Savaşın bin günü: Ukrayna ve Rus medyası savaştan nasıl etkilendi?

24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı bin günü geride bıraktı. Geçen bin günde, özellikle Rusya’da 2012 yılında onaylanan ama aktif olarak kullanımına savaşın ardından başlanan “Yabancı Etki Ajanlığı Yasası”, Rusya’da ana akım ve alternatif medyayı etkiledi. Savaşın her iki ülke medyası ve gazetecileri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu biri Rusya’dan, diğeri Ukrayna’dan iki gazeteciyle aynı sorular üzerinden konuştuk.

Ukrayna’dan TV sunucusu ve gazeteci Karina Petrash, 2021’den 2024’e kadar Apostroph TV’de çalışmış ve Charity Foundation Patronage Service Angels’ta gönüllü olarak yer alıyor. Rusya’dan görüştüğümüz gazeteci ise gerek Rus medyasında gerekse uluslararası medyada önemli kurumlarda çalışmış. Bu röportajı vermeyi, adının ve adını anımsatacak hiçbir şeyin röportajda yer almaması koşuluyla kabul etti. Dolayısıyla yazıda R.G. (Rus Gazeteci) olarak kodlandı.

Savaşın başladığı tarih olan 24 Şubat 2022’ye kadar nasıl bir medyanız vardı?

Karina Petrash (Ukrayna) (Bundan sonra K.P. olarak anılacak): 24 Şubat’a kadar sabah programında gazeteci ve editör olarak çalıştım. Sabah programlarında bildiğiniz gibi, çok acil bir durum yoksa, daha yumuşak haberlere yer verilir. Biz de Ukrayna bayramları, Ukrayna’da piyasaya sürülen yeni kitaplar ve gıda fiyatlarındaki artışlar ile ilgili haberler yapıyorduk. İşgalin başlamasının ardından her şey değişti. Artık televizyonda eğlence ve şov programları yok. Sadece savaştan, cephedeki durumlardan, Ukraynalı askerlerden ve onların ailelerinin hikâyelerinden, gönüllü projelerden bahsediyoruz. Ayrıca her yayın ordu için düzenlenen bağış kampanyalarıyla ve silahlarlarla ilgili bilgilerle dolu. Silahlar hakkında çok konuşuyor ve onları izleyicilere gösteriyoruz. Patriot hava savunma sisteminin neden “Sovyet” S-300’den yüz kat daha etkili olduğunu anlatıyoruz.

R.G. (Rusya): Ukrayna’ya yönelik tam ölçekli işgalin başlangıcında, uluslararası bir şirketin Moskova bürosunda Kremlin’i, seçimleri ve toplumsal sorunları Rusça olarak ele alıyordum. İşgalden birkaç hafta sonra tüm operasyonumuzu durdurduk ve bir ay içinde çalışanların çoğu tahliye edilerek ülke dışından haber yapmaya devam etti. Ben de aynı yıl içinde iş değiştirmeye karar verdim ve orta ölçekli bağımsız bir medya kuruluşuna katıldım.

Savaşın başlamasından bu yana ülkenizdeki medya kuruluşları ve gazeteciler en çok hangi zorluklar ile karşılaştı?

K.P.: Bana göre finansman. Çalıştığım televizyon kanalı, tamamen devlet tarafından finanse edilen medyanın bir parçası değil ve savaşta olduğumuz için eğlence formatına geçemezdik. Bu, ekipçe alınmış bir karardı. Yayınlarda şaka yapmıyoruz ve Kiev’deki eğlence hayatını göstermiyoruz çünkü bunun askerlere ve ailelerine haksızlık olacağını düşünüyoruz. Ancak savaşın başlamasından altı ay sonra, insanların ağır ve hassas içeriklerden yorulduğunu gördük ve YouTube’da ürettiğimiz içeriklerle popülerlik kazanmaya başladık. Bu tarz içerikler askerler tarafından beğeniliyor çünkü onlara kafalarını dağıtma fırsatı veriyor. Bu geçiş sürecini ana akımdaki medyalar başarıyla gerçekleştiremedi, bizler de yeni formatlar için finansman konusunda problemler yaşıyoruz.

R.G.: Birçok zorluk oldu ancak asıl sorun, savaşın başlamasının ardından hükümet yetkilileri tarafından getirilen sansürdü. Bir dizi kısıtlayıcı yasa getirdiler ve ülke içinde bağımsız gazeteciliği yasakladılar. Birçok kurum kapatıldı, birçok gazeteci gözaltına alındı ve tutuklanarak hapse atıldı.

Savaş sırasında siyasi veya toplumsal baskıdan dolayı medyanızda sansür ve otosansürde bir artış gözlemliyor musunuz?

K.P.: Ukrayna’da 24 Şubat 2022 itibarıyla sıkıyönetim ilan edildi. Dolayısıyla askeri bir sansür var. Örneğin; F-16’ların hâlihazırda Ukrayna’da olduğuna dair içeriden bilgi olsa bile ekipmanların hareketini veya yeni silah türlerini göstermiyoruz. Eğitim üslerini veya savunmayı tehlikeye atabilecek diğer hassas içerikleri göstermiyoruz. Savaşta olduğumuz ve insanlar öldüğü için bu tür sansürleri doğru ve normal buluyorum. Ukrayna hükümeti, güvenliği sağlamak için bilgileri seçerek yayınlasa da gazetecilerin cepheye önemli ölçüde erişimi var ve Ukrayna hükümeti medya ile iletişime açık.

R.G.: Rusya’da gazetecilik üzerinde sansürün büyük bir etkisi olduğunu görüyorum. Siyasi, toplumsal ve elbette askeri konuları ele alan medya üzerinde büyük bir baskı olduğunu biliyorum. Ülkemde yaşamıyorum ama ülke dışında bile gazetecilerin siyasi baskıyı hissettiğini söyleyebilirim.

Medya halkın ve ordunun moralini yüksek tutma konusunda nasıl bir rol oynuyor?

K.P.: Tüm ülke adına konuşmak zor olsa da izlenme oranlarına göre insanlar, en çok askerlerin dans ettiği, şarkı söylediği, şakalaştığı videolardan hoşlanıyor ve tabii ki cephedeki zaferlerle ilgili haberler moralleri yükseltiyor. Özellikle Ukrayna askerleri esaretten kurtulduğunda, Azov Taburu askerleri geri döndüğünde… Medya bilgi aktarım aracıdır ve insanlar ancak bizim aracılığımızla doğrulanmış ve önemli bilgilere ulaşabilir.

R.G.: Rusya’daki devlet medyası, Rus ordusunun zaferleri ve gücü hakkında sürekli propaganda üretiyor. Rusya’daki bağımsız medya ise Rus halkına madalyonun görünmeyen taraflarını göstermek için çabalıyor. Baskılar, yasa ihlalleri, Rus ordusunun suçları üzerine haberler yapıyor.

Savaşın başlamasıyla birlikte haber seçimi, kelime kullanımı gibi konularda devletten veya devlet kurumlarından bir baskı gördünüz mü?

K.P.: Yasaklı bir kelime yok, sansür var ama sadece savaş ve ülke güvenliği ile ilgili bir sansür. Millet olarak savaştığımız düşünülecek olursa devlet ve askeri sırların ifşa edilmemesi adına bu sansürün doğru bir duruş olduğunu düşünüyorum.

R.G.: Avrupa Birliği’nde yaşıyor ve bağımsız bir medya kuruluşunda çalışıyorum. Dolayısıyla herhangi bir sansürle mücadele etmiyorum ancak Rus hükümetinin Rusya içindeki izleyicilerin özgür medyaya erişimini kısıtlamaya çalıştığını söyleyebilirim. Ayrıca ben Rus devleti tarafından “yabancı ajan” olarak belirlenen bir medyada çalıştığım için ülke içindeki devlet yetkilileri, politikacılar ve diğer alanlarda çalışan vatandaşlar ile ancak sınırlı bir iletişim kurabiliyorum.

Savaşın başlamasıyla birlikte uluslararası medya kuruluşlarıyla işbirlikleri yapıyor musunuz? Bu işbirliklerinin bilgi akışı açısından önemi nedir?

K.P.: Uluslararası medyayla işbirliklerinin sonucunda; Avrupa ve ABD medyasında Ukrayna’da yaşananlar haberleştiriliyor, sesimizin dünya çapında duyulması için zirvelere, başkanlar ve bakanlar ile birlikte toplantılara davet ediliyoruz. Uluslararası işbirlikleri, bu korkunç savaşın sonuçlarını vurgulamanın önemli yollarından biridir.

Savaş, gazeteciler üzerinde nasıl bir psikolojik etki bırakıyor? Bir travma yaratıyor mu? Travmayı azaltmak için bir destek mekanizması var mı?

K.P.: Bu soruyu bana iki sene önce sormuş olsaydınız, insanların ölümü ve yıkılan yerler hakkında yazmanın çok zor ve travmatize edici olduğunu söylerdim. Ancak üç yıl süren büyük çaplı bir savaşın ardından, her hikâyenin kaliteli bir şekilde anlatılması gerektiğine kanaat getirdim. Savaş bizi sertleştirdi. Ancak çatışma bölgelerinde çalışan gazeteciler elbette travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) yaşayabiliyor. Böyle durumlarda her vatandaş gibi bizler de profesyonellerden yardım alıyoruz.

R.G.: Düşünün, bu üç yıl süren bir travma! Savaş, travmanın kendisi. 24 saat boyunca olumsuz haberlere maruz kalıyorsunuz ve bu mesleki bir travma yaratıyor. Ayrıca, ülkenizi terk ettiğiniz için güvenli bir şekilde geri dönüp sevdiklerinizle, arkadaşlarınızla birlikte olamamanın yarattığı bir travma da var. Profesyonel desteğe başvurmak bizler için her zaman bir opsiyon.

Savaş bölgesindeki gazetecilerin güvenliğini sağlamak için ne gibi önlemler alınıyor?

K.P.: Savaş bölgesinde olan gazetecilerin nasıl giyinmesi gerektiğinden nasıl hareket etmesi gerektiğine kadar çok sayıda protokol var. Ayrıca çatışma bölgesine giden her gazeteciye askerî bir ekip eşlik ediyor.

R.G.: Rusya’da özel eğitim oturumları yapıyorlar. Ancak bildiğim kadarıyla hiçbir Rus bağımsız gazetecinin savaş bölgesine gidip, bölgedeki çatışmayı haber yapmak gibi bir seçeneği yok.

Savaş sırasında herhangi bir medya kuruluşu kapatıldı mı veya gazeteciler cezalandırıldı mı?

K.P.: Bazı gazeteciler “Rus casusu” ve “FSB ajanı” olduğu iddia edildiği için Rus ve Rus yanlısı olarak görülen medyanın faaliyetleri burada yasaklandı. Ukrayna makamları, geniş çaplı bir operasyon başlamadan önce bu tür medya kuruluşlarının faaliyetlerini yasakladı. Cezalar hakkında yorum yapamam ama güvenlik gerekliliklerini ihlal etmenin gazetecilik lisansının ve savaş bölgelerinde çalışma hakkının iptal edilmesiyle sonuçlanmasını yadırgamıyorum.

R.G.: Rusya içinde çalışan tüm bağımsız medya kuruluşları haber yapmayı bıraktı. Bir süre sonra yurtdışından çalışmalarına yeniden başlasalar da farklı bir ülkede gazetecilik yapıyorsanız sürdürülebilir bir finans modelinin yolunu bulmak kolay olmuyor.

Sizce savaşın medyanız üzerindeki uzun vadeli etkileri ne olacak?

K.P.: Savaşın uzun vadeli etkileri çok yönlüdür. İlk olarak, medya kuruluşları yüksek güvenlik ve sürekli tehdit altında çalışarak yeni koşullara uyum sağlamak durumunda kaldı. Bu da güvenlik protokollerinin güçlendirilmesine ve gazeteciler arasında olağanüstü durumlarda çalışma becerilerinin gelişmesine yol açtı. İkinci olarak, savaş, üretilen içeriğin temasını ve tonunu şekillendiriyor. Medya, toplumun moralini yükselten ve birliği destekleyen vatansever, analitik ve bilgilendirici materyallere daha fazla odaklanmalı. Bu durum barış zamanında bile gazetecilik yaklaşımlarını etkileyebilir, dahası sosyal ve askerî konulara ilişkin haberlerin önemini artırabilir. Üçüncü olarak, savaş, uluslararası ortaklarla işbirliğini ve yabancı medyanın Ukrayna meselesini küresel ölçekte ele almasını teşvik etti. Bu tür bir etkileşim, Ukrayna medyasının küresel medya alanına daha fazla entegre olmasına yol açabilir. Son olarak da gazeteciler üzerindeki psikolojik etki ve etik konulara daha fazla odaklanılması, çalışma yaklaşımlarını etkileyebilir. Medyanın, ifade özgürlüğü ile ulusal çıkarları koruma ihtiyacı arasında bir denge kurması gerekecektir ki bu da savaş sona erdikten sonra bile önemli bir zorluk olarak kalmaya devam edecek.

R.G. (Rusya): Savaşın Rus medyası üzerindeki en büyük etkisi sansür. Bunun yanı sıra yurtdışında Rusça yayın yapan birçok bağımsız medyanın ortaya çıkması da muhtemel. Ancak ben, finansal sorunlardan dolayı, bu girişimlerin sürdürülebilir olacağını düşünmüyorum.

Yazar hakkında

Burak Altınok

2021 yılında İstanbul Arel Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Lisans eğitimi sürecinde çeşitli projelerle katıldığı TGC Aydın Doğan Vakfı Genç İletişimciler Yarışması’nda üç farklı ödül kazandı. 2022 yılında Üsküdar Üniversitesi’nde başladığı Yeni Medya ve Gazetecilik yüksek lisans programından 2024 yılında mezun olan Altınok, çeşitli medya kuruluşları için içerikler üretiyor.