Basılı gazetelerin tirajlarının büyük oranda azaldığı, reklam paylarının küçüldüğü, kâğıt maliyetlerinin arttığı ve bu sebeplerle batma noktasına geldiği veya kapanmak zorunda kaldığı bu dönemde dijital ortamın en önemli araçlarından biri olan e-bültenler önem kazanmaya başladı. Türkiye’de de e-bültenlere olan ilgi yakın zamanda hızlıca arttı.
Tüm bu gelişmelerin yaşandığı bu dönemde Monokrom, Kapsül ve NewsLabTurkey Ne Okuyor olmak üzere üç e-bülten seçtik. Bu e-bültenlerin yaratıcılarına içerikleri ve gelir modelleri nedir, abone sayıları kaçtır, e-bülten hazırlamaya yeni başlayan genç gazeteciler gelir modellerini çeşitlendirmek ve abone sayılarını artırmak için neler yapmalıdır gibi soruları yönelttik.
Semercioğlu: “Monokrom olarak nitelikli bir okuma keyfi yaratmak için yola çıktık”
Monokrom’un yaratıcısı Can Semercioğlu, dijital dünyadaki içerik bombardımanından korunmak ve nitelikli bir okuma keyfi yaratmak amacıyla yola çıktığını ifade ediyor. Semercioğlu, “Türkiye ve dünyada çok fazla sıcak gelişme, son dakika, can sıkıcı haberlerle karşılaşıyorduk ve çevremdeki insanların bu sıkışmışlıktan uzaklaşmak için yollar aradıklarını gördüm. Türkiye’nin ve dünyanın bunaltıcı gündeminden uzakta, uzun, sakin ve derinlikli içerikleri derleyecek bir bülten fikriyle hareket ettim ve ön çalışmaları yaptıktan sonra Monokrom’u hayata geçirdim,” diyor.
Monokrom’un her pazar saat 10.00’da Türkçe ve İngilizce yüzlerce kaynaktan elle seçilmiş nitelikli içerikleri aboneleriyle buluşturduğunu belirten Can Semercioğlu, “Ekonomi, kültür, sanat, tarih, teknoloji, gelecek gibi başlıkları podcast, video, fotoğraf veya başka bir multimedya formatta sunuyor. Monokrom’da her hafta belirli bir konu üzerine birden fazla içeriğin yer aldığı dosyalar bulunuyor. Zaman zaman özel dosyalar veya çeviriler bulunuyor. Mesela Dark ve Zaman Yolculuğu özel dosyası. Haftanın kitabı bölümü ise sabit,” diyor.
Monokrom’un şu anda 1300’ün üzerinde abonesi bulunduğuna dikkat çeken Can Semercioğlu, “Bu aboneler arasında Monokrom’un içerik başlıklarında uzman isimler, kanaat önderleri, akademisyenler, influencerlar yer alıyor. Monokrom’da dijital kanallar vasıtasıyla daha hızlı bir abone kitlesi oluşturabilirdim fakat yavaş büyümeyi ve gerçekten Monokrom’un içerikleriyle ilgilenebilecek, sürdürülebilir bir abone kitlesi oluşturmayı istiyorum. Yıl sonunda abone rakamının 3000 dolayında olmasını bekliyorum. Okunma ve tıklanma oranlarındaki yüksek seviye de abone sürdürülebilirliği için doğru bir yolda olduğumu gösteriyor,” diye ekliyor.
Marka iş birliğine dayalı bir gelir modeli oluştu
Monokrom’un ilk yola çıktığında kendi kişisel kaynaklarınca finanse edildiğine değinen Can Semercioğlu, “Daha sonra Patreon hesabı devreye girdi ve okurlar da bir miktar katkıda bulunuyor. Monokrom’a destek olan okurlar için daha özel içerikler hazırlamayı planlıyorum. Öte yandan markalar da e-bültenlerin potansiyelinin farkına varmaya başladı. Hâliyle markaların Monokrom’a olan ilgisi günden güne artıyor ve marka iş birliğine dayalı bir gelir modeli oluştu. Bunun yanı sıra hem içerikleri hem de gelir kaynaklarını çeşitlendirmek için çalışmaya devam ediyorum,” diye ekliyor.
Gazeteciler niş bir içerik stratejisi geliştirmeli
E-bülten hazırlamaya yeni başlayan gazetecilerin gelir modellerini çeşitlendirmek ve abone sayılarını artırmak için neler yapmalı diye sorduğum Semercioğlu, “Son bir yılda, hatta son aylarda bir bülten enflasyonu yaşandı. Çok fazla rakip varken ayakta kalmak zor. Bu yüzden bülten işine girmek isteyen gazetecilerin belirli bir alana odaklanmaları, niş bir içerik stratejisi geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tabii odaklandıkları alanı çok iyi bilmeleri gerekiyor çünkü yaptıkları iş bir ölçüde kürasyona dayanıyor. Eğer bülten iyi bir formatta hazırlanmışsa ve dijital kanallarda iletişimi iyi biçimde yapılabilirse zaten kendi abonesini bulacaktır. Gelir kaynaklarını artırmanın yolu da bültenin içerik stratejisiyle ilgili bir durum. Kitlesel fonlama, hibe alma, marka işbirlikleri gelir elde etme yollarından bazıları,” diye cevap veriyor.
Sürdürülebilir gazetecilik teorik olarak mümkün
Sürdürülebilir gazetecilik mümkün mü sorusuna teorik olarak mümkün olduğunu belirten Semercioğlu, “Ama esasen iki koşulun gerçekleşebilmesine bağlı. Birincisi gazetecinin içinde bulunduğu koşullar: Çalıştığı yer, basın özgürlüğü, gazeteciliğin ekonomik düzeyi, iş kültürü, politik koşullar. İkincisi de gazetecinin kendisi: uzmanlık alanı, becerileri, yaratıcılığı ve çok yönlülüğü. Pratikte bunların hiçbirine sahip olduğumuzu düşünmüyorum veya çok az kişide bu nitelikler var. Bu koşullar altında gazeteciliği sürdürülebilir kılmak ise bir sanat,” diye ekliyor.
Öğreten: “Kapsül propaganda ve anti-propagandadan uzak bir e-bülten”
Kapsül’den Tunca Öğreten, dijital medyanın kalabalık ve kaotik bir caddeye dönüştüğü günlerde Kapsül’ün okurun habere ulaşmak için sığınacağı bir liman konumunda olduğunu söylüyor: “Kapsül’ü kısaca propaganda ve anti-propagandadan uzak, okura yorumsuz bir haber deneyimi sunan, bunu yaparken de yalın ve düzgün Türkçe kullanan bir e-bülten olarak tarif edebiliriz. Kapsül her gün yüzlerce haberi, köşe yazısını, söyleşiyi okur, son 24 saat içerisinde Türkiye ve dünya gündemine dair bilinmesi gerekenlerin bir özetini çıkarır, 8 bini aşkın abonesinin e-posta kutusuna bırakır.”
Türkiye’de hiç denenmemiş mobil haber uygulaması
Kapsül’ün üç buçuk ay önce hayata geçirildiğini söyleyen Öğreten, “Şu an Patreon kırıntıları dışında işleyen ve maddi olarak ayakta tutan bir gelir modeli yok. Ancak kısa zaman sonra hayata geçireceği bir gelir modeli planı ve ilkeleri var,” diyor.
Türkiye’de daha önce hiç denenmemiş bir mobil haber uygulaması üzerine çalıştıklarını ve bu hazırladıkları uygulamanın her ideoloji, hayat görüşü, yaş, cinsiyet, milliyet ve cinsel kimlikten insana hitap edecek bir uygulama olduğunu kaydeden Öğreten sözlerine şöyle devam ediyor: “Mobil uygulamamızın hayata geçmesiyle abonelerimizden ayda 1 lira talep edeceğiz. E-posta bültenlerimiz ücretsiz olmaya devam edecek. Kapsül, tamamen ticari bir yapı olarak tasarlandı ve hayatına da öyle devam edecek. Ancak reklamlar, gelir modelimizin bir parçası olmayacak. Zira reklam verenlerin ‘cici çocuğu’ olmak için haberden ve gerçekten ödün vermek istemiyoruz. Dolayısıyla gelir modellemesi için hedefimizde yalnızca okur var. Okuru, aldığı hizmetin karşılığını vermesi için ikna etmeye çalışmak istiyoruz.”
Emeklerinin karşılığını almak için mücadele etmeliler
E-bülten hazırlayan genç gazetecilerin gelir modellerini çeşitlendirmesi ve abone sayılarını arttırabilmesi için neler yapabileceği konusunda da konuşan Tunca Öğreten, “Türkiye’deki okur habere, para verilecek bir şey olarak bakmıyor. Bu arada son yıllarda yurtdışından aktarılan fonların, hem gazeteciyi hem de okuru biraz daha tembelleştirdiğini gözardı etmeyelim. Bedeli ödenmeyen haberlerin giderek ne kadar kalitesizleştiği de ortada. Genç gazetecilere, emeklerinin karşılığını alma yolunda mücadele etmelerini tavsiye ediyorum. Nitelikli içerikler ve emek mücadelesi er ya da geç hem abone hem de gelir kaynağı olarak mutlaka geri dönecektir,” diye ekliyor.
Sürdürülebilir gazetelik zor ama elbette mümkün
Öğreten “Sürdürülebilir gazetecilik zor ama elbette mümkün,” diyor ve ekliyor, “Gazeteci haber yapmak dışında, okuru da eğitmeli. Okurun, gazetecinin emeğinin karşılığını vermediği, haberi fon dağıtıcılara, reklam verenlere, hükümetlere, partilere emanet ettiği bir sistemin zararları her fırsatta anlatılmalı. Hakikat için emeğinin karşılığını alan özgür ve bağımsız gazetecilere ihtiyacımız var.”
Sabancı: “NLTR Ne Okuyor gazetecilerin trendleri kolayca takip etmelerini sağlıyor”
NewsLabTurkey’den Ahmet A. Sabancı, NLTR Ne Okuyor’un, medya ve internet sektöründeki gelişmeleri olabildiğince holistik bir şekilde ele almayı ve Türkçe olarak bu gelişmeleri derlemeyi ve anlatmayı amaçlayan haftalık bir bülten olduğunu ifade ediyor. Sabancı, “Gazetecilik ve dijital medya alanında yaşanan yeni gelişmeleri, önemli tartışmaları ve konuları Türkçe anlatarak bu alanda çalışan kişilerin gündemi ve trendleri kolay bir şekilde takip edebilmelerini sağlıyorum,” diyor. Bültenin abone sayısının 1500 üzerinde olduğunu belirten Sabancı, hitap ettiği kesimi ve ele aldığı konuları düşünecek olursak bunun iyi bir rakam olduğunu sözlerine ekliyor.
Fon merkezli bir ekonomik modele sahip olan bir yayın
Sabancı, “NewsLabTurkey The Guardian Foundation ve İsveç Başkonsolosluğu tarafından desteklenen ve fon merkezli bir ekonomik modele sahip bir yayın. Şu ana kadar aldığımız fonların içerisinde bültenin ihtiyaçları da (yazar ve editör telifi, teknik altyapı masrafları) birer kalem olarak yer aldı. Elbette gelişmekte ve evrilmekte olan her yayın gibi farklı ekonomik modelleri ve bizim için uygun olup olmayacağını da düzenli olarak takip ediyoruz,” diyor.
İki temel konu: Gerçekçilik ve yaratıcılık
E-bülten hazırlayan gazetecilerin gelir modellerini çeşitlendirmesi ve abone sayılarını arttırabilmeleri açısından ise Sabancı dijital yayıncılığın hemen her alanında büyümek ve gelir elde etmek için dikkat edilmesi gereken iki temel konudan birinin gerçekçilik diğerinin ise yaratıcılık olduğunu söylüyor: “Gerçekçi olmak, üretim yaptığınız alanın ve hitap ettiğiniz kitlenin koşullarını iyi tanımaktan ve beklentilerinizi buna göre belirlemekten geçiyor. Ele aldığınız niş bir konuysa ve hitap edebileceği kişi sayısı belliyse büyüme ve yüksek abone sayısı gibi verileri kendi koşullarınıza göre düşünmelisiniz. Aynı şekilde gelir modelinizin de okur kitlenize ve bulunduğunuz ülkenin ekonomik koşullarına göre şekillenmesi ve çeşitlenmesi önemli. Ayrıca gerçekçi bir ekonomik modelde asla tek tipte gelir kaynağı olmaması gerekir.
Yaratıcılık da bu noktada devreye giriyor. Koşullarınızı ve önünüzdeki alanı gerçekçi bir şekilde inceleyip bir haritasını çıkardıktan sonra elinizdekileri en yaratıcı şekilde nasıl değerlendirebileceğinizi, kendiniz için yeni imkânları nasıl oluşturabileceğinizi düşünmeniz lazım. Bu noktada sektördeki ve yaşadığınız bölgedeki trendleri ve yeni gelişmeleri takip edip bunları yaratıcı bir şekilde okumanın büyük bir faydası olacaktır. Günümüzde serbest gazetecilik tek kişilik bir girişim noktasına evrildiği için yaratıcılık yalnızca ürettiğiniz içerikte değil, gelir modelinizi ve okurlara ulaşma yollarınızı geliştirirken de ihtiyaç duyacağınız bir özellik.”
Sürdürülebilir bir gazetecilik elbette mümkün
Sürdülebilir gazetecilik mümkün mü sorusuna yanıt veren Ahmet Sabancı, “Sürdürülebilir bir gazetecilik elbette mümkün, olmaması gibi bir ihtimali düşünemiyorum bile. Ama şu anda bunu tartışıyor olmamızın altında ekonomik olarak köklü bir değişim yaşıyor olmamız ve alıştığımız gelir modellerinin çoğunlukla işe yaramıyor olması yatıyor. Bir süredir bunları yara bandı tarzı çözümlerle atlatmış olsak da hem medyadaki küresel ekonomik kriz hem de ülkemizde kendisini net bir şekilde gösteren ekonomik çıkmaz yara bandının ötesinde çözümlerin şart olduğunu gösteriyor,” diyor ve ekliyor:
“Elbette bunu yapabilmek için alışkanlıkların ve içinde yaşadığımız kalıpların ve sistemlerin ötesinde düşünmek zorundayız. Dijital reklam ve sosyal medya platformlarına dayanan gelir modellerinin artık bir geçerliliği yok, benzer şekilde basılı yayınların da alışık oldukları gelir modelleri ile çok uzun ömürlü olabileceklerini sanmıyorum –elbette burada bahsi geçen alanın içine düştüğü daha köklü sorunların da etkisi var. İster kurum ister serbest çalışan bir birey olsun, gelir modelinde önceliği bağımsız bir şekilde ayakta kalabilmeye ve kendisini sınırlamayacak gelir kaynaklarına yönlendirmesi gerekiyor. Eğer bunlar yoksa da yaratmanın ve kurmanın yollarını bulmalı. Çünkü şu anda bir sıfırdan kurulum sürecinden geçtiğimize ve bu dönemde kurulacak yapı ve sistemlerin kısa ve orta vadede medyanın geleceğini belirleyeceğine inanıyorum.”