n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında, gazeteci Shireen Abu Akleh’in öldürülmesinin ardından bir kez daha maruz kaldığımız pasif dil ve zorlama objektiflik meselesini anlattım. Bundan nasıl kurtulabileceğimize dair birkaç önerimi de sizlerle paylaştım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Pulitzer ödülleri, NewsGuard eklentisi, haber odasında SEO ve daha fazlası var.
Son olarak bir hatırlatma: İstanbul Kuluçka programımız için başvuruların son haftasına giriyoruz. Bu yılın Kuluçka programına katılmak için 22 Mayıs akşamına kadar başvurularınızı göndermeyi unutmayın.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Pulitzer Ödüllerini Kazananlar Belli Oldu
Gazeteciliğin en önemli ödüllerinden birisi olarak kabul edilen Pulitzer ödülleri her yıl bir yandan ABD’deki gazeteciliğin en başarılı işlerini bir araya getirirken aynı zamanda geride kalan yılın en önemli gündemlerini de tekrar hatırlamamızı sağlıyor.
Bu yıl ödül kazanan haberler arasında; ABD Meclisine yapılan saldırılara dair haberleri ile Washington Post ve fotoğrafları ile Getty Images, ABD’nin Afganistan’dan ayrılışına dair fotoğrafları ile Los Angeles Times, ABD’nin hava saldırıları ile Irak, Suriye ve Afganistan’da sebep olduğu sivil kayıplarına dair dosyasıyla New York Times var. Özel takdir ödülü ise Ukraynalı gazetecilere verildi.
Bu yılın dikkat çekici ilklerinden birisi ise Quanta’nın ödülü oldu. 10 yıldır bilim gazeteciliği yapan dijital yayın her ne kadar ismini belirli bir noktaya taşımış olsa da James Webb Teleskopu üzerine yaptıkları haberler ile Pulitzer’i kazanacak kadar iyi bir yayın da olduğunu göstermiş oldu.
NewsGuard Eklentisi Birazcık İşe Yarıyor
İnsanları yanlış bilgi kaynaklarından uzak tutmak veya bunları tespit etmelerini kolaylaştırmak için birçok farklı çalışma yürütülüyor. Eğitimler ve taktiklerin yanı sıra insanlara bu konuda hızlı bir şekilde yardım edecek araçlar üretmek de bir süredir başvurulan bir yol.
NewsGuard da bu amaçla yola çıkan bir tarayıcı eklentisi. Amaçları belirledikleri kategoriler ve sınırlamalar aracılığıyla kişilerin ziyaret ettikleri haber sitelerinin güvenilirliğine ve gazetecilik etiğine uygun yayın yapıp yapmadıklarına dair fikir sahibi olmalarını sağlamak. Bu filtrelemede yaptıkları tercihler ve puanlama konusunda tartışmalar olsa da ilginç bir deney olduğu kesin.
Yakın zamanda eklentinin etkisine dair yaptıkları bir araştırmada ise eklentinin büyük seviyede olmasa da insanların güvenilmez haber kaynaklarını tüketme miktarını azaltabildiğini görmüşler. Etkinin boyutu küçük olsa da bunun kalıcı olduğunu görmeleri önemli.
Ancak araştırmada benim dikkatimi çeken nokta ise araştırmaya dahil olan ve bu eklentiyi kullanan insanların büyük bir kısmının haber diyetlerinin ağırlıkla güvenilir kaynaklardan oluşması. Bunun sebebi güvenilmez kaynakların okunma seviyesine dair gerçeküstü bir algımız olması mı yoksa böyle eklentileri zaten bu konularda bilgi sahibi olan insanların kullanıyor olması mı sorusunu da cevaplamanın yollarını bulmak lazım.
Haber Odasında SEO Nasıl İşliyor?
Arama motoru optimizasyonu ya da global adıyla SEO, dijital yayıncıların ve gazetecilerin en büyük meselelerinden birisi. İnternette insanların en büyük yol göstericisi olan arama motorlarında erişilebilir ve kolayca bulunabilir olmak çok önemli olduğu için buna emek harcamak ve yatırım yapmak da daha fazla okura ulaşmak için şart.
Ancak çoğu zaman bu konuya dair yanlış bilgiler ve karşılaşılan kötü pratikler yüzünden insanların ve gazetecilerin gözünde SEO pek de iyi bir şey değil. Google’ı manipüle etmek için yapılan numaralar ya da robota bağlayan haber yayıncılığı ile bir tutulsa da SEO aslında oldukça kompleks bir süreç ve bu süreç iyi uygulandığında haberin kalitesini düşürmüyor.
Bunu daha iyi öğrenebilmek ve önyargıları yıkmak için de iyi örneklere maruz kalmak gerekiyor. New York Times ve The Athletic için farklı boyutlarda SEO süreçlerini yürüten Claudio Cabrera ile yapılan röportaj bunlardan birisi. Cabrera’nın tecrübelerini ve öğrendiklerini okuduğunuzda konuya dair bakış açınızın da gelişeceğinden eminim.
Benzersiz Bir Sızıntı Yayınlamak
ABD’de geçtiğimiz haftaların en önemli gündem başlıklarından birisi, Yüksek Mahkemenin kürtaj hakkını federal düzeyde koruyan kararını iptal etmek için bir taslak karar yazdığının ortaya çıkmasıydı. Bunun ortaya çıkmasıyla birlikte ülkenin her yerinde protestolar başladı.
Bu karar hazırlığının ortaya çıkması ise mahkemeden bir kişinin taslağı Politico’ya sızdırmasıyla oldu. ABD tarihinde çok nadir görülen ve bu yüzden “mahkemenin saygınlığını riske attığı” gibi iddialara sebep olan bu sızıntı, her şeye rağmen önemli bir gazetecilik başarısı olarak da tarihte yerini alacağa benziyor.
Politico’nun bu sızıntıyı ele alma ve yayınlama sürecinde gazetecilik kurallarından taviz vermemesi ve kamu yararını öncelik olarak görmesi, sızıntılar konusunda gazetecilerden beklenen iki ana refleks. Bu refleksi iyi bir şekilde göstermelerinin ödülü de bir haftadan kısa sürede 11 milyonun üstünde bir okunma sayısına ulaşarak Politico tarihindeki en çok okunan haberi yayınlamış olmaları.
Kısa Kısa
📈 Interactive Advertising Bureau ve PricewaterhouseCoopers raporuna göre podcast sektörünün hacmi 2024 yılında 4 milyar dolara ulaşacak.
🇧🇷 Brezilya’da yanlış bilginin yeni hedefi iklim krizi.
⛓ Medya e-bülteni Dirt, web3 alanına ilgisinin karşılığını 1.2 milyon dolarlık bir yatırım ile almaya devam ediyor.
🇬🇧 Bloomberg, Birleşik Krallık’ta yakaladığı büyümeyi sürdürmek için Londra’ya ciddi bir yatırıma başlıyor.
🇲🇽 Meksika’da gazetecilere karşı şiddet maalesef devam ediyor. Geçtiğimiz hafta içerisinde iki gazeteci daha öldürüldü.
Haftanın odağı: Gazeteciliğin pasif dil kullanımından çektikleri
11 Mayıs’ta Filistinli gazeteci Shireen Abu Akleh‘in İsrail ordusunun bir operasyonu sırasında öldürülmesi İsrail’in Filistin’de gazetecilere karşı şiddetini ve bölgede gazetecilik yapmanın zorluklarını bir kez daha hatırlattı.
Ancak tekrar gördüğümüz ve tartışmak zorunda kaldığımız bir konu da bu konularda gazetecilerin kullandıkları dil ve seçtikleri kelimeler ile etki yaratma güçleri. New York Times ve AP, Shireen Abu Akleh’in öldürülmesine dair manşetleri ve haber tweetleri ile bu tartışmayı başlatan iki yayın oldu.
Sorunun merkezinde ise iki temel başlık var: kullanılan pasif dil ve belirli resmi kaynakların sorgusuz bir şekilde kullanımı. Bu ikisini bir araya getirdiğimiz zaman bir gazetecinin öldürülmesinin ardından kesin verilere rağmen nasıl öldüğü belirsizmiş izlenimi yaratacak ve Abu Akleh’in ölümünden sorumlu olanların bunu gizlemesine yardım edecek haberlere imza atılabiliyor.
Bunun altında yatan ana sebep ise gazetecilere dayatılan gerçek dışı objektiflik beklentisi ve bunun tanımlanma biçimi. Gazetecilerin tarafsız olmasını ve sadece olanları aktarmasını beklemek ve bunu yaparken “bütün tarafları” habere dahil etmesini istemek, onların kesin bilgiler ve yargılar söz konusu olduğunda bile haberlerini bu şekilde yazmalarına ve aslında gerçeği bozmalarına neden oluyor. Çünkü bahsi geçen taraflar içerisinde güç sahibi olan bir kişi ya da kurum veya bir devlet kurumu olduğunda onların etkisi haberde daha ağır olabiliyor.
Shireen Abu Akleh’in öldürülmesinde durumu daha vahim yapan ise New York Times ve AP’nin geçmişte farklı konularda da bu sebeple yaptıkları hatalardan dolayı eleştirilmeleri ve özür dilemiş olmaları. Hatta AP stil rehberinde gazetecilere bu konuda dikkatli olup bu hatayı yapmamalarını söylerken aynı hatayı yaptıkları için insanlar AP’ye 2020 yılında gönderdikleri tweet ile bunu hatırlatma ihtiyacı duydular.
Maalesef bu sorun dünyanın her yerinde farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor, çünkü gazeteciliği tanımlarken objektiflik ısrarından vazgeçemiyoruz. Bu da gazetecilerin gerçeği bulmak ve aktarmak yerine bu ısrarı tatmin etmek için pasif bir dil kullanmak gibi yöntemlere başvurmasına neden oluyor. Sonuç olarak bir gazetecinin öldürülmesinden gizemli bir olay gibi bahseden, resmi açıklamalar yüzünden içerisindeki bilginin değersizleştirildiği haberler okumak zorunda kalıyoruz. Bunun arkasındaki mantık ise genellikle kendisini objektif göstermek için “bir yargıya varıyormuş gibi” görünmemek gerektiğini düşünmeleri. Burada yargı dediğimiz ise gerçekte olanlar.
Bunu aşmanın birçok yolu var. Ama en önemli başlangıç noktası kullanılan dil konusunda gerçekten özenli davranarak muğlaklığa yer bırakmamak ve kim olursa olsun her kaynağı eşit seviyede eleştiri ve sorgulamayla ele alarak bu sürece dayanamayanlara haberde alan ayırmamak olacaktır. Ancak bu şekilde yapılan haberlerin gerçekten asıl amacına uygun bir şekilde üretilmesini sağlayabiliriz.
[…] aynen aktarmakla yetindiler; “öldürüldü” diye pasif dil kullandılar. NewsLabTurkey’deki yazısında Ahmet A. Sabancı’nın belirttiği gibi, ABD medyasının bu tavrı “kesin verilere rağmen […]