Dijital dizi ve film platformlarının çetelesi

Dijital platform çılgınlığı Türkiye’de Netflix, Disney+, Prime Video, BluTV, Exxen, GAİN ve puhutv ile devam ediyor. Her platformun kendine özel yapımları var. Mesela Bir Başkadır, Gibi, Şahsiyet, İlk ve Son, Yarın Yokmuş Gibi, Cahil Periler ve Düğüm dizilerini izlemek istiyorsanız yedi platforma da ayrı ayrı abone olmanız gerekiyor. Ben buna “abonelik kapitalizmi” demiştim.

Türkiye’de ön plana çıkan bu yedi dijital platformdan Netflix, Disney+ ve Prime Video yabancı sermayeye aitken BluTV, Exxen, GAİN ve puhutv ise yerli girişimler. Yalnız bunlardan BluTV, birkaç ay evvel Warner Bros’a satılarak yabancı sermayeye dönüştü.

Yerli orijinal yapımlar

Yerli yapım sayılarına baktığımızda dizi, film, belgesel, televizyon programı gibi bütün kategorilerin toplamında BluTV, Netflix, Exxen ve GAİN’in diğer üç platformun önünde olduğu gözüküyor. Netflix hem yerli dizi hem yerli film yapımlarına eşit ağırlık verirken BluTV yerli diziye daha çok, yerli filme daha az odaklanıyor. Exxen’in yapım sayısını artıran bir faktör de Acun’un yarışma ve televizyon programlarına diğer platformlardan daha fazla yer vermesi. GAİN’in yerli içeriklerinin tamamına yakını dizi formatında. Sadece ’93 Yazı ve Ele Güne Karşı gibi birkaç tane orijinal belgesel var. Disney+ ve Prime Video büyük girişimler olmasına rağmen Türkiye pazarına gireli henüz birkaç sene olduğu için az sayıda yerli yapımları var. Puhutv ise Doğuş Yayın Grubu’nun ücretsiz hizmet veren yayın platformu. Henüz paralı modele geçmediği için puhutv’nin de az sayıda içeriği var.

Platformların ürettikleri yerli yapımlar

Yerli yapımların popülerliği

Yerli yapım sayısı bir konu, onların ne kadar popüler olduğu ayrı bir konu. Popülerliği ölçmek için aklıma gelen birkaç yöntem var: Ekşisözlük girdileri, Instagram beğenileri vs. Bunlara bakmak hem meşakkatli hem de vereceği sonuçlar bakımından biraz muğlak. Ben bunların yerine yapımların IMDb sitesindeki oy sayılarını topladım. Hâliyle bu veriyi çıkarırken baz aldığım kriter, yapımın IMDb skorunun olması. Örneğin BluTV’nin Operasyon belgeselinin IMDb skoru yok. Bu belgesele kimse oy vermemiş ya da belgesel için sayfa açılmamış. Böyle olunca az sayıdaki yerli yapım içinde bazıları bu analizin dışına çıkıyor. Ancak önem arz eden bütün yapımlar burada var.

IMDb’de yerli yapımlara verilen oyların platformlara dağılımı

Oylara bakınca görüyoruz ki yapım sayıları birbirine yakın olsa da popülerlik söz konusu olduğunda Netflix rakiplerine fark atıyor. Her platformun en popüler yapımları ise sırasıyla Netflix’te 37.000 oyla Hakan: Muhafız; BluTV’de 20.000 oyla Masum; Exxen’de 23.000 oyla Gibi. İlk sezonu puhutv’de, ikinci sezonu GAİN’de yayınlanan Şahsiyet’in toplam 48.000 oyunu iki platforma 24.000’er olarak ekledim. Disney+’ta 7.200 oyla Bursa Bülbülü en popüler yapım olurken son olarak Prime Video’da yayınlanan Bihter’in 3.800 oyu var.

Yerli yapımların kalitesi

Dizi ve filmlerin kalitesini tek bir skorla ölçmek doğru olmayabilir ama yüzlerce işi standart bir yöntemle pratik bir şekilde kıyaslamak istiyorsak IMDb skoru elimizdeki en güvenilir metrik (Başka bir yöntemle daha iyisini yapacak olan biri varsa yazısını memnuniyetle okurum). IMDb skorlarının düz ortalamasını almak yerine yapımları oy sayısına göre ağırlıklandırarak ortalamayı hesapladım. Bundan ötürü az sayıda yapımı olmasına rağmen bir ya da birkaç popüler ve iyi dizisi olan puhutv ve GAİN, ağırlıklı ortalamada öne çıkıyor.

IMDb skorlarının ağırlıklı ortalaması

Öte yandan, sektör lideri Netflix’in yerli yapım ortalamasının GAİN, puhutv ve BluTV’den epey düşük olduğu zaten tahmin edilebilirdi herhalde. Exxen’in Gibi gibi popüler ve kaliteli bir yapımı olmasına rağmen diğer işlerinin çoğu, başta İşte Bu Benim Masalım olmak üzere, çok vasat olduğundan bu platform genel ortalamada düşük kalıyor. Piyasaya sonradan giren ve az sayıda yerli orijinal yapımı olan Disney+’ta Arayış, Aktris ve Kaçış’ın bekleneni verememesi, Prime Video’da ise hayal kırıklığı yaratan Bihter’in 3,6’lık IMDb skoru bu platformların ortalamasını düşüren yapımlar.

Pelin Diştaş’ın Netflix’ten ayrılması

Geçtiğimiz hafta Netflix Türkiye, yerli içeriklerden sorumlu Pelin Diştaş ile yollarını ayırmıştı. Diştaş, platforma seçtiği projelerde hep aynı yapımcılara ve aynı oyunculara iş vermesi nedeniyle sıkça eleştiriliyordu. Fakat Netflix’in yerli içerik kalitesinin gerçekten düşük olup olmadığına dair kişisel yorumların ötesinde bir şey olmadığından bu veri analizini yaptım. Toplam ağırlıklı ortalamalarda Netflix’in çok geride olduğu ise bu analize göre somut bir sonuç.

Netflix yapımlarının IMDb ağırlıklı skor ortalamasının yıllara göre dağılımı

Netflix’in yerli orijinal projelerindeki IMDb skorlarının ağırlıklı ortalamasının yıllara göre seyrine baktığımızda ise yine gözle görülür bir düşüş söz konusu. Hiçbir yıl yedi puanın üzerine çıkmayan Netflix ortalaması özellikle son iki senede 5,8 seviyesine kadar gerilemiş durumda.

Tüm bunlar, hem sektör profesyonellerinden hem de izleyicilerden gelen homurtuları doğrular nitelikte istatistikler. Çok açık ki yabancı dijital platformlar, popülerlik olarak daha niş ve kaliteli işler yapan yerli platformlardan ileride olsa da kalite olarak geride. Tabii yerli içerikleri bir de aynı platformlardaki yabancı içeriklerle kıyaslamak iyi olurdu ama yabancı içerik sayısı çok fazla olduğu için bu yazının çerçevesinde dahil edemedim.

Dijital platformlar adeta aşağı doğru bir yarışta. Zaten tartışılacak bir niteliktelerdi, bu durumları giderek daha kötüleşiyor. Arada çok popüler ve kaliteli Gibi, Bir Başkadır, Şahsiyet, İlk ve Son gibi işler olmasa seviye iyice yerlere düşecek. Belki sinema endüstrisi genel olarak biraz böyle. Yani 10 dizi çekiliyor ve aralarında çok iyi çıkan iki üç tanesi batan diğer yedi sekiz diziyi kurtarıyor.

Belki böyle olmak zorunda değildir!

Muhtemelen tekelleşme, network ve çıkar ilişkileri normal şartlar altında yayınlanmayacak bazı dizilerin platformlara girmesini sağlıyor (Kim demiş kapitalizmde yolsuzluk ve yozlaşma olmaz diye?). Fakat sonuç ortada: İşler yolunda gitmeyince sorumlular bedel ödeyebiliyor ama eğer “X” gidip yerine “Y” gelecekse hiçbir şey değişmiyor. Birkaç sene içinde Y de kendi ağını kurar ve X’inkinden farklı ama yine hep aynı kadrolara iş verir. Benim kişisel fikrim dijitalleşmenin, birçok alanda olduğu gibi, dizi/film sektöründe de yozlaşmayı artırdığı yönünde. Ama daha fazla rol çalmadan detaylı tartışmayı buradan sinema yazarlarına devredeyim.

Yazar hakkında

Anıl Aba

İktisat alanındaki lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi ve London School of Economics'te çift diploma programı ile tamamlayan Anıl Aba, doktora derecesini Amerika'da Utah Üniversitesi'nden aldı. Rusya'da School of Advanced Studies'te bir yıllık post-doc yaptıktan sonra 2018 senesinde Türkiye'ye dönüp Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünde ders vermeye başladı. Aba, aynı zamanda BirGün gazetesinde düzenli olarak popüler iktisat üzerine yazılar yazmaktadır.