n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında konumuz The Verge tarafından yayınlanan SEO sektörü eleştirisi ve ardından başlayan drama. SEO camiasının eleştiriye aşırı tepki vermesiyle büyüyen tartışma daha uzayacak gibi görünüyor.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Microsoft’un ChatGPT problemleri, WhatsApp kanallarını kullanan gazeteler ve daha fazlasını bulabilirsiniz.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Microsoft’un YZ Deneyleri İyi Gitmiyor
Microsoft 2023 boyunca hemen her ürününe ChatGPT’yi nasıl entegre edebilirim diye uğraştı ve bunun sonucunda Office programlarından Bing’e kadar birçok yerde yapay zekâ botlarını ve benzer araçları denemeye başladı. Ancak özellikle Bing deneyleri olabilecek en kötü sonuçları veriyor.
Daha önce yapay zekâ ile üretilen içeriklerden dolayı ortaya çıkan sorunlardan bahsetmiştim. Geçtiğimiz günlerde ise Microsoft Start içerisindeki haberlerin yanında otomatik olarak haberle ilgili anketler oluşturmaya başladılar ve anında bir skandala sebep oldular. The Guardian’ın Avustralya’da ölü bulunan bir kadın hakkındaki haberinin yanında insanlara kadının nasıl öldüğünü tahmin etmelerini isteyen bir anket çıkartınca başta The Guardian olmak üzere herkes tarafından eleştirildiler ve anket sistemini tamamen kapattılar.
Art arda gelen bu olaylar üzerine CNN’in de Microsoft hakkında kapsamlı bir dosya haber yapması, Microsoft’un bu sorunlardan kolayca kaçamayacağının işareti. Bütün bunların bu teknolojiyi daha dikkatli ve kontrollü bir şekilde kullanmamız için bir işaret olması gerekiyor ama onun yerine Adobe Stock sitesinde yapay zekâ ile üretilen İsrail-Gazze savaşı görsellerinin satıldığına dair haberler okuyoruz.
WhatsApp Kanallarını Kim Nasıl Kullanıyor?
2 milyarın üzerindeki aktif kullanıcısıyla dünyanın en popüler uygulamalarından birisi olan WhatsApp gün geçtikçe basit bir mesajlaşma uygulamasından çok daha fazlasına dönüştü. Geçtiğimiz aylarda yayınladıkları kanal özelliği de bu dönüşümün en güncel örneği.
Kanal özelliğini en aktif kullanan gruplardan birisi de medya ve gazetecilik kurumları. Sosyal medya platformlarının giderek güncel bilgiye ve haberlere ulaşmayı zorlaştırmasıyla bu tür doğrudan erişim yollarını tercih eden kurum sayısı artıyor. NiemanLab de New York Times’dan Financial Times’a kadar 13 farklı haber kurumuna WhatsApp kanallarını nasıl kullandıklarını ve tecrübelerini sormuş. Eğer siz de bu özelliği değerlendirmek istiyorsanız büyük isimlerin neler yaptığına bakıp ilham alabilirsiniz.
Jezebel Kapanıyor
2000’lerde başlayan dijital medya dönüşümünün ABD’deki en büyük aktörlerini saymak istesek akla gelecek ilk isimlerden birisi Jezebel olur. 2007’de Gawker çatısı altında kurulan site dijital medyadaki en büyük feminist seslerden birisiydi.
Ancak Gawker’ın 2016 yılından bu yana yaşadıklarından kaçınılmaz olarak etkilendiler ve Gawker çatısı altındaki yayınlarla birlikte sürekli el değiştirdiler. En sonunda G/O Media geçtiğimiz hafta içerisinde Jezebel ekibinin kalan üyelerini de işten çıkartıp yayını kapatacağını duyurdu. Şirketin yönetim sorunları sürekli işten çıkarmalara ve daha fazla küçülmeye sebep oluyordu ama belli ki durum iyice kötüye gidiyor. Bunun da cezasını işini yapmak isteyen gazetecilere ve internet tarihinde yer etmiş yayınlara kesiyorlar.
Alakalı: Yine Gawker çatısı altında kurulan ve sonrasında G/O Media’nın elinde giderek küçülen yayınlardan birisi olan Kotaku’nun dört eski çalışanı Aftermath isimli yeni bir yayınla geri dönüyor. Güncel trende uygun bir şekilde yayının sahipliği tamamen kendilerine ait.
Günde 1500 Haber Yayınlamak
Eğer haber sitenizin ana gelir kaynağı reklamsa bu geliri artırmak için akla gelen ilk yollardan birisi olabildiğince çok içerik yayınlamak ve bu sayede her yerden olabildiğince fazla tıklanma alabilmek. Ancak özellikle büyük haber sitelerinde bu sayının ne kadar yüksek olduğunun çoğumuz farkında değiliz.
Press Gazette, Birleşik Krallık’ta yayın yapan büyük haber sitelerini bir süre boyunca takip ederek günde ortalama ne kadar haber yayınladıklarına dair bir veri seti oluşturmuş. Bu verilere göre günlük ortalama 1490 haberle Daily Mail en çok haber yayınlayan site. Guardian’ın ortalaması 373, BBC ise 199.
Press Gazette verileri sadece yayınlanan haber sayısı ve kategorisine bakıyor ancak benim asıl merak ettiğim içerikleri. Çünkü teknik olarak bir haber sitesinin yayınladığı her şeye otomatik olarak haber desek de günde 1490 içerikten kaçı gerçekten haber değeri taşıyor veya kaçı belirli bir kalite seviyesini karşılıyor merak etmemek elde değil.
Kısa Kısa
🤖 Google, Bard destekli arama özelliğini 120’den fazla yeni ülkede aktifleştirdi.
💃 Gannett’in Taylor Swift muhabiri ilanı sonucunda işe alınan isim Bryan West olmuş.
💵 Instagram üzerinden takip ettikleri hesaplara ücretli abone olan kişi sayısı 1 milyonu geçmiş. Açıkcası ben çok daha fazla olmasını bekliyordum.
🤖 Elon Musk’ın chatbotu Grok, kimsenin merak etmediği “küfürbaz ve marjinal bir bot nasıl olurdu” sorusunu cevaplıyor.
🎙️ Audacity’nin 3.4 güncellemesi birçok faydalı özellikle birlikte geldi.
🇨🇦 Kanada ve Meta arasındaki inatlaşma küçük yayıncıları etkiliyor.
📜 Brezilyalı doğrulama platformu Lupa, dünyada dezenformasyonla alakalı yasaları ve yasa girişimlerini takip eden bir harita yayınladı.
Haftanın mezunları
“Z Kuşağı” Öğreniyor: Türkiye’de LGBTİ+ ve HIV/AIDS Tarihi: Türkiye’nin ilk yüzyılında medya ve siyasetin LGBTİ+ ve HIV/AIDS konularındaki yaklaşımlarını inceleyen bir video belgesel serisidir. Bugün “Z Kuşağı” diye de adlandırılan genç izleyici kitlesine ulaşmayı hedefler. Değişen video izleme alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak, akademik bir dil ve uzun cümleler yerine, günlük bir dil ve eğlenceli grafiklerle konuyu anlatır.
Sanat Sepet: Sanat Sepet Podcast; ekonomik kriz, siyasi bunalımlar ve gündelik telaş içinde kültür sanat faaliyetleri ve buna bağlı olarak kültür sanat gazeteciliğinin Türkiye’de her geçen gün ivme kaybetmesine mütevazı bir itiraz. Sanat Sepet, aile hekimliğinden kalan zamanlarında Şeyma Samur tarafından üretilerek kültür sanat gündemini evinize taşıyor.
Haftanın odağı: SEO’ya eleştirel bir bakış
İnternette yayın yapan bir medya kurumu olmanın beraberinde getirdiği en büyük zorluklardan birisi bir şekilde başkaları tarafından yönetilen algoritmalarla da mücadele etmeniz gerekmesi. Bunun en uzun süredir var olan versiyonu da arama motorları ve Arama Motoru Optimizasyonu olarak Türkçeleştirdiğimiz SEO (Search Engine Optimization).
Son yıllarda Google ve diğer arama motorlarına dair şikâyetlerin arttığının hepimiz farkındayız. Kimi zaman Google ve Microsoft bunun için suçlanırken, kimi zaman da bu arama motorlarının algoritmalarıyla oynamaya ve orada öne çıkmak için her türlü yola başvuran websiteler ve bunları destekleyen SEO sektörü sorunun kaynağı olarak gösterildi. Ancak bu sektörün iç işleyişine dair çok fazla araştırma ya da yazı, en azından sektörün içerisinde olmayanlardan, görmemiştik.
Bu yüzden The Verge “The people who ruined the internet” (İnterneti mahveden insanlar) başlıklı bir yazı yayınlayınca büyük ses getirdi. Yazı doğrudan SEO’yu veya SEO uzmanlarını suçlamasa da arama motorlarının ve internetin kötüye gidişindeki paylarını, özellikle de sektör içerisindeki kötü niyetli ve dolandırıcı isimlerin bu duruma katkısını, görmemizi sağlıyor. Yazının hem genel okur kitlesinden hem de SEO sektörünün içerisinde olan ya da eskiden bu sektörde çalışmış bir kesimden olumlu yorumlar almasının sebebi de bu.
Fakat SEO dünyasının önemli bir kısmı yazıyı gördükten sonra kontrolü kaybetmiş bir şekilde tepki göstermeye başladı. Search Engine Land’in agresif manşetinden SEO uzmanlarının sosyal medya paylaşımlarına kadar birçok yerde bu savunmacı tavrı görmek mümkün. Eğer yazıyı okumadan sadece verilen tepkilere bakarsanız bütün SEO dünyasının aşırı iyi olduğunu ve interneti şahane bir yere dönüştürdüğünü ve yazıyı yazan Amanda Chicago Lewis’in hepsine iftira attığını zannetmeniz kaçınılmaz.
SEO camiasının büyük tepkileri yazıya olan ilginin de artmasına ve daha fazla paylaşılmasına sebep oldu. Amaçlarının bu olmadığına eminim ama sinirden farkına bile varmadan The Verge için ücretsiz SEO hizmeti verdiler.
Her ne kadar takip etmesi eğlenceli bir drama olsa da yazı aslında arama motorlarının ve onları manipüle ederek öne çıkmaya çalışanların internete ve bizim internet tecrübemize verdiği zarara dikkat çekerek önemli bir iş başardı. Bu konu üzerine ben de daha önce yazmıştım, özellikle website yayıncılığı söz konusu olduğunda SEO takıntısı genel olarak internetteki bilgi kalitesine ciddi bir şekilde zarar veriyor. Bir de bunun üstüne SEO’yu tek çözüm gibi pazarlayan ve çoğu zaman kısa vadeli başarı ve gelir için bu yöntemlerin etkisine ve sonuçlarına bakmadan dayatan kişiler yüzünden durum daha da kötüleşiyor.
Tam da bu yüzden SEO ve genel olarak arama motorlarının algoritmaları konusunda daha eleştirel ve ciddi bir tartışmaya ihtiyacımız var. İnterneti tecrübe etme şeklimize etkileri ve bunun ortaya çıkardığı sonuçları —her ne kadar SEO camiası ve Google gibi şirketler kabul etmese de— hepimiz hemen her gün görüyoruz. Arama motorlarının kapalı algoritmaları ve SEO takıntısı ile geldiğimiz noktada internetin önemli bir kısmı artık insanların okuması için değil, arama motoru algoritmalarının işlemesi için yazılıyor. Giderek yaygınlaşan yapay zekâ araçları da bu tür içeriklerin hızlanarak artmasına sebep olacak gibi görünüyor.
Algoritmaların getirdiği gizemli hava da SEO adını verdiğimiz yöntemlerin ve teknolojilerin kendilerini aynı şekilde pazarlamasını ve bu gizemden faydalanmasını sağlıyor. Böyle bir ortamda da insanları kandırarak ya da ucuz taktiklere başvurarak para kazanmaya çalışanların ortaya çıkması kaçınılmaz. Ama SEO camiasının bu sorunu çözmek için aşırı savunmacı tavrı bir kenara bırakıp kendisini eleştirebilecek bir noktaya gelmesi lazım.
Bizim ise bu noktada yapabileceğimiz şeyler sınırlı. Google ve Bing gibi arama motorları yerine farklı alternatifleri kullanmaya çalışmak ya da SEO söz konusu olduğunda bunu sınırlı bir noktada tutup yaptığımız işin kalitesini öncelemek gibi şeyleri deneyebiliriz. Bir de olabildiğince bu konudaki rahatsızlığımızı ve eleştirilerimizi yüksek sesle ifade etmekte ısrar edebiliriz. Fakat büyük arama motorları ve onların algoritmaları üzerine kurulan SEO sektörü kendisini değiştirmek için bir adım atmadıkça bir şeyler değişir mi emin değilim.