Murat İnceoğlu ile bianet’in hak haberciliğindeki rolünü, toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki katkılarını, dijital dönüşüm sürecini ve bağımsız medyanın karşılaştığı zorlukları konuştuk.
Murat İnceoğlu: “Okuyucu kitlemiz bianet’i yaşatmak istiyor”
bianet, 2000 yılından bu yana hak odaklı habercilik ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında önemli bir rol oynuyor. Kapsamlı raporlar ve analizlerle bu alanda içerik üreten gazeteciler için bir okul niteliği taşıyan bianet, dijitalleşmenin getirdiği yeniliklerle çeşitli değişimler geçiriyor.
Geçtiğimiz yıl bianet’in Genel Yayın Yönetmeni olarak göreve başlayan Murat İnceoğlu, 30 yılı aşkın gazetecilik deneyimiyle bu değişimin bir parçası. Konvansiyonel medyadan dijital mecralara geçişi yakından deneyimleyen İnceoğlu, “Öğrenmenin yaşı yoktur” diyerek, öğrendiklerini bianet’te hayata geçiriyor ve dijitalleşmenin getirdiği yeni fırsatları değerlendiriyor.
Murat İnceoğlu ile bianet’in hak haberciliğindeki rolünü, toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki katkılarını, dijital dönüşüm sürecini ve bağımsız medyanın karşılaştığı zorlukları konuştuk.
Öncelikle, sizi tanımayanlar için bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Medyada bugüne kadar neler yaptınız ve bianet’in genel yayın yönetmeni olma süreciniz nasıl gelişti?
1989 yılından bu yana birçok kurumda çalıştım. Gazete, dergi, radyo, televizyonlarda farklı görevler yaptım. Bir süredir basındaki değişime ayak uydurarak dijital basına yöneldim. Yazılı basın anlayışı ile radyo ve tv yayıncılığı olmuyor. Son yıllarda öğrendiklerim ile de konvansiyonel medya anlayışı ile dijital yayıncılık yapılamayacağını gördüm. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek, öğrenmeye ve öğretmeye devam ediyorum.
bianet, bu ülkede gazetecilik yapan birçok kişi gibi benim de izlediğim bir yayıncılık yapıyordu. İlkler arasında yer alması ve uzun yıllar bu uğraşı sürdürmesi bianet’i ayrı bir yere oturtuyor. Gazete Duvar’da çalıştığım dönemde Almanya’da katıldığım bir eğitim benim için bir dönüm noktası oldu. O güne kadar öğrendiklerimin büyük çoğunluğunun “şehir efsanesi” olduğunu gördüm. İşin teknik yanına hep meraklı olmuşumdur. Merak ettim, araştırdım, sordum ve öğrendim.
bianet’in bir genel yayın yönetmeni arayışı olduğunu biliyordum. Ben aradım, konuştuk ve anlaştık. Anlaşmamız zor olmadı, birbirimizi tanıyor ve gazeteciliğe aynı yerden bakıyoruz. Böylesi bir geçmişe sahip olan bianet’in yeni bir yayıncılık çizgisine ihtiyacı vardı benim ise öğrendiklerimi hayata geçirebileceğim bir kuruma.
“Hak haberciliği yapan birçok kişinin yolu bianet’ten geçmiş”
bianet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve hak haberciliği gibi konulara odaklanan bir medya platformu. Bu bağlamda, bianet’in bu konularda üstlendiği rol nedir ve bu yaklaşımın medyada nasıl bir dil ve etki yarattığını düşünüyorsunuz? Bu yaklaşımın toplumsal farkındalık ve değişime katkılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İfade ettiğim gibi ben bianet’in uzun yolculuğunun kısa bir bölümünde yer alıyorum. Eskiden Cumhuriyet gazetesi bir okul olarak görülürdü. Görüyorum ki, hak haberciliği yapan birçok kişinin de yolu bianet’ten geçmiş. Onlar haklara saygı gösterdiği için bianet çatısını tercih etmiş, çalışanlar bianet’e, bianet onlara çok şey katmış. Hak haberciliği gibi bir kavramı Türkiye’de medyanın ve gazetecilerin gündemine sokmuşlar.
