Gri bir apartman duvarında kırmızı su boruları ve her katta birkaç tane klima görülüyor.

Yapay zekâyı klima gibi düşünmek

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Pulitzer, CS:GO, AMP, yapay zekâ teknolojileri.
Getting your Trinity Audio player ready...

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında mevcut gündemimizden uzaklaşmak için bir fırsat yaratmak ve ilginç bir konudan bahsetmek istedim: Gazeteciliğin yapay zekâ teknolojileriyle ilişkisinin klimalarla olan ilişkisine benzerliği.

“Ne Okuduk” bölümünde bu yılın Pulitzer ödülleri, Google’ın AMP projesinin nasıl başarısız olduğu, CS:GO haritasıyla haber yayınlayan bir gazete ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Helsingin Sanomat'ın tasarladığı CS:GO haritasındaki gizli odadan bir ekran görüntüsü. Duvarda Ukrayna haritası, yazılar ve fotoğraflar var. Öndeki masanın üstünde de fotoğraflar ve bazı dosyalar dağınık bir şekilde duruyor.
Helsingin Sanomat

Bu hafta ne okuduk?

Pulitzer Ödülleri Açıklandı

Pulitzer ödülleri yalnızca geçtiğimiz yıl boyunca ABD’de öne çıkan gazetecilik başarılarını özetlemekle kalmıyor aynı zamanda bunlar üzerinden gündemin önemli başlıklarına ve gazetecilik trendlerine bakmamıza da fırsat veriyor. Bu yüzden her yıl bültenimizde bu ödüllere yer veriyoruz.

Bu yılın ödüllerinde Ukrayna’da başlayan savaş ve oradan yapılan gazetecilik ciddi bir şekilde ağırlığını koydu. Bu büyük anlamda herkesin beklediği bir sonuçtu ve çatışma koşullarından haber ulaştırmak için işlerini yapan gazetecilerin ödüllendirilmesini herkes bekliyordu.

Mona Chalabi’nin Jeff Bezos’un ne kadar zengin olduğunu anlatan çalışması en iyi görselleştirilmiş haber ödülünü alarak bu türde nasıl yaratıcı işler yapılabileceğine iyi bir örnek verdi. Ancak bu yılın ödüllerinde öne çıkan yayın Alabama’nın yerel haber sitesi AL.com oldu. NYT, AP, WaPo ve LA Times ile birlikte bu yıl iki ödül birden alan yayın küçük ekibine ve yerel bir yayın olmasına rağmen toplam Pulitzer sayısını da dörde çıkardı.

Rusya’nın Sansürünü CS:GO ile Aşmak

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle birlikte savaşa dair her türlü haber ve bilgi ülke içerisinde ciddi bir şekilde kontrol ediliyor ve sansürleniyor. Bu da ülkede yaşayanların gerçekte olan bitene dair sağlıklı bilgiye erişimini imkânsız hâle getiriyor.

Uluslararası basının sansürsüz bilgiye ulaşmak isteyen Ruslar için Telegram kanalları açmak gibi farklı yollar denediğini gördük ancak en yaratıcı fikir Finlandiyalı gazete Helsingin Sanomat’tan gelmiş. Counter Strike: Global Offensive (CS:GO) oyunu için “de_vonya” (vonya Rusçada savaş demek) adını verdikleri özel bir harita tasarlayıp oradaki gizli bir odaya savaşla ilgili haberler, harita ve görseller yerleştirmişler.

CS:GO ülkemizde olduğu gibi Rusya’da ciddi bir oyuncu kitlesine sahip ve oyun için isteyen herkesin kendi haritasını tasarlayıp paylaşabilmesi oyunun sürekli ilgi çekici kalmasını sağlıyor. Ancak bir gazetenin insanlara ulaşmak için bu oyuna özel bir harita tasarlamayı akıl etmesi, yaratıcılığın sınırının olmadığına dair harika bir örnek. Eğer haritayı merak ediyorsanız oyun içerisinde “de_vonya” araması yapıp oynayabilirsiniz.

Suudi Arabistan ve Katar’ın Medya Rekabeti

Körfez ülkeleri her ne kadar ekonomik anlamda büyük aktörler olsa da söz konusu dünyanın gözündeki konumları olduğunda malum sebeplerden dolayı iyi bir noktada değiller. Bu yüzden özellikle Suudi Arabistan son dönemde kendisiyle ilgili algıyı değiştirmek için büyük bir çaba harcıyor.

Görünüşe göre bunun bir ayağı da medya üzerinden gerçekleşecek. Körfez bölgesinden çıkan medya kurumları arasında dünya çapında etki sahibi olmayı başaran çok az isimden birisi Katar merkezli Al Jazeera. Suudi Arabistan bu noktada Katar, Dubai ve BAE’nin çok gerisinde ve sahibi oldukları Al Arabiya da pek etkili olmuyor. 

Suudi Arabistan devleti tarafından kurulacak olan yeni yayının bir yandan Al Jazeera ile rekabet etmesi, diğer yandan da onların stratejisini kullanarak Katar ve Dubai gibi ülkenin imajını düzeltmeye çalışması planlanıyor. Ama dünyada gazetecileri öldürmesiyle bilinen bir ülke için bu strateji ne kadar etkili olur zaman gösterecek.

Google’ın AMP Felaketi

Medyanın ve gazetecilerin büyük teknoloji şirketlerine neden güvenmemesi gerektiğini ve bağımsız olmalarının önemini bültende sıkça vurguluyorum. Ancak bunun arkasındaki sebepleri özetleyecek birkaç örnek seçmem istense Google’ın AMP projesi kesinlikle listenin ilk üçüne girerdi.

David Pierce tarafından yazılan bu kapsamlı AMP dosyası da neden bunun iyi bir örnek olduğunu çok iyi anlatıyor. Google’ın mobilde daha hızlı ve iyi bir website yayıncılığı iddiasıyla dayatmaya çalıştığı standardın nasıl Google tarafından yayınları manipüle etme aracına dönüştüğünü ve projenin nasıl dev bir başarısızlığa dönüştüğünü detaylı bir şekilde gösteriyor.

Google’ın bu kötü fikri yalnızca yayıncılara zarar vermekle kalmadı, aynı zamanda onların Google’a olan güvenini de ciddi bir şekilde sarstı. Bundan sonra Google ne kadar iyi niyetli davransa da medya ve gazetecilik sektöründeki herkes kendilerine —haklı olarak— aşırı şüpheyle yaklaşacak.

Kısa Kısa

🇪🇺 Mediahuis AB politikaları üzerine yayın yapan Euractiv’i satın alıyor.

🧑‍🎓 Politico’nun kurucusu Allbritton, gazeteci adaylarını eğitecek bir enstitü kurmak için 20 milyon dolar ayırmış.

🇮🇱 Shireen Abu Akhel’in öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti ama CPJ’nin raporu geçtiğimiz yirmi yılda olduğu gibi bu sefer de İsrail ordusunun hiçbir sorumluluk almadığını söylüyor.

🇫🇷 Fransız gazeteci Arman Soldin Ukrayna’da Rusya’nın roket saldırısında öldürüldü.

🤥 Yazar Jonathan Eig, Martin Luther King’in Malcolm X hakkındaki meşhur eleştirisinin uydurma olduğunu 58 yıl sonra ortaya çıkarmış.

🎙️ Birleşik Krallık’ta podcast sektörünün önde gelen beş aktörü tecrübelerini paylaşmak için bir girişim başlattı.

Gri bir apartman duvarında kırmızı su boruları ve her katta birkaç tane klima görülüyor.
Unsplash

Haftanın odağı: Yapay zekâyı klima gibi düşünmek

Her popülerleşen yeni teknolojiyle birlikte bunun gazetecilik ve medya üzerindeki etkisini, “yıkıcı sonuçlarını” ve benzer birçok şeyi tartışıyoruz. Çoğu zaman altı boş hype kampanyaları ekseninde dönen bu tartışmalardan da pek fayda görmüyoruz. 

Son birkaç aydır bu tartışmaların aktörü yapay zekâ teknolojileri. Sürekli olarak yapay zekânın yapacağı yıkıcı değişimler, kaybolacak meslekler ve büyük dönüşümler gibi iddialar okumaktan ne teknolojiyi doğru bir şekilde anlamak ne de onu nasıl kullanabileceğimiz üzerine düşünmek için enerjimiz kalıyor.

Oysa biraz soluklanıp hem bu teknolojileri daha soğukkanlı bir şekilde ele alsak hem de gazeteciliğin teknolojiyle ilişkisini daha iyi anlasak zamanımızı bunlarla kaybetmeyip daha verimli kullanabileceğiz. Ama bu teknolojilere yatırım yapanlar, sürekli olarak geride kalma korkusu pompalayarak bunun kötü bir fikir olduğunu düşünmemize sebep oluyorlar.

Tam da bunlar üzerine düşünürken Johannes Klingebiel’in blogunda paylaştığı yazı ve öneriye denk geldim ve bunun hem yapay zekâ hem de karşımıza çıkacak yeni teknolojiler konusunda izleyebileceğimiz iyi bir taktik olduğunu düşündüm. Önerisi basitçe şu: Yapay zekânın gazetecilik üzerindeki etkisine klimaların etkisi gibi bakmak.

Gazeteciliğin tarihinden ve teknolojinin buradaki etkisinden bahsederken genellikle doğrudan işin üretiminde kullanılan araçlara ve iletişim teknolojilerine odaklanıyoruz. Ancak mesleğin dönüşümüne arka planda ciddi katkıları olan birçok başka teknoloji de var. İlginç bir şekilde klima da bunlar arasında.

1940’lı yıllar gazetelerin genellikle matbaayla aynı binada olduğu ve aşırı kalabalık ofislerde yapıldığı bir dönemdi. Bu çalışma ortamı çoğu insan için fazla cazip gelmiyordu ve çalışanların da sağlığını ve verimini ciddi bir şekilde etkiliyordu. Ancak klimaların gelişip yaygınlaşmasıyla birlikte gazeteler bunu hızlı bir şekilde benimseyip ofislerini klimalarla donatmaya başladılar. Bu da gazetecilerin daha iyi bir ortamda çalışmaya başlamalarını ve doğal olarak verimliliklerinin artmasını sağladı. Bu dönüşüm mesleğe ilgi duyan kesimlerin de değişmesini de beraberinde getirdi.

Bu şekilde baktığımızda şu anda yapay zekâ adıyla andığımız Büyük Dil Modellerinin ve diğer teknolojilerin gazetecilik üzerine klima gibi bir etkisi olması fazlasıyla muhtemel. Yıkıcı ve insanları işsiz bırakan bir teknoloji olmak yerine (ki bana çok da mümkün gelmiyor) çalışma ve üretim sürecini dönüştüren ve daha ileri gitmesini sağlayan araçlar olabilirler. Gazeteciliğin daha iyi bir şekilde yapılmasına ve daha iyi çalışma koşulları sağlanmasına yardımcı olabilirler.

Bunun olması için de teknolojiye dair mevcut yaklaşımları bir kenara bırakıp medyanın ve gazeteciliğin öncelikli olduğu bir perspektiften bu araçları ele almamız gerekiyor. Gerçekten teknolojinin gerisinde kalmamak için bunu yapabilmemiz gerekiyor.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir