeveyn-dijital-guvenlik-gozetim

Koronavirüs salgını sürecinde çocukların dijital araçlarla geçirdikleri sürenin arttığını biliyoruz. Hem eğitim hem de sosyal aktivitelerin zorunlu olarak dijital ortama taşınması ebeveynlerin, çocuklarının internet kullanımı konusundaki kaygılarını arttırmış görünüyor. İşte bu ortamda, çocukların internet kullanım süreleri ve çevrim içi risklerle mücadele edebilmek adına kısıtlayıcı yöntem ve uygulamaların ön plana çıkartıldığı görülüyor. Geleneksel ve sosyal medyada “çocuklar için güvenli internet” kavramı, büyük ölçüde ebeveyn filtre ve yazılımları üzerinden tartışılıyor. Anne babalara çocuklarının dijital ortamdaki hareketlerini “gözetlemeleri” için bazı casus yazılımlar öneriliyor. 

Arama motorunda “ebeveyn kontrol programları” sözcükleri ile arama yaptığınızda “en iyi” program ya da uygulamaların hangileri olduğunu anlatan çok sayıda yazı ile karşılaşıyorsunuz. Çocukların haberi olmadan onların dijital ortamdaki tüm hareketlerini takip edebileceğiniz söyleniyor. Uygulama ve yazılımlar sıralanarak ebeveynlere sundukları özellikler bakımından karşılaştırılıyor.

Ebeveyn kontrol programları neler yapıyor, çocukların internet kullanımını kontrol edebilmek adına yetişkinlere hangi olanakları sunuyor?

Ebeveyn kontrol uygulamalarının bazıları tamamen ücretsiz, bazıları ise belirli deneme süreleriyle ya da bir cihaz için ücretsiz. Cihaz sayısı ve özellikler arttıkça premium şeklinde ücretli olarak kullanılabilenler de var. Kontrol yazılımlarını; mekânsal/konum bazlı kontrol ile süre ve içerik kontrolü şeklinde sınıflandırmak mümkün. Find My Kids, Life 360 ve GPS Konum Takibi gibi bazı uygulamalar yalnızca çocuğunuz (ve diğer aile üyelerinin) konumlarını takip etmenize imkân tanıyor. Bazılarının acil durum uyarı mesajları da mevcut. Konum takip uygulamaları, “ev”, “okul”, “etüt” gibi belirlediğiniz adreslere varma ve bu adreslerden ayrılma durumlarında size bildirim gönderiyor ve geçilen güzergâhları da görmenizi sağlıyor. Konum uygulamalarının, diğer uygulamalara kıyasla daha çok kullanıldığı görülüyor. 

Süre ve içerik kontrolü için tasarlanan yazılımların çoğu belirli içerikleri engelleme, sosyal ağ ve mesajlaşlamaları takip edebilme özelliklerine sahip. Örneğin yüklediğiniz cihazdan belirli site ve oyunlara giriş yapılmasını engelleyebilirsiniz. Ayrıca yüklenen cihazın yazışmalarını, sosyal ağlardaki hareketlerini ve tüm aramalarını takip etme imkânına sahip olabilirsiniz. Belli bir süre sonra internet bağlantısının kesilmesini ya da cihazın kapanmasını sağlayarak kullanım süresini belirleyebilirsiniz. Cihazdaki telefon ve video uygulamalarına erişmenize olanak tanıyan yazılımların da olduğunu belirtmek gerek. İçerik kontrolü ve takibine izin veren uygulamaların çoğu ücretli uygulamalar. Yani belli bir ücret karşılığında, yine teknolojinin izin verdiği ölçüde, bir cihazın tüm kontrolünü elinizde tutabilirsiniz. 

Görüldüğü gibi bu yazılımlar kullanan kişinin bilgisi ya da onayından bağımsız şekilde, kurulmuş olduğu cihazdaki tüm eylemleri takip etme imkânı sunuyor. Bu nedenle “casus yazılım” olarak da adlandırılıyor. Bu yazılımlara ilişkin tanıtıcı yazılarda “etkili bir casus yazılımın” telefonlarda “çalıştığını belli etmemesi” ve “işini sessizce yapacak” olması en avantajlı yönlerinden biri olarak ifade ediliyor.

Peki çocuklarımızın internette güvende olmalarını isterken onları gizlice takip etmek ne kadar doğru? Bu yazılımlar çocuğun dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesine nasıl katkı sağlar? Ebeveyn kontrolü nereye kadar kabul edilebilir, hangi noktadan sonra çocuğun internet hakkı ve mahremiyetinin ihlali söz konusudur?

Bu soruları Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Esra Ercan Bilgiç, Alternatif Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Çayır ve Ege Üniversitesi Ağ Güvenliği Yöneticisi Vedat Fetah’ın görüşlerini de alarak yanıtlamaya çalıştık.

Ebeveyn kontrol yazılımları, içinde bulunduğumuz süreç de göz önüne alınarak küçük yaşlardaki çocukların dijital güvenliği açısından tercih edilebilir. Erişilen içeriklerin ve kullanım süresinin kontrol edilebilmesi, çocukların zararlı içeriklerden uzak tutulması ve ekran zamanının yönetilmesi adına kolaylık sağlıyor. Fakat özellikle ergenlik çağından itibaren bu tür yazılımlar hem etkinliğini yitiriyor hem de çocuğun kendi bilgisi dışında takip edilmesi mahremiyet ihlali olarak görülüyor.

Dr. Esra Ercan Bilgiç mahremiyet konusunda şunları söylüyor: “Çocuklar 13 yaşından itibaren hukuken sosyal ağlarda kendi profillerini yönetecek ehliyette kabul edilmekteler. Bu yaştan itibaren çocukların kendilerinden habersiz şekilde takip edilmesi mahremiyet ihlali olarak değerlendirilmelidir. Çocukların mahremiyeti yalnızca devletler ve şirketler üzerinden değil anne-babalar üzerinden de tartışılıyor. Ebeveynler çocuklarının güvenliği için bu uygulamaların zorunlu olduğunu düşünebilirler. Ama burada en azından ‘hem etik hem de psikolojik sonuçları açısından doğrusu hangisi?’ sorusunu sormak ve çocuğa kendini koruyabilecek öz yeterliği kazandırmak öncelenmelidir.” Ercan Bilgiç, “Bundan sonraki süreçte yalnızca bu tür yazılımlar konusunda değil, internet teknolojileri konusunda atılacak her adımda etik soruları daha fazla sormamız gerekecek” diyerek güvenlik adına atılacak adımlarda da bireyin özgürlüğü ve etik boyutun önemine dikkat çekiyor.

Ege Üniversitesi Sistem Güvenliği Yöneticisi Vedat Fetah ise teknik olarak ebeveyn kontrolünün gerekli olduğu fakat bu programların güvenilirliği konusunda soru işaretlerinin bulunduğu düşüncesinde. Bu program ya da uygulamalar çoğunlukla cihaz bazlı çalıştığı için çocukların başka cihazlar üzerinden istenmeyen içeriklere ulaşabilme ihtimalini ortadan kaldırmıyor. Fetah, dijital ortamda hiçbir uygulamanın istenmeyen içerikleri önlemek konusunda yüzde yüz güvence oluşturamayacağını da belirtiyor ve “engellenen içeriklerin benzerleri, farklı kaynaklar üzerinden sisteminize giriş yapabilir” diyor. Fetah bu yazılımların kullanımının etik boyutu hakkında ise “bazı yönleriyle hem etik hem de yasal anlamda tartışmalı” olduğunu söylüyor. Çünkü çocukların dijital ortamda ebeveynleri tarafından korunması gibi bir amaçla piyasaya sürülmüş olsa da bu yazılımlar bir cihaz üzerindeki tüm kontrolü bir başka kullanıcıya aktarıyor. Fetah bu tür uygulamaların cihazdaki tüm verileri başka bir yerde depolayarak farklı bir güvenlik sorununa neden olma olasılığına karşı da kullanıcıları uyarıyor. 

Alternatif Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Faruk Çayır da benzer şekilde ebeveyn güvenlik uygulamalarının “aşılabilir” olması, mahremiyet ihlali ve verilerimizin saklanması yönleriyle tartışmalı olduğuna dikkat çekiyor. Çayır özetle şunları söylüyor: “Örneğin Bitdefender uygulamasının premium sürümünde web kamerası filtresi, etkinlik raporları, kullanım geçmişi ve uyarılar, sosyal medya ve cep telefonu izleme, IP izleme ve engelleme, SMS ve çağrı izleme, web sitesi ve uygulama engelleme ve konum izleme gibi özellikler bulunuyor. Dolayısıyla bir taraftan ebeveynler için güvenli görünürken mahremiyet açısından birçok olumsuz yönü olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca genel olarak bu tür yazılımlar her ne olursa olsun ticari kaygılar taşıyor ve bir şekilde gerek yetişkinleri, gerekse çocukların kullanım alışkanlıklarını izlemeye, kullanıcıları profillemeye dayanıyor. Bu yazılımlar ücretli de olsalar size ait verileri bir yerlerde kaydediyor ve depoluyor. Sizin sağladığınız ve depolamış olduğu bu verilerden yola çıkarak güvenlik sağladıklarını iddia ediyorlar.” Çayır, güvenli internet kullanımını sağlamanın en iyi yolunun medya okuryazarlığı eğitimi olduğu görüşünde. Ve, farklı kaygılar nedeniyle illaki bir program veya yazılım kullanmak isteyen ebeveynleri en az veri talep eden ve kaydeden programları kullanmaları yönünde uyarıyor.

Ebeveyn kontrolü konusunda bir başka önemli nokta ise bu yazılımların çocukların dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesine ne kadar katkı sağladığı. Dr. Esra Ercan Bilgiç gibi konuya internet hakkı perspektifinden yaklaşan araştırmacılar, çocuğun kısıtlanmasından çok; doğru ve bilinçli internet kullanım alışkanlığı kazanarak kendi kontrolünü eline almasının hedeflenmesi gerektiğine dikkat çekiyorlar.

Çevrim içi güvenlik uygulamaları çoğunlukla, ergenlerin öz denetimlerini geliştirmeyi değil, ebeveyn kontrolünü merkeze almakla eleştiriliyor. Ergenlerin dijital güvenliğini sağlamak için tasarlanmış 74 Android mobil uygulamayı inceleyen bir araştırma, bu uygulamaların güvenlik özelliklerinin %89’unun ebeveyn kontolüne odaklandığını, buna karşılık özelliklerin yalnızca %11’inin ergenlerin öz denetimlerinin desteklenmesine yönelik olduğunu ortaya koyuyor. Söz konusu çalışmayı yürüten araştırmacılar, “uygulamaların, telefonun (ya da cihazların) neler yapabildiğine ve ebeveynlerin bunu nasıl kısıtlandırıp izleyebileceklerine” odaklanmış olduklarını belirtiyorlar.

Fakat bu özelliklerin çocuklar ve ebeveynleri arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasına, onların kendi güvenlikleri konusunda bilinçli adımlar atabilmelerine ne kadar katkı sağladığı tartışmalı.

Yalnızca çocuklar için değil, yetişkinler için de dijital çağın en önemli sorunlarından biri dijital güvenlik. En önemli etik tartışmalar da güvenlik kaygıları ile internet hakkı ve mahremiyet gibi haklar arasında kurulan karşıtlık olacak gibi görünüyor. Dijital güvenliği, denetim ve gözetim üzerinden değil, dijital okuryazarlık ve öz kontrol/düzenleme becerileri üzerinden kurgulamak hak odaklı yaklaşımların geliştirilmesi açısından önemli. Bireyler, kurumlar ve tüm teknoloji üreticileri de hak odaklı yaklaşımlarla hareket etmeli.

Yazar hakkında

Emel Baştürk

Prof. Dr. Emel Baştürk, Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesidir.