Pandemiden beri ses üzerine sesli düşünüyoruz. Clubhouse bir hışımla geldi geçti belki ama bloglar kadar tarihi olan podcast, altın dönemlerini yaşıyor desek yeridir. Her ne kadar dinleyici talebi artsa da podcast üreticilerinin gelir kazanmaları, video içerik üreticileri kadar kolay değil hâlâ. Spotify, Türkiye’de reklam gelirlerini podcastlerle paylaşmamaya ısrarla devam etse de markaların bu alana giderek daha çok yöneldiğini ve yeni gelir kazanma imkânlarının oluşmaya başladığını görüyoruz. Bazen dinamik reklamla bazen içeriğe sponsor olarak karşımıza çıkan markalar, kendi serilerini de üretiyorlar artık. Reklam piyasası için küçük ama podcast ekosistemi için büyük adımlar bunlar.
Markalara podcast üretimi konusunda destek veren, oldukça da genç bir ekip Bubble Works Media. Kendi içeriklerini yaparak çıktıkları yolculuklarında yatırım da almışlar, ekosistemi büyütmek adına oluşturdukları bir toplulukları dahi var. Beşinci yılına giren Bubble’ın hikâyesini kurucu ortaklar Seha Gürbüz ve Atakan Babacan ile konuştuk.
“Orijinal içeriklerimizin sponsora ulaşması yıllarca sürdü”
Bubble Works Media nasıl başladı? Boş iş nasıl gelir üreten bir işe dönüştü?
Seha: 2019 yılının başında, “Girişimcilik boş iştir” diyenlere nazire yapma amacıyla ortağım Atakan Babacan ile birlikte Boş İşler podcastini başlattık. Girişimcilik ekosisteminin önde gelen isimlerini ağırladığımız bu podcast ile elde ettiğimiz etkiyi, bir podcast üretim ağı ve yeni nesil medya şirketine dönüştürme hedefindeydik. Bu doğrultuda, 2022 yılının başında, kurucu yatırımcı ortaklarımızdan GOOINN’in venture builder yapısıyla Bubble Works Media adı altında şirketleştik. Bugüne kadar kurumsal içeriklerle birlikte toplamda 28 podcast kanalını hayata geçirdik. Aynı zamanda 85.000 podcastseveri aşan bir topluluk olan Türkiye’nin en büyük podcast komünitesi Podcast Dinliyorum’la da bireysel podcast üreticilerine destek oluyoruz. Hem kurumsal hem de orijinal içeriklerle uçtan uca podcastler üreten, aynı zamanda yeni nesil medyanın tüm araçlarıyla podcast mecrasını destekleyen bir medya şirketi konumundayız.
Podcastlerin, pazarlamacıların hedeflerine uygun olan ne gibi avantajları var?
Atakan: Podcast mecrasının en büyük avantajlarından biri, dinleyicilerin birçok pasif zamanını podcast dinleyerek değerlendirebilmeleri. Yemek yaparken, toplu taşımada, çalışırken podcast dinlenebiliyor. Ayrıca dinleyiciyle derin bir bağ kurulmasını sağlaması, derinlikli konuların anlatılması, video içeriklerine oranla daha düşük maliyetli olması, uzmanlık gerektiren konuların işlenerek niş bir kitle oluşturması gibi avantajlara sahip.
Spotify Türkiye’de podcastlerla gelir paylaşmıyor, öte yandan YouTube’da artık podcastler de var ve YouTube bunu teşvik de ediyor. Platformların Türkiye stratejileri nasıl şekilleniyor, nelere yol açıyor?
Seha: Şu bir gerçek ki platformların desteğini almak her üreticinin hakkı. Bu kendi pazarlama stratejilerinde podcaste daha çok yer vermeleri olabilir, gelir modeli sunmaları olabilir, içerikleri platformlarında daha da görünür kılmaları olabilir. Tüm bunlar içeriklerin kalitesinin ve çeşidinin artmasına sebep olacak. Şu an bu alanlarda ülkemizde eksiklikler var, biz de durumun farkındayız. Özellikle YouTube Music’in podcaste yakın zamanda RSS tabanlı yükleme yapılabileceği haberleri bu alanda iyileşmelerin olacağını gösteriyor hepimize. Biz de Bubble Works Media olarak tüm platformlarla iletişim hâlinde olarak desteğimizi her zaman veriyoruz.
Atakan: Şu an ülkemizde gelir modeli yok platformlarda. Ancak bu teknolojinin olmamasıyla alakalı bir durum değil. Spotify’da özellikle Amerika’da ve birçok Avrupa ülkesinde platformdan para kazanılıyor. Türkiye’de de bu tarz yatırımların gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu tarz olumsuz durumlar tabii ki sektörü etkiliyor ancak doğru dağıtıcı uygulamalarla podcasti dağıtırsak, pre-roll, post-roll reklam modellerini kullanabilir, kurumlara özel serilerle ve entegre reklamlarla gelir elde etmemiz yönünde hiçbir engel bulunmuyor. Umuyorum ki mecraya olan ilginin bu artış trendiyle birlikte platformların da yatırımları artacak ve içerik üreticileri hak ettiğini alabilecek.
Podcast, bloglar kadar eski ancak ekonomisi bir türlü oturmamış gözüküyor. Siz nerelerde zorlandınız ve o zorlukları nasıl atlattınız?
Atakan: Kesinlikle öyle. Podcastlerde kullandığımız RSS teknolojisine bakarak bile ne kadar eski olduğunu anlayabiliriz. Podcast üreterek gelir elde eden bir medya şirketi olarak biz de birçok zorluk yaşadık. Orijinal içeriklerimizin sponsora ulaşması yıllarca sürdü diyebilirim. Bu zorlukları aşarken motivasyonumuz her zaman podcaste inanmamız, düzenli içerik üretmemiz ve tabii ki dinleyicilerimiz oldu. Kurumsal içeriklerimizde podcastin önemini vurgulayarak, mecranın kurumlara kattığı değerleri detaylı bir şekilde anlatmak için yüzlerce toplantı gerçekleştirdik. Ülkenin önde gelen birçok şirketinin podcast kanallarını hayata geçirerek sektöre değer katmaya devam ettik. Zorluklar hiç bitmiyor, ancak podcastin dinleyiciler nezdinde etkisinin artıyor oluşu bu zorlukları atlatmamızı sağlıyor.
“Podcastin önemini anlatmaktan ziyade nasıl başarılı bir şekilde uygulayabileceğimizi konuştuğumuz olumlu bir dönemdeyiz”
Markaların podcaste bakışı nasıl? Ne umuyorlar ve ne buluyorlar?
Seha: Markaların podcaste bakışı son yıllarda oldukça pozitif yönde bir gelişme göstermiş durumda. Bu durumu, yaptığımız toplantılarda açıkça gözlemleyebiliyoruz. Şu anda, podcastin önemini anlatmaktan ziyade nasıl başarılı bir şekilde uygulayabileceğimizi konuştuğumuz olumlu bir dönemdeyiz. Elbette, bir podcast üretim ağı olarak, işin başında kurumların bu platformu bir influencer pazarlaması olarak değerlendirmemesi gerektiğini vurgulamak önemli. İletişimin güven odaklı olduğunu, marka amacının dinleyiciye etkili bir şekilde aktarıldığını belirtiyoruz. Beklentileri ve çıktıları sağlam bir temelde planladığımızda, istenen hedef kitleye etkili bir iletişimle erişiyoruz.
Marka işbirliklerine başladığınız günden beri bir şeyler değişti mi pazarlamacıların podcaste bakışında?
Seha: Beklentiyle çıktıyı eşitlediğimizde podcaste bakışın da pozitif yönde değiştiğini gözlemliyoruz. Pazarlama takımları, zaman içinde podcastin sağladığı güven odaklı iletişim fırsatını deneyimledikçe, üretilen içeriklerin şekilleneceğini ve bu yaklaşımla gelişeceğini düşünüyorum.
“Bir podcast ağıyla çalışmak zaman tasarrufu sağlar ve sponsorluk şansını artırır”
İçerik üreticileri podcastlerine sponsor bulmak için nasıl bir yol izlemeli?
Seha: Öncelikle, içeriğin düzenli bir frekansta yayınlanması, ses kalitesinin yüksek olması, kanalın belirli bir konsepte sahip olması, dinleyici sayısını artırmak için verilerin dikkatlice incelenmesi, dinleyicilerle sosyal medya aracılığıyla etkileşime geçilmesi, yeni bölümlerde paylaşımların yapılması, başlık, açıklama ve kapak görseli gibi temel unsurların eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi kritik önem taşıyor. Bu aşamalardan sonra iki seçenek var. Bireysel bir şekilde devam edilebilir ya da bir podcast ağıyla çalışılabilir. Bir podcast ağıyla çalışmak zaman tasarrufu sağlar ve sponsorluk şansını artırır. Çünkü podcast ağları, iş modelleri gereği birçok kurum ve ajansla çalışarak sponsorluk olanakları bulabilirler. Bireysel olarak devam etmek isteyen içerik üreticileri, markalar için kolayca erişilebilir olmalı, kendileri markalara ulaşmalı, bilgilerini içeren sade bir sunum hazırlamalı ve özel seri önerilerinde bulunmalıdır. Şu an maalesef Türkiye’de bireysel üreticiler, istedikleri sponsorlukları bulmada zorlanabiliyorlar; ancak tüm bu hazırlıkları yapmak, sponsorluk bulma şansını artıracaktır.
Türkiye’de podcast endüstrisi genel olarak ne durumda? Nelere ihtiyaç var?
Atakan: Öncelikle podcaste çok daha fazla sayıda dinleyici kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bunun için tüm ekosistem elimizden gelenin çok daha fazlasını yapmamız gerektiğine inanıyorum. Podcast komünitemiz Podcast Dinliyorum’la aylık milyonlarca erişime ulaşıyoruz. Buradaki amacımız da mecranın güçlenmesi ve hem bireysel hem de başka podcast ağlarının çok daha fazla dinlenmesini sağlamak. Bunun ardından gelir modellerinin sürekliliğini sağlamak adına ajansların, kurumların ve podcast ağlarının iş birliğini artırmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Podcastin bir alternatif mecra değil de ana mecra olarak konumlanması gerekiyor. Tüm çalışmalarımızı da bu doğrultuda yapıyoruz.