Dünya Online yayın yönetmeni Polat: Türkiye’de dijital abonelik için en şanslı mecra ekonomi haberciliği

Britanya, ABD, Avrupa ülkeleri… Bu coğrafyalarda dijital gazeteler için paralı abonelik, Türkiye’nin aksine geçerli bir gelir modeli olarak kabul ediliyor. İçerik için ödenen para okura nitelikli, doyurucu ve özgün haberler olarak geri dönebiliyor.

Türkiye’deyse, ayda bir lirayı bile dijital bir mecraya abonelik olarak gözden çıkarmak, hâlâ tatlı bir hülya.

Türkiye’nin en köklü ekonomi gazetelerinden Dünya’nın internet edisyonu kısa bir süre önce ilk kurşunu atmışa benziyor. Gazetenin özel haberleri ve köşe yazarlarını internet üzerinden okumak için artık abone olmak gerekiyor.

Dünya Online’ın genel yayın yönetmeni Ferhat Polat ile gazetenin merkezinde bir araya geldik ve oluşturdukları abonelik sistemini, dijital gazeteciliği ve onun da ötesinde dijital ekonomi haberciliğini konuştuk.

Türkiye’de dijital haberciliğin başlı başına zorlukları var. Peki ya dijital ekonomi haberciliği? O daha mı zor?

Şu an Türkiye’de dijital gazetecilik yapan mecralardan hiçbiri abonelik sistemiyle çalışmıyor. Tek gelir modeli reklamlar. Bu reklamı almak için de, tık avcılığı dahil her türlü yöntemin denendiği bir gazetecilikten bahsediyoruz. Dünyadaki örneklerse bambaşka şekilde işliyor. Her şeyden önce abonelik sistemi var. Aboneden para alabilmek için çok fazla ve özgün içerik üretmek zorundalar. Bu da beraberinde kaliteyi getiriyor. Türkiye’deki internet gazeteciliği gibi aynı haber havuzundan beslenme gibi bir durum söz konusu değil. Bizde başlıklardan fotoğraflara her sitenin haberi neredeyse birbirinin aynısı. Evet, teknolojik altyapı olarak dünya ile yarışıyoruz ama nitelik açısından yürümemiz gereken daha çok yol var. Dijital ekonomi haberciliğine bakacak olursak, işimizin daha kolay olduğunu düşünüyorum.

Niye?

Bir kere ekonomi artık Türkiye’nin birinci gündemi konumunda. Bir üniversite öğrencisi dahi cari açığın, enflasyonun ne olduğunu çok iyi biliyor. Artık resmi kurumlar bile verileri internet üzerinden açıklıyor. Bu, haber çeşitliliği açısından işimizi kolaylaştıran etkenlerden biri. Dolayısıyla dijital ekonomi haberciliği, ajanslara bağımlı kalınan bir mecra olmaktan çıktı.

Ekonomi gazetesi denince akla ilk gelen şey büyük şirketler ya da holdingler oluyor. Durum böyle olunca da bu şirketlerin kendilerini görünür kılmak için ekonomi gazetelerine bol bol ilan verdiği fikrine kapılıyor insan. Gerçekten böyle mi?

Aslında Dünya gazetesine en fazla ilan verenler bölgesel şirketler. Dolayısıyla ilan verenlerimiz arasında Anadolu’da faaliyet gösteren çok sayıda şirket bulunuyor.

Öyle mi? Dünya, bana daha çok ‘plaza’ gazetesiymiş gibi gelirdi hep…

Yok hayır. Dünya’nın yıllardır çıkardığı bölge, şehir ekleri var. Anadolu’daki iş dünyası bu tür yayınlarda desteğini asla esirgemiyor ve Dünya’ya ilan veriyor. Bizim en büyük kaynaklarımız onlar. Örneğin Gaziantep’te faaliyet gösteren bir şirket, Dünya’ya reklam verdiğinde İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde iş ilişkisi kurabileceği firmalar nezdinde kendini görünür kılabiliyor.

Sosyal medyanın işinize olumlu ya da olumsuz etkileri oluyor mu?

Sosyal medyanın bu denli etkin kullanılmadığı ya da var olmadığı dönemlerde, ekonomik veriler açıklandığında hemen telefona sarılır, konunun uzmanından görüş alır, haberleştirirdik. Şimdi veriler açıklanır açıklanmaz ekonomistlerin kendi sosyal medya hesaplarında değerlendirme yaptığı bir çağdayız. Bu noktada sosyal medya, biz ekonomi gazetecilerinin haberi çeşitlendirmesi bakımından zorluğa neden olan bir mecra konumunda. Ancak aynı zamanda bütün bakanları, ekonomistleri, bankacıları, kurumları takip edebildiğimiz bir ajansa da dönüştü sosyal medya.

Sosyal medyayı ajans gibi kullandığınızı söylediniz. Yaşanan toplumsal olaylarla ilgili ya da çatışma bölgelerinden yapılan paylaşımlar artık bir muhabirden haber merkezine aktarılmışçasına haberleştirilebiliyor. Ancak burada bilgiyi teyit etmek de gerekiyor. Ekonomi gazeteciliğinde sosyal medyadaki akışı da teyit ediyor musunuz? Yoksa veriler kurumların resmi hesaplarından paylaşıldığı için gerek görmüyor musunuz?

Kurumlar aracılığıyla paylaşılan verileri teyit etme ihtiyacı duymuyoruz. Ekonomide bu verilerin gerçeği yansıtmaması çok düşük bir ihtimal. Ancak yetkili bir ağızdan da çıkıyor olsa bir öngörü ya da kulis haberden bahsediyorsak, o bilgiyi teyit etmeden kullanmıyoruz. Ekonomi dışındaki “son dakika” haberlerini ise asla teyit etmeden girmiyoruz. Hatta gerekirse girmemeyi tercih ediyoruz.

Resmi kurumların açıklamalarına güvendiğinizi söylüyorsunuz… Örnek vermek gerekirse zaman zaman uzmanlar TÜİK’in açıkladığı ekonomik verilerin de gerçeği yansıtmadığı yönünde değerlendirmelerde bulunuyorlar. Sizin de içinize kurt düşüren veriler olmuyor mu?

Bu gibi durumlarda yalnızca uzmanların değil, sokaktaki vatandaşın dahi bu tür verilerin gerçeği yansıtmadığını düşünüyor olması bizim açımızdan haber değeri taşıyor. Biz elbette bu verilerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı noktasında takibini yapıyoruz, gazetemizin yazarları da bu tür verilere ilişkin itiraz yapıyorlar zaten.

Dünya, bir ekonomi gazetesi fakat diğer tüm gazete ya da haber sitelerinin de ekonomi kategorileri bulunuyor. Çeşitliliğin bu kadar fazla olması Dünya için bir handikap değil mi?

Evet, diğer site ve gazetelerin de ekonomi kategorisi var. Ancak yine de okur, ekonomiyi ekonomi gazetesinden okumayı tercih ediyor.

Türkiye’de dijital yayınlarda abonelik sistemi henüz geçerli bir gelir yöntemi muamelesi görmüyor. Bildiğim kadarıyla Dünya Online, kısa süre önce bir abonelik sistemi başlattı. Biraz bilgi verir misiniz?

Dünya’nın basılı gazetesi yıllardır büyük oranda abonelik sistemiyle satılmaktaydı. Aynı şekilde PDF formatına da abone olunabilen bir gazete Dünya. Yalnız PDF demişken, sadece sayfaları çevrilerek okunan bir formattan bahsetmiyorum. Haberlere, diğer abonelerin de görebileceği çevrim içi yorumlar yapılabilen, anahtar kelimelerle eski sayılarda arama yapılabilen bir dijital gazeteden söz ediyorum. Yeni abonelik sistemimizse biraz farklı. Birkaç hafta önce hayata geçirdik. Dünya Online’ın bazı özel haberlerini ve gazetenin köşe yazılarını genel okura kapadık. Bu biraz da abonelerimizden gelen şikâyet nedeniyle oldu. “Abonelik için para veriyoruz ama vermeyenler de okuyabiliyor,” minvalinde eleştiriler aldık. Dolayısıyla Türkiye’de dijitalde paralı aboneliğe geçiş yapmış tek gazete biziz şu anda.

Türkiye gibi dijital içeriğe para vermenin neredeyse değersiz sayıldığı bir ülkede paralı abonelerin sayısı sizi tatmin ediyor mu?

Evet, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik ama şu an tatmin etti ya da etmedi demek için çok erken. Üç haneli rakamlara ulaşmış durumdayız ve şu ana kadarki sayı beklentilerimizin üzerinde. Türkiye’de kimse içeriğe para vermek istemiyor. Yola çıkarken de bu durumu göz önüne almıştık. Her gün kahveye 10 lira veren fakat haber için bu parayı ayda bir vermeye kıyamayan bir toplumuz. Yalnız şöyle de bir gerçek var ki, dijital yayınlar arasında paralı aboneliğe geçişte en şanslı olan mecra ekonomi gazeteleri. Bugün aynı haber havuzundan beslenen haber sitelerine paralı abone olmanın bir esprisi yok. Ancak Dünya Online gibi niş içerik üreten bir siteye para vermek insanlara daha anlamlı geliyor. Yeni dönemde e-gazete ve dunya.com sitemiz daha dinamik ve birbirini tamamlayan bir yapıyla ilerleyecek. Okurlarımızla dijital tarafta daha interaktif olacağız ve onlara farklı deneyimler sunacağız.

Ekonomi gazetesi olarak kriz emaresi taşıyan haberleri yaparken otosansür uyguladığınız oluyor mu?

Ülke olarak hakikaten zorlu bir süreçten geçiyoruz. O bir gerçek. Dünya, kurulduğu günden bu yana çizgisi çok belli olan bir gazete. Bu tür şiddetli dalgalanmaların olduğu dönemlerde de o çizgiyi bozmadan devam ediyor.

Nasıl yani?

Şöyle örnek vereyim, doların rekor kırması bizde manşettir, bu haberi veririz. Ancak biz gazetecilere de görev düşüyor ve soğukkanlı olmamız gerekiyor. Kurun geldiği seviyeler çok insanın canını yaktı. Dolayısıyla bu haberi iktisat bilimi çerçevesinde verir, siyasi bir argüman olarak kullanmayız. Bu haberi verirken de birilerini kızdırır mıyız acaba diye asla otosansür uygulamayız.

Yazar hakkında

Tunca Öğreten

1981, İstan­bul do­ğum­lu. İstan­bul Bil­gi Üni­ver­si­te­si İle­ti­şim Fa­kül­te­si­'n­de öğ­re­nim gör­dü. Irak Sa­va­şı sı­ra­sın­da Da­ily Te­leg­raph için Tür­ki­ye ve Ira­k­'­ta içe­rik üret­ti. Daha son­ra sı­ra­sıy­la Ta­raf ga­ze­te­si ve Di­ken.com.tr­'­de edi­tör ve mu­ha­bir ola­rak gö­rev yap­tı.