Dijital haber medyasında etik tartışmalar: Yurttaş medyası ve alternatif gerçeklikler

İnternet kullanıcılarının sadece tüketici değil aynı zamanda üretici olduğu, ağlar üzerinden bilgi akışını son derece hızlı bir şekilde sağlayabildiği ve birbiriyle iletişime geçebildiği dijital çağda, bilginin formu önemli bir ölçüde değişti. Yeni teknolojiler sayesinde kolayca üretilen dijital içeriklerin, Instagram, Facebook, Twitter vb. sosyal medya mecraları üzerinden paylaşılması, özellikle sansasyonel içeriklerin haber medyasında kolayca yer bulabilmesine imkân tanıdı. Başka bir ifadeyle haber medyasının kullanıcı türevli içerik platformları (UGC), WhatsApp ihbar hatları, Youtuberlar, bloggerlar, vloggerlar, sosyal medya kullanıcıları; yani yurttaş medyası geleneksel medyanın haberi görme ve üretme biçimlerini etkiledi. Günümüzde viral olan bir içerik çok hızlı bir şekilde habere konu oluyor.

Yurttaşın dijital medya içeriklerini üreten bir fonksiyona sahip olması, geleneksel gazetecilik etik kodlarının dönüşmesi ve gelişmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Dijital haber medyasına içerik üretirken sadece sosyal sorumluluk kuramı ekseninde onlarca yıl önce ortaya atılan geleneksel mesleki etik kodları gözetmek yeterli değil. Ancak yine de gazetecilik etiği üzerine temel bir yazı kaleme alırken önceliklendirilmesi gereken bazı ilkeler olduğunu söylemeliyiz. Etik Gazetecilik Ağı (Ethical Journalism Network) etik haberciliğin temelini oluşturan beş temel gazetecilik ilkesini doğruluk (accuracy), bağımsızlık (independency), tarafsızlık (impartiality), insan odaklılık (humanity) ve hesapverebilirlik (accountability) olarak tanımlıyor. EJN’nin kurucu yöneticisi olan Aidan White’ın ifade ettiği gibi gazeteciler öncelikle bu beş ilkeye uymalıdır.

Yeni medya haberciliğinin, üzerine çok sayıda örnek vaka incelemesi yapılabilecek, çok değişkenli bir denkleme benzediği söylenebilir. Bu nedenle sözü geçen beş ilkenin yeterli olduğunu söylememiz imkânsız. Aslında tüm bu değişkenler tek bir sorudan kaynaklanıyor: “Gazeteciler yeni medya ortamında araştırma yaparken ve dijital medyaya içerik üretirken hangi etik kodlara uymalılar?” Bu sorunun tek bir cevabı yok, çünkü burada çok aşamalı bir süreç söz konusu. Haber sadece güvenilir kaynaklardan alınan teyit edilmiş bilgiler ile yazılmış olan bir metin olmanın ötesine geçti. Yani haber tek düzlemli bir metin olmaktan çıktı ve görüntü, ses, metin, infografik vb. görsellerin de kullanıldığı, süre ve süreç odaklı dijital bir imza hâline geldi. Bu noktada, yeni medyanın sağladığı yeni haber kaynakları ve dolayısıyla yeni haber formatları gazetecilerin işini hem kolaylaştırdı, hem de zorlaştırdı. Kolaylaştırdı, çünkü bir olay olduğunda gazeteci olay anında orada bulunan bir vatandaşın çekmiş olduğu görüntüye kolayca erişebiliyor ve olay yerinde olmamasına rağmen çok kısa bir sürede, görüntüsüyle birlikte haberi verebiliyor. Zorlaştırdı, çünkü gazeteciler yurttaş medyasından kendilerine gelen sayısız asılsız içerikle mücadele etmek durumunda.

Etik denkleminde tık savaşları ve hakikat

Haber medyasında çevrim içi içerik yöneticiliği yapan medya profesyonelleri bahsi geçen bilgi yığını içerisinde, doğru bilgiyi tespit etmeye çalışırken mesleki etik kodlar konusunda düşünmeye vakit bulamıyor. Bu durum, içinde yaşadığımız hakikat ötesi çağda doğruluğu tespit edilmeden dolaşıma giren çok sayıda içeriğin viral olmasına ve bilgi düzensizliğine neden oluyor. Hakikat ve yalanı birbirinden ayırmak ya da asılsız içeriğin asılsız olduğunu ispatlamak için yeterince zaman bulmak, özellikle beş dakikada bir haber yazmak zorunda kalan internet editörleri için neredeyse imkânsız bir hâle geldi. Dijital medya tık temelli bir ekonomiye dayanıyor ve maalesef doğrulanmamış sansasyonel içerikler çok tıklanıyor. Dolayısıyla internet ortamında görev yapan gazetecilerin “doğruluk” ilkesini gözetmeye yeterince vakti kalmıyor. Bu eksende haberciler her şeyden önce çevrim içi mecralarda dolaşan asılsız içeriklerin birtakım mağduriyetlere ve hatta diplomatik krizlere yol açabileceğini bilmeli ve yurtdışındaki saygın kuruluşların yayın politikalarını örnek alarak, tık kaygısıyla emin olmadıkları içerikleri asla ve asla paylaşmamalılar.

Günümüzde, basit aygıtlarla, hatta sadece arama motorlarının etkili kullanılması ile, dijital ortamda yayılan içeriğin doğru olup olmadığını tespit etmek oldukça kolay. Dolayısıyla habercilerin yeni medya okuryazarlıklarını geliştirmeleri ve dijital aygıtları haber doğrulatmak amacıyla etkin bir biçimde kullanmaları gerekiyor. Haberciler yeni medyada kendilerine gelen içerikleri doğrulatırken öncelikle haberi aldıkları mecrayı ve haberin kaynağını iyi analiz etmeli, birden fazla kaynaktan aynı haberin gelmesi durumunda bile habere şüphe ile yaklaşmalı, gelen içeriğin manipülatif, tarafgir, yönlendirici bir yanı olup olmadığı düşünülmeliler. Özellikle yurttaşlardan gelen içerikler detaylı bir şekilde analiz edilmeli ve fotoğraflar arama motorlarının görsel aramaları kullanılarak araştırılmalı. Konuya ait olduğu söylenen fotoğraf ve video çekilmiş olduğu bölge, zaman dilimi ve hareketli görüntü için arka plandaki sesler düşünülerek detaylı bir şekilde analiz yapılmadan kullanılmamalı. Özellikle haber tartışmaya/çatışmaya neden olabilecek toplumsal bir olay ile ilgiliyse olayın farklı taraflarının çekmiş olduğu birden fazla görüntü birbiri ile karşılaştırılmalı. Unutmamak gerekir ki teyit edilmeden dolaşıma giren manipülatif içerikler habere konu olan kimselerin dijital mecrada çok hızlı bir şekilde itibarsızlaştırılmasına neden olabiliyor. Aynı zamanda izinsiz kullanılan görseller insanları hedef hâline getirebiliyor ve özel hayatlarının gizliliğinin ihlal edilmesine neden olabiliyor. Dolayısıyla tık kaygısı ile izinsiz görsel kullanmamak ve her şeyden önemlisi haberde haber ile ilgili olan görseli kullanmak gerekiyor.

8 Mart’ta Feminist Gece Yürüyüşü sırasında, ezanı protesto ettiği söylenen kadınlar hakkında üretilen asılsız içeriklerin viral olması ve bu içeriklerin hem çevrim içi haber medyasında, hem yazılı medyada hem de televizyonda yer bulması; alternatif gerçekliklerin nasıl yaratıldığı ve haberde nasıl yer bulduğuna ilişkin ilginç ve güncel bir örnek oluşturuyor. Teyit.org bu konuda çok sayıda kişi ve kuruma ulaşarak, elde edilen tüm görüntüleri incelemiş, detaylı bir analiz ile birlikte zaman ve mekân değerlendirmesi yaparak habere konu olan videonun doğruluğunun tespit edilemediği söylemiştir.

Özellikle toplumsal çatışmaya, nefret söylemi ve ayrımcılığa neden olabilecek konularda medya profesyonellerinin daha titiz davranmaları gerekiyor. Teyit.org’un yapmış olduğu bu analizler, haber medyası çalışanları tarafından haber dolaşıma sokulmadan önce yapılmalı. Bu noktada gazetecilere önerim, hızlı bir şekilde teyit etmeden haber yapmak yerine, yavaş bir şekilde izlerkitlenin ve okurun güvenini kazanarak “hesapverebilirlik” ilkesini de göz ederek haber yapmaları. Unutmamak gerekir ki gazetecilerin en önemli görevi yurttaşın bilgi edinme hakkını sağlamak. Ancak içinde yaşadığımız çağda yurttaşın doğru bilgi edinme hakkını sağlamak zor ve meşakkatli bir iş. Bu noktada haber profesyonellerinin güncel teknolojileri takip etmeleri ve değişen haber formatlarına uygun olarak haber doğrulatma reflekslerini geliştirmeleri tavsiye edilebilir.

Yeni medya ve etik konusunda neler yazılabilir?

Bu yazıda özellikle çevrim içi haber medyasında çalışan ve hızlı bir şekilde içerik üreten habercilerin asılsız içeriklerle nasıl mücadele edebileceklerine değinildi. Ancak dijital haber medyası ve etik konusunda cevaplanması gereken onlarca soru bulunuyor. İlk etapta aklımıza gelen soruların bir bölümü şu şekilde sıralanabilir:

  • Gazeteciler birer “kanaat önderi” olarak sosyal medya hesaplarını nasıl kullanmalı?
  • Dijital çağda haber kaynaklarının gizliliği nasıl korunmalı? Yeni medya aygıtları üzerinden, özellikle WhatsApp’tan gelen bir bilginin, gazeteci tarafından haber kaynağından izin alınmadan kamu ile paylaşılması doğru mu?
  • Dijital teknolojiler basın fotoğrafçılığını ve haberde fotoğraf kullanımını nasıl değiştirdi? Nelere dikkat etmek gerekiyor?
  • Özel hayatın gizliliği nasıl korunmalı? Habere konu olan insanların kişisel sosyal medya hesaplarında yer alan görüntülerin (video ve fotoğraf) kullanılması doğru mu?
  • Nefret söylemi ve ayrımcılıktan uzak bir haber dili nasıl sağlanabilir? Online haber medyasında okur yorumlarına yer verilmeli mi? Nefret söylemi ve ifade özgürlüğü arasındaki sınır nasıl belirlenebilir? Yer verilmemesi sansür olarak değerlendirilebilir mi?
  • Yurttaştan alınan içeriklerin telifsiz kullanımı doğru mu? Kamuya mal olmuş bir olay için telifsiz kullanım yapılabilir mi?
  • Yeni medyanın sağladığı imkânlar dolayısıyla hızla yükselen popülizm ve özellikle politikacılar tarafından hakikat gibi gösterilen alternatif gerçekliklere haber medyasında nasıl yer verilmeli?
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir