GAZETECİLERİN TWITTER VE INSTAGRAM KULLANIM PRATİKLERİ

DR. SARPHAN UZUNOĞLU
HAZAL SENA KARACA

Sosyal ağlar ve uygulamalar uzunca bir süredir hayatımızın merkezinde. Haftalık olarak aldığımız ekran kullanım raporlarını hep Twitter, Instagram gibi uygulamalar domine ediyor. Öyle ki sosyal ağ kullanım alışkanlıklarımız bazılarımızın uyku rejimini bile değiştiriyor. Kimimiz sosyal ağlarda zaman akışlarını seyrederken uyuyakalıyoruz kimimizin ise uykusunu kaçıran, bu uygulamalar oluyor. 

 

Sosyal ağları neden kullandığımıza dair soruların muhtelif yanıtları var. Bu yanıtlardan biri de gündemi takip etme arzumuz. Örneğin Reuters Enstitüsü 2021 Dijital Haber Raporu’na göre Türkiye yurttaşları olarak %40’ımız YouTube’u, %34’ümüz Twitter’ı, %34’ümüz Instagram’ı, %30’umuz ise Facebook ve WhatsApp’ı haber almak ve paylaşmak için kullanıyoruz. Peki haberi paylaştığımız ve tükettiğimiz bu mecralarda gazeteciler ne yapıyor? Haberlerini ve fikirlerini nasıl paylaşıyorlar? Paylaştıkları haberler ne tür etkileşimler alıyor? Gazetecilerin erişimleri ne kadar ve mecradan mecraya sosyal ağlardaki haber ve kanaatlerin üretim ve sunum örüntüleri nasıl şekilleniyor?

 

Bu araştırma, 21 Eylül 2021 itibarıyla Türkiye’de Twitter ve Instagram’da en görünür olan gazetecilerin sosyal ağ kullanım pratiklerine yukarıdaki sorular özelinde odaklanıyor. Araştırmanın amacı hem gazetecilerin sosyal ağ kullanırken özel yöntemlere başvurup başvurmadıklarını anlamak hem de gazeteci birden fazla sosyal ağda aktif ve popülerse paylaşımları arasındaki içerik, form ve hedef kitle bazındaki farklılıkları keşfetmeye çalışmak. Bunun için Twitter ve Instagram üzerinden en çok takip edilen 50 gazetecinin (her bir mecranın en çok izlenen 50 aktörü incelendi) hesap kullanım biçimleri incelemeye tabi tutuldu.

Araştırmanın öne çıkan sonuçları ise şöyle: 

 

  • Geleneksel medyadaki tanınırlık çoğunlukla sosyal ağlardaki takipçi sayılarına yansımış. Twitter’da da Instagram’da da geleneksel medyada üne kavuşmuş gazetecilerin çok takip edilen gazeteciler listesini domine ettiği görülüyor. 

 

  • Twitter’da çok takip edilen gazeteci hesapları arasında siyasetle ilgili içerik üreten gazetecilerin hesapları öne çıkıyor. Bu gazetecilerin hesaplarını magazin, spor, ilahiyat ve kültür-sanat konusunda içerik üreten gazetecilerin hesapları takip ediyor.

 

  • Instagram’da moda, magazin, astroloji, kültür-sanat, gezi gibi alanlarda içerik üreten gazetecilerin de listeye girdiği görülse de hâlâ en çok takip edilen içerik kategorisi siyaset. Siyaset konusunda içerik üreten gazetecileri (12) moderatör ya da sunucu olarak televizyonda program yöneten gazeteciler (11) ve magazin gazetecileri (8) izliyor. Bu öne çıkan kategorilerin dışında ilahiyat (4), moda (3), seyahat (3), spor (1), eğitim (1), astroloji (1) alanlarında içerik üreten gazeteciler de listede yer alıyor.

  • Twitter’da en çok takip edilen 50 gazeteci hesabının 39’u erkek, 11’i kadın gazetecilere aitken, Instagram’da en çok takip edilen 50 gazeteci hesabının 29’u erkek, 21’i de kadın gazetecilere ait. 

  • Twitter’da incelediğimiz hesapların %56’sı, Instagram’da incelediğimiz hesapların ise %76’sı ilgili oldukları gazete, YouTube kanalı ya da kurumla ilgili bilgiyi biyografilerinde paylaşıyor.

 

  • İncelediğimiz Twitter hesaplarının %88’i hem kişisel fikirler hem de profesyonel hayatlarındaki işlerin tanıtımları için kullanılırken, %8’i kişisel, %4’ü de profesyonel kullanım paternleri sergilemektedir. Gazetecilerin Instagram hesaplarında ise kişisel amaçlı kullanımın paternlerinin Twitter’a kıyasla daha yoğun olduğu görülmektedir. İncelediğimiz hesapların %20’si Instagram’ı hem kişisel hem de profesyonel paylaşım amacıyla kullanırken, %70’i kişisel kullanım paternleri sergilemektedir. Instagram’ı sadece profesyonel amaçla kullanan hesapların oranı ise %10’dur.

 

  • Geçmişte çok sık kullanılan “yazdıklarım kurumumu bağlamaz” ifadesine eskisi kadar sık rastlanmıyor. Bunun yerine “kişisel hesap” ifadesi kullanılmaya başlanmış. 

 

  • Twitter’daki çok takip edilen gazetecilerin takipçi sayılarına göre sıralamalarıyla etkileşim oranlarına göre sıralamaları karşılaştırıldığında çok takip edilen kullanıcıların etkileşim oranları bağlamında öne çıkmadıkları görülmektedir.

 

  • Instagram’da en çok takip edilen gazetecilerin takipçi sayıları ve etkileşim oranları karşılaştırıldığında da Twitter’da gözlemlediğimize benzer bir patern ortaya çıkmaktadır. Hem Twitter hem de Instagram’da takipçi sayısı ile hesapların etkileşim oranı arasında doğrusal bir bağlantı olmayışı dikkat çekicidir.

 

  • Instagram’daki çok takip edilen gazeteci hesaplarının tamamının ortak yanı işlerini tanıtmanın yanı sıra öz markalamalarını ön plana koyan, etkileşime önem veren, kişiselleşmekten kaçınmayan, deneyim ve anı da paylaşan bir yapıda olmaları.

 

  • Twitter’daki çok takip edilen gazeteci hesaplarının %60’ı tanıtım odaklı paylaşımlar yapsalar da; öz markalamalarını ön plana koyan, etkileşime önem veren, kişiselleşmekten kaçınmayan, deneyim ve anılarını da paylaşan bir yaklaşım sergiliyor. Hesapların %36’sı ise tanıtımcı dediğimiz, rutin bir şekilde yaptığı işi paylaşan, kişiselleşme, etkileşim arama gibi dertleri olmayan bir yapıda. Twitter’daki incelediğimiz hesapların yalnızca %4’ü mizahi denebilecek bir yaklaşıma sahip.

 

  • Twitter’da gazetecilerin işitsel materyal paylaşımı düşük olsa da görsel içerikli materyaller (video, fotoğraf gibi) sıklıkla paylaşılıyor. Çok takip edilen gazeteciler Spaces gibi Twitter özelliklerine fazla ilgi göstermiyor.

 

  • Instagram’da işitsel materyal paylaşımı mecranın doğası gereği az. Var olan işitsel materyaller de podcast ve şarkı bağlantısı paylaşımları. Bunların çoğu da bağlantı verilebilen hikâyeler şeklinde paylaşılmış. 

 

  • Instagram’da en çok takip edilen gazeteci hesaplarının bio’larını incelediğimizde, sadece %46’sının kendini gazeteci veya yazar olarak tanıttığı, %32’sinin herhangi bir meslek/rol ifadesine yer vermezken, %20’sinin ise kendilerini tanımlarken birden fazla meslek/sosyal rol tanımı kullandıkları görülüyor. Gazeteci, yazar gibi tanımlamalarla birlikte kullanılan bu ek roller/meslekler arasında influencer, public figure, gezgin, danışman gibi ifadeler dikkat çekiyor.

GAZETECİLER INSTAGRAM VE TWITTER'I NASIL KULLANIYOR?​

Geleneksel medyadan gelenler takipçi konusunda avantajlı

Twitter’da en çok izlenen 50 gazeteci hesabından 46’sının sahiplerinin geçmişte geleneksel medyada çalışma tecrübeleri olduğu göze çarpıyor. Özellikle geçmişte Türkiye’deki medyanın büyük çoğunluğunu elinde bulunduran Doğan Grubu’nun gazetelerinde ya da televizyonlarında çalışan ve bazıları şu anda Demirören Medya çatısı altında medya profesyoneli olarak çalışmaya devam eden Ahmet Hakan Coşkun, Cüneyt Özdemir, Ayşe Arman, Nevşin Mengü gibi isimlerin veya geçmişten bu yana ya da yakın dönemde geleneksel medyada büyük ilgi uyandırmış Uğur Dündar, Fatih Portakal, Fatih Altaylı gibi isimlerin takipçi sayılarının da ziyadesiyle yüksek olduğu görülüyor. Burada önemli hususlardan biri de şu. Eğer bu kişilerin geçmiş tecrübelerine bakmasaydık ve yalnızca hâlihazırda üretim yaptıkları mecralara baksaydık yeni medya alanında gazetecilik yapanların Twitter’daki en çok takip edilen 50 gazeteci hesabından 28’ini teşkil ettiğini görecektik. Bu bağlamda düşündüğümüzde geleneksel medyadan yeni medyaya taşınmanın Twitter’daki popülerliği düşürdüğünün söylenmesinin güç olduğu ortadadır; fakat aynı şekilde ana akımdan yeni medyaya geçişin takipçi ve etkileşim sayısı konusunda olumlu ya da olumsuz etkisini incelemek için daha kapsamlı ve bireysel takipçi ve etkileşim geçmişi temelli bir araştırma gerekmektedir.

Söz konusu Instagram olduğunda da geleneksel ve yeni medya oranları çok farklı değil. Analiz edilen 50 hesabın içerisinde 45’inin geçmişte geleneksel medyada çalışma tecrübeleri olduğu göze çarpıyor. Yine geçmişte Doğan Medya’da çalışmış veya şu anda Demirören Medya çatısı altında çalışan gazetecilerin isimlerine sıklıkla rastlanılabiliyor. Instagram’da çok takip edilen gazetecilerin şu anda üretim yaptığı mecralara bakıldığındaysa yeni medya alanına tamamen geçiş yapmış gazetecilerin 50 gazeteci hesabının içerisinde 12 hesabı teşkil ettiği görülüyor.

 

En çok hangi kategorilerde içerik üretenler takip ediliyor?

Instagram’da temel farklardan biri siyaset yorumcuları, muhabirler ya da günlük haber akışını sunan haber sunucuları gibi kategorilerin yanı sıra birkaç farklı kategorinin daha ortaya çıkması. Bunların arasında moda yazarları, magazin yazarları, din ve ilahiyat yazarları gibi kategoriler mevcut. Siyaset konusunda içerik üretenler Instagram’da en çok takip edilen gazeteci grubu olurken (12), onları sunucu ve moderatörler (10), magazin gazetecileri (9), ilahiyat uzmanları (4), kültür sanat gazetecileri (4), seyahat yazarları (3), moda yazarları (3), spor gazetecileri (2), ekonomi yazarları (1), eğitim yazarları (1), astroloji yazarları (1) takip etmektedir. 

 

Twitter’daki politik ortam siyasetle ilgili uzmanlık edinmiş ya da konuyla ilgili içerik üreten gazetecileri öne çıkarırken (38) onları, magazin (5) ve teknoloji (2) alanında içerik üreten gazeteciler izliyor. En çok izlenen 50 hesap arasında sunucular ve moderatörler, yemek yazarları, spor ve ilahiyat yazarları ise 1’er hesapla listede yer alıyor. 

Bu, bazı gazeteciler özelinde ana akım medyada ya da geleneksel medyada elde edilen sosyal sermayenin yeni medya alanına aktarılabildiği olarak da yorumlanabilir; fakat burada kesin bir korelasyondan bahsetmek güçtür. Bunun da çeşitli sebepleri var. Birinci ve en önemli sebep Türkiye’de yeni medyaya geçtikten sonra kitlesini arttıran, öncesinde ana akım medyada iken yüksek takipçi sayılarına erişmemiş isimlerin de var olmasıdır. Yine aynı şekilde sosyal ağ kullanıcı sayısının ülke genelinde yıllar geçtikçe artması da burada hızlı bir tespit yapmayı zorlaştırır.

 

Çok takipçi çok etkileşim mi demek?

Twitter verilerine bakıldığında da Instagram verilerine bakıldığında da etkileşimle takipçi sayısı arasında yüzdelik bağlamda her iki mecraya da yansıyan bir doğru orantı olmadığı görülüyor. Hatta iki mecra etkileşim yüzdesi ve takipçi sayıları bağlamında farklı karakterler sergiliyor.

Twitter’da en çok takip edilen 50 gazetecinin takipçi sayılarıyla sahip oldukları etkileşim oranlarını karşılaştırdığımızda, takipçi sayısıyla etkileşim arasında net bir ilişki bulunmadığını görüyoruz. Örneğin, en çok takip edilen 10 gazeteciden 9’unun etkileşim oranı, incelemeye tabi tutulan 50 hesabın etkileşim oranı ortalaması olan %0.16’nın altında kalıyor. 

7 milyonun üzerindeki takipçi sayısıyla Twitter’da en çok takip edilen gazeteciler listesinde 2. sırada yer alan Cüneyt Özdemir ve 5.6 milyonu aşan takipçi sayısıyla 3. sırada bulunan Ahmet Hakan’ın hesaplarının, incelediğimiz 50 hesap içerisinde en az etkileşim oranına sahip hesaplar olmaları da dikkat çeken diğer bulgulardan. Hem ana akım medyada hem de yeni medyada yüksek popülariteye sahip olan bu gazetecilerin paylaşımlarının içeriğine baktığımızda ise siyasi fikirlerden ziyade profesyonel işlerin tanıtımına odaklı video/yazı/haber linkleri ön plana çıkıyor. 

 Öte yandan en çok takip edilen ilk 10 gazeteci içerisinde en yüksek etkileşim oranlarına sahip olan İsmail Saymaz ve Uğur Dündar’ın ise yoğun bir biçimde siyasi fikirlerini belirtip, gündeme dair tartışmalara ilişkin içerikler paylaştıkları görülüyor. Twitter’ın Türkiye gibi siyasi iklimi çalkantılı, ifade özgürlüğü ve demokratik katılım noktasında ciddi problemleri olan ülkelerde alternatif bir kamusal alan olarak değerlendirilme eğilimi göz önünde bulundurulduğunda, siyasi fikirlerin açık ve yoğun bir şekilde paylaşılmasıyla yüksek etkileşim oranları arasında bir bağ kurmamız mümkün görünüyor. 

 

Twitter’da gözlemlediğimiz takipçi oranlarının etkileşim oranına yansımaması durumu Instagram’da da geçerli. Instagram’da takipçi sayısı bakımından ilk 10’da yer alan gazeteci hesaplarının 7’sinin etkileşim oranı, en çok takip edilen 50 hesabın etkileşim ortalaması olan %2.52’nin altında kalıyor. Öte yandan paylaşılan içeriklerin aldığı beğeni ve yorumların ortalamasıyla hesaplanan bu etkileşim oranı Instagram’da görünürlük ve popülerlik noktasında belirleyici değil. Bir diğer ifadeyle, sosyal medya platformlarının en temel özelliklerinden biri olarak nitelendirilen ve kritik öneme sahip olduğu ifade edilen “etkileşim” kavramı, çok takipçili hesaplar söz konusu olduğunda geniş kitlelere ulaşma açısından kritik bir değerlendirme unsuru olmaktan çıkıyor. Takipçi sayısı ve etkileşim oranı arasındaki bu karmaşık ve doğrusal olmayan ilişkiyi anlamak açısından Instagram algoritmalarının çalışma biçimini anlamak oldukça önemli. 

Kullanıcıların platformda paylaşılan gönderilerin büyük bir kısmını kaçırdığını fark eden Instagram’ın 2016 yılında kronolojik akıştan algoritmik akışa geçmesiyle birlikte, bizim bu çalışmada temel aldığımız etkileşim oranlarının hesaplanmasında da temel faktör olan beğeni ve yorumların etkisi dikkate değer biçimde arttı. Kullanıcıların yorum ve beğenilerini dikkate alan bu algoritmik yapı sayesinde, postları en çok beğenilen ve yorum alan hesaplar takipçilerinin ana akışında daha çok yer bulurken, takipçi sayısı fazla olmasına karşın yorum/beğeni oranı düşük olan hesaplar görünürlüğünü kaybediyor. Bu noktada, daha çok takipçinin daha çok etkileşim anlamına gelmediği, içeriğin özgünlüğünün ve kullanıcı etkileşimine açık olmasının etkileşim noktasında belirleyici faktörler olduğunu söylemek mümkün. 

Öte yandan Instagram’ın kullanıcılara neyin gösterileceğini, hangi hesabın daha görünür olacağını belirleyen tek bir algoritmanın olmadığının da altını çizmek gerekiyor. Instagram’ın ilişki ve ilgi alanlarını temel alan bir diğer algoritması da, kullanıcıların takip ettiği diğer kullanıcılar tarafından takip edilen hesap ve içerikleri ön plana çıkarması. Daha basit bir ifadeyle, kullanıcının beğeni ve yorumlarından bağımsız olarak, daha çok takipçi sayısına sahip olan hesapların paylaşımları yeteri kadar etkileşim almasalar dahi daha görünür olarak bir asimetri kaynağı yaratıyor. 

Bu faktörler bağlamında, çok takipçi çok etkileşim mi demek sorusuna vereceğimiz yanıt net bir “hayır” olsa da, çok takipçili hesapların içeriklerini üst sıralara taşıyan söz konusu algoritmaların ve görüntü asimetrilerinin varlığında, etkileşim kavramına atfedilen önemin ve onu katılımcılıkla ilişkilendiren bakışın geçerliliği bir soru işaretine dönüşüyor.

 

Söylemde kişisellik ve kurumsallık

İncelediğimiz Twitter hesaplarının %88’i hem kişisel fikirler hem de profesyonel hayatlarındaki işlerin tanıtımları için kullanılırken, %8’i kişisel, %4’ü de profesyonel kullanım paternleri sergilemektedir. Gazetecilerin Instagram hesaplarında ise kişisel amaçlı kullanımın Twitter’a oranla oldukça fazla olduğu görülmektedir. İncelediğimiz hesaplarının %20’si Instagram hesaplarını hem kişisel hem de profesyonel paylaşım amacıyla kullanırken, %70’i kişisel kullanım paternleri sergilemektedir. Instagram’ı sadece profesyonel amaçla kullanan gazetecilerin oranı ise %10’dur. 

 Özellikle Instagram’da incelediğimiz hesaplarda öne çıkan kişisellik, gazetecilerin platformu profesyonel amaçtan ziyade kendi kişisel markalarını ve hayat tarzlarını öne çıkarmak için kullanmalarıyla ilişkilendirilebilir. Nitekim Instagram’da en çok takip edilen gazeteci hesaplarının biolarını incelediğimizde, sadece %46’sının kendini gazeteci veya yazar olarak tanıttığı, %32’sinin herhangi bir meslek/rol ifadesine yer vermezken, %20’si ise, birden fazla farklı meslek/sosyal rollere profillerinde yer verdiği görülmektedir. Bunlar arasında dikkat çeken etiketler/meslekler ise public figure, influencer, traveller ve danışman olarak sıralanabilir.

 

Hesaplar kime ait: Kuruma mı gazeteciye mi?

Gazetecilerin sosyal ağ kullanımıyla ilgili en ilginç meselelerden biri de sosyal ağ kullanımınının sorumluluğu. Türkiye’nin kısıtlı ifade özgürlüğü ortamında sosyal ağ kullanımının hem bireysel hem de kurumsal sonuçları olabiliyor. Özellikle de bireysel ve kurumsal linç süreçlerinde bireysel kullanıcının kendini korumak için aldığı kimi önlemler olduğu gibi kurumlar da çalışanlarının veya temsilcilerinin sosyal ağ kullanımlarını sterilleştirmek için çeşitli çabalara girişebiliyor. Burada, kullanıcılarca benimsenen farklı yaklaşımlardan söz etmek mümkün. Birinci yaklaşım “kişisel görüşümdür, çalıştığım kurumu bağlamaz” benzeri bir ifadeyi sosyal ağ hesaplarının biyografi ya da hakkında kısmına yerleştirmek, ya da böyle bir ifadeye yer vermemek. Burada farklı motivasyonlar olabilmekle birlikte, bazı gazetecilerin de çalıştıkları kurum ya da kurumlara biyografilerinde yer vermek yerine “kişisel hesaptır” ve benzeri belirteçler koydukları görülüyor. Yer yer de hesabın kimin olduğu konusundaki tartışmalara ilişkin Aslı Şafak’ın hesabındaki gibi “Yazdıklarımdan Prens Charles sorumludur” benzeri mizahi ifadelere de rastlamak mümkün oluyor.

Twitter’da incelediğimiz 50 hesaptan hiçbirinde “yazdıklarımdan kurumum sorumlu değildir” benzeri bir ifade görülmezken, “kişisel hesaptır” ifadesinin kullanımına 12 farklı hesapta rastladık. Bunu kurum sorumluluğu reddinin sansürü andırmayacak bir şekilde ve herhangi bir kriz ve linç anında kurumu kurtarmaya yönelik bir yaklaşım olarak da algılanması mümkün. Tabii özellikle de halkla ilişkiler bağlamında kişisel asistan kullanan gazeteciler de olduğundan “kişisel hesaptır” ifadelerinin hesabın Twitter’da özellikle bir dönem çok yaygın olan “fan hesapları” veya kişinin asistanı ya da ajansı tarafından tanıtım için kullanılan hesaplardan ayrılmak için kullanıldığı da düşünülebilir.

Tıpkı Twitter’da olduğu gibi, Instagram üzerinden incelediğimiz 50 hesabın hiçbirinde paylaşımlarından kurumun sorumlu olmadığını ifade eden bir uyarıya rastlamadık. Twitter’daki hesaplarda karşımıza çıkan “kişisel hesaptır” ifadesinin Instagram’da incelediğimiz gazetecelerin hiçbiri tarafından kullanılmamış olmaması ise Instagram’ın kişisel paylaşımların öne çıktığı, gündeme ilişkin konular yerine deneyimin, anın ve hayat tarzlarının yansıtıldığı bir platform oluşu ile ilişkilendirilebilir.

Hesapların kurumlara değil, gazetecilere ait oluşu ise hem Twitter hem de Instagram’da incelediğimiz en çok takip edilen 50 hesabın ortak özelliklerinden.

 

İşitsel ve görsel materyal kullanımı

Sosyal ağ kullanım dinamikleri metin temelli olmaktan çıkalı uzun zaman oldu. Twitter gibi metin temelli görünen bir ağda bile video, ses ve fotoğraf paylaşımının hem tweet’in görüntülenme oranlarına hem de etkileşim oranlarına çok daha olumlu etki ettiği bir dönemdeyiz. Buna bağlı olarak gazetecilerin sosyal ağ kullanım pratikleri dahilinde işitsel ve görsel materyal kullanımlarının da belirleyici birer faktör olarak görülmesi mümkün. 

 

Twitter’daki işitsel ve görsel materyal kullanımını ilk olarak işitsel bağlamda inceleyelim. İncelediğimiz 50 hesabın son paylaşımlarına ve kullanım pratiklerine bakıldığında Twitter’ın başta Spaces olmak üzere ses temelli özelliklerinin gazetecilerce nadiren tercih edildiği gözleniyor. Her ne kadar Twitter’daki bazı gazeteci cemiyetleri gündemi ya da gazetecilik etiği meselelerini tartışmak için zaman zaman Twitter Spaces’da buluşsa ya da Clubhouse’un çıkış yaptığı dönemde sesli tartışma odalarında gazeteciler çok zaman geçirmiş olsalar da Twitter’daki en çok takip edilen 50 gazeteci hesabının işitsel temelli materyal kullanımı yok denecek kadar zayıf. Buna istisna olarak gösterilebilecek tek tür ise az sayıda gazetecinin paylaştığı podcast türündeki önizlenebilir içerikler. Twitter’daki görsel materyal kullanımına geldiğimizde ise durum çok farklı. Birçok gazetecinin hem fotoğraf paylaşma hem de video paylaşma eğiliminde olduğu görülüyor. Gazetecilerin fotoğraf paylaştığı durumlar genellikle şu şekilde sıralanabilir: Gazetecinin bir olay yerinde çektiği fotoğraf, gazetecinin hobi ya da hoş bir mekân sergilemek için çektiği fotoğraf, gazetecinin bir başka gazeteciden ya da haberden alıp paylaştığı fotoğraf ve gazetecilerin iş yaparken çekilmiş fotoğrafları. Bazen de fotoğraf türünde olmasa da afiş, poster gibi gazetecilerin katılacakları içerik ya da programlara yönelik görselleri de paylaştıkları gözlenmektedir.

 

Gazetecilerin video paylaşımlarına bakıldığında ise ortada farklı bir durum söz konusudur. Özellikle TV gazetecileri ve YouTube’da program yapan gazeteciler programlarından muhtemelen başka profesyoneller tarafından üretilmiş video klipleri paylaşarak içerik paylaşımları yapmaktadır. Örneğin İsmail Küçükkaya’nın Fox TV’deki programının video parçalarını yayın saatinde düzenli olarak canlı yayın bağlantısıyla birlikte paylaştığını görüyoruz. Benzer bir şekilde Nevşin Mengü, Can Dündar, Banu Güven gibi isimler de ürettikleri içeriklerin video tanıtımlarını Twitter hesapları aracılığıyla paylaşmaktadırlar. Video klip olarak tanıtım maksatlı ürün ortaya koyma eğilimi yaygın. Bunun dışında Medyascope ve benzeri platformlarda yayın yapan gazeteciler Scope ve YouTube canlı yayın bağlantılarını paylaşarak da video içerik paylaşımında bulunmakta. 

 

Söz konusu Instagram olduğunda da gazetecilerin sesli içerik paylaşımı ziyadesiyle kısıtlı. Nadir rastlanan podcast veya şarkı paylaşımları dışında (ki bunlar da çoğu zaman tamamen ses temelli değildir ve bu kategoriye sokulup sokulamayacakları tartışmalıdır) Instagram üzerinden yalnızca işitsel odaklı paylaşım yapılmadığı görülmektedir.

 

Elbette Instagram kullanımında görsel ve videolar ana ögelerdir. Burada üçlü bir yapıdan söz etmek mümkün: Instagram gönderileri, Instagram hikâyeleri ve Instagram Reels videoları. Araştırma kapsamında en sağlıklı şekilde incelenebilen içerik türleri, otomatik olarak depolanabilir olduklarından Instagram gönderileri ve Instagram Reels videolarıydı. Depolanmaları opsiyonel olan Instagram hikâyeleri ise ancak daha farklı, düzenli takip ve arşivlemeyle ele alındıklarında üzerine sağlıklı bir analiz yapılabilecek yapıda bir içerik türü. Bu nedenle bizim için odakta, listedeki tüm gazeteciler tarafından kullanılan Instagram gönderileri vardı. Instagram gönderileri çoğunlukla hesap sahibinin öznesi olduğu ya da çektiği fotoğraflardan oluşuyordu. Bu fotoğrafların yanı sıra posterler, etkinlikler için yapılan özel tasarımlar da paylaşılıyordu. Bazı özel durumlarda, kişiler bir açıklama vs. yaptılarsa, düz arka plan üstüne metin şeklinde paylaşımlara da rastlamak mümkündü.


Gazetecilerin hesap kullanım biçimleri

 

Gazetecilerin hesapların kullanım biçimlerini ele alırken Mellado ve Hermida’nın (2021, 4-6) oluşturduğu tanıtımcı, ünlü ve şakacı kategorilerini kullandık. Bu kategorilerden tanıtımcı kategorisini daha ziyade yaptıkları işi, parçası oldukları bir sosyal kampanyayı veya bir başka gazetecinin işini tanıtmak için sosyal ağ hesaplarını kullanan gazetecileri kapsayan bir kategori olarak kullandık. Örneğin bir hesap düzenli olarak yalnızca gazetede yayınlanan köşe yazılarını, katıldığı etkinlikleri ya da haberlerini paylaşıyor, özel olarak o sosyal ağı fikir paylaşmak, etkileşim kurmak, şikâyet etmek ya da beğeni belirtmek için kullanmıyorsa bu hesap tipine tanıtımcı hesap dedik. Şakacı hesap tanımını, eleştirel ya da eğlence odaklı olması fark etmeksizin gazetecilerin mizahi bir tutumu önde tuttuğu hesaplar için kullandık. Ünlü kategorisindeki hesaplar ise, tanıtımcı hesapların yaptığı iş tanıtma fonksiyonunu da zaman zaman kapsamakla birlikte kişilerin tanınmışlıklarını büyütmeyi amaçlayan bir yapıdaydı. Hayranların/takipçilerin nabzını tutma, takipçilerle ilişki kurma, özgünlük ve imaj yönetiminin ön planda olması ünlü kategorisindeki kullanım pratikleri etrafında incelendi. Burada ünlü olarak belirtilen kategorinin altının çizilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zira burada anlatılan elbette bir pop şarkıcısının ya da sosyal ağ fenomeninin kullanım tarzıyla birebir örtüşmüyor; ama gazetecilerin şöhret olmasalar da ün elde etmek için yaptıkları ve kendilerine sosyal ya da finansal sermaye sağlayacak iletişimsel faaliyetleri de Mellado ve Hermida’nın çerçevesine sadık kalarak bu kategori altında değerlendirdik. 

 

Twitter’daki kullanım pratikleri söz konusu olduğunda incelediğimiz 50 gazeteci hesabından 18’inin tanıtımcı karakterlere sahip olduğunu, 2 gazeteci hesabının şakacı karaktere yakın olduğunu, 30 hesabın ise ünlü olarak tanımlayabileceğimiz kategorinin altında tanımlanabileceğini gördük. Örneklemek gerekirse Ahmet Hakan Coşkun’un Twitter hesabını düzenli olarak köşe yazılarını ya da Tarafsız Bölge’nin o günkü konuklarını tanıtmak için kullandığını görüyoruz. Bu geçmişte Ahmet Hakan Coşkun’un Twitter’daki sürekli yorum yapan, hayatına dair detaylar paylaşan, takipçileriyle etkileşim kuran ünlü tarzından farklı olsa da uzun süredir Ahmet Hakan Coşkun’un tanıtımcı tarzda tanımlanabilecek bir kullanımı var. Ünlü kategorisi altında değerlendirdiğimiz Nevşin Mengü’nün Twitter hesabına baktığımızdaysa işlerini tanıtmanın yanı sıra gündemdeki olaylarla ilgili yorum yapan, kişisel bilgiler de paylaşan, insanlarla düzenli olarak etkileşime giren, başkalarını retweet eden veya başkalarının haberlerini yorumlayan, bazı sosyal meseleleri kendine dert edinen ve hesabını bu konularda mücadele etmek için kullanan bir yaklaşım görüyoruz. Ünlü kategorisinde değerlendirilebilecek bir başka hesap ise geçmişte ana akım medyada yemek temelli yazı ve programlar yapan ve şu anda yeni medya alanında çalışmalarına devam eden Vedat Milör’ün hesabı. Milör anketler yapan, işlerini paylaşmanın yanı sıra kanaat belirten, tartışmalar açan, hatta yer yer influencer’ları andıran bir tarza sahip. Çok takipçili hesaplar arasında en nadir rastlanan tarz ise şu aralar aktif habercilik ya da yayıncılık projelerine pek rastlamadığımız ama Late Night Show’larda görmeye alışık olduğumuz tarzı sabah programlarına getirmesiyle bilinen Metin Uca’nın hesabının bir örneği olduğu şakacı hesap kullanımı. Elbette mizahi kullanım, yer yer ünlü hesaplarda da gördüğümüz bir yaklaşım; ama Uca’nın Twitter hesabında hakim tavrın bu olduğunu görmek mümkün.

 

Mellado ve Hermida’nın üçlü kategorik yaklaşımını Instagram’a uygulamaksa bizim açımızdan ziyadesiyle zordu. Çünkü Instagram’ın bağlantı verme ve bir başka yere götürme ya da informatif temelli bir mecra olmaktan çok kişisel içeriğe yönelik bir mecra olarak görülmesi Twitter’da gördüğümüz ünlü kategorisinin baskınlığının tüm kullanıcılara yayıldığı bir hâl alıyor. İncelediğimiz Instagram hesaplarındaki gönderiler kişilerin öz markalama faaliyetleri, destek verdikleri sosyal kampanyalar, kısıtlı da olsa iş tanıtımları, anı ve deneyim paylaşımlarına yoğunlaşmış durumda. Örneğin Cüneyt Özdemir’in gezip gördüğü yerlerdeki fotoğraflarını, anılarını veya Ayşe Arman’ın hem kişisel hayatından parçaları hem de sosyal bir konuyla ilgili fikirlerini Instagram’da daha sık paylaştığını görüyoruz. 

 

Elbette her iki listede de olan gazetecilerin Instagram kullanım paternleriyle Twitter kullanım paternleri arasında farklılıklar olması mümkün. Fakat, burada asıl önemli olan mecranın ruhunun kişilerin kullanım pratiklerine de etki ediyor olması. Twitter’da tanıtımcı olarak tanımladığımız tarzda bir kullanım benimseyen gazetecilerin Instagram’da ünlü paternleri içerisinde hareket etmesi. Özellikle Türkiye’deki haber tüketim pratiklerinde Instagram kullanımının yükseliş trendi ile birlikte düşünüldüğünde, sosyal ağ hesaplarının basın bülteni yollanan mail hesaplarından farklılaşması gerekliliği bir kez daha önümüze çıkıyor.

SONUÇ YERİNE

Tarihsel perspektiften değerlendirdiğimizde, değişen her yeni teknolojiyle birlikte gazetecilik pratikleri ve gazeteci profillerinin değişmesi yeni bir olgu gibi görünmese de sosyal ağların sunduğu çift taraflı etkileşim, eş zamansızlık, multimedya paylaşımı gibi imkânlar sayesinde daha köklü bir dönüşüme tanıklık ettiğimiz bir gerçek. Twitter, Instagram ve YouTube başta olmak üzere sosyal ağların birer haber kaynağı hâline gelmesi, gazetecilerin bilgi toplamadan kendi işlerini paylaşmaya ve öz markalamaya kadar tüm süreçlerde sosyal ağları yoğun bir biçimde kullanıyor olmaları ise söz konusu dönüşümün en somut örneklerinden. Yurttaşların haber alma alışkanlıklarını büyük ölçüde değiştiren bu dönüşümün temel aktörleri olan gazetecilerin söz konusu platformları nasıl kullandıkları, paylaştıkları haberlerin ne tür etkileşimler aldığı, platformların farklı özelliklerinin gazetecilik pratiklerinde ve kullanıcılarla etkileşim kurmada etkili olup olmadığı gibi sorular ise bu bağlamda oldukça önemli. 

Yukarıda dile getirdiğimiz ve bu araştırma kapsamında Instagram ve Twitter’da en çok takipçiye sahip olan 50 hesap üzerinden cevaplamaya çalıştığımız bu soruların cevabına geçmeden önce araştırmanın kısıtlarını belirtmekte fayda var. Gazetecilerin Twitter ve Instagram kullanımlarına ilişkin gözlem temelli bir araştırmanın eksik bırakabileceği noktalar, cevaplamakta yetersiz kalacağı sorular bu kısıtlardan biri olarak görülebilir. Etkileşim kavramının çok boyutlu olması, platform algoritmaları başta olmak üzere birden fazla dinamik barındırması ve gazetecilerin kullanım paternlerinin kategorize edilmesi noktasında daha geniş bir örneklemin sunabilecekleri de göz önünde bulundurulmalı.

Öte yandan hem Twitter hem de Instagram’da en çok takip edilen gazetecilerin gözlemlenebilen kullanım pratikleri ve etkileşim oranlarına ilişkin elde ettiğimiz bulguların, “daha çok takipçi, daha çok etkileşim” ya da “daha çok etkileşim daha çok görünürlük” şeklindeki basit ama yaygın önermeleri ve platform algoritmalarının şeffaflığını sorgulama noktasında oldukça önemli olduklarını düşünüyoruz. Örneğin, incelediğimiz iki platformda da en çok takip edilen gazetecilerin takipçi sayılarına göre sıralamalarıyla etkileşim oranlarına göre sıralamalarını karşılaştırdığımızda çok takip edilen kullanıcıların etkileşim oranları bağlamında da öne çıkmıyor olmalarını dikkat çekici buluyoruz. Takipçi sayısı ve etkileşim oranı arasındaki bu asimetri ise araştırmamızın bir diğer bulgusuyla değerlendirildiğinde anlam kazanıyor. Hem Twitter hem de Instagram’da incelediğimiz en çok takip edilen 50 gazetecinin profillerine baktığımızda geleneksel medyadaki tanınırlığın doğrudan sosyal ağlardaki takipçi sayılarına yansımış olduğunu görüyoruz. 

Tıpkı geleneksel medyada olduğu gibi Twitter’da siyasetle ilgili içerik üreten gazetecilerin hesapları öne çıkıyor. Bu gazetecilerin hesaplarını magazin, spor, ilahiyat ve kültür-sanat konusunda içerik üreten gazetecilerin hesapları takip ediyor. Instagram’da en çok takip edilen gazeteciler listesine baktığımızda da durum oldukça benzer. Moda, magazin, astroloji, kültür-sanat, gezi gibi alanlarda içerik üreten gazetecilerin de listeye girdiği görülse de hâlâ siyaset kategorisinde içerik üreten gazeteciler en çok takip edilenler listesini domine ediyor. 

Twitter’da en çok takip edilen 50 gazeteci hesabının 39’unun erkek, 11’inin kadın gazetecilere, Instagram’da ise 29’unun erkek, 21’inin de kadın gazetecilere ait olması geleneksel medyanın sosyal ağlara yansıyan bir diğer dinamiği olarak değerlendirilebilir. TV ve yazılı basın söz konusu olduğunda bizi şaşırtmayan bu temsil probleminin sosyal ağlarda da karşımıza çıkması, hiçbir teknolojinin veya platformun sosyal ve kültürel yapıdan bağımsız sonuçlar üretemeyeceğini bize hatırlatıyor. 

Twitter’da, özellikle gazeteciler tarafından kullanılması sebebiyle aşina olduğumuz “yazdıklarım kurumumu bağlamaz” ifadesine ise eskisi kadar sık rastlanmıyor. Bunun yerine “kişisel hesap” ifadesi kullanılmaya başlanmış. Sıkıntı yaratabilecek paylaşımlara karşı gazetecilerin hem kendilerini hem de kurumlarını güvence altına alma girişimi olarak değerlendirebileceğimiz bu tarz uyarıların daha az kullanılması ise sosyal ağların gazetecilere kurumsal düzlemin dışında hareket edebilecekleri, kişisel ve sınırlı da olsa daha özgür bir alan açmasıyla ilişkilendirilebilir. Gazetecilerin her iki platformu da kişisel paylaşımlar için aktif bir şekilde kullanmalarını da bu tarz bir alanın varlığıyla değerlendirebiliriz. Yaptığımız profil ve içerik analizlerinin sonuçları da bunu destekler nitelikte: incelediğimiz Twitter hesaplarının %88’i hem kişisel fikirler hem de profesyonel hayatlarındaki işlerin tanıtımları için kullanılırken, %8’i kişisel, %4’ü de profesyonel kullanım paternleri sergiliyor. Instagram söz konusu olduğunda kişisel amaçlı kullanım daha da ön plana çıkıyor. İncelediğimiz hesaplar arasında Instagram’ı sadece profesyonel amaçla kullanan hesapların oranı %10 iken, platformu hem kişisel hem de profesyonel paylaşım amacıyla kullananların %20 olduğu, %70’inin ise kişisel kullanım patternleri sergilediği görülüyor. Twitter’da incelediğimiz hesapların %56’sı, Instagram’da incelediğimiz hesapların ise %76’sı ilgili oldukları gazete, YouTube kanalı ya da kurumla ilgili bilgiyi biyografilerinde paylaşıyor.

Sosyal ağların kişisel amaçlarla kullanımı söz konusu olduğunda öz markalamaya ilişkin pratiklerin de öne çıktığını ifade etmek gerekiyor. Twitter’da çok takip edilen gazeteci hesaplarının %60’ında öne çıkan ve öz markalama pratikleri olarak değerlendirebileceğimiz paylaşımlar, etkileşime önem veren, kişiselleşmekten kaçınmayan ve deneyimleri içeren paylaşımlarla bir arada bulunuyor. Benzer şekilde, Instagram’da çok takip edilen gazeteci hesaplarının tamamının etkileşime önem veren, kişiselleşmekten kaçınmayan, deneyim ve anı da paylaşan bir yapıda oldukları göze çarpıyor. Twitter’da örneklemimizi oluşturan gazetecilerin içeriklerini yapısal olarak incelediğimizde ise, görsel içerikleri materyallerin sıklıkla paylaşıldığını, işitsel materyal paylaşımının ve Spaces gibi özelliklerin kullanımının oldukça düşük olduğunu gözlemledik.

 


 

Referanslar

 

Brake, D. R. (2017). The Invisible Hand of the Unaccountable Algorithm: How Google, Facebook and Other Tech Companies Are Changing Journalism‟, in J. Tong & S.-H. Lo (Eds.), Digital Technology and Journalism: An International Comparative Perspective (pp. 25-46). Cham: Springer International Publishing.

Kocabay Şener, Nihal. (2017). Sosyal medya hesapları kime ait?: gazetecilerin gözetleme altındaki sosyal medya hesapları. Ticaret.edu.tr. https://doi.org/978-605-65119-9-8 

Mellado, C. & Hermida, A. (2021). The Promoter, Celebrity, and Joker Roles in Journalists’ Social Media Performance. Social Media + Society https://doi.org/10.1177/2056305121990643

Mosco, V. (2019). Social media versus journalism and democracy. Journalism, 20(1), 181–184. https://doi.org/10.1177/1464884918807611

Tandoc, E.C., Jr. & Vos, T. P. (2016). The journalist is marketing the news: Social media in the gatekeeping process. Journalism Practice, 10(8), 950–966. https://doi.org/10.1080/17512786.2015.1087811.

Tutgun-Ünal, A. (2020). Yeni Medya ile Yeni Gazetecilik Anlayışı: Haber Ajanslarının Sosyal Medya Gazeteciliği Açısından İncelenmesi. Erciyes İletişim Dergisi, 7(2), 1011-1031.

Willnat, L. & Weaver, D. H. (2018). Social Media and U.S. Journalists. Digital Journalism, 6(7), 889-909. https://doi.org/10.1080/21670811.2018.1495570.

Zelizer, B. (2019). Why journalism is about more than digital technology.Digital Journalism, 7(3), 343–350. https://doi.org/10.1080/21670811.2019.1571932

 


 

Araştırmacılar Hakkında

NewsLabTurkey Research Hub Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, aynı zamanda Kadir Has Üniversitesi’nde ve Bilgi Üniversitesi’nde dersler vermektedir. Daha önce Lübnan Amerikan Üniversitesi Multimedya Gazetecilik Bölümü’nde Öğretim Üyesi Doktor, Norveç Arktik Üniversitesi Medya ve Dökümantasyon Bölümü’nde Doçent Doktor ve Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nde Öğretim Görevlisi Doktor olarak çalışmıştır. Uzunoğlu doktora çalışmalarını Galatasaray Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları programında yazdığı Türkiye gazetecilik endüstrisindeki gazetecilik emeğinin istikrarsızlığı ve bu güvencesizleştirme süreci üzerine yazdığı tezle tamamlamıştır. Uzunoğlu yüksek lisans derecesini ise Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Yüksek Lisans Programı’nda yazdığı “Hegemonya İçinden Direniş: Türkiye’nin Yeni Medya Ortamında Yarı Anonim Direnişin Yükselişi” tezini tamamlayarak almıştır.


NewsLabTurkey Araştırma Asistanı Hazal Sena Karaca, lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya programında tamamlamış, ardından Türk-Alman Üniversitesi Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden yüksek lisans derecesini almıştır. 2018 yılında Jean Monnet bursuyla gittiği Goldsmiths, University of London’da eğitimine devam eden Karaca, Dijital Medya Yüksek Lisans Programını Türkiye’nin bilgi toplumu politikaları üzerine yazmış olduğu tezle tamamlamıştır. Bir dönem mobil oyun ve reklam teknolojisi alanında çalışan Karaca, Marmara Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları Doktora programında eğitimini sürdürmektedir.