Türkiye medyasında engelliler söz konusu olduğunda “zayıf”, “bağımlı”, “yardıma muhtaç” haberlerinin ötesine çok zor geçilebiliyor. Engellilerle ilgili haberlerin yayınlanma tarzı yaratıcılık sorunun ötesinde bir ayrımcılık sorunu. Dezavantajlı kesimlerden biri olan engelliler, toplumun her alanında olduğu gibi medyada da ayrımcılıkla karşı karşıya.
Engelli bireyler medyada genellikle görünür değiller. Günlük mecralarda engellilerle ilgili haberlere rastlamak çok zor. Yayınlanan haberler, genellikle Engelliler Günü öncesinde ya da hemen sonrasında yer alıyor. Engelli sivil toplum örgütlerinin açıklamaları, yürütülen hak mücadeleleri yaygın medyada yer bulamıyor. Görünür olduklarında ise engellilikle ilgili ön yargıları pekiştirecek bir dil kullanılıyor. “Zayıf”, “bağımlı”, “yardıma muhtaç” kişiler ya da “insanüstü çabalar gösteren kahramanlar” olarak resmediliyorlar.
Son olarak seçimlerde Avcılar Belediye Başkanı olan Turan Hançerli’nin, ilk engelli belediye başkanı olmasıyla, engelliler medyada bir nebze olsa da görünürlük kazanabildi. Hançerli uzun yıllardır engellilerin hak mücadelesi içinde yer alan biri olduğu için haber ve röportajların dili biraz farklılaştı. Fakat gündem değiştiğinde yeniden engellilerin “muhtaç oldukları” sandalye dağıtımı ya da “üstün başarılar” kazananların haberleriyle baş başayız.
Engellilerin temel sağlık hizmetlerine ulaşım zorlukları, kentlerin erişilebilir olmaktan uzaklıkları haber konusu olamıyor.
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesi “bilinçlendirme” başlığı altında sözleşmeye taraf devletleri tüm kitle iletişim araçlarında engelli bireylerin sözleşmenin amacına uygun bir yaklaşımla temsil edilmesini cesaretlendirmekle yükümlü kılıyor.
Sorunlara, sorumlulara ve çözümlere odaklanan hak temelli engelli haberlerine ihtiyaç var.
Gazetecilerin engelli haberlerinde nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda referanslar mevcut. Bunlardan en kapsamlı olanı, Engelli Kadın Derneği’nin 2017’de hazırlamış olduğu “Engelli Ayrımcılığına Karşı Medya Dili Kılavuzu.” Gazeteciler için nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda yol gösterici. Kullanılan dile dair somut öneriler de içeriyor.
Dili doğru kullanmak
Haberde kullanılan dil, konuya dair algılarımızı etkiliyor. Bu nedenle haber yazarken kullanılan dil ve terminolojiye dikkat etmek gerekiyor. Yanlış dil kullanımı hak ihlallerinin devamını sağladığı gibi ayrımcılığa da neden oluyor.
- “Özürlü”, “mağdur”, “muzdarip”, “malul”, “hasta” ya da “tekerlekli sandalyeye bağlı/mahkûm” gibi ifadelerden kaçınılmalı.
- Engelliliğin bir durum olduğunu pekiştiren ve “sağlam” ya da “normal” addedilen bedene meydan okuyan bir çeşitlilik olarak değerlendirilmesine aracılık edecek ifadeler kullanılmalı.
- BM Engelli Hakları Sözleşmesi kapsamında kabul gören “engelliler” ve “engelli hakları” terimleri tercih edilmeli.
Ön yargılardan uzak durmak
Engellilikle ilgili medyada temel olarak “mağdurlaştırma” ve “kahramanlaştırma” ikiliği etrafındaki söylemler ön plana çıkarılıyor. “Engelini aştı’’, “Engeline rağmen başardı” gibi ifadeler kullanarak kahramanlaştırma söyleminden vazgeçilmeli. Bu söylem, engelli bireylerin toplumsal yaşama tam ve etkin katılımı önündeki engellerin görmezden gelinmesine, engelli olmayı bir çeşitlilik değil, aşılması gereken bir sorun olarak ortaya koyuyor.
“Engelliler çalışamaz, engelliler acınması gereken kişilerdir, engelliler aseksüeldir, engelliler evlenemez, engelli kadınlar çocuk doğuramaz, engelliler cinsiyetsizdir, engellilerin tümü heteroseksüeldir, engelliler yardıma muhtaçtır, engelliler başkalarına bağımlıdır” kullanımları ön yargıları besleyen yaygın kullanımlar.
Hak odaklı yaklaşmak
Medyanın olay odaklı haber yapma yaklaşımı engelliliğin bireysel bir sorunmuşçasına temsil edilmesine neden oluyor. Bu anlayış sorunların “yardım” temelinde çözülmesinin yeterli ve gerekli olduğuna ilişkin bir algı yaratıyor. Oysa meselenin bir “hak” meselesi olduğunun altının çizilmesi ön yargıların ortadan kaldırılması için gerekli.
İnsan hakları odaklı bakış açısı engelli bireylerin toplumdaki diğer herkesle eşit ve aynı haklara sahip olduğuna vurgu yapar. Engelli bireylerin haklarından yararlanmalarına engel olan her türlü yapının tespit edilip dönüştürülmesine öncelik verilir.
Medyada engelli bireylere ilişkin temsillere yer verirken engelli bireylerin toplumsal yaşama tam ve etkin katılımı önündeki sorunların haberleştirilmesi, uğradıkları ayrımcılık ve eşitsizliklerin görünür kılınması önemli. Böylece yapılması gerekenler ile devletin yükümlülüklerine de işaret edilerek toplumsal dönüşüme katkıda bulunulur.
- Olay odaklı habercilik değil, sorun odaklı habercilik ön plana çıkarılmalı. Örneğin erişilebilirlikle ilgili sorunlar, engelli kadına yönelik şiddet ya da engelli ve LGBTİ bireylerin yaşadıkları sorunlarla ilgili haberlere öncelik verilmeli.
- Haber yapılırken olayı yalnızca yayınlamak yerine olayın ortaya çıkmasına neden olan yapısal sorunlara, bu sorunların çözümü için neler yapılması gerektiğine, yükümlülerin kim olduğuna dair bilgileri haberin içermesine dikkat edilmeli.
- Engelli bireyler yardıma muhtaç kişiler yerine hak sahibi özneler olarak resmedilmeli.
- Yapılacak haberler engelli bireylerin hakları hakkında bilgilendirici ve bunların kullanımı konusunda cesaretlendirici olmalı.
Deneyimlere yer vermek
Engelli bireylerin yaşadıkları ayrımcılıkla ilgili haber yaparken haberin öznesi olarak deneyimlerine yer verilmesi, sorunları ve çözüm önerilerini kendilerinin ifade etmeleri için alanlar açılması gerekiyor.
Tek ve homojen bir grup olmadığına dikkat çekmek
Farklı engel türüne sahip kişiler ve cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi farklı olan engelli bireylerin sorunları ve ihtiyaçları, uğradıkları hak ihlalleri farklı olabilir. Bu kişilerin çoklu ayrımcılığa maruz kaldıkları unutulmamalı. Engelli ve kadın, engelli ve çocuk, engelli ve LGBTİ gibi birbirini kesen konulara öncelik verilmeli.
Kendi mecralarını yarattılar
Altı Nokta Körler Derneği, Türkiye’deki en eski engelli örgütlenmelerinden biri. 2014 yılında bir Kadın Meclisi oluşturuldu. Medyada doğru temsilin sağlanması ve engellilerin toplumsal katılımını artırmak için başlayan çalışmalar yeni bir mecranın doğmasını sağladı. Engelsiz Kadın Haber Ağı kuruldu.
Engelsiz Kadın Haber Ağı, engelli kadınların medyadaki görünülürlüğünü artırmak, talepleri, beklentileri, öncelikleri ve sorunlarını görünür kılmak, engelli kadınların yaptıkları haberleri, muhabir ve editör olarak ürettiklerini topluma göstermek, toplumsal cinsiyet bakış açısıyla haber okuryazarlığını engelli kadınlar arasında geliştirmek, böylece farklı engelli gruplardan kadınlarla birlikte güçlenmelerini sağlamak gibi temel amaçlarla çalışmalarına başladı.
İnternet sitesi ve sosyal medya hesapları var. Türkiye’nin çeşitli illerinde muhabir ağları var. Türkiye genelinde 60’a yakın kadına eğitim verildi. 30’a yakın kadın ise haber hazırladı. İki de editörleri var. Medya okuryazarlığı, haber toplama ve yazma gibi eğitim çalışmaları da organize ediyorlar. Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yapılan eğitim çalışmaları devam ediyor.
Uzun yıllardır engelli kadın çalışmaları yürüten ve Engelsiz Kadın Haber Ağı’nın yöneticilerinden Şule Sepin, yaptıkları çalışmaları anlattı:
“Altı Nokta Körler Derneği olarak Kibele isimli bir dergi çıkartıyorduk. Doğru mu haber yapıyoruz? Nasıl daha yaygınlaşabilir diye düşünürken bu proje ortaya çıktı. Destek aldık. Açıkçası bu kadar ciddi bir organizasyon olması bizi motive etti. İnternet sitesi var, sosyal medya hesapları var. Çeşitli muhabirlerimiz var ama şu anda sadece medyada yer alan kadınların haberlerini yorumlayarak veriyoruz. Bakış açımızı güçlendirmeye çalışıyoruz. Çeşitli kentlerde muhabirlerimiz var. Açıkçası daha çok kendi haberlerimizin yer aldığı bir mecra olmasını istemiştik. Yolda yürürken başımıza gelen saçma şeylerin haberlerini yapmak istiyoruz. Daha yerel olmaya ve kendi gündemimizi yaratmaya çalışacağız. Bu yıl buna daha çok önem vereceğiz.”
Sepin, özellikle ana akım medyanın engellilerle ilgili yayınladığı haberlere tepkili:
“Tamamen vicdana, acıma duygularına dönük haberler veriliyor ve biz bundan çok rahatsızız. Medyada yer almak için ya başarılı olmak zorundayız ya da yerlerde sürünmeliyiz. Biz bunu istemiyoruz. Zaman zaman başarılı olabilir, zaman zaman sıkıntı yaşayabiliriz. Ana akım medya mesajlarımızı çok fazla değiştiriyor. Ben de anneyim, benim de çocuklarım var ama bu durumu ‘Engelliler çocuklarının yüzlerini göremiyor’ diye haberleştiriyor. Bu çok rahatsız edici. Bizden büyük başarılar bekleniyor, hayır başaramayabiliriz ve bu çok normal bir şey. Bizi farklılıklarımızla kabul etmeliler.”