Sekiz yılı aşkın süredir dijital yayıncılık yapan GZT, son yıllarda YouTube’taki varlığını daha da güçlendirmeye odaklanmış durumda.
2018’den bu yana GZT yayın yönetmenliği görevini üstlenen Doğukan Gezer, dijital yayıncılık stratejilerini, YouTube globalleştirme süreçlerini ve dijital medya dünyasındaki değişimlere platform olarak nasıl uyum sağladıklarını anlattı.
GZT sekiz yılı aşkın süredir dijital yayıncılık yapıyor. YouTube da bu yayın alanlarından biri. YouTube macerası nasıl gidiyor, onunla başlayalım.
İlk günümüzden bu yana çok yönlü bir strateji yelpazesi ile sekiz yılı aşkın süredir dijital yayıncılık yapan dijital bir medya markasıyız. Her sosyal medya platformuna özel yaklaşarak yayın akışları oluşturuyor ve platformların dünyalarına göre spesifik refleksler sergiliyoruz.
Son yılımızda ise bu strateji seçeneklerine bir yenisini daha ekleyerek YouTube kanalımızı geliştirmeye başladık. Her dijital yayıncı gibi platformların bizlere sunduğu imkânlar çerçevesinde hareket alanı arıyoruz ve tüm platformlarla yakın iletişim kurarak bu alanı genişletmek için çalışıyoruz. Bu çalışmalarımız neticesinde önce videolarımızın başlık-spot metinlerini çok dilli şekilde çeşitlendirebilme ve peşine manuel altyazı ekleme özelliklerini kullanmaya başladık.
YouTube globalleştirme programı nasıl başladı, böyle bir ihtiyaç olduğunu nasıl fark ettiniz, nasıl bir stratejiyle yola çıktınız?
Az önce anlattığım sürecin ardından YouTube’un ender olarak kaliteli yayıncılara tanıdığı dublaj ekleme özelliğinin de devreye girmesiyle uzun hikâye yazabileceğimiz bir potansiyeli olan YouTube globalleştirme stratejimize başladık. Beta dönemi olarak tanımladığımız süreçte ne gibi adımlar attığımızı paylaşayım.
İlk olarak editör kadromuzun kendi videolarını sosyal medya ekibimizle birlikte İngilizce markaladığı bir süreç vardı. Burada başlıklandırma, altyazı ve dublajı yayının sahibi yapıyordu. Sonrasında genişletmek için bir işbirliği programına başladık ve üniversitede okuyan yabancı dil öğrencilerine kendi dillerinde başlıklandırma ve altyazı girişi için haber merkezimide ağırladık. Kolektif bir çalışmanın haber merkezi düzeni içerisinde iyi sonuçlar verdiğini her zaman tecrübe edebiliyoruz.
Daha sonra yapay zekâ dublaj çalışmalarına başladık ve uluslararası yapay zekâ ses dönüştürme projeleriyle işbirlikleri kurarak çok dilli seslendirme faaliyetine başladık. Burada farklı olarak bir yapay zeki sesi değil editörün kendi sesinin klonlanarak çevrilmesi önemli. Her editörümüz kendi sesinin klonu ile videolarını çok dilli şekilde anlatıyor.
“Türkiye perspektifinden bakarak bir açıklayıcı gazetecilik faaliyeti yapıyoruz”
GZT dışında Türkiyeli ve yabancı kamuoyuna yönelik yayın yapan başka markalar da var. Üstelik medya yelpazesinin farklı renklerini temsil ediyorlar. Yola çıkarken kendiniz için belirli hedef kitleler ve nişler belirlediniz mi? Yoksa deneysel bir şekilde mi başladınız?
GZT olarak dijital yayıncılık dünyasına adım attığımızda belirlediğimiz hedef kitle hâlâ aynı. Hedef kitlemiz dijital medyada vakit geçiren ve haber-bilgi tüketmek isteyen herkes. Herhangi bir yaş grubu belirlemedik çünkü platformların diline özgü yayın yaptığımız için o platformu kullanan kişi, dilimizi benimseyip anlayabiliyor.
Türkiye’de uluslararası yayınları yakınen takip ediyoruz. Buradaki stratejimizde temel farkımız dijital yayıncılık anlayışımız. Özel habercilik, iç politika ya da niş kitlelere alternatif yayın gibi bir kategorilendirmemiz söz konusu değil. Bunun yerine Türkiye perspektifinden bakarak bir açıklayıcı gazetecilik faaliyeti yapıyoruz. Bu noktada ürettiğimiz her içeriğin yerel değil uluslararası bazda da ilgi görmesi mümkün oluyor. Ayrıca yayınlarımızda kullandığımız söylem dilinden kurgu tekniklerine kadar yayıncılığın birçok alanında uluslararası standartlarda yayın yapıyoruz. Bu da farkımızı bir şekilde ortaya koymamıza imkân tanıyor.
Bu uluslararasılaşma kapsamında farklı uluslardan çalışanları da aranıza kattınız mı?
Farklı ulusal arka planlardan gelen kişileri bir arada tutmak zordur. Burada Kanada’da farklı disiplinlerden markalara yerelleştirme proje tecrübeleri bulunan Alex devreye giriyor. Dünyada hem Sony, Puma gibi farklı disiplinlerden markaların, hem de Netflix, Tabii gibi yayın markalarının sık başvurduğu bir iş tanımı bu yerelleştirme Alex de GZT olarak “globalleştirme” dediğimiz bu süreci kurduğu ekiple birlikte yönetiyor.
İngilizce, Rusça ve Arapça dillerinde kalite kontrol editörleri ile çalışıyoruz. Diğer altyazı dillerimizde de genç dil öğrencileriyle birlikte bu süreci yürütüyoruz. Ayrıca etkileşim ekibimiz de globalleştirme verilerini yakından takip ederek stratejilerimizi olgunlaştırıyor. Örneğin haber merkezinde hangi formatın, hangi dilde ilgi gördüğü sorusunun yanıtı bizim için altın değerinde. GZT Haber Merkezi’nin kurulu dinamiği ile Alex’in farklı ülkelerden koordine ettiği ekibin çıktılarını almaya başlıyoruz. Bu süreç tahmin edilen zorlukları aşmamızı da sağladı.
Rusça ve Özbekçe gibi dillerde izlenme ve dinlenmeleriniz var. Türkiye’de geçmişte sınır dışına taşan yayınlar çoğu zaman Balkanlar gibi coğrafyaları hedeflerdi. Bu yeni bir pazar denebilir. Burada yaratmak istediğiniz etki tam olarak ne?
Coğrafya bazında ilgi ve tercihler bahsettiğiniz gibi Türkiye’de yıllara göre farklılık göstermiştir. Bu kapsamda aslında GZT’nin sınırları aşma hikâyesi de Azerbaycan’dan elde ettiğimiz bir izlenme sonucu ortaya çıktı. İzlenme verilerini incelediğimizde Azerbaycan’ın Avrupa ülkelerini aşması ve ciddi bir teveccüh görmemiz “içeriğimizin anlaşıldığı her ülkede sonuç alma potansiyelimiz var” sonucunu doğurdu. Bu strateji doğrultusunda ilk dönemlerde Türk Dünyası kategorisini de yoğunlaştırarak Azerbaycan’dan elde ettiğimiz uluslararası izlenme rakamlarını yükselttik.
Türkiye’den, 1.5 milyondan fazla abonesi olan bir YouTube haber kanalı olarak Azerbaycan’dan %10’dan fazla abonemizin olması oldukça kıymetli. Şimdi her ay farklı değişkenlerle farklı dikeyleri, dil ve coğrafyalar deniyoruz; karşılık aldıkça inşa edeceğimize inandığımız benzer hikâyeler için çabalıyoruz.
Farklı dillerden yorumlar da alıyorsunuz? Bu yorumları modere etmek için özel bir biriminiz var mı?
Halihazırda GZT Haber Merkezi’nde ilk günden kurduğumuz yorum-etkileşim kontrol ekibinden arkadaşlarımız bu yorumları da yapay zekâ üzerinden anlık olarak çevirerek takip ediyor. Sonrasında değerlendirme ve yanıt verme süreci için ilgili editörü ile bu yorumu paylaşıyor. Bir video altında farklı dillerde tartışmalar çıktığında biraz da mesleki refleks ile sevinip bu süreci takip ediyoruz.
Dijitalleşme ve sosyal medya mecraları ile yayıncılık nasıl bir değişim yaşıyor, sizin gözlemleriniz ne yönde?
Yayıncılık alanında son 10 yılda yaşanan bu büyük şekil değişimine yakınen şahit olanlardanım. Temel gazetecilik unsurları ve tecrübesinin birçoğunun dijital alanda karşılığı bulunmuyor maalesef. Bunun yanı sıra dijital haber merkezinde çalışan editör ya da gazetecinin de artık farklı özelliklerinin olması gerekiyor. Bir içeriğe imza atmak bundan 10 yıl önce yeterli ve kıymetliydi. Şimdi ise imza atılacak platformdan, bu içeriğin teknik kalitesine, pazarlanma aşamalarına harcanan mesaiden sonrası algoritmanın refleksinin takibine kadar birçok yeni ancak edinilmesi şart görevler var. Bu noktada gazetecilerin “check listesinin” de değişip dönüştüğünü söyleyebiliriz.
Ancak dijital yayıncılık dünyasında sık rastladığımız esas problem, geçmişten koparken bir yandan da haberciliğin deforme edilmesi. Yani, etkileşim uğruna yapılan yayınlar. GZT olarak geleneksel kodlar ile yayıncılık yapıyor; doğrulanmış ve sorumlu yayıncılık geleneğini sürdürmeye gayret ediyoruz.
GZT multimedya üretimi alanında kuvvetli aktörlerden biri. YouTube, YouTube Shorts, Instagram Reels gibi alanlardaki görünürlüğünüzü global olarak artırırken dikkat ettiğiniz detaylar neler? Örneğin çok dilli yayın için farklı dillere özel hesaplar açmak mı, çeviri özellikleri mi?
Tüm platformların yakın gelecekte YouTube’un sunduğu bu çok dil özelliğini devreye alacağını düşünüyorum. Ancak bugünden baktığımızda tüm platformlarda ağırlıklı takipçi kitlemiz Türkiye’den olduğundan Türkçe yayın yapıyoruz. İstisna diyebileceğimiz kriz yayınları sırasında ise Instagram, Twitter, Facebook’ta altyazı ve açıklamalara İngilizce notlar düşerek içeriklerimizin farklı dillerde de tüketilmesini amaçlıyoruz. Bu noktada özel hesapların açılması, yönetilmesi ve büyütülmesi daha zor olacağından kolay ve doğru yol olan çeviri özelliğini geldiği her platformda kullanmayı planlıyoruz.
Yapay zekâdan bu çok dilli operasyonda ne oranda yararlanıyorsunuz?
Yapay zekâ çok dilli operasyon sürecinde haber merkezimizin en yoğun çalışan editörlerinden biri. Çok dilden önce yapay zekâyı konu önerileri, format tercihleri, markalama süreçleri için kullanıyorduk. Sonrasında YouTube kapak görsellerimizi de yapay zekâ üzerinden ürettiğimiz prompt’lar ile yine yapay zekâ üzerinden ürettiğimiz görseller ile oluşturmaya başladık.
Şimdilerde ana metnin Türkçe olarak altyazılandırılması, sonrasında çok dile çevrilmesi, sonrasında dublaj için seslerin klonlanması ve uygulanması gibi noktalarda farklı yapay zekâ uygulamalarından yararlanıyoruz.
“Medya okuryazarlığına değer katacak ve dijital yayıncılara ilham olacak yayınlara imza atmaya gayret ediyoruz”
Türkiye’nin dış politikasının bir tahmin edilebilirlik arz ettiğini söylemek güç. Bu tarz bir ortamda GZT’nin pozisyonunu nasıl belirliyorsunuz? Etik ilkeler, kuruma ait editoryal politikalar gibi çıkış noktalarınız var mı? Ya da gazetecilik duygusu ile mi karar alıyorsunuz?
Her ülkede yayın yapan her yayıncının yaşadığı gibi biz de yayın politikası ve pozisyon belirleme hususunda tercihlerde bulunabiliyoruz. 10 yıla yakın süredir devam eden yayın süreçlerimizde genel olarak iç politika saiklerine karşı pozisyon almadan dış politika bazında editoryal tercihlerde bulunduk. Ancak genel perspektifte açıklayıcı gazetecilik faaliyeti üstlendiğimiz için net bir pozisyon alma ve daha ötesinde bunu yayına yansıtma durumumuz olmuyor. Etik ilke ve editoryal politikamız ile izleyicilerin medya okuryazarlığına değer katacak ve dijital yayıncılara da ilham olacak yayınlara imza atmaya gayret ediyoruz.
Çok dilli yayınlarımızın gazetecilik açısından faydasını gördüğümüz bir kriz yayını süreci içerisindeyiz. Filistin’e dair her gün yaptığımız YouTube yayınlarını eşzamanlı çevirerek globale de taşıyoruz. Ve bu çalışmalar ile uluslararası arenada tek sesli İsrail yanlısı yayınlara alternatif oluyoruz. Bilindiği gibi Batı menşeli birçok uluslararası medya markası bu süreçte kötü bir sınav veriyor ve hatta bazen özür dileyerek bu durumu kabul dahi ediyorlar. Bu noktada GZT devreye gidiyor ve tek sesli bu yayıncılık tekelini kırma gayreti ile krizi Filistin tarafından da ele alıyor. Bu dönemde global izleyici rakamlarımızın arttığını gördük. Çünkü Avrupa’da da izleyiciler tarafından alternatif arayışları başladı.
Yakaladığınız ivme ile ilgili olarak paylaşabileceğiniz niceliksel veriler var mı?
Son ay verilerinden çıkarımlarımızı paylaşayım. Yurt dışı izlemelerinde Azerbaycan’ı Rusya, Almanya, ABD takip etti. Rusça, İngilizce, Almanca dublajda ilk üçte yer aldı. Rusça ve Özbekçe dublajlarda izlenme oranımız artmasıyla birlikte o bölgelerden yerel izleyicilerin yorumları içeriklere yansımaya başladı.
Globalleştirmeyi bu ay YouTube shorts ve canlı yayınlarımızda da uyguladık. Buralarda da benzer rakamlar görmemiz teknik açıdan doğru bir adım attığımızı gösterdi. Yurtdışından elde edilen izlenmelerin de bir ekonomik çıktısı var. Her ne kadar operasyonel faaliyeti yüksek olsa da çıktısı da YouTube gelirine yansıyor. Ülkelere göre değişen reklam kazancı bizim de bu ülkelerden elde ettiğimiz izlenme ile YouTube gelirimize yansıyor.
Son 28 günde kazanılan 80.000 abonenin 25.000’i yurt dışından izleyiciler tarafından oluşuyor. Bu noktada yeni gelen aboneleri kanalda tutmak için de özel çaba sarfediyoruz. Bilindiği gibi araştırmalara yansıyan kullanıcı deneyimlerine göre abone ve takipten çıkma refleksi çok yaygın. Buna karşı örneğin hangi içeriğimiz daha çok yabancı abone çektiyse onlara ağırlık vermeye çalışıyoruz.
GZT’yi takip edebileceğiniz sosyal medya hesapları şu şekilde: gzt.com, YouTube, X, Instagram, LinkedIn, Facebook.