n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bir yanda yapay zekâ (YZ) ile arama yapmanın giderek popülerleşmesi, diğer yandan daha gelişmiş arama motorlarının övgüler alması ile birlikte internette arama yapmanın ciddi bir şekilde dönüşmeye başladığını görüyoruz. Bu haftanın odağında bu trendleri ve internette aramanın geleceğini yazdım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Quartz’ın sona eren hikâyesi, reklam göstermek için tasarlanan bir tarayıcı eklentisi ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı

Bu Hafta Ne Okuduk?
Quartz’a Veda
Dijital medyanın cazibesinin yükseldiği dönemde isimlerini sürekli andığımız birçok yayın ya tamamen kapandı ya da eski hâlinin silik bir kopyası olarak ayakta kalmaya çalışıyor. Yıllar içerisinde bültende çoğunun hikâyesini anlattım. Sıra Quartz’a geldi.
2012’de Financial Times ve Wall Street Journal’ın dijitaldeki rakibi olma hedefiyle yola çıkan ve oldukça sağlam giriş yapan yayın ekonomik dinamiklerin değişmesiyle birlikte 2018 yılından bu yana sürekli el değiştirdiği ve her seferinde daha da yıprandığı bir sürece girdi. Geçtiğimiz günlerde son sahibi G/O’nun kalan son birkaç yazarı da kovup alakasız görünen Kanadalı bir firmaya satmasıyla birlikte de Quartz’ın hikâyesinin tamamen sonlandığını söylemek mümkün.
Quartz ve hikâyesi hakkında söylenebilecek çok şey var ve kurucusu Zach Seward bu haberin üzerine yazdığı yazıyla bunları çok güzel bir şekilde anlatıyor. Mutlaka okumanızı öneririm.
Ne Varsa Üniversitelilerde Var
Son günlerde ne zaman bir konuda başı çeken veya iyi işler yapan birilerini duysam genellikle onların üniversite öğrencileri olduğunu görüyorum. Bu da açıkçası bana bolca umut veriyor.
ABD’de de son zamanlarda üniversite öğrencilerinin hazırladığı gazeteler ve gazetecilik adına çıkardıkları işler bunun bir örneği. Çoğu gazetenin zayıf kaldığı ve yerel gazeteciliğin her geçen gün daha da kötüleştiği bir ortamda üniversite gazeteleri ve orada çalışan öğrenciler örnek gösterilecek işler çıkarıyor. Diğer yandan bu iyi işlerinin sonucu olarak gördükleri baskıya karşı da birlikte mücadele etmekten ve en iyi şekilde gazetecilik yapmak için haklarını korumaktan da vazgeçmiyorlar.
Reklam Görmek İçin Tarayıcı Eklentisi
Genellikle tarayıcı eklentileri ve reklamlar dediğimizde akla gelen ilk şey reklamları engellemek için kullandıklarımız oluyor. Ancak görünüşe göre bir reklam şirketi insanları özelleştirilmiş reklamlar görmek için tarayıcılarına bir eklenti kurmaya ikna edebileceğini düşünüyor.
Into-It isimli bu eklenti tamamen müzik odaklı bir girişim ve amacı eklentiyi kuran ve müzik zevkleri hakkında bilgi veren kullanıcılara anlaşmalı oldukları sitelerde onları hedefleyen reklamlar göstermek. Yani sizin zevklerinize göre hedeflenmiş albüm ve konser reklamları görmek için tarayıcınıza bir eklenti kurmanızı ve bunun üzerine bir de kendiniz hakkında ekstra bilgi vermenizi istiyorlar.
İnsanların internetteki aşırı ve neredeyse agresif hâle gelen reklamlardan bıktığı bir ortamda bir de bunun için tarayıcı eklentisi kurmalarını istemenin iyi bir fikir olacağını düşünmeleri gerçekten çok garip. Daha garip olan ise hem The Independent’ı hem de Guardian’ı bu sistemi test etmeye ikna etmiş olmaları.
Medyada Sahte Uzman Tehlikesi
Hem sosyal medyada hem de ülkemizdeki televizyonlarda kısıtlı entelektüel birikimine rağmen gündeme göre her konuda uzman olabilen kimi isimleri ve bu insanların ne kadar tehlikeli olabileceğini hepimiz biliyoruz. Her ne kadar başlık onları hatırlatsa da bugün konumuz onlar değil.
Press Gazette’den Rob Waugh tarafından yapılan bir araştırma, son zamanlarda yapay zekâ modellerini kullanarak sahte uzmanlar yaratan ve PR şirketlerini kandırarak kendilerine medyada bolca yer bulan kimi aktörleri ortaya çıkardı. Waugh bu sahte uzmanların alıntılarını İngiltere medyasının her köşesinde bulmuş ve “uzmanlardan” birisi tarafından dava ile tehdit edilmiş. Haberin yayınlanmasının ardından PR sektörü de panik hâlinde konuyu araştırmaya ve nasıl önlemler alacaklarını düşünmeye başlamış.
Yapay zekânın en büyük dönüşümü çok az zihinsel emek gerektiren alanlarda yapacağını birçok kez dile getirmiştim. Girişte bahsettiğim uzmanlarla YZ modelleri arasındaki en temel fark ise modellerin eğitiminde çok daha fazla veri, kitap ve bilgi kaynağı kullanılmış olması.
Kısa Kısa
🇭🇹 Haiti’de artan şiddet gazetecileri de hedefine almış durumda.
🇮🇱 İsrail tekrar başladığı saldırılarında gazetecileri de hedef almaya devam ediyor. 7 Nisan’da gerçekleştirdikleri hava saldırısı ile 2 gazeteciyi öldürüp 8 gazeteciyi de yaraladılar.
🇺🇸 Trump’ın ekonomik hamleleri küresel medya ekosistemi için de bir tehdit oluşturuyor.
🤖 Reddit’in Google Gemini ile entegre ettiği Reddit Answers özelliği YZ ile sitenin büyük arşivini daha kullanılabilir hâle getirmeyi deniyor.
📰 AAM’nin verilerine göre ABD medyası için basılı gazeteler halen en büyük ilk üç gelir kaynağından birisi.

Haftanın Odağı: İnternette Aramanın Geleceği
Son birkaç yıldır internette aradığımızı bulmanın giderek zorlaştığına dair şikâyetler giderek artıyor. Kimi zaman bunun sebebi olarak Google gösterilirken, son zamanlarda YZ ile üretilen boş içeriklerin interneti doldurmaya başlamasının da bu sorundaki payını sıkça konuşur olduk. Giderek büyümeye devam eden internette yolumuzu bulmaya nasıl devam edeceğiz sorusunu cevaplamak istediğimizde ise karşımıza iki farklı trend çıkıyor.
Bunlardan birincisi yine YZ destekli veya doğrudan bir YZ modeli üzerinden çalışan arama motorları. Google’ın AI Preview özelliği ve Perplexity bunun en büyük iki örneği. Bu yaklaşım internette aramayı daha çok lazım olan bilgiye ulaşma olarak kabul ediyor. Eğer amacınız derinlemesine bir araştırma yapmak ya da bir kaynak bulmak değilse, bu yaklaşımın ihtiyaçlarınızı karşılama potansiyeli yüksek. Ancak bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için iki sorunu çözmeleri lazım.
İlki YZ modellerinin bilgi uydurma sıkıntısı. Ne olursa olsun bu modellerin verdikleri cevapların doğru olup olmadığını bilmesi mümkün değil. Bu da cevaplarının daha iyi denetlenebildiği veya hatanın en aza indirebildiği sistemlerin geliştirilmesini gerektiriyor. Çoğu zaman bu tür aramalarda cevabı aldıkları kaynağa erişmenin de zor olması —çünkü link vermeyi pek sevmiyorlar— bu cevapları bireysel olarak doğrulamanızı zorlaştırabiliyor.
İkincisi de bu sistemlerin tasarımının sıkıntıları. Bir önceki cümlede söylediğim gibi link verme konusunda sıkıntılı olmaları ve sizi arama sayfasında tutmaya yönelik tasarımları hem cevaplarını kısıtlıyor hem de internette araştırma yapmanızı zorlaştırıyor. Daha iyi bir yaklaşım geliştirmenin mümkün olduğunu Tom Critchlow bu yazısında çok güzel bir şekilde göstermiş.
Yine de mevcut yaklaşımları düşündüğümüzde YZ destekli aramanın derinlemesine araştırma yapmak istediğinizde işinize yaraması çok mümkün görünmüyor. Bu da doğal olarak bu tür bir ihtiyacı olanların başka alternatiflere yönelmesine neden oluyor. Bu alternatiflerin başında da Kagi isimli arama motoru geliyor.
Eğer teknoloji sitelerini veya meraklı isimleri takip ediyorsanız Kagi’yi mutlaka duymuşsunuzdur. Tamamen reklamsız, minimum kişisel veri toplayan ve aynı zamanda arama tecrübenizi olabildiğince özelleştirebilmenizi amaçlayan bu arama motoru son zamanlarda her kesimden övgüler alıyor.
Kagi’yi Google veya diğer büyük arama motorlarından farklı kılan en temel özelliği çok çeşitli yollarla yaptığınız aramaları özelleştirmenize imkân vermesi. Özel lensler ile aramanızı sadece spesifik kategorilerdeki sitelerle sınırlama, kendi lenslerinizi kurma, her sitenin arama sonuçlarında görünme sıklığını belirlemek ve hatta isterseniz sadece “küçük sitelerde” arama yapmak gibi birçok ek özelliği var. Yani arama sonuçlarınızı gerçekten ihtiyacınıza göre şekillendirip özelleştirebiliyorsunuz. Şu ana kadar yaptığım denemelerde verdiği sonuçlardan ve yapabildiğim özelleştirmelerden oldukça memnun kaldığımı da not olarak ekleyeyim.
Elbette hiç reklam olmaması, arama verilerinizi ve başka kişisel verileri toplamaması bu sitenin nasıl ayakta kalacağı sorusunu da beraberinde getiriyor. Bu soruyla birlikte de Kagi’yi diğerlerinden ayıran diğer büyük özelliğe geliyoruz. Kagi bedava değil. Bir hesap oluşturup 100 kez ücretsiz arama yapabiliyorsunuz ama sonrasında ayda minimum 5 dolardan başlayan bir abonelik ücreti ödemeniz gerekiyor. Bu da Kagi’yi herkesin kullanabileceği bir arama motoru olmaktan çıkarıp işi gerçekten internette arama ve araştırma yapmayı gerektiren insanlara yönelik bir araca dönüştürüyor.
Peki bu iki büyük trend bize internette aramanın geleceği için ne söylüyor? YZ teknolojisinin gelişmesi, yaygınlaşması ve daha da ucuzlaması hâlinde birçok kullanıcının gündelik ihtiyaçları için yeterli bir tecrübe sunması mümkün. Fakat işi gerçekten araştırmayı, spesifik şeyleri bulmayı veya farklı şeyleri keşfetmeyi gerektiren insanlar için internette arama yapmak dediğimizde akla ilk gelen artık Google veya YZ aramaları değil, Kagi veya belki de benzer başka araçlar olacak. Google giderek internette arama yapmak dediğimizde akla ilk gelen site olma gücünü kaybedecek gibi görünüyor. Bu gidişatı değiştirmek ve Kagi gibi yeni araçlardan ders çıkartmak onların elinde ama bu yönde atılan bir adım henüz görmedim.
Bunun en büyük potansiyel sonucu ise internet tecrübesi tamamen farklı olan iki grubun ortaya çıkması. Birçok kullanıcı için YZ modelleri veya algoritmalarla tasarlanmış ve tektipleşmiş bir internet söz konusuyken, azınlık bir grup için de internet aradığınızı bulmanın ve kendi tecrübenizi tasarlamanın mümkün olduğu bir yer olmaya başlayabilir. Bu uçurumun nasıl sorunlara ve dönüşümlere sebep olabileceği ise apayrı bir tartışmanın konusu.
Bu bülten Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin maddi desteği ile hazırlanmıştır. İçerik tamamıyla NewsLabTurkey sorumluluğu altındadır ve Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.