Gün geçmiyor ki 1 milyardan fazla kullanıcısı bulunan TikTok’a yönelik yeni bir yasak haberi almayalım. TikTok bir yandan önlenemeyen yükselişiyle kullanıcıların, markaların ve gazetecilerin yeni favorisi hâline gelirken; hükümetler uygulamanın gizlilik ve veri güvenliği konusunda endişelerini dile getiriyor ve uygulamanın bu yönüyle tehlikeli olduğunu savunuyor. Üstelik bu endişeler, “uygulamayı telefonlarınızdan silin” çağrılarından platformu yasaklamaya kadar uzanıyor. Aralarında ABD, İngiltere ve Danimarka’nın da yer aldığı birçok ülke uygulamanın hükümet tarafından verilen cihazlarda kullanılmasını yasakladı.
TikTok neden devlet telefonlarında yasaklanıyor, uygulamanın bu endişelere yanıtları ne ve bizi gelecekte neler bekliyor sorularına yanıt arıyoruz.
Hükümetlerin TikTok’u yasaklama gerekçeleri ne?
Hükümetlerin TikTok’a yönelik “endişelerinin” temel nedeni TikTok’un ait olduğu Pekin merkezli ByteDance isimli internet şirketi. Ülkeler, Çin merkezli bu şirketin kullanıcılara ait verileri elinde bulundurmasını bir güvenlik tehdidi olarak görüyor. Kısacası uygulama, milyonlarca kullanıcıdan toplanan verilerle ulusal güvenlik riski oluşturmakla suçlanıyor.
Biraz daha açık konuşacak olursak temel neden, TikTok’un diğer uygulamalar gibi Silikon Vadili olmaması; yani verilerin Çin hükümetine iletilme ihtimali. Bu nedenle endişe, TikTok ve ByteDance’in Çin hükümeti ile olan ilişkisine odaklanıyor. Çin hükümeti TikTok veya ana şirketi üzerinde baskı gücüne sahip olabileceği sürece TikTok’un verileri koruma konusunda güvenilir olmayacağı düşünülüyor. Çin yasalarına göre, şirketlerden sözde ulusal güvenlik amaçları için dahili bilgileri hükümete vermeleri istenebilir. ABD cephesindeki en büyük iki soru ise şunlar: ABD’deki tüketici bilgilerine kimler erişebiliyor? Hangi bilgilerin ABD’li kullanıcılara ulaştığını kimler belirleyebiliyor?
Endişelerin bir diğer boyutuna bakalım.
TikTok da tıpkı diğer sosyal medya uygulamaları gibi, kullanıcılarının verilerine erişebiliyor. Data & Society Araştırma Enstitüsü araştırmacılarından Robyn Caplan, “Genel fikir birliği, TikTok’un çok fazla veri topladığı yönünde. TikTok’un topladığı veriler, diğer uygulamalar tarafından toplanan veri miktarıyla aynı seviyede değil” diyor. Avustralya-ABD siber güvenlik firması tarafından hazırlanan bir rapora göre uygulama kullanıcının takvimine, çalışan diğer uygulamalarına, Wi-Fi ağlarına ve hatta sim kartı seri numarasına erişebildiğini söylüyor.
Hangi ülkeler; hangi kararları aldı?
TikTok konusunda aksiyon alan ülkeler ve aldıkları kararlara bakalım şimdi de.
Hindistan, TikTok’a yönelik yasak kararı alan ilk ülke olarak başı çekