Rapor Özeti
Gazetelerin ilk sayfalarında sık sık fotoğraflarını gördüğümüz insanları düşünelim. Aklımıza muhtemelen siyasetçiler, magazin figürleri, sporcular ve iş insanları geliyor. Şimdi bir anlığına o gazeteyi elinde tutanın kim olduğunu düşünelim. Elbette bu haberlerin özneleri de gazeteyi okuyor; ama aklımıza ilk gelen fotoğraf çoğu zaman kahvehanede oturan bir emekli memur, vapurla karşıya geçen bir esnaf, bekleme odasında görüşme sırasında bir çalışan ya da öğretmenler odasında dersini bekleyen bir öğretmen oluyor. Haber endüstrisinde haberin konusu olan kişilerle haberi tüketen kişiler arasında doğrudan bir paralellikten en azından ilk bakışta bahsetmek pek mümkün değil.
Bu rapor için çalışmaya başlarken amacımız gazeteyi okuyan sıradan insanların o gazetenin ilgi alanına nasıl ve neden girdiğini anlamak, girdiğinde nasıl temsil edildiğini araştırmak; medyanın kendi asli tüketicisini nasıl gördüğünü ve ona hangi koşullarda yer verdiğini görmekti.
Araştırmamızın temelindeki sıradan insanların gazetelerde nasıl ve ne kadar ele alındığı sorusu bize göre iki açıdan önemli bir soru. İlk açı, bu sorunun siyasal ve finansal elitin gündem belirleyiciliğinde bu grubun temsilinin yeterli olup olmadığını anlamamıza yardımcı olacak olması. İkinci açı ise eğer ortada bir temsil varsa bu temsilin nasıl gerçekleştiğinin medyanın günlük yaşam ve toplumla bağının nasıl kurulduğunu anlamamıza yardımcı olacak olması.
Bu sorudan ve bu motivasyondan yola çıkarak 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında Birgün, Cumhuriyet, Evrensel, Hürriyet, Karar, Milliyet, Posta, Sabah, Sözcü, Takvim, Yeni Şafak ve Yeni Yaşam gazetelerinin basılı versiyonlarında yer alan haberlere yönelik geniş bir içerik taraması gerçekleştirdik. Taramamızda gazetelerin ana gövdelerini hedefledik. Eklere yer vermedik. Üstüne çalıştığımız gazeteleri bayilerdeki erişilebilirliklerini, sosyal temsil kabiliyetlerini ve siyasal farklılıkları bağlamında çeşitlilik sağlayabilme olasılıklarını göz önünde bulundurarak seçtik.
Araştırmamızın sonuçlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
- Gazeteler haber öznesi olarak devlet kurumları yetkilileri ve bürokratlar gibi elit aktörlere daha fazla yer verme alışkanlığını koruyor.
- Gazetelerin ideolojik yaklaşımları sıradan insanların ne ölçüde ve nasıl temsil edildiğinde belirleyici.
- Sıradan insanların gazete temsiliyeti olay deneyimleyen özne olmanın ötesine geçemiyor. Ülkenin gündemine dair sıradan insanların görüşlerine yer veren gazetelerin sayısı oldukça az.
- Sıradan insanların haber öznesi olduğu içerikler suç, ölüm ve kaza gibi konularda yoğunlaşıyor.
- İncelenen her 5 sıradan insan haberinden 1’inde bir kadın cinayeti ya da şiddet olayı aktarılıyor.
- Ölüm haberlerinin çoğunda ana öznelerin kadınlar ve işçiler olduğunu görmek mümkün oluyor.
- Sıradan insan hikâyeleri birkaç istisna hariç neredeyse hiç gazetelerin birinci sayfalarına taşınmıyor.
- Sıradan insan haberleri genel olarak kısa tutulma ve olumsuz bir tonla yazılma eğiliminde. Bu haberlerde çözüm odağından uzak rutin haber yazım tarzı gözlemlenebilir. Bu da sıradan insanların hikâyelerini, haberin sosyal boyutunun atlandığı, günlük adi suç haberlerine dönüştürüyor.
- Sıradan insan haberlerinde olumlu dilin kullanıldığı örneklerde dahi sorun içerisinde, istisnai çözüm pratiklerinin sunumuna rastladık. Bunu Türkiye’deki haber değeri yaklaşımında olumsuzluğun belirleyiciliğinin bir göstergesi olarak görüyoruz.
- Sıradan insanlarla ilişkili haberlerde dil kullanımı daha doğrudan bir hâl alıyor. Özellikle suç ve şiddet içeren haberlerde detay aktarımında rahatsız edici söylem ve görsellere rastlamak mümkün oluyor.
- Birçok gazetede sivil toplum haberleriyle sıradan insan hikâyelerine ilişkin haberler iç içe geçmiş durumda; ama toplama bakıldığında sivil toplumun kurumsal ve temsilci bağlamındaki görünürlüğü daha düşük.
- Bazı gazetelerde mağdurdan yana politik doğrucu bir ton sıradan insan haberleri için tercih edilirken bazı gazetelerde sıradan insanlar gelenekselleşmiş üçüncü sayfa kalıbı içerisinde suçun taraflarından biri olarak sunuluyor.
- Sıradan insan haberlerinde özellikle başlık seçimlerinde rasyonel bir yapıya dayanmayan neden sonuç ilişkileri kurulduğu görülüyor.
- Sıradan insan haberlerinde çoğunlukla olay yerine ait fotoğraflar, olayın öznelerinin portre fotoğrafları ve olayın öznesi olan kişilerin kişisel arşivlerinden çıkan olayla ilgisiz fotoğraflar kullanılıyor.
RAPOR HAKKINDA
“Araştırmamızın amacı, sıradan insanların sıradan hayata ilişkin, neticede elbette majör siyasetle de ilişkilendirilebilecek problemlerinin, medyalaşma süreçlerini incelemek; günlük basılı gazetelerde bu sürecin nasıl işlediğine ilişkin bir analiz ortaya çıkarmak.”
Raporun motivasyonu
Sıradan insanlarla ilgili haberlere dair akademik çalışmalar ve tartışmalar yıllar geçtikçe artıyor. Özellikle, sıradan insanların sosyal ağlar aracılığıyla daha görünür olduğu, hatta zaman zaman sınıfsal bölünmelerin platformlar üzerinden yaşandığı bu dönemde daha fazla akademisyen ve araştırmacı haberlerdeki sıradan insanın peşine düşüyor. Özellikle son yıllarda Türkiye’de YouTube’da gözlemlediğimiz artan sayıdaki açık mikrofon prensibine dayalı program sayısı günlük hayatta karşılaştığımız kişilerin; siyasi elitin, bürokratların, akademisyenlerin, uzmanların ve gazetecilerin üzerinde konuşmasına alışılan politik meselelere bakış açılarının daha görünür olmasına neden oluyor. Yine de bu formatlar çoğunlukla, post-truth olarak tanımlanan siyasal rejimimizin ve medya rejimimizin sınırları içerisinden çıkamıyor. Elit siyasetin söylem alanında kalıyor. Bizim araştırmamızın amacı, sıradan insanların sıradan hayata ilişkin, neticede elbette majör siyasetle de ilişkilendirilebilecek problemlerinin, medyalaşma süreçlerini incelemek; günlük basılı gazetelerde bu sürecin nasıl işlediğine ilişkin bir analiz ortaya çıkarmak.
Böyle bir amaçla yola çıkmamızdaki ana sebep, Türkiye’deki ana damar siyasetin söylemsel rotasının genellikle hâkim siyasi figürler (iktidar ya da muhalefet temsilcileri) tarafından belirlenmesi. Her ne kadar günlük siyasi tartışmalarda bu söylemlerin etkisi de ilginç bir konu olsa da bizim günlük gazetelerde çıkan haberlerde aradığımız şey sıradan insanların hikâyeleri ve meramlarının ta kendisi oldu. Bu kapsamda sivil toplum örgütlerinden siyasi partilere, şirketlerden devlet kurumlarına ve üniversitelere belirli bir kurumsal kimliğin adına konuşanların ya da o kurumsal kimliğin eylemliliğini öne çıkaran içeriklerin yerine doğrudan bireylerle ilgili olan, bu kurumlarla alakası olsa da sıradan insanı birey olarak merkeze alan haberleri değerlendirdik. Tabii burada sıradan insan kavramını açmakta büyük fayda var.
Herhangi bir akademik dizinde “ordinary people” (İng. sıradan insanlar) şeklinde arama yaptığımızda sıradan insanların farklı ülkelerde nasıl değişiklikler yaptıkları, sıradan insanların nasıl kötü insanlara hatta canilere dönüştükleri (soykırım veya toplu cinayet gibi suçlara nasıl iştirak ettikleri) gibi konulara ilişkin yanıtlarla karşılaşıyoruz. Sıradan insanlara ilişkin bu çalışmaların önemli bir kısmı sıradan insanları tanımlarken elitler ve kitleler ikiliğinden yararlanıyor; ama bu karşıtlık dışında “Sıradan insan kimdir?” sorusuna doğrudan bir tanımla yanıt vermiyor (Welzel ve Inglehart, 2008; Waller, 2007). Örneğin Collins sözlüğüne göre sıradan insanlar normallerdir ve hiçbir şekilde özel veya farklı değildirler. Her ne kadar normal kavramı olabildiğince sorunlu bir kavram olsa da sıradan insanlara ilişkin bizim tanımımız siyasi, diplomatik, bürokratik hiçbir ünvan ya da konumu bulunmayan, sendika ya da sivil toplum kuruluşlarında yönetici ya da temsilci olmayan, herhangi bir özel kurumun temsilcisi, yöneticisi ya da sahibi olmayan insanları içeriyor.
Elbette araştırmamıza konu ettiğimiz insanların bir kısmıyla ilgili haberlerde kurumların adı geçiyordu; hatta aralarında sivil toplumla bağları olanlar ya da bir kurumla olumlu ya da olumsuz olarak tanımlanabilecek ilişkisi bulunanlar da vardı. Bizim için belirleyici olan haberin ana öznesi olmaları ve bireysel hikâyeleri ya da ifadeleriyle görünürlük elde etmeleriydi. Bir de tabii ki kurum adına konuşmamaları, kurum politika ya da görüşünü aktarmamaları. Burada sonuçlarda da bahsedeceğimiz bir durumdan bahsetmeyi gerekli görüyoruz. Sivil toplum örgütlerinin yaygınlaşması ve güçlenmesi Türkiye’deki sıradan insan görünürlüğüne etki etmiş durumda. Özellikle de hak savunucusu sivil toplum örgütleri ve işçi sendikaları gibi kurumlar kurumsallaşmanın avantajıyla da sıradan insanın görünürlüğüne katkı sağlıyor; fakat katkı sağlarken kendi görünürlüğünü ve sivil toplum kuruluşu olarak varlığını öne çıkardığı örnekler de oluyor. Biz analizimizde sivil toplum kuruluşunun ve yöneticilerinin ana kahraman hâlinde verildiği hikâyeleri tam da bu nedenle ayrı bir kategoride ele aldık.
Akademik araştırmalarda haberlerde sıradan insanların temsili
Genellikle sıradan insanlar gazetelerdeki asıl haber özneleri olamıyor. Siyasetçiler, bürokratlar ve uzmanlar gazetecilik pratiğinde hem güvenilirliği hem de toplumsal etki potansiyeli daha yüksek kaynaklar olarak kabul edildiği için kendilerine haber içeriklerinde daha fazla yer buluyorlar. Fakat son yıllarda sıradan insanların haberlerde daha fazla temsil edildiğine ve “elit aktörler” odaklı haberciliğe bir alternatif oluşturabileceğine dikkat çeken akademik araştırmalar var.
Kendi araştırmamız için de metodolojik bir yol çizmesi açısından akademik çalışmalarda sıradan insanların nasıl tanımlandığını anlamak önemliydi. Örneğin Peter ve Zerback (2020)’a göre bu kavram toplumun genelini temsil eden ve “profesyonel olmayan” kişileri içeriyor. Kleemans vd. ise (2017) haber öznesi kişisinin bir kurumu makro ya da orta düzeyde temsil etmemesinin belirleyici olduğunu söylüyor. Bir kurum ya da kuruluş ile ilişkisinin bulunmamasının önemine katılan De Swert ve Kuypers (2020)’e göre de “sıradan yurttaş” kavramı halk tarafından bilinmeyen/tanınmayan herkesi kapsıyor.
Sıradan bir insanla direkt olarak ilgili haberler olduğu gibi; sıradan insanlar televizyonda ya da gazetelerde toplumsal bir konuda görüşüne ya da deneyimine başvurulan bir kaynak olarak da karşımıza çıkıyor. Sıradan insanlarla ilgili haberleri “temsili” ve “tabandan tepeye” olarak ikiye ayıran Gans (2011)’a göre ilki sıradan insanların aktivitelerinin ya da düşüncelerinin odakta olduğu, ikincisi ise elit aktörler tarafından alınan kararların sıradan insanlar tarafından değerlendirildiği haberleri kapsıyor. Kimi akademik araştırmalara göre sıradan insanlara toplumsal tartışmalarda söz hakkı tanıyan özellikle bu ikinci biçim medyayı bir nevi demokratikleştiriyor. Örneğin Baden ve Springer (2017) sıradan insanların haberlerde daha fazla görünür olmasının görüş çeşitliliğinin sağlanabilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyor. Bu durum elit ve kurumsal kaynakların domine ettiği tartışma ortamının yanında bir kamusal tartışma alanı da yaratıyor (Dimitrova ve Stromback, 2009; Masini vd., 2018), siyasi erkleri toplum nezdinde hesap verebilir kılıyor (De Swert ve Kuypers, 2020), toplumun kendisine de sadece “izleyici” olmanın ötesinde daha aktif bir rol tanımlıyor (Hopmann ve Shehata, 2011). Sıradan insanlarla ilgili ya da onların görüşleriyle desteklenen haber içeriklerinin neden gazeteciler tarafından tercih edildiğine yönelik görüşler de çeşitli. Örneğin McManus (1994) rekabetin giderek daha da fazlalaştığı medya endüstrisinde sıradan insanların kolay ve masrafsız bir şekilde erişilebiliyor olması açısından kârlı bir kaynak sunduğu görüşünde. Gazetecilerin sıradan insanlara haberlerinde yer vererek içeriği okuyucu gözünde genel ve soyut olmaktan çıkarıp daha canlı, ilginç ve ilişkilendirilebilir kılmayı amaçladığını söyleyen çalışmalar da var (Peter ve Zerback, 2020; Vettehen vd., 2005).
Fakat Beckers ve Van Aelst’e göre (2019) haberlerde görüşüne yer verilen aktörlerin çeşitlendirilmesi her ne kadar toplumun farklı görüşler hakkında bilgilendirilmesi açısındandan önemli olsa da tek başına yeterli değil. Bu anlayışa göre sıradan aktörlerin sahip oldukları farklılaşan görüşlerinin aktarılması elit aktörlere bir baskı oluşturma potansiyeli taşısa da (Kleemans vd., 2017) illa daha demokratik ve dengeli bir haberciliğin sağlandığı anlamına gelmiyor. Sıradan insanların homojen bir toplumsal gruba tekabül etmediğini ve “sesini duyurabilme” hakkının da her gruba eşit şekilde tanımlanmadığını da dikkate aldığımızda bu durum sıradan insanların sadece haberlerde yer alıp almadığının değil, nerede ve nasıl temsil edildiklerinin analizini de gerekli kılıyor. Örneğin Beckers ve Van Aelst (2019) Belçika’daki ana akım televizyon haber programlarında 2003 ve 2016 yılları arasında yer almış haberleri incelediği çalışmasında yayın yapan kuruluşun kim olduğunun ve haberin konusunun sıradan insanın haber öznesi olup olmaması noktasında etkili olduğunu saptamış. Çalışma, siyasetle ilgili haberleri siyasi elitlerin domine ettiğini, alternatif seslerinse politik alanın dışında kalan konularda daha çok duyulabildiğini söylüyor. Benzer bir şekilde Hopmann ve Shehata da (2011) toplumsal refah ile ilgili konularda sıradan insanların ekonomi ile ilgili haberlere kıyasla daha görünür olduğu görüşünde. Mevcut akademik çalışmaların genellikle insanların haberlerde yer alma sıklığına odaklanarak temsil edilme örüntüleri ve insana haber içerisinde biçilen işlev gibi niteliksel kısımları ele almamalarını eleştiren Peter ve Zerback (2020) haberlerdeki sıradan insan tasvirlerini “uzmanlık” ve “değiştirilebilirlik” ölçüleri üzerinden üç gruba ayırıyor: kamuoyu (vox populi), vaka incelemesi ve görgü tanıkları. İlk kategorideki haberlerde rastgele seçilen bireyler bir sorunla ilgili görüş bildirirken, vaka incelemesi olarak tanımlanan haberlerde insanlardan bir olay ya da bir görevi temsil etmesi amacıyla yararlanılıyor. 20 Avrupa ülkesinde 41 farklı kanalda yayınlanan sıradan insan haberlerindeki benzerlik ve farklılıkları inceleyen bir başka çalışmada da (Swert ve Kuypers, 2020) insanların temsiliyet biçimleri “olay deneyimleyenler”, “örnek rol” ve “kamuoyu” olarak gruplandırılmış. 1.096 haber, yayında konuşan 28.756 aktörden oluşan geniş bir veri setinin kullanıldığı araştırmaya göre sıradan insanlar her ülkede aynı ölçüde ve aynı şekillerde temsil edilmiyor. Araştırma örneğin Doğu Avrupa’da televizyonda sıradan insan haberlerine daha az rastlandığını, benzer bir farklılığın kanalın sahiplik yapısında da gözlendiğini ve özel kanallarda daha çok sıradan insanlar haberleri yayınlandığını saptıyor. Türkiye’den örnekleme dahil edilen TRT ve Fox kanallarında da benzer farklılıklar var. Diğer tüm kanallar içerisinde en yüksek üçüncü orana sahip TRT’de sıradan insanları içeren haberlerin oranı %40.9. Bu haberlerde genellikle sıradan insanlar bir görevi ya da mesleği temsil etmesi amacıyla yer alırken FOX kanalında daha sıklıkla olay deneyimleyen sıradan insanlarla karşılaşılıyor. Sıradan insanların FOX’ta yayınlanan haberlerde görülen tüm aktörler içerisindeki oranı ise %26.9.
Araştırmanın yöntemi ve örneklemi
Kendi çalışmamızda kullanabileceğimiz bir yöntem belirlemek için sıradan insanları konu alan diğer akademik çalışmalara baktığımızda bu alanın televizyon haberlerinde yoğunlaştığını ve Türkiye bağlamında çalışmaların genellikle belli bir toplumsal grup (kadınlar, mülteciler vb.) ya da meseleye odaklandığını tespit ettik. Bu anlamda literatüre Türkiye medyasında sıradan insan temsiliyetini daha geniş anlamda gazetecilik pratiği perspektifinden anlayan bir katkı sunmaya karar verdik. Bunu yaparken araştırma hedefimiz şuydu: Tek bir konu ya da grup sınırlaması olmadan Türkiye’deki basılı gazetelerde yer almış sıradan insan haberlerine ilişkin benzerlikler ve farklılıkları ortaya koymak ve sıradan insanların yer aldığı haberciliğe dair bir durum tablosu çizmek. Araştırmamızı seçtiğimiz 12 günlük gazetede 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında yayınlanmış tüm haberlerin taranmasıyla elde edilen verilere dayandırdık. İlk olarak niceliksel içerik analizi yapmak için incelediğimiz gazetelerdeki haberlerin öznelerini belirlediğimiz kategorilere göre gruplandırdık. Reklam, köşe yazısı, sponsorlu içerik ve okur mektubu gibi içerik türlerini bu noktada örneklemimizin dışında tuttuk. Sıradan insanlarla ilgili olan haberlerin hangi gazetede ve sayfada yer aldığı, konusu, haberdeki öznenin cinsiyeti ve kullanılan dil ve görsel gibi parametrelerine odaklanarak hem genel hem de her bir gazete için ayrı ayrı bir çözümleme yapmayı uygun gördük.
GÜNLÜK GAZETELERDE SIRADAN İNSANLARIN TEMSİLİ
“Gazetelerin bazıları haberlerin içeriği olumsuz olsa da haberi destekleyici dil ve mağdurun yanında olma yöntemiyle yapıcı şekilde verme yönelimindeyken, çoğunlukla sıradan insanların başına gelen kötü olayları bu haberlerde gördüğümüzü söyleyebiliriz.“
7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında gerçekleştirdiğimiz araştırma kapsamında Birgün Gazetesi, Cumhuriyet Gazetesi, Evrensel Gazetesi, Hürriyet Gazetesi, Karar Gazetesi, Milliyet Gazetesi, Posta Gazetesi, Sabah Gazetesi, Sözcü Gazetesi, Takvim Gazetesi, Yeni Şafak Gazetesi ve Yeni Yaşam Gazetesi’nin ekleri dahil olmamak üzere tüm sayfalarını taradık. Yaptığımız taramada bu yayınlarda şu kategorilerde değerlendirilebilecek özneleri olan haberlerle karşılaştık:
- Siyasetçiler ve siyasi partiler
- Devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar
- Akademisyenler ve uzmanlar (doktorlar vs.)
- İş insanları, şirketler
- Sivil toplum örgütleri ve temsilcileri
- Sporcular, spor kulübü yöneticileri
- Magazin ve kültür sanat figürleri
- Sıradan insanlar
- Tanınmış kişiler ve kanaat önderleri
7-11 Haziran 2021 tarihlerinde incelediğimiz gazeteler arasında öne çıkan haber özneleri kategorik olarak şöyleydi:
Aşağıdaki grafikte de daha net bir şekilde anlaşılabileceği üzere haberlerde en çok özne olarak yer verilen özneler devlet kurumlarının kendileri, görevlileri ve temsilcileri iken sivil toplum örgütleri ve bu örgütlerin temsilcileri özne olarak en az yer verilen gruptu. Devlet kurum ve temsilcilerini sporcular ile spor kulübü yöneticileri, onları ise siyasetçiler ve siyasi partilerin temsilcileri izliyordu.
Elit siyaset kurumları, aktörleri, bürokrat ve devlet temsilcilerinin görünürlüğünün gazetelerin çoğunda yüksek olduğunu görmek mümkün. Gazeteler ölçeğinde bölündüğünde ise devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlara 5 günlük yayın sürecinde en fazla yer veren gazete Milliyet (129), en az yer veren gazete ise Yeni Yaşam (28) olarak tespit edildi. Fakat gazetelerin günlük ortalama sayfa sayıları, kendi haber servisinin kapasitesi ve yayın politikaları gözetilerek değinilen konuların çeşitliliği bakımından farklılaştıkları düşünüldüğünde gazetede yer alan diğer tüm haberler içerisinde bir karşılaştırma yapmak daha doğru olacaktır. Buna göre incelenen tarihler içerisinde direkt olarak devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratların yer aldığı ya da görüş bildirdiği haberlerin oransal olarak en fazla olduğu gazete Yeni Şafak (%33,6). Yeni Şafak’ı BirGün (%33,4) ve Milliyet (%31,2) takip ediyor.
Bir siyasetçi ya da siyasi partiyle ilgili haberlerin sayısına baktığımızda ise BirGün Gazetesi (53) ilk sırada yer alırken, en son sırada Takvim (6) geliyor. Fakat bu kategorideki haberlerin gazetede incelenen tarih aralığında yayınlanmış tüm haberler içerisindeki oranının en yüksek olduğu yer Karar Gazetesi (%21,7). Bu durum, hitap ettikleri kitle bakımından ayrışsa da her ikisi de muhalif bir yayın politikası bensimseyen BirGün ve Karar’ın özellikle mevcut iktidara yakın çizgide yayın yapan gazetelerde yeterli temsil edilmeyen siyasi figürleri görünür kılacak bir editoryal seçim yaptığı şeklinde yorumlanabilir.
Akademisyenler ve uzmanların asıl özne olduğu içeriklerin tüm haberler içerisindeki oranının en yüksek olduğu gazete Karar. 7-11 Haziran tarihleri arasında basılmış Karar gazetelerindeki tüm haberlerin yaklaşık %12,1’inde konuyla ilgili bir uzmanın görüşüne başvurulmuş. Aynı tarihler arasında en düşük oranın gözlendiği gazete ise Sabah (%2,7). Covid-19 salgınının sürmekte olduğu dönemde yaptığımız bu analizde doğal olarak akademisyen ve uzman görüşleri çoğunlukla sağlık konularına eğilmiş. Bunun dışında müsilaj, uzaktan eğitim, üniversite sınavı ve benzeri güncel konular da vardı.
Sporcular ve spor kulüplerine ilişkin haberler çoğunlukla futbol ağırlıklı olup Türkiye Süper Ligi’ne ya da bu tarihlerde gündemde olan EURO 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası’na odaklanıyordu.
Sivil toplum örgütleri ve temsilcilerine ilişkin haberler genel olarak gazetelerde çok sık olarak yer almıyor olsa da işçi hareketi veya kadın hareketi ile ilgili yayınlara ağırlık veren gazetelerde (bkz. Yeni Yaşam, Evrensel, Birgün, Cumhuriyet) sivil toplumun görünürlüğü daha belirgindi. Takvim Gazetesi’nde ise sivil toplum örgütleri ve temsilcilerinin haber öznesi olduğu hiçbir içeriğe yer verilmemiş. 12 gazetenin 5 günde yayınladığı toplam haberlerin sadece %2,9’u bu kategorideki aktörlere değinmiş.
Bu bölümde ilk aşamada genel olarak gazetelerdeki sıradan insan haberlerinin dağılımının dışında sıradan insanlara dair haberlerin ele alınış biçimleri ve kullanılan dile ilişkin dört temel soruyu yanıtlayacağız. Ardından da gazeteler özelinde tek tek sıradan insan haberlerinin ele alınma biçimlerine göz atacağız.
Sıradan insanlar hangi sayfalar ve kategorilerde yer alıyor?
Sıradan insan haberlerinin yoğunlaştığı sayfalar gazeteden gazeteye değişse de temelinde günlük suçlar ve şiddet olan haberler üçüncü ve dördüncü sayfalarda yoğunlaşıyor. Özellikle üçüncü sayfaların gazeteye göre değişmekle birlikte çoğunlukla tek sütunda toplanan kısa haber bölümlerinde sıradan insan haberlerine sıklıkla yer verildiğini görmek mümkün oluyor.
Buralarda yer alan haberlerde yangın, kaza, şiddet, yoksulluk, açlık, adaletsizlik gibi temel kategoriler yer alıyor. Sıradan insan haberleri bazı gazetelerde yurt haberleri, siyaset, emek, kadın gibi kategorilere ayrılan sayfa ve kategoriler altında da yer buluyor. Emek haberlerinde işçi mektupları, doğrudan bir insan üzerinden anlatılan bir grev haberi ya da benzeri örneklere rastlanılırken, kadınlara özel sayfa ve kategorilerde bizim araştırmayı yaptığımız dönemde çoğunlukla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına yönelik bireysel tepkiler ya da eylemlerde yaşananlara dair bireysel hikâyelere ilişkin haberler öne çıkıyordu. Sıradan insan hikâyelerinin aktivizm ve sivil toplumla bağdaştırılabileceği bu kategorilerde temsil gücü olmayan ve temsil edilen konumunda olan kişileri özne olması bakımından diğerlerinden ayırmamız buradaki kategorizasyonda ve ortaya çıkan nicel sonuçta belirleyici olsa da sıradan insanların şiddet haberleri dışı görünürlüğünün en çok bu sayfalarda olduğunu görebiliyoruz.
Sıradan insan haberlerinde haber dili kullanımı nasıl?
Sıradan insan haberlerinde dil kullanımı gazeteden gazeteye değişiyor. Özellikle de ana akım haber ajanslarından alınmış olan sıradan insan hikâyelerinde rutin 5N1K haber aktarımının herhangi bir sosyal konumlanma olmadan yapıldığını görmek mümkün oluyor. Hatta bu tür haberlerde aynı haberin neredeyse aynı şekilde (görsel, içerik, başlık kullanımı) farklı gazetelere yer aldığını görmek mümkün oluyor. Rutin haber dili kullanımı aynı zamanda haberin derinleşmesini engelleyen, haberin sosyal ve hukuki boyutlarını çoğu zaman atlayan bir karakter sergiliyor; hatta yer yer şiddetin tasvir edildiği ve şiddetin failinin adı ya da soyadı gibi detaylar üzerinden mizahi şekilde başlığın belirlendiği örnekler görmek mümkün oluyor. Ölüm ve cinayet haberlerinde özellikle kadına yönelik şiddet söz konusu olduğunda katilin maktulün ölümüne sebep olmasına rağmen özellikle de kısa formatta olmayan haberlerde işlediği suça rağmen mutlu bir çiftin iki parçasından biri gibi sunulması ya da kaza haberlerinde ölen ya da yaralanan kişilerin yaralanma ya da ölme anlarına ilişkin detayların olabilecek en sert şekilde paylaşılması gözleniyor. Yer yer hiçbir sebep-sonuç ilişkisi olmayan durumlar arasında suçu ya da durumu meşrulaştırıcı olarak algılanabilecek bazı bağlar kurulduğu ve bunların gazetelerin ahlâki normları ve siyasi duruşları ile bağdaştırılabileceği görülmüştür.
Sıradan insan haberlerinde fotoğraf kullanımı
Sıradan insan haberlerinde üç tür fotoğraf kullanımı gözleniyor: olay yerine ait fotoğraflar, olayın öznelerinin portre fotoğrafları, olayın öznesi olan kişilerin kişisel arşivlerinden çıkan olayla ilgisiz fotoğraflar. Olay yerine ait fotoğraflar çoğunlukla içerdiği insanlara (varsa) özel bir şekilde odaklanmayan okura olayın gerçekleştiği yere dair bir bilgi verme eğiliminde olan fotoğraflar olarak görülüyor. Ajanslardan alınan haberlerde olay yeri fotoğraflarına sıklıkla rastlıyoruz. Ajanslardan alınan sıradan insan haberlerine çoğunlukla kısa formatta ya da yan sütunlarda yer verildiğinden bu fotoğraflar çoğunlukla kolay anlaşılamayan bir yapıya sahip oluyor. Olayın öznelerinin portre fotoğrafları eğer kişilerin ifadeleri kullanılmışsa çoğunlukla haber için çekilmiş fotoğraflar oluyor.
Sıradan insanlara ilişkin haberlerde olumluluk ve olumsuzluk
Araştırmamızda sıradan insan haberlerinde haberlerin olumluluk ve olumsuzluğuna da odaklandık. Çoğunlukla kaza, kadınlara yönelik şiddet ya da kadın cinayetleri, suç, sağlık, başarı hikâyeleri, toplumsal hareketler, gündemle bağlanabilecek başlıklar ve doğal afetler gibi temalar etrafında yazılan sıradan insan haberlerinin kategorilerden de anlaşılabileceği üzere genel olarak olumsuz bir tonu vardı. Gazetelerin bazıları haberlerin içeriği olumsuz olsa da haberi destekleyici dil ve mağdurun yanında olma yöntemiyle yapıcı şekilde verme yönelimindeyken, çoğunlukla sıradan insanların başına gelen kötü olayları bu haberlerde gördüğümüzü söyleyebiliriz. Olumsuz haberlerin çoğunluğunda haberin öznesinin kadın olması da önemli bir çıktıydı. Bu elbette kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet kategorisinin burada öne çıkmasından da kaynaklanan bir durum; fakat politik elit, bürokratlar gibi diğer popüler kategorilerdeki erkek yoğun temsiller düşünüldüğünde kadınların gazetelerdeki görünürlüğüne ilişkin bir fikir sahibi olmak da mümkün oldu bizim için.
GAZETELER ÖZELİNDE SIRADAN HABERLERİN ANALİZİ
Birgün Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Birgün Gazetesi sırasıyla haberlerinde özne olarak en çok devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar, siyasetçiler ve siyasi partiler, sıradan insanlar ve sporcular, spor kulübü yöneticileri ve temsilcilerine yer veriyor. Birgün Gazetesi’nde yer alan sıradan insan haberlerinin özneleri arasında cinsiyet bağlamında dengeli bir dağılımdan bahsedilebilir. İşçilerin de sık sık bu haberlerde özne olduğu görülüyor.
Söz konusu haber dili olduğunda Birgün Gazetesi’nin başlığa yorum katmaktan çekinmeyen ve politik bağlam oluşturan bir yaklaşımı olduğundan bahsedilebilir. Haberlerin çoğu olumsuz gelişmelere dair ve olumsuz bir tonla yazılırken, haber dilinde 11 Haziran 2021 tarihli ILO ve UNICEF tarafından hazırlanan rapora dair “Tablo utanç verici” başlığında geçen “utanç verici” gibi tanımlayıcı kalıplar ve 10 Haziran 2021 tarihli “Hendek’te yalnızdılar bugün yalnız olmasınlar” haberinin başlığındaki gibi eyleme çağıran ve duygusal ton barındıran kullanımları sık sık gözlemek mümkün oluyor.
Birgün’ün açık olarak mağdur olarak tanımlanabilecek komünitelerden ve bireylerden yana bir tavır aldığını görmek mümkün. Gazetenin sıradan insanlara ilişkin haberleri de kadına yönelik şiddet, işçi hakkı ihlalleri gibi konularda yoğunlaşıyor. Birgün’ün bağlam sağlama teknikleri özellikle de sıradan insanlara ilişkin haberlerde sık sık kullanılıyor. Birey hikâyelerini majör siyasi ve ekonomik yapıyla bağlantılandıran 10 Haziran 2021 tarihli “Bir çocuğun hayali: Evde yiyecek olması” başlıklı çocuk yoksulluğunu/açlığını siyasetteki genel durumla bağlayan haber bunun örneklerinden biri. Haber görseli kullanımında görsel kullanılan haberlerde haberin öznesi çoğunlukla görünür durumda oluyor.
Birgün’ün sıradan insan hikâyelerini görünür kılmak için farklı başlık seçimleri yaptığını da görmek mümkün. “Naylon dediler aylığını kestiler”, “Katile iyi hâl indirimi, kadınlar alıkonuldu katledildi” gibi başlıklarla verilen haberlerle genelde ikilikler ve çelişkilere odaklanan eleştirel başlık ve haber yazım stili tercih ediliyor. Adaletsizlik, eşitsizlik gibi temaların yoğunlukla işlendiği rutin haber dilinden kopan bir haber dili mevcut.
Cumhuriyet Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Cumhuriyet Gazetesi sırasıyla haberlerinde özne olarak en çok devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar, siyasetçiler ve siyasi parti temsilcileri, sporcular ve spor kulübü yöneticileri ile temsilcileri, iş insanları ve şirketler ile temsilcileri yer alıyor. Cumhuriyet Gazetesi’nde sıradan insanlara dair yayınlanmış haberlerin ortak özelliklerinden biri hepsinin olumsuz hikâyeler üzerine kurulmuş olması.
Gazetenin politik tutumunun sıradan insanlarla ilgili haberleştirilecek olayların seçimine de yansıdığı görülebiliyor. İncelenen tarihlerde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan bu haberler suç, politik gündem ve toplumsal hareketler gibi konularda yoğunlaşıyor. Neredeyse diğer hiçbir gazetede yer verilmeyen bazı gelişmeler (örn. Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki öğrenci protestoları, Tozkoparan’daki kentsel dönüşüme karşı direniş) haberleştirilmiş ve sıradan insanların direkt görüşlerini aktarabilmesine olanak sağlanmış.
Genellike muhalif yayın çizgisine sahip gazetelerde gözlenen bu yaklaşım sıradan insanları pasif özneler değil siyasi gündemi belirleme gücü olan aktörler olarak tanımlıyor. Bu politik tutumun izleri başlık seçimlerinde de görülebiliyor. Cinayet haberlerinde dahi hak odaklı bir yaklaşım benimsenmiş ve olaylar politik bir tonla sosyal bağlamıyla verilmiş. Elbette bu, öznesi sıradan insanlar olan rutin suç haberlerinin gazetede hiç yer almadığı anlamına gelmiyor.
Haber dilinde Cumhuriyet Gazetesi’nde özellikle de kadın cinayetleri gibi kategorilerde etik bir probleme rastlanmıyor. Mağdurdan yana, sosyal ve politik arka planı atlamayan bir yaklaşım hâkim.
Evrensel Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Evrensel Gazetesi sırasıyla haberlerinde özne olarak en çok devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar, sıradan insanlar, magazin ve kültür sanat figürleri ve siyasi parti temsilcilerine yer veriyor. Bu kapsamda değerlendirildiğinde sıradan insan temsili kapsamında önemli yayınlardan biri olan gazetede sivil toplum örgütleri ve temsilcileri de sıklıkla yer buluyor. Evrensel Gazetesi bir gelenek olarak sivil toplum örgütleri ve sendikaların sesini duyurmasında önemli bir araç olarak biliniyor. Hatta gazetenin siyasi işlevinin önemli bir kısmı da aslında devlet, siyasi partiler ve bürokrasi alanının ana akım aktörlerinin dışındaki bu aktörlere ses olabilmesine dayanıyor. Bu gelenek, sivil toplum ve sıradan insan haberlerine yönelik ilgiye de yansımış gibi görünüyor; ama elbette gazetenin emek temelli perspektifinin ve toplumsal cinsiyet bağlamındaki duyarlı yaklaşımının da burada önemli payı olduğunu söylemek mümkün.
Gazetedeki haberlerin ortak bir karakteristiği olduğunu söylemek mümkün. Bu da bir suç yüzünden mağdur olan ya da herhangi bir hak ihlâlinden etkilenen kişinin sesini duyurma çabası olarak görülebiliyor. Sıradan insanlara dair Evrensel’de yayınlanan %80’i aşkın haber, bir kısmı doğrudan mağdur olan tarafın sözünü duyurma, hak arayışı varsa bunun hangi perspektife dayandığını tanımlama yaklaşımı sergiliyor. Habere ne kadar çok alan ayrıldıysa haberde sıradan insanların sesi o kadar çok duyuruluyor.
Evrensel’in sıradan insanlara yer verme eğiliminin en önemli parçalarından biri de işçi veya okurların meramlarını anlattıkları mektup formatındaki haberler. Örneğin bir özel üniversitenin öğrencilerinin okul yönetiminin sınav politikalarına ilişkin mektubu ya da 7 Haziran 2021 tarihli bir işçi tarafından kaleme alınmış “Görev tanımı ve ücret artışı istiyoruz” başlıklı metin buna güzel örnekler oluşturuyor.
Evrensel’in sıradan insanları kimler diye baktığımızda ise işçilerin yoğunlukta olduğunu görüyoruz. Onları kadınlar ve öğrenciler takip ediyor. Sivil toplum haberleri kategorisiyle birlikte değerlendirildiğinde sıradan insanların ve onların dertlerinin Evrensel’in ana teması hâline geldiğini bile söylemek mümkün. Burada yöntem bağlamında bir not da düşelim. Araştırmada sivil toplum ve sıradan insan ayrımını en zor yaptığımız gazetelerden biri Evrensel oldu. Kişinin görüşü alınırken ya da tanımlandığı sırada unvanı belirtilmiyorsa ve bir yönetici kimliği yoksa haberi sıradan insan haberi olarak tanımlamayı tercih ettik. Evrensel’deki sıradan insanlara ilişkin haberlerin çoğunda Türkiye’deki emek mücadelesindeki genel durum gereği olumsuz bir hava hâkimdi. Ama aktivistleri motive eden, grevdeki işçilerin ya da kanun hükmünde kararname ile işten atılmış kişilerin hikâyelerini olumlu şekilde ele alan az sayıda da olsa (incelediğimiz 59 sıradan insan haberinden 8’i) içeriğe rastlamak mümkündü. 7 Haziran 2021 tarihli “İhraç edilen öğretmen üreticilik yapıyor” veya 11 Haziran 2021 tarihli “Koçerlerin yayla yolculuğu” başlıklı haberler kendi durumları içerisinde çözümler üreten, olumsuzluklardan ziyade olumluluğa odaklanan kişilerin hikâyelerine odaklanıyordu. Elbette burada çözüm gazeteciliği tarzı bir pratikten bahsetmek mümkün değil. Buradaki haberlerdeki ortak yaklaşım daha ziyade olumsuz ortalamanın içerisinde olumlu örneklerin yakalanıp gösterilmesiydi. Evrensel’in yalnızca birkaç kısa haberinde sosyal bağlamdan kopuk daha ziyade rutin bir haber verme mantığı içerisinde sıradan insanlara ilişkin haber verdiği görülüyordu.
Hürriyet Gazetesi
7-11 Haziran tarihleri arasında incelediğimiz haberlerde Hürriyet Gazetesi sırasıyla en çok devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar, sporcular, spor kulübü yöneticileri ve sıradan insanlara yer vermiş. İncelenen tarih aralığında gazetede sivil toplum örgütleri ve temsilcilerinin özne olduğu sadece bir haber var. Sivil toplum örgütlerinden sonra akademisyenler ve uzmanları içeren kategori gazete tarafından en az temsil edilen bir diğer grup. İncelenen süredeki toplam 301 haberin 44’’ü genellikle bir suç, kaza ya da ilginçlik ögesi barındıran bir sıradan insan haberi. Bu haberlerin 33’ü, yani yaklaşık %75’inin tonu olumsuz.
Hürriyet Gazetesi’nde sıradan insan haberlerinin kendi içerisinde temsil ettiği grup açısından eşitsiz bir durum olduğundan bahsetmek mümkün. Haber öznesinin kadın olduğu haberlerin neredeyse tamamı bir cinayet ya da şiddet olayından bahsediyor. Zaten sıradan insan haberlerini konusuna göre gruplandırdığımızda haberlerin yaklaşık %38’inin kadın cinayetleri ve kadına şiddet ögesi barındırdığı, önemli bir kısmının da kaza, ölüm ve suç haberlerinden oluştuğu görülebiliyor.
Olumlu olarak değerlendirilen bazı içeriklerde dahi aslında asıl konunun bir şiddet haberi olduğu fakat hukuki süreç açısından yaşanan olumlu bir gelişmenin haberleştirildiği görülebiliyor. Kadınların sadece şiddet ya da cinayet kurbanı sıfatıyla bir haber öznesi olabilmelerinin yanında kullanılan görseller açısından da nasıl temsil edildikleri aynı şekilde sorunlu. Şiddete maruz kalan kadınların kimi zaman şiddet görmeden önce ve sonrası görüntülerine yer verilirken; bazı haberlerde failin kurbanın tanıdığı biri olduğu vakalarda kurbanın faille beraber “mutlu” bir anlarından fotoğraflar da kullanılmış.
Kadın cinayet ve şiddet haberlerinin veriliş biçiminde etik olarak sorunlu bulduğumuz bir diğer nokta da dil kullanımı. Haberlerde “annemi istiyorum”, “oğlunun gözü önünde bıçaklandı”, “acı çekişerek öldü” ve “sırtında 60 bıçak izi vardı” gibi dramatik detaylara yer vermekten kaçınılmadığı gibi kimi zaman bu detaylara haberin başlığında ya da görselinde dahi atıfta bulunulduğu görülebiliyor. Bu başlıklar kimi zaman “şort davası” ve “eşe ve görümceye kurşun” gibi neredeyse şiddeti normalize eden ya da küçümseyen bir şekilde atılabiliyor. Haberlerde öldürülen ya da şiddet gören kadınlara dair faille arasındaki bağlantı ya da olayın nasıl gerçekleştiği dışında bir bilgiye de çoğu zaman rastlanmıyor.
Fakat internet haberciliğindeki “tık avcılığı”na benzeyen ve okuyucuyu başlık ve görsel üzerinden içeriğe çekmeye çalışan bu yaklaşım sadece bu haberlerle sınırlı değil. Örneğin iki kişinin ölümünden sorumlu bir kundakçıyla ilgili haberde “Büyük Roma yangını” ve “Esenyurt’un Neron’u” gibi tarihsel olaylara gönderme yapan ve mizahi ibareler de kullanılmış.
Hürriyet Gazetesi’nde ülkenin politik gündemini oluşturan herhangi bir meselede sıradan insanların görüşlerine başvurulmamış. Zaten gazetede 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında toplumsal meselelerin ve politik gündemin öznesi olarak elit aktörler dışındaki grupların görünür olduğu haberlerin neredeyse hepsi başka ülkeler ile alakalı.
Karar Gazetesi
Karar Gazetesi’nin 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında basılmış günlük yayınlarında en çok siyasetçiler ve siyasi partiler ile devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlara yer verilmiş. Karar Gazetesi’nde öne çıkan bir nokta diğer gazetelerle karşılaştırıldığında iş insanları ve şirketlerden oluşan elit aktörlerin temsil edildiği haberlerin oranının düşüklüğü. Tüm haberler içerisinde sadece %2,5’lik bir kısım bu grupla ilgili haberlerden oluşuyor. Tüm haberlerin yaklaşık %75’i ise gazetenin diğer tüm haberlerindeki konu seçimine benzer bir şekilde direkt olarak politik gündeme değiniyor.
Sıradan insanlar gazetede bu tarihlerde çıkmış tüm haberler içerisinde sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinden sonra en az temsil edilen grup. Aynı tarihler içerisinde incelediğimiz diğer gazetelerle karşılaştırıldığında sıradan insanlarla ilgili haberlere Karar Gazetesi’nde çok daha az yer verildiği (%7,5), görsel kullanımının da daha az yaygın olduğu gözlenebiliyor. Görsel kullanımına genellikle çocuk ve kadınlarla ilgili ve özellikle hastalık ya da cinayet unsuru içeren haberlerde başvurulmuş. Sıradan insan haberlerinde ilginçlik faktörü bulunan olayları aktaran içerikler (örn. “garajında ayı saldırısına uğradı” ve “10 çocuk doğurarak dünya rekoru kırdı”), incelenen dönemde Karar Gazetesi’nde en sık karşılaşılaştığımız sıradan insan haberi türüydü. Sıradan insanları konu alan 18 haberin 15’i ise olumsuz bir olaya dikkat çekiyor.
Kadınların asıl özne olduğu haberlerde özellikle bir cinayet aktarılıyorsa meseleyi kadın cinayetinin kendisinden yani sorunun özünden uzaklaştıran, haberin içeriğine direkt etki etmeyip sadece okuyucunun dikkatini çekmek amaçlı yer verildiği anlaşılan hassas detaylar sıklıkla karşımıza çıkıyor. Dilin ise genellikle eleştirel olduğunu ve gazetenin haberi kimi zaman daha politik bir bağlama oturtmaktan kaçınmadığını söylemek mümkün. Örneğin 8 Haziran tarihli ve Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden feshini protesto eden kadınların gözaltına alındığının aktarıldığı bir haberin içeriğinde gazete, sözleşmenin önemini vurguluyor. Yine de bu yaklaşımın kadınlarla ilgili tüm haber içeriklerinde kullanılan editoryal bir politika olup olmadığını tespit etmek güç. Nitekim aynı tarihte kadın cinayetiyle ilgili başka bir haberde “sevgili dehşeti” gibi failin katledilen kadınla ilişkisini ön plana çıkaran, kadın cinayetleri olgusunu toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ilişkilendirmeyip münferit bir olaymış gibi sunan bir başka içeriğe de rastlanabiliyor.
Milliyet Gazetesi
Milliyet Gazetesi’nde 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında yer almış tüm haberleri haberin öznesine göre gruplandırdığımızda devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratların %31,2 ile en fazla temsiliyet oranına sahip olduğu görülebiliyor. Bu grubu spor ve sporcular takip ederken üçüncü sırada iş insanları ve şirketler geliyor. Gazetenin medya harici sektörlerde de faaliyet gösteren bir ticari şirket bünyesinde yer aldığı düşünüldüğünde iş insanları ve şirketlerin bu denli temsil ediliyor olması aslında şaşırtıcı bir durum değil. Benzer sahiplik yapısındaki gazetelerin hemen hepsinin özellikle ekonomi sayfalarında kimi zaman haber değeri taşıyıp taşımadığı tartışmalı içeriklere sıklıkla rastlanabiliyor. Nitekim, incelenen periyotta Milliyet Gazetesi’nde bir siyasetçi ya da siyasi partinin odakta olduğu haberlerin sayısı iş insanları ve şirketler ile alakalı olanların sayısından az. Böyle bir ortamda da akademisyenler, uzmanlar, sivil toplum örgütlerinin görüşüne başvurulan içeriklere de hâliyle pek yer kalmıyor. İncelenen 413 haberin ise sadece 40’ı sıradan insanlarla ilgili.
Milliyet, gazetede yer alan tüm haberler içerisinde sıradan insanlarla ilgili olanların oranının en düşük olduğu gazetelerden biri. Fakat burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta bu haberlerin olumlu veya olumsuz bir tona sahip olması açısından diğer birçok yayına göre daha dengeli bir şekilde dağılmış olması. 40 haberin 23 tanesi olumlu bir tonda yazılmış. Hem olumlu hem olumsuz haberler de kendi içerisinde haberin öznesinin cinsiyeti bakımından yine bazı gazetelere göre daha eşit durumda. Bunun yanı sıra, kadınların haberin öznesi olduğu durumların içerik ve haberde kullanılan dil açısından sorunlu olduğu bazı noktalar var. Örneğin bir kadının şiddete maruz kaldığı bir olayın aktarıldığı haberde kadının kendisine destek çıkan emniyet müdürüne teşekkür ettiği haberleştirilmiş ve olayın aslında işaret ettiği toplumsal mesele gözardı edilmiş. Bunu dışında kalan haberlerde de kadın bir “anne” ya da “kurban” olmanın ötesine geçememiş gibi görünüyor. Kimi zaman “eşarpları için boğup ormana gömdü”, “cani anne” gibi konuyu psikiyatrik bir mesele hâline getiren ya da gerekçelendiren başlıklar da kullanılmış. Benzer bir durum aynı tarihte çocuklar ile ilgili haberlerin veriliş biçiminde de görülüyor. Bu tarihler içerisinde Milliyet Gazetesi’nde yer alan ve haberin öznesinin bir çocuk olduğu içeriklerde hastalık ve ölüm gibi temalar hâkim. Bu haberlerin hemen hepsinde de çocukların gerçek fotoğraflarına yer verilmiş. Çocukların yer aldığı olumlu iki içerikten biri ise neredeyse her lise ya da üniversite sınav döneminde görmeye alışık olduğumuz bir başarı hikâyesini anlatıyor. Koyunları arasındaki kitap okurken çekilmiş fotoğrafının görsel olarak kullanıldığı bu haberde söz konusu öğrencinin Robert Koleji’ni bitirdiği şimdi de kabul aldığı yurtdışı üniversitesinde okuyabilmek için destek beklediği yazıyor.
Sıradan insanların direkt görüş bildirdiği ya da genellikle suç, kaza, cinayet gibi bir olayın öznesi olarak haberde yer aldığı içeriklerin yanı sıra incelenen periyotta farklı toplumsal gruplarla ilgili dört kamuoyu araştırması da haberleştirilmiş. Milliyet, Türkiye’de genç seçmenlerin politik görüşü, çiftçilerin durumu, çocuk işçiliği ve toplumun sığınmacılar ve sağlık konularındaki düşünceleri gibi farklı alanlara değinen bu araştırmaların bulgularını genellikle bir yorum eklemeden direkt olarak paylaşmış. Sorunların daha detaylı araştırılması gerektiğine dair bir ek sadece çiftçilerle ilgili yapılan araştırmanın haberinde mevcut. Diğer araştırmaların Türkiye’de toplumun aşı tedariki hakkında yeterli bilgilendirilmediği, sığınmacıları bir tehdit olarak algıladığı, toplumda aşı sürecinin yavaş işlediği inancının hâkim olduğu ve gençlerin hayatlarından memnuniyet düzeyinin düşmesi gibi sonuçlar ortaya koyduğu düşünüldüğünde sıradan insanlara dair önemli göstergeler göz ardı edilmiş görünüyor.
Sıradan insanların politik gündeme dair görüşlerine ise bu kamuoyu araştırmaları dışında hiç yer verilmemiş. Burada da sıradan insanların bir politik özne olarak yer alabildiği içerikler sadece dış haberlere ait (örn. İtalya’da ve Şeyh Cerrah’ta protestolar).
Posta Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında Posta Gazetesi’ndeki haberlerin büyük bir kısmı magazin ve kültür sanat figürleri ile ilgili. Sporcular ve spor kulübü yöneticileri ise en çok temsil edilen ikinci grup olmuş. Bu iki grubu devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar takip ediyor. Genel eğilime paralel olarak en az temsil edilen aktörler sivil toplum örgütleri ve temsilcileri. Siyasetçiler ve siyasi partilere ilişkin haberlerin sayısı diğer gazetelerle karşılaştırıldığında çok geride kalıyor. Sıradan insanlarla ilgili haberlerin incelenen tüm haberler içerisindeki oranı da %17.3.
Posta Gazetesi’nde incelenen tarihlerde yer alan sıradan insan haberlerinin 57’si, yani yaklaşık %83’ü olumsuz bir dilde yazılmış. Büyük oranda suç, cinayet, kaza ve hastalık gibi olaylarla ilgili olan haberlerin neredeyse tamamı gazetenin 1 ila 5. sayfaları arasında konumlanmış. Sıradan insan haberlerini olaylara göre incelediğimizde insanların daha çok bir suç öznesi olarak temsil edildiği görülebiliyor. Toplumsal hareketler ve gündeme dair sıradan insanların görüş bildirdiği haberlerin oranı ise oldukça düşük.
Bir başka deyişle gazete, haberleştirilen içeriğe daha ziyade “adli vaka” ve “magazinsel olay” olarak yaklaşıyor ve sıradan insanları bu tarz olayların öznesi olarak tanımlıyor. Bu haberlerin yaklaşık %26’sının bir kadın cinayeti ya da kadına yönelik şiddet olayından bahsettiği düşünüldüğünde de bu olayların kadını kurban gören bir yaklaşım üzerinden ve asıl sorunun politik yönlerine vurgu yapmadan haberleştirildiğini söylemek mümkün. Zaten bu yaklaşımın kullanılan dilde de yansıması var. “Tayt giydi diye dövdü”, “altın uğruna bu ne vahşet”, “cinayetin bahanesi” ve “gelinbaşı dayağı” gibi şiddeti ya da cinayeti erkek bakış açısı üzerinden gerekçelendiren ve normalleştiren başlıklara zaman zaman yer verilmiş. Okuyucunun dikkatini çekmek amacıyla atılmış dramatik ve kısa başlıkların Posta Gazetesi’nde haberin konusu ve aktarılan olayın olumlu veya olumsuz olması fark etmeksizin yaygın bir kullanım alanına sahip olduğu açık.
Dilde sorunlu bulduğumuz bir diğer nokta da haberlerde kadını erkek tarafından öldürülen bir bireyden çok cinayet kurbanı bir “eş”, “sevgili” ve “anne” gibi tasvir ederek eril söylemin yeniden pekiştirilmesiydi. Bu haberlerin bir kısmında haberin görseli olarak kurbanın faille beraber çekilmiş “mutlu” fotoğraflarına ya da darp edilen kadınların olay anı görüntülerine yer verildiği ve kimi içeriklerde, gerçekleştirilen suçun ayrıntılı bir şekilde okuyucuya aktarıldığı görülebiliyor. İki haber dışında kadınlarla ilgili olumlu bir içeriğe ise rastlanmıyor.
Sabah Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında Sabah Gazetesi’nde sporcular, spor kulübü ve yöneticileri ile devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar hakkında en çok haber yapılan özneler olmuş. Toplam haberlerin yaklaşık %19’una tekabül eden sıradan insan haberleri ise üçüncü sırada geliyor.
İncelenen tüm gazeteler içerisinde iş insanlarıyla ilgili haberlere en fazla yer veren gazete Sabah. 5 günde incelediğimiz tüm haberlerin yaklaşık %14,5’inin öznesi bir şirket ya da iş insanı. Tüm haberler içerisinde politik gündeme dair devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar ile siyasetçilerin odakta olduğu haberlerin oranı bu kadar yüksek olmasına rağmen sıradan insanlarla ilgili haberlerde benzer bir konu dağılımı görülmüyor. Elit aktörlerin görüş bildirdiği konularda sıradan insanlara temsiliyet hakkı tanınmamış. Sivil toplum örgütleri ve temsilcileriyle ilgili ise sadece bir haber bulunuyor.
Sıradan insanlarla ilgili 56 haberin 35’i olumsuz bir tonda yazılmış. Zaten haberleri aktardığı olaya göre gruplandırdığımızda kadın cinayeti, suç ve ölüm gibi temaların ağırlıkta olduğu görülebiliyor. Özellikle bir kadın cinayetinin ya da kadına şiddet olayının aktarıldığı haberlerde failin eylemi gerçekleştirme sebebi ve şiddete ilişkin bazı hassas detayların ön plana çıkarıldığı görülebiliyor. Çoğunlukla gazetenin 2 ila 5. sayfaları arasında konumlanan “Yengesini boğdu, mezarlığa gömdü”, “Ağda parası için dakikalarca dövdüler” ve “Evlendim diyen kızını vurdu” gibi şiddete neden arayan başlıklar kadın cinayetlerini hem rutinleştirmesi hem de magazinsel bir olaymış gibi sunması açısından sorunlu.
Şiddet, suç ve kadın cinayetine yönelik haberler elbette yapılmalı. Fakat bu kadar çok sayıdaki olumsuz haber eğer işaret ettiği toplumsal sorunu politik bağlamında ele almıyor, sadece olayı aktarıyor ve kullanılan dil ve görseller üzerinden özneyi habere konu olan şiddetin ya da suçun sadece pasif bir kurbanı olarak görüyorsa o zaman bu sorunlar haber okurunun gözünde sıradanlaşabiliyor. İncelediğimiz tarih aralığında Sabah Gazetesi’ndeki bu tarz haberlerde faile değil mağdura odaklanıldığı, sansasyonel görsel ve başlık kullanımına sıklıkla başvurulduğu ve olaylara sistematik bir toplumsal sorun olarak yaklaşılmadığı sonucuna ulaşılabiliyor.
Bu haberlerde görsel kullanımı oldukça yaygın, özellikle cinayet haberlerinde genellikle hem failin hem de kurbanın fotoğraflarına yer verilmiş. Bazı haberlerde haberin içeriğiyle direkt ilgili olmasa da haberin öznesi kadınların çocuklarıyla beraber fotoğrafları da kullanılmış. Hatta “Hayatım kâbus oldu ölmek istemiyorum” başlıklı şiddete maruz kalan ve yardım çağrısında bulunan bir kadınla ilgili bir haberde çocuğun görünürlüğü sadece fotoğrafla da sınırlı kalmamış, haberin içeriğinde çocuğun polislerden annesini korumasını talep ettiği sözler alıntılanmış. Özellikle şiddet ögesi barındıran bu tarz haberlerde okuyucuların duygularını tetiklemek için kişinin, ki bu genelde kadınlar ve çocuklar oluyor, kişisel mahremiyetine saygı göstermeyen, onu mağdur olarak konumlandıran “dokunaklı” görseller ve cümlelerin kullanılmasının önemli bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Hâlihazırda medyada yeterli görünürlüğe sahip olmayan çocukların haber içeriklerinde nasıl temsil edileceği gazetelerin mutlaka etik ilkeleri gözetmesi gereken bir konu. Sabah Gazetesi’nde bir başarı elde etmiş sıradan insan hikâyeleri de sıklıkla karşımıza çıkan bir kategori. “İşitme engelli şampiyon” , “vefat eden babasının bayrağını devraldı”, “Yozgat’ta kadın aday seçimi kazandı”, “bekçilik maaşıyla 11 çocuğunu okuttu”, “2.5 ay sonra ağlatan kavuşma” gibi başlıkların örnek gösterilebileceği bu kategorideki haberlerde genel olarak “zorluklara rağmen başaran” bir sıradan insan portresi çizilmiş, yer yer acite ama pozitif bir ton kullanılmış.
Ülkenin gündemine dair sıradan insanların görüşüne yer verilen tek içerikte ise balıkçıların müsilaja dair yorumları ve deneyimleri haberleştirilmiş.
Sözcü Gazetesi
Sözcü Gazetesi’nde 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar, hakkında en çok haber yapılan özneler olmuş. Onları siyasetçiler ve siyasi partilerin temsilcileri ile sporcular ve spor kulübü yöneticileri takip ediyor. Sıradan insanlar ise özneler sıralamasında en çok işlenen dördüncü özne konumunda.
Gazetede yer alan sıradan insan haberleri çoğunlukla olumsuz bir karakter sergiliyor. İlginçlik faktörü bulunan bir olayın ya da bir başarı hikâyesinin aktarıldığı haberlerin oranı düşük. Cinsiyet dağılımı bağlamında bakıldığında sıradan insan haberlerinde özne dağılımı kadınlar ve erkekler arasında kadınlar biraz daha çok olmak üzere neredeyse dengeli durumda.
Gazetedeki kadınların özne olduğu sıradan insan hikâyelerine baktığımızda ise bu haberlerin %34.1’inin kadın cinayeti ya da kadına yönelik şiddet temalı olduğunu görmek mümkün oluyor. Kadına şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili haberleri sırasıyla kaza (%22.7) ve suç (%18.2) haberleri izliyor. Sıradan insanların gündemdeki siyasal konularla ilişkilendirildiği haberler ise haber seçimlerinin %11.4’lük bir kısmına denk geliyor.
Şiddet, suç ve cinayet temelli haberlerin çoğunlukta olduğu Sözcü Gazetesi’nde sıradan insan haberlerinde kullanılan söyleme ayrıca dikkat etmek gerekiyor. Özellikle belki de mizanpaj gereği kısa tutulmuş haberlerde kişilere dair bilgiler derinleştirilmiyor ya da olaya dair geniş bilgi verilmiyor; ama kimi haberlerde 7 Haziran 2021 tarihli “eşini kurşunlayıp yaşamına son verdi”, “kardeşini kaybedince bunalıma girdi” gibi cinayeti hafifletici ya da mazeret bulmak olarak yorumlanabilecek alıntılar var. Yine aynı haberde ölen çifti çocuklarının bulduğu bilgisi gibi olayın sansasyonel gücünü arttırabilecek kimi ayrıntılara da yer verilmiş. Bu kullanım özellikle kadın cinayetleri ve kadına şiddet haberlerinin aktarıldığı içeriklerde oldukça yaygın. “Fenomene tayt giydiği için dayak”, “Kadını altınlar için eşarpla boğdu” ve “Gelinbaşını çok bulan damat terör estirdi” gibi suçu gerekçelendiren ve normalleştiren başlıklar var. 8 Haziran 2021 tarihli “Önce kayıp ilanı verdi evlenip dönünce vurdu” başlıklı haberde de olduğu üzere kadına yönelik şiddet haberlerinde politik bir tutumdan ziyade olay tasviri ve olayın klasik haber aktarım formatında yazıldığını görmek mümkün oluyor.
Gazetede yer alan sıradan insan haberlerinin hemen hepsinde görseller de kullanılmış. Seçilen görsellerle ilgili genel bir sorun göze çarpmıyor. Fakat özellikle kaza/ölüm ve kadına şiddet olaylarının aktarıldığı bazı haberlerde kişileri mağdurlaştıran (örn. 8 Haziran tarihli “Evlada son bakış” başlıklı haberde oğlunun cesedinin kanaldan çıkarılışını izleyen anne ve 9 Haziran tarihli “Kayalık yere düşüp hayatını kaybetti” başlıklı haberde morg girişinde ağlayan baba fotoğrafları) ve haklarını ihlal eden (örn. 7 Haziran tarihli “Hastanede kadını peş peşe tokatladı” başlıklı haberde kimliği bilinmeyen kadının darp anının izne başvurulup başvurulmadığı belirtilmeden yer verilmiş kamera görüntüleri) kullanımlar da var.
Sözcü Gazetesi’nde sıradan insanların sadece olay deneyimleyen bir özne olmanın ötesinde toplumsal meselelerde de aktif söz sahibi olduğu bir temsili de var. İncelenen tarihlerde diğer gazetelerden farklı olarak gündemi belirleyen konularda sıradan insanların görüşlerine başvurularak hazırlanmış haberlerle de karşılaştık. Bu haberlerin önemli bir kısmı ekonomi ile ilgili ve eleştirel bir dil içeriyor. Örneğin 7 Haziran tarihli “Dolarla maaş almıyoruz ama aldığımız her şey dolarla” başlıklı bir haberde hayat pahalılığına dikkat çekmek için gazete sıradan insanlara deneyimlerini sormuş ve aldığı cevapları olduğu gibi aktarmış. Aynı tarihte gazetedeki “İki çimento fabrikasından sonra santral inşaatı isyan ettirdi” başlıklı başka bir haberde de Kahramanmaraş’ın bir köyündeki yerel halkın enerji fabrikası yapımı kararını protesto etmeleri haberleştirilmiş.
Gündeme ilişkin haberlerde beklenilebileceği gibi pandemi konusu da işlenmiş. Burada da sıradan insanların görünür olduğu durumlarda odak yine ekonomi ve daha genel anlamda kamu politikaları. “Kahveci isyanda: Ganyandan bulaşmayan piştiden mi bulaşıyor?” başlıklı haberde kahveciler odası temsilcileri hükümetin haberin yazıldığı dönemdeki Covid-19 tedbirleriyle ilgili görüşlerini paylaşmış. Yine aynı tarihli “Seçmenin %69’u destekleri yetersiz buluyor” başlıklı diğer bir haberde de gazete pandemi dönemi ekonomik yardımlarla ilgili bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarına yer vermiş.
Takvim Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Takvim Gazetesi yoğunluk sıralamasında en fazla dört kategoriye yer veriyor. Magazin ve kültür sanat figürleri bu konuda en üst sırayı alırken onları sporcular, sıradan insanlar ve devlet kurum ve görevlileri takip ediyor. Takvim Gazetesi diğer gazetelere kıyasla bu bağlamda özgün bir imaj sergiliyor. Özellikle gelenekselleşen ana akım siyasi figürlerin görünürlüğüne dayanan gazete içerik seçimi ve tasarımı Takvim’de yerini kimi günlerde siyasetçilerin hiç yer almadığı yer yer bürokrat ve devlet temsilcilerine yer verilen bir içerik seçkisine bırakıyor. Gazetede süreç içerisinde incelediğimiz sıradan insanlara dair 39 haberin 12’sinde öznenin hikâyesinin olumlu bir perspektifte ya da olumlu bir durum içerisinde ele alındığını, geri kalan 27 hikâyede de olumsuz bir fotoğraf verildiğini görüyoruz.
Takvim, her ne kadar sıradan insan haberlerine verdiği öncelikle diğer gazetelerden ayrışıyor olsa da dil ve görsel kullanımına ilişkin kimi seçimleriyle de sıradan insanların haberlerde ele alındığı çerçevenin ne kadar önemli olduğu konusunda önemli derecede fikir sağlıyor. Örneğin bir kadın cinayeti haberinde Razı soyadlı katilin soyadının mizahi bir üslupla “Razı olmadı” başlığı ile verilmesi gibi örnekler esasen gazetenin sıradan insan hikâyelerine toplumsal cinsiyet ya da benzeri bağlamlarda bir sorumluluk hissiyle yaklaşmadığı; aksine web sitesindeki tıklanabilirlik kriterine benzer bir ilgi çekicilik mantığıyla basılı gazetedeki haber başlıklarının da ilgi çekicilik kriterine bağlı olarak belirlendiği hissini almak mümkün oluyor. Haberleri analiz ederken sorduğumuz sorulardan bize göre en önemlisi sıradan insan haberlerinin majör bir problemle ilgili olup olmadığıydı.
Takvim, birçok diğer gazetede rastlandığı üzere en çok kadına ve çocuklara yönelik şiddet haberleri kategorisinde içeriğe rastladığımız gazete. Bu elbette, buradaki niceliksel yoğunlaşmanın illa ki olumlu bir sonucu olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin 10 Haziran 2021 tarihli “Sırtında 60 bıçak izi vardı” başlıklı haber gazetenin kadın cinayetlerine bakışında rutin haber verme mantığına bağlı kalmanın yanı sıra şiddet ögelerini açık şekilde tasvir eden bir tarzla vermesinin bir örneği olarak düşünülebilir. Yine aynı haberde öldürülen kadının katille aynı karede olduğu gelinlikli fotoğrafının kullanılması günümüzde medya eleştirisi alanında sıklıkla dile getirilen katil-maktul ilişkisinin normalleştirici şekilde habere eşlik edecek şekilde verilmesine bir örnek teşkil ediyor. “Razı değildi” ve “Sırtında 60 bıçak izi vardı” başlıklarına benzer bir başka haber de 8 Haziran 2021 tarihli “Evlendik dedi kurşunu yedi” başlıklı haberdi. Bu haber, diğer gazetelerde de gözlenen sıradan insanların başına gelmiş çoğunluğu adi suç haberi şeklinde çerçevelenmiş ama kadına karşı şiddet, ekonomik şiddet, iş kazası ve benzeri kategorilerdeki sosyal sorunlarla değerlendirilen çok sayıda kısa haberle aynı kaderi paylaşıyordu. 20-30 kelimelik haber anlatımında genellikle olay sosyal arka plan vermeden ama şiddetin meydana gelme biçimine ilişkin detay vererek iletiliyordu. Gazetenin haberlerinde ahlâkçı bir tonun da yer yer sezildiğini söylemek mümkün. Örneğin gölde boğularak ölen bir kadın için alkollü olduğu vurgusunun yapılması ama ölümle alkol arasında doğrudan bir bağ saptanmamış olması gibi çok sayıda habere rastlamak mümkün oluyor. Takvim Gazetesi’ni diğer gazetelerle kıyasladığımızda bu gazeteyi sıradan insan haberleri bağlamında diğerlerinden ayıran özelliklerden bir diğeri de haber değerinin belirleyici unsurlarından olan ilginçlik faktörüne yaklaşımlarıydı. Herkes Türkiye’den giderken Türkiye’nin Covid-19 karşıtı mücadelesine hayran olup Türkiye’de kalan çift ya da bir erkeğin yeni eşinin eski eşine böbreğini vermesi gibi farklı ve beklenmediklik üzerine kurulu haber verme yaklaşımı sık sık gözlenebiliyor. Ama Takvim’deki haberlerin genel olarak ilginçlik faktörü cinayet, yangın ve benzeri olumsuz durumlara dayanıyor. Bunun dışında yukarıda örneklediğimiz tarzda ya da gülünç durumların ortaya çıktığı olaylara ilişkin haberleri de gözlemlemek mümkün oluyor.
Yeni Şafak Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Yeni Şafak Gazetesi yoğunluk sıralamasında en fazla dört kategoriye yer veriyor: devlet kurumları, devlet görevlileri ve bürokratlar; sporcular, spor kulübü yöneticileri ve temsilcileri; siyasetçiler, siyasi partiler ve iş insanları ile şirketler. Gazetede yayınlanan sıradan insan haberlerinin olumlu ve olumsuz dil ve anlatım kullanımı bağlamında bir dengeden söz etmek mümkün. Haberlerin öznelerinin cinsiyetleri bağlamında da bir denge var.
Yeni Şafak’ın sıradan insan haberleri çoğunlukla kolluk kuvvetlerinin ya da devlet kurumlarının verdiği bilgi ya da istatistiklere dayanıyor. Yurtdışındaki sıradan insanların (Filistin’deki siviller vs.) hayat hikâyelerinde politik tona daha sık rastlanırken güvenlik problemleri, kamuoyu araştırmaları gibi temalar etrafında yazılmış haberler görülüyor.
Az sayıda da olsa kadına yönelik şiddetle ilgili haberler de var ve bu haberlerde politik bağlama oturtulmadan mağdurdan yana bir dil kullanılmış. Bunların dışında, doğrudan bir sosyal konuya temas etmeyen; ama insanların olumlu değişim yaratmasıyla ilgili hikâyelere odaklanan haber örnekleri de gözlemek mümkün oluyor. İlginçlik faktörü bağlamında sıradan insan haberlerinde öne çıkan temanın da insan ölümleri olduğunu söylemek mümkün.
Yeni Yaşam Gazetesi
7-11 Haziran 2021 tarihleri aralığında yayınlanan haberlerin öznelerine göre yaptığımız analize göre Yeni Yaşam Gazetesi yoğunluk sıralamasında en fazla dört kategoriye yer veriyor: sıradan insanlar; sivil toplum örgütleri ve temsilcileri; siyasetçiler ve siyasi partiler; devlet kurumları ile devlet görevlileri ve bürokratlar. Gazetenin yayınları dahilinde incelediğimiz 26 sıradan insan odaklı habere baktığımızda %80’i aşkın oranda olumsuz bir dil gözlemek mümkün. Bu olumsuz dil kullanımı genellikle olumsuz bir durumdan etkilenen ve etkiden arınamamış insan ya da insan gruplarını haberleştirirken ya da gazetenin yayın politikası çerçevesinde devlet erkleri ya da politikalarına yönelik eleştiri getirirken daha belirgin oluyor. Sıradan insan hikâyelerinin ele alınmasında nasıl ki Evrensel gazetesinin emek eksenli bir yaklaşımı varsa Yeni Yaşam Gazetesi de politik yönelimleri ile paralel bir şekilde bir haber dili kullanıyor. Haberlerin özneleri kimlerdir diye bakıldığında kadınlar, işçiler, köylüler gibi gruplar öne çıkarken diğer gazetelerin çoğuna göre daha yoğun ekoloji odaklı sıradan insan hikâyesi oluşturma yaklaşımı da gözlenebiliyor.
Yeni Yaşam Gazetesi’ndeki sıradan insanların öznesi olduğu haberlere özel olarak baktığımızda ise herhangi bir hak ihlalinden olumsuz etkilenen ya da bir durumda mağdur olan kimselerin hikâyelerinin öne çıktığını görüyoruz. Sivil toplumla ilgili içeriklerse daha ziyade işçi sendikaları, ekolojist dernekler veya Kürt topluluklarının kurduğu sivil toplum örgütleriyle ilgiliydi. Yeni Yaşam’da da çok sayıda sıradan insan hikâyesi kadına yönelik şiddet haberleriydi. Mağdurların ve aktivistlerin fotoğrafları yoğun olarak kullanılmıştı. Sıradan insan öykülerinde politik tartışmaların etkisinin en yoğun görüldüğü gazetelerden biri Yeni Yaşam. Aynı şekilde Yeni Yaşam’daki çok sayıda haberde sıradan insanların ifadelerine de diğer gazetelerin çoğuna göre daha uzun şekilde yer verildiği görülüyor.
SONUÇ
Araştırma kapsamında 7-11 Haziran 2021 tarihleri arasında yayınlanmış 12 günlük gazetenin 5 günlük basılı nüshalarının incelenmesi sonucunda elde ettiğimiz sonuçları bu bölümde paylaşacağız.
Gazetelerin birkaç istisna haricinde birinci sayfalarında neredeyse hiç yer almayan sıradan insan haberleri genellikle gazetelerin iç sayfalarında yer alıyor.
Araştırmamıza göre sıradan insan haberlerinde çoğunlukla olumsuz olaylar odakta. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet haberlerinin Türkiye’deki yoğunluğuna paralel olarak da olumsuz haberlerin ana kahramanları kadınlar olarak öne çıkıyor. Ölüm haberleri söz konusu olduğunda kadın ölümlerine dair haberleri işçi ölümlerine dair haberler takip ediyor.
Söz konusu bu haberlerde dil kullanımı olduğunda şiddet ve suça ilişkin haberlerde gereksiz detaylar verildiği, şiddete neden arayan bir yaklaşım olduğu görülüyor. Hem haber dilinde hem görsel kullanımında rahatsız edici ögeler gözlenebiliyor.
Bazı gazetelerde mağdurdan yana politik doğrucu bir ton sıradan insan haberleri için tercih edilirken bazı gazetelerde sıradan insanlar gelenekselleşmiş üçüncü sayfa kalıbı içerisinde suçun taraflarından biri olarak sunuluyor. Kimi gazetelerde sıradan insan hikâyelerinde mağdurdan yana tutum alma, herhangi bir zorluğa direnen kişileri minör kahramanlar şeklinde kişilerin çerçevelenmesi olarak gözlenebilir iken bazı gazetelerde sıradan insanlar hiçbir derinliği olmayan karakterler olarak temsil ediliyor. Antalya’da kaza, üç kişi öldü iki kişi yaralandı gibi rutin haber dili cinayet konulu haberlerde “İtiraz etti kurşunu yedi” şeklinde örneklenebilecek hoyrat bir biçimde de sunulabiliyor. Yani rasyonel bir neden sonuç ilişkisi kurulmadan başlık atılıyor. Birçok gazetede sivil toplum haberleriyle sıradan insan hikâyelerine ilişkin haberler iç içe geçmiş durumda; ama toplama bakıldığında sivil toplumun kurumsal ve temsilci bağlamındaki görünürlüğü daha kuvvetli. Bu iç içe geçmişlikte gazetenin editoryal bakış açısı, ilgili sivil toplum kuruluşuna yakınlığı ya da haberin ilgi çekicilik faktörü öznenin belirlenmesinde asli unsur gibi görülüyor.
Elit aktörlere gazetelerde daha çok yer verilirken, sıradan insanların ne ölçüde ve nasıl temsil edildiği gazetelerin ideolojik yaklaşımlarıyla belirleniyor. Sıradan insanlar olayları deneyimleyen özneler konumundalar. Ülkenin gündemi konusunda onlara çoğunlukla söz verilmiyor. Yani YouTube’de çok popüler olan konuşan sıradan insan formatları basılı gazetelerde yerlerini mağdur ve nadiren mağrur insanlara bırakıyor.
Sıradan insanların suçların faili ya da mağduru olmaktan öteye gidemediği, kendi hikâyelerinin bile kahramanı olduklarında çok nadiren görünür kılındıkları bir haber kültürü ile karşı karşıyayız. Büyük karşıtlıklar barındıran, absürd başarı hikâyeleri haricinde sıradan insanların cinayet, ölüm, kaza gibi başlıklarla sınırlı temsili bize gazetelerin dünyasında sıradan insanlara çoğunlukla yer olmadığını düşündürüyor.
Gelecekte sıradan insan temsiliyle ilgili yapılabilecek çalışmaların sanıyoruz ki en ilgi çekici olabilecek olanlarından biri ajans haberleri ve özel haberler arasındaki dil, yaklaşım ve içerik derinliği farklarının belirlenmesi; olası farkların haberin sunumuna, haberin taraflarının temsiline etkisinin analizinin yapılması olabilir. Aynı şekilde sivil toplum haberleri konusunda gazetelerin yaklaşımları ve Türkiye’deki politik kutuplaşmanın sivil toplum kuruluşlarının açıklama ve eylemlerine ilişkin haberlerinin hangi dil ve içerikle sunulması üzerinden farklı bir araştırma da yürütülebilir.
Tabii ki politik elite yönelik gazetelerin sağdan sola büyük ilgisi ve bunun Türkiye’nin kutuplaşmış çoğulcu medya sistemi ile ilişkisinin farkındayız. Yine de politik elite ve kurumlara olan bu yoğun ilginin medya sahipliği yapısıyla ilişkisinin ve klientalizm bağlamındaki kökenlerinin de geçerli bir araştırma konusu olduğu görüşündeyiz.
Referanslar
Baden, C., & Springer, N. (2017). Conceptualizing viewpoint diversity in news discourse. Journalism, 18(2), 176-194.
Beckers, K., & Van Aelst, P. (2019). Look who’s talking: An analysis of actors in television news (2003–2016). Journalism Studies, 20(6), 872-890.
Beier, A., Fiechtner, S., & Trebbe, J. (2020). Ordinary Citizens in Swiss Public Television News: Representing a National Public Sphere?. Journalism Studies, 21(8), 1055-1075.
De Swert, K., & Kuypers, I. (2020). Ordinary People Regularly Reported? Looking for Patterns in the Presence of Ordinary Citizens in Television News in 20 European Countries. Journalism Studies, 21(8), 1037-1054.
Dimitrova, D. V., & Strömbäck, J. (2009). Look who’s talking: Use of sources in newspaper coverage in Sweden and the United States. Journalism practice, 3(1), 75-91.
Gans, H. J. (2011). Multiperspectival news revisited: Journalism and representative democracy. Journalism, 12(1), 3-13.
Hopmann, D. N., & Shehata, A. (2011). The contingencies of ordinary citizen appearances in political television news. Journalism Practice, 5(6), 657-671.
Kleemans, M., Schaap, G., & Hermans, L. (2017). Citizen sources in the news: Above and beyond the vox pop?. Journalism, 18(4), 464-481.
Masini, A., Van Aelst, P., Zerback, T., Reinemann, C., Mancini, P., Mazzoni, M., … & Coen, S. (2018). Measuring and explaining the diversity of voices and viewpoints in the news: A comparative study on the determinants of content diversity of immigration news. Journalism Studies, 19(15), 2324-2343.
McManus, J. H. (1994). Market-driven journalism: Let the citizen beware?. Sage Publications.
Peter, C., & Zerback, T. (2020). Ordinary citizens in the news: A conceptual framework. Journalism Studies, 21(8), 1003-1016.
Hendriks Vettehen, P., Nuijten, K., & Beentjes, J. (2005). News in an age of competition: The case of sensationalism in Dutch television news, 1995–2001. Journal of Broadcasting & Electronic Media, 49(3), 282-295.
Waller, J. E. (2007). Becoming evil: How ordinary people commit genocide and mass killing. Oxford University Press.
Welzel, C., & Inglehart, R. (2008). The role of ordinary people in democratization. Journal of democracy, 19(1), 126-140.