Çizimlerin gücü: Muzır Neşriyat’ın görsel habercilik yolculuğu

Görsel dil, karmaşık olayları ve toplumsal meseleleri daha anlaşılır bir şekilde aktarma imkânı sunduğu için habercilikte de önemli bir yer tutuyor. Editoryal karikatür ve çizimli habercilik, bu anlamda dikkat çeken alanlardan. Bu tür içerikler, yalnızca okurun ilgisini çekmekle kalmıyor, aynı zamanda konulara farklı bir bakış açısı getirerek derinlik katıyor. Bazen birkaç çizim, uzun yazılarla ifade edilemeyen duyguları tek bir karede aktarabiliyor.

Dokuz ay önce yayın hayatına başlayan Muzir.org, bu anlayıştan yola çıkarak editoryal karikatürü ve haberciliği bir araya getiriyor. Platform, okuru yalnızca bilgilendirmiyor, aynı zamanda onları düşündürmeye ve olaylara farklı açılardan bakmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. Muzır Neşriyat​’ın kurucusu Aslı Alpar ile platformun ortaya çıkış sürecini, gelişimini ve geleceğe yönelik planlarını konuştuk.

“Kendimizi poşete koymuş olduk, ama yine de o poşetin içinde konuşmaya devam ediyoruz”

Gazeteci ve karikatürist Aslı Alpar, son sekiz yılını Kaos GL Derneği’nde editör ve muhabir olarak geçirdi. 2006 yılından bu yana karikatür çizen Alpar, editoryal karikatürün gündemi çizimle aktarmaya dayalı bir disiplin olduğunu vurguluyor. Alpar, gazetecilik ile karikatürü birleştirerek görsel kültür ile haberciliği harmanlamaya çalıştığını ifade ediyor. Muzır Neşriyat’ta da gelecekte yapacağı çalışmalarda da bunu yapmaya devam edeceğini de ekliyor.

Muzır Neşriyat isminin hikâyesini anlatarak başlıyor Aslı, bu projenin Kaos GL’de çalışırken aklına düştüğünü paylaşıyor. Aslı, bu ismi seçerken Türkiye’deki “muzır neşriyat” kavramına bir gönderme yaptıklarını anlatıyor: “Muzır, yani çocuklara zararlı olarak değerlendirilen bu kitaplar, çocuk kitabı olsalar bile, tehlikeli bulunabiliyor. Biz de buradan yola çıkarak projemize ‘muzır’ adını verdik; çünkü muzır kabul edilen, bu poşete konulan konuları ele alacaktık.”

Aslı’ya göre Muzır Neşriyat, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde baskıcı yaklaşımlar sebebiyle göz ardı edilen meseleleri ele almayı hedefliyor. Bu yüzden projeyi tanımlarken, “kendimizi poşete koymuş olduk, ama yine de o poşetin içinde konuşmaya devam ediyoruz” sözlerini kullanıyor.

“Tartışılması istenmeyen yerlere değinmek, o ‘muzır’ alanlara çomak sokmak istiyoruz”

Muzır Neşriyat, Türkiye’nin karmaşık gündeminde gözden kaçan içeriklere odaklanıyor. Hayvan haklarından kadınların mücadelesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor olsa da sabit bir öncelik sıralamaları yok. Gündemin getirdiği konular arasından derinleştirilmemiş olanları ele almaya çalışıyorlar. Aslı, “Bizim işimiz sıcak haber yapmak değil. Daha çok kültürel bir perspektiften bakarak, güncel meseleleri derinlemesine incelemeyi hedefliyoruz” diyor.

Aslı, bir orman koruyucusunun, mesire alanı ihalesi nedeniyle kesilmek istenen ağaçları korumaya çalışırken öldürülmesi olayını örnek gösteriyor. “Herkes bu haberi yaptı ve geçti” diyor. Ancak olayın böyle yüzeysel bir biçimde ele alınmasının yetersiz olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Biz sormak istiyoruz: Bir orman koruyucusu katledildi ama neden? Bu mesire alanı ihalesi nedir?” Aslı’ya göre Muzır Neşriyat, sıcak gündemde gözden kaçan, diğer medya mensuplarının derinlemesine incelemediği konulara odaklanıyor. “Tartışılması istenmeyen yerlere değinmek, o ‘muzır’ alanlara çomak sokmak istiyoruz” diye ekliyor.

Aslı, gazeteciliğin daha tarafsız olmasına karşın, karikatürün daha taraflı bir duruş sergilediğini ve güçlü bir ifade aracı olduğunu söylüyor. Ancak, bu aracı kullanırken bazı etik ilkeler gözetilmesi gerektiğini vurguluyor. “Evet, hak temelli habercilik yapıyoruz ve burada durduğumuz bir taraf var” diyen Alpar, bu duruşun yalnızca haklara değil, aynı zamanda şiddetsizlik ilkesine dayandığını da ekliyor.

“Bir karikatürün habercilik amacı olmadığında, sadece bir çizim olarak şiddeti tasvir edebilir” diyor Aslı. Ancak burada önemli bir ayrım yapıyor ve Muzır Neşriyat’ın temel etik ilkelerinden birini şu sözlerle özetliyor: “Oluşturduğumuz görsel alanda ve görsel habercilikte, şiddeti ve şiddet toplumunu özendirecek hiçbir ifadeye yer vermemek bizim için bir öncelik.”

“Hedefimiz, ekibimizdeki 10 kişiden 9’unun LGBTİ+ ve kadın olması.”

Çalışma yapılarını sorduğumda Aslı, yıllardır birlikte çalıştıkları insanlarla olan ilişkilerinin hem gönüllü hem de profesyonel düzeyde devam ettiğini vurguluyor. “Genel olarak herkesin bir ya da iki kişiyle ortak çalıştığı, ama hep birlikte anlamlı bir bütün oluşturduğumuz bir yapıdayız” diyor. Ekip içindeki iletişimi ise şöyle açıklıyor: “Herkesin doğrudan benimle editör olarak ilişkisi var, ama aynı zamanda birbirimizle dirsek temasını hiç kaybetmiyoruz.”

Aslı, ekibin temel ilkelerinden birine de dikkat çekiyor: “LGBTİ+ ve kadın çalışanlarımız için bir kota uyguluyoruz. Hedefimiz, ekibimizdeki 10 kişiden 9’unun bu gruptan olması. Çünkü maalesef bu gruptaki meslektaşlarımız iş bulmakta zorlanıyorlar. Bu nedenle böyle bir hedef koyduk.” 

Aslı, aktivistlerle yakın bir temas içinde olduklarını ifade ediyor. “Yıllardır alandan tanıdığımız profesyonellerden gönüllü katkıları kabul ediyoruz” diyor ve ekliyor: “Ancak her gönüllü katkıyı kabul etmiyoruz.” Bu işbirliğinin temelinde güvenilir bir geçmişin yattığını vurgularken, “Daha önce telifli ve profesyonel olarak çalıştığımız kişilerle gönüllü işbirlikleri yapıyoruz” diye açıklıyor. Bu gönüllü katkıların önemini ise şöyle ifade ediyor: “Bu kişiler, alanı en iyi bilenler oldukları için bize büyük katkı sağlıyorlar.”

“Kuluçka süreci bize çok şey gösterdi; bu ekibin ne kadar önemli olduğunu fark ettik”

Muzır Neşriyat, NewsLabTurkey Kuluçka programı kapsamında desteklenen projelerden biri. Kuluçka programı sürecini sorduğumda Aslı, programın katkılarının muazzam olduğunu belirtiyor. “Aklında soru işareti olan kişilere kesinlikle başvurmalarını öneririm” diyor ve devam ediyor: “Her kurumun kendi disiplini ve yöntemleri var. Bu program sayesinde güncel bilgiler edindim ve uzman kişilerle görüşme fırsatı buldum. Eğitimler bireysel gelişimimiz için oldukça kıymetliydi ve projeye büyük değer kattı.”

Son olarak Aslı’ya gelecek planlarını soruyorum: “Aslında hepimizin derdi ortak. Temel amacımız görsel kültürde habercilik yapmak. Yani vermek istediğimiz mesaj bu ve başka bir şey değil” diyor. Ancak mesajı iletme biçimlerinin mecradan mecraya değiştiğini vurguluyor. Şu anda aldıkları hibe ile Instagram üzerinden çalışmalar yapmayı ve okuyucuyla buluşmayı umduklarını, bu hedefe ulaştıklarını ifade ediyor.

Gelecekte video içeriklerine daha fazla ağırlık vermeyi planladıklarını belirten Aslı, “Video araçları zaman ve maliyet açısından daha fazla kaynak gerektiriyor. Bu nedenle, YouTube ve diğer video platformlarında da çalışmalarımızı artırmayı düşünüyoruz,” diyor.

Türkçe yayın yapmanın yanı sıra, haberlerini İngilizceye de çevirerek Türkiye’de bulunmayan benzer mecralarla ortaklık kurma hedefleri olduğunu ekliyor. “Ancak, Türkiye’deki ekibimizi koruyarak devam etmek niyetindeyiz. Kuluçka süreci bize çok şey gösterdi; bu ekibin ne kadar önemli olduğunu fark ettik. Bu ekiple devam etmek istiyoruz ve bu, bir yıllık planımızın temelini oluşturuyor,” şeklinde sözlerine devam ediyor.

Aldıkları hibe ile keyifli bir yayıncılık dönemi geçirdiklerini belirten Aslı, “Keşke bu sürekli devam etse. Küçük destekler, ifade özgürlüğü aracımızın ayakta kalmasını sağlıyor, ancak sürdürülebilir değil” diyor. Bu nedenle, daha büyük ölçekli kaynak geliştirme ve fon başvuruları yapma gibi planları olduğunu ifade ediyor.

Görsel habercilikle toplumsal meselelere derinlik katan Muzır Neşriyat’ı Instagram, X (Twitter), YouTube ve Facebook üzerinden takip edebilirsiniz.

Yazar hakkında

Ezgi Yeşilbaş

2022 yılında İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim bölümünden mezun olduktan sonra üniversite bünyesinde yer alan Yaratıcı Ekonomi Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde Proje Asistanlığı yaptı. Şu anda NewsLabTurkey’de Proje Sorumlusu olarak çalışıyor. Dijital Hikâye Anlatıcılığı üzerine video belgeseller ve haberler üretiyor.