Medyada ne kadar değişime yol açtığını kestirmek zor. Çünkü yaşanan değişim sadece bianet’in yayınlarından kaynaklanmıyor. Mesela bir zamanlar sıkça kullanılan “namus cinayeti” artık kullanılmıyor. Bu tümüyle kadınların mücadelesinin bir sonucu. Ama bianet yıllardır yapmayı sürdürdüğü “Erkek şiddeti çetelesi” ile bu alanın iyi bir takipçisi, hazırlanan raporlar farklı kurumlarda da yer alıyor. bianet’in bu konuda bence en önemli fonksiyonu, hak mücadelesi verenlerin sesini duyurması.
Türkiye’de gazetecilik yapmak giderek zorlaşıyor ve son yıllarda gazetecilerin karşılaştığı baskılar arttı. Türkiye’deki gazeteciler ve medya kuruluşlarının en büyük zorlukları neler ve bianet olarak bu zorluklarla nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu bağlamda bağımsız medyanın rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gazetecilik yapmak her daim zordu aslında. Açıkçası bu ülkede gazetecilik “kelle koltukta” yapılan bir iş. 90’lı yıllarda arka arkaya gazeteciler öldürüldü. Hapishaneler gazetecilerin ikinci adresi hâline geldi. Bugün ölüm haberleri almıyoruz eskisi kadar.
Gazetecilere yönelik baskıların bir nedeni gerçeklerin duyulmasını engellemek. Ama Hrant’ın dediği gibi “su çatlağını buluyor”. Bu nedenle gerçeklerin duyulmasını engelleyemiyorlar. Ama asıl amaç topluma gözdağı vermek. Maalesef bu konuda başarılı oluyorlar.
Ana akım olarak kabul gören medya kurumları “gerçekleri yazmaktan” çoktan vazgeçti. İktidar için rıza oluşturma dışında bir çabaları olmuyor. Bu nedenle bağımsız medyanın varlığı gazetecilik yapabilmek için olmazsa olmaz durumunda.
“Haklarını isteyenler en az, haklarını gasp edenler kadar pervasız olmak zorunda”
Türkiye’de gazetecilerin karşılaştığı engeller mesleki bağımsızlıklarını nasıl etkiliyor? İfade özgürlüğü ve sansürle ilgili neler yapılmalı, mesleki örgütlenmelerin rolü nasıl artırılabilir ve gazetecilerin güvenliğini sağlamak için ne gibi çözümler öneriyorsunuz?
Sansür ile baş etmek elbette gazetecilerin tek başına başarabileceği bir durum değil. Şüphesiz bir tarafında gazeteciler var. Yunanistan’da sansür yasasını protesto etmek için bütün gazeteler ortak başlıkla yayınlanmıştı. Türkiye’de maalesef iktidar yanlısı gazetelerin ortak manşet ile yayınlandığına tanık oluyoruz.
Haklarını isteyenler en az, haklarını gasp edenler kadar pervasız olmak zorunda. Mesleki dayanışmanın dışında, haber talep edenler de sansüre karşı gazeteciler ile bütünleşmek zorunda. Klasik bir slogan ama: “Kurtuluş yok tek başına!”
“Sitemiz artık daha okur dostu”
2023 Şubat ayından beri bianet’te genel yayın yönetmeni olarak görev yapıyorsunuz. Bu süre içinde bianet’te gerçekleştirilen değişiklikler ve önemli gelişmeler nelerdi? Bu değişikliklerin etkileri nasıl oldu? Geride dönüp baktığınızda, sizi en çok memnun eden gelişmeler hangileri oldu?
Bir yılı aşkın süre içerisinde yaptığımız en önemli değişim, sitenin yenilenmesi, daha kullanıcı dostu hâle gelmesi ve kolay okunan bir ekran tasarımına sahip olması. Bu konuda iyi dönüşler aldık.
Dijital teknolojilerin hızla gelişmesi ve medya tüketim alışkanlıklarının değişmesi, gazetecilikte önemli dönüşümlere neden oluyor. bianet bu dijital değişimlere nasıl uyum sağlıyor ve dijitalleşmenin medya üzerindeki etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medyada alışkanlıklar iki yönden değişiyor. İçerik üretenler konvansiyonel medya alışkanlıklarını terk etmek zorunda kalıyor. İçerik takip edenler ise uzun yazılar yerine daha kısa sürede okuyabileceği yazıları tercih ediyor.
Videolar hâlâ okuyucu/izleyiciye ulaşmak için önemli bir araç. Biz de bu değişimi elimizden geldiğince yakalamaya çalışıyoruz. Kısıtlı kaynaklar nedeniyle video üretimi konusunda eksik kalıyoruz. Zaman içerisinde bir yol açacağız mutlaka.
Bağımsız gazeteciliğin korunması ve kaliteli içeriğin üretilebilmesi için finansal sürdürülebilirlik büyük önem taşıyor. bianet bu bağlamda sürdürülebilirliği sağlamak ve dijital gelir modelleri oluşturmak için hangi adımları attı ve neler yapmayı planlıyor?
Biliyorsunuz bianet.org SIDA tarafından fonlanıyor. Bu fonların hiçbiri ebediyete kadar sürmeyecek. Kaldı ki bu yıl ekonomik sıkıntılar nedeniyle büyüme hedefimizin gerisinde kaldık. Farklı mali kaynaklar aramaya ve kaynaklarımızı çeşitlendirmeye önem veriyoruz.
Türkiye’de haber kuruluşları için gelir çeşitlendirme giderek daha önemli bir hâle geliyor. bianet, kâr odaklı bir kurum olmaktan uzak durdu, ancak yakın zamanda reklam almaya başladı. bianet’in reklam alımı konusundaki yaklaşımı nasıl değişti? Geçmiş ve günümüz arasındaki farklar neler ve bu değişim bağımsız ve editoryal politikalarını nasıl etkiledi?
bianet’in reklam almamak gibi bir ilkesi yoktu aslında. Site altyapısı uygun değildi. Bildiğim kadarıyla geçmişte denenmiş ama verimli bulunmadığı için vazgeçilmişti. Bir kez daha kaynak çeşitliliği adına reklam yayınına başladık. Ancak ayrı bir reklam pazarlama birimimiz yok, kaldı ki böyle bir ekip oluştursak dahi, muhalif kurumlara reklam vermeye korkuluyor.
Belediyelerin reklam vermesi imkânsız hâle getirildi. Maalesef reklam geliri bir kurumu çekip çevirebilecek boyuta ulaşmıyor.
“Türkiye’de ilk biz kullanmaya başladık”
Son olarak, bianet’in Google abonelik kampanyasından bahseder misiniz? Bu kampanya ne gibi adımlar içeriyor ve okuyucular bu süreçte nasıl katkıda bulunabilir?
Bildiğiniz gibi Google bir süre önce haber siteleri için kitlesel fonlama araçları konusunda destek vermeye başladı. İsterseniz bağış sistemi, isterseniz ödeme duvarı kullanmak için Google’dan ücretsiz destek almak mümkün. Aslında Google bülteninde görüp merak etmiştim. O sayede Türkiye’de ilk biz kullanmaya başladık.
Ödeme duvarı ve bağış sisteminden birini tercih edip kullanabiliyorsunuz. Ödeme duvarı “parası olan okusun” demek gibi oluyor. Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’de insanlar tasarruf ederken ilk önce okumaktan vazgeçiyorlar. Dijital platformlara ödenen paradan vazgeçilmese de kitaba verilen paradan vazgeçilebiliyor.