ABD seçimlerinden medyaya dair sinyaller

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Call Her Daddy, yapay zekâ, New York Times, ABD başkanlık seçimleri.

Kamala Harris'in Call Her Daddy podcastının sunucusu ile karşılıklı göründüğü bir tanıtım görseli. Harris siyah bir takım elbiseyle, sunucu Alex Cooper ise eflatun bir hoodie ile görülüyor.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Dijital medya ve siyaset arasındaki ilişkiye dair en büyük trend belirleyici etkinliklerden birisi ABD seçimleri. Her dört yılda bir orada yaşananlar genellikle bize yeni medya trendleri olarak yansıyor. Bu haftanın odağında da 2024 seçimlerinin medyaya getirebileceklerini yazdım.

“Ne Okuduk” bölümünde ise WaPo’nun hatasından faydalananlar, 10 bin 500 kilometre uzaktan yerel haber yazanlar ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

New York Times'ın seçim anketlerini derlediği özel sayfasının ekran görüntüsü. Başlığın altında ülke genelini gösteren bir grafik, onun altında çekişmeli eyaletleri gösteren küçük grafikler var. Sağ tarafta ise gazetenin önde gelen uzmanlarından birisinin en güncel analizi özet olarak yer alıyor.
New York Times

Bu hafta ne okuduk?

WaPo’nun Hatası Diğerlerine Yaradı

The Washington Post’un ve LA Times’ın bir önceki hafta ABD seçimlerinde bir başkan adayını destekleme geleneklerini askıya alması, Amerikan medyasında büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Üst üste gelen eleştiriler üzerine Jeff Bezos bile bir yazı yazarak bunlara cevap verme ihtiyacı duydu ama Bezos’un artık anlamını yitirmiş bir tarafsızlık argümanı kullanması, müdahalenin etkisiz kalmasına neden oldu.

En son sızan verilere göre WaPo aboneliğini iptal eden okur sayısı 250 bini geçmiş. Bu da yıllık bazda 8 milyon dolarla 24 milyon dolar arası bir gelir kaybı anlamına geliyor. Ben Smith ve Max Tani’nin de söylediği gibi WaPo, markasını demokrasi üzerine kurmuştu ama bu noktadan sonra kendisine yeni bir yol çizmek zorunda kalacak

Aboneliklerini iptal eden okurlar ise alternatifler aramaya ve paralarını buldukları alternatiflere götürmeye başlamış. Bu göçten en kârlı çıkan yayın ise The Guardian’ın ABD ekibi olmuş gibi görünüyor. ABD’deki okurlarına özel bir email ile neden Harris’i desteklediklerini ve WaPo ve LA Times gibi milyarder bir sahipleri olmadığını anlatan email ile ABD’den gelen destek rekorlarını üst üste iki kez kırmışlar. Elbette bu krizden faydalanan sadece The Guardian değil, The Economist başta olmak üzere birçok yayın, oluşan bu boşluğu doldurmak için hamleler yapmaya çalışıyor.

NYT Seçim Öncesi Mutfağını Açıyor

ABD’de önümüzdeki salı günü gerçekleşecek olan seçim gerçekten gergin bir ortam yarattı ve medya bu ortamdan ciddi bir şekilde etkileniyor. Bunu hem geçen haftanın hem de bu haftanın odağındaki örneklerde de görmek mümkün.

Genellikle medyaya dair eleştirilerin ilk hedefi olarak görülen The New York Times da kendisini korumaya almak için daha proaktif bir yol izlemeye karar vermiş. Reuters Institute’ta yayınlanan bir yazıyla NYT, seçim akşamı sonuçları nasıl vereceklerini ve bu süreci nasıl yönettiklerini oldukça detaylı bir şekilde anlatmış. ABD seçimlerinin bize kıyasla ne kadar karmaşık ve kafa karıştırıcı olduğunu düşünürsek bunu güvenilir bir şekilde sunmanın ciddiyeti daha iyi anlaşılacaktır.

Fakat asıl şeffaflık hamlesi gazetenin kendi sayfalarından gelmiş. Hazırladıkları özel ve kapsamlı dosya ile okurların NYT’nin seçim haberciliğine dair kendilerine gönderdikleri soruları detaylı bir şekilde cevaplamışlar ve bunların hepsini kolayca erişilebilecek bir sayfada yayınlamışlar. ABD’deki medyaya güven sorununun geldiği noktayı ve NYT’nin ne kadar sık hedef alındığını düşünecek olursak, böyle bir hamle kendileri açısından çok mantıklı. Ne kadar etkili olacağını ise kestirmek güç.

Kontrolsüz YZ Kullanımı Ortalığı Karıştırıyor

YZ modellerinin giderek yaygınlaşması bir yandan kimi teknolojik gelişmeleri ve hayat kolaylaştırıcı yenilikleri getirse de bunların denetimsiz ve kontrolsüz bir şekilde kullanılmasının sebep olduğu sorunları görmeye devam ediyoruz.

Yakın zamanda yine denetimsiz kullanımın sonuçlarına dair iki farklı örnek karşımıza çıktı. Bunlardan ilki ABD’nin Alaska eyaletinde öğrencilerin okulda telefon kullanımını yasaklamak için bir düzenleme yapmayı planlayan yöneticilerin, bu kararı desteklemek için hazırladıkları taslakta yer alan verilerin ve kaynak gösterdikleri akademik çalışmaların hemen hepsinin ChatGPT tarafından uydurulmuş olması. Yani neredeyse uydurma verilere ve olmayan araştırmalara dayanarak bir yasa çıkartılacaktı.

Diğer örnek ise daha riskli bir alan olan sağlık dünyasından. Doktor ve hasta arasındaki görüşmelerin otomatik transkriptini çıkartma hizmeti veren bir şirketin, OpenAI’ın Whisper teknolojisiyle oluşturduğu metinleri inceleyen uzmanlar büyük sorunlar tespit etti. Yapılan araştırma, Whisper’ın çoğu zaman sessizlik anlarını uydurma metinlerle doldurduğunu ve bu metinlerin raporlara kimi zaman söylenenlerle tamamen alakasız şeyler eklediğini gördüler. Bu eklemelere gerçekle alakası olmayan şiddet ve cinsel taciz olayları da dahil.

Geçtiğimiz iki yılda bu teknolojinin hâlâ gelişme seviyesinde olduğuna, bolca hata yaptığına ve “halüsinasyon gördüğüne” dair yüzlerce örnek gördük. Ama bütün bunlara rağmen insanlar böyle hassas alanlarda denetimsiz bir şekilde bu YZ modellerini kullanmaktan vazgeçmiyor.

Yerel Gazeteciliği Dışarıdan Yapmak

Yerel gazeteciliğin tüm dünyada ne kadar zor bir durumda olduğu bültende sıkça değindiğim başlıklardan birisi. Bu konuda özellikle ABD’de hayata geçirilen Press Forward gibi projeler çözüm yolları üretmeye çalışsa da sorunun çözümü için kimsenin net bir cevabı yok.

Yerel gazeteciliğin içerisinde bulunduğu bu zorlu koşullar oldukça garip örneklerin de ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Press Forward’ın destek verdiği yayınları inceleyen Richard Tofel’in bulduğu örnek, bana kalırsa bu gariplikler arasında çok özel bir yere sahip. ABD’deki Washington eyaletinin Olympia şehrinde yayın yapan yerel haberi sitesi JOLT, ekibine bir baş editör eklemek için 100 bin dolar destek almış. Her ne kadar bahsi geçen editör şehirde yaşayacak olsa da sitenin bütün muhabirleri Filipinler’de yaşıyor ve oradan çalışıyor. Evet, yanlış okumadınız, sitenin yayınlandığı ülkeye 10 bin 500 kilometre uzakta bir ülke olan Filipinler’den bahsediyorum.

Yerele dair haberlerin dışarıdan veya arada sırada muhabir göndererek yapılması zaten sıkıntılı bir şey. İstanbul’daki bir gazetecinin Tekirdağ’ın yerel bağlamını anlaması bile her zaman mümkün değilken 10 bin 500 kilometre uzaktan bir şehir için yerel habercilik yapmak ve bunun için destek alabilmek daha önce gördüğüm her şeyden ayrı bir kategoriye giriyor.

Kısa Kısa

💻 Eğer bu aralar bilgisayar yenileme planlarınız varsa Apple’ın Mac serisine yaptığı güncellemeler ilginizi çekebilir

🇷🇺 Rusya, YouTube ve Google’da devlet medyasının engellenmesine o kadar üzülmüş ki Google’a 20 desilyon para cezası kesmiş. Eğer bunu ciddiye alınmak için yaptılarsa tam tersi bir etkisi olduğunu birileri haber verse iyi olacak.

📺 Amazon Prime, ABD’de seçim gününde özel bir canlı yayın yapacağını duyurmuş.

🎂 Semafor ikinci yaşını 750 bin toplam aboneyi geçtiklerini duyurarak kutladı.

🎙️ Sennheiser’ın yeni Profile Wireless modeli hem yaka mikrofonu, hem el mikrofonu hem de masa üstü mikrofon olarak kullanılabiliyor.

🤖 OpenAI, bir süredir konuşulan arama motoru özelliğini doğrudan ChatGPT’ye entegre bir şekilde yayınladı. Google da YZ önizleme özelliğini 100’ü aşkın ülkede aktifleştirdi.

Kamala Harris'in Call Her Daddy podcastının sunucusu ile karşılıklı göründüğü bir tanıtım görseli. Harris siyah bir takım elbiseyle, sunucu Alex Cooper ise eflatun bir hoodie ile görülüyor.
YouTube

Haftanın odağı: ABD seçimlerinden medyaya dair sinyaller

ABD seçimlerinde medya her zaman çok önemli bir aktör. 2008 yılında Obama’nın ilk başkanlık seçimlerinden bu yana internet de bu rolün önemli parçalarından birisi hâline geldi. 2016 yılında Trump’ın seçim kampanyasında bunun zirve noktalarından birini gördük. Bu yıl gerçekleşecek olan ABD seçimlerinde de internetin ve dijital medyanın rolü aynı şekilde büyük bir önem taşıyor. Ancak bu sefer alışık olduğumuz bazı platformların gücünü kaybettiğini ve yeni trendlerin ortaya çıktığını görüyoruz.

İnternet ve siyaset denildiğinde akla ilk olarak kaçınılmaz bir biçimde sosyal medya platformları geliyor. Her ne kadar Facebook ve Instagram seçim reklamları konusunda önemli bir alan olmaya ve buraya harcanan paranın büyük bir kısmını kazanmaya devam etse de, aktif olarak bu amaçla kullanıldığını söylemek çok mümkün değil. Bunun tek istisnası, özellikle Demokratların adayı Kamala Harris’in çok fazla ünlü ismin desteğini alması ve bu isimlerin de aktif Instagram kullanıcıları olması sebebiyle gelen hareketlilik.

Elon Musk her ne kadar X-Twitter’ı bu konuda en önemli yer gibi konumlandırmak istese de bu seçim süreciyle birlikte birçok kişinin gözünde artık orası Trump ve Musk gibilerin takıldığı bir yer olarak görülüyor. Öyle ki seçim dönemlerinde normalde aldıkları reklamların büyük bir kısmını da kaybetmişler. Tahminime göre bu etkinin sonuçları özellikle seçimlerden sonra çok daha net bir şekilde kendisini gösterecek.

TikTok bu dönemin en büyük kazananı oldu demek sanırım yanlış olmayacaktır. Özellikle Demokratların aktif kullanımı ile birlikte sosyal medya platformları arasında açık bir şekilde öne çıkan platform TikTok oldu. Kullanıcıların da aktif bir şekilde katkıda bulunmasıyla birlikte TikTok’un bu ivmeyi önümüzdeki süreçte de koruması kaçınılmaz görünüyor.

YouTube her zaman güncel siyaset söz konusu olduğunda önemli bir platform olsa da bu seçimlerde onu da destekleyen daha büyük bir faktör vardı: Podcastlar. Eğer seçimleri bir medya ile adlandıracak olsaydık, bu seçime podcast seçimi dememize kimsenin itiraz edeceğini sanmam. Trump zaten ana akım medyadan daha çok kendi tarafındaki isimlerin podcastlarına konuk olmayı tercih etti ancak Kamala Harris, özellikle en çok dinlenenler listesinin zirvesindeki Call Her Daddy başta olmak üzere birçok podcasta konuk olmasıyla bu alanı en aktif şekilde kullanan isim oldu diyebiliriz. Elbette bunların önemli bir kısmının video olarak YouTube’da da yayınlanıyor olması YouTube’a yaradı.

Geleneksel medya kendi içerisinde tartışmalara devam ederken, dijitalde doğan bu yeni platformların ve formatların böyle büyük bir önem kazanmış olması da bizler açısından oldukça önemli sinyaller. Tıpkı 2016 seçimlerinin insanların gazetelere abone olma trendini başlatması ve 2012 seçimlerinin sosyal medyayla siyasetin iç içe geçmesini sağlaması gibi, 2024 seçimleri de medya açısından yeni trendler başlatacak gibi görünüyor.

Bu trendlerin ABD ile sınırlı kalmayacağını ve yakın zamanda hem ülkemizde hem de dünyanın farklı yerlerinde etkilerini göreceğimizi biliyoruz. Bu süreç boyunca değişen dinamikleri ve öne çıkanları takip etmek ve buradan dersler çıkarıp kendinizi geliştirmek, önümüzdeki süreçte yaşanabilecek dönüşümlere hazırlanmanın en iyi yollarından birisi.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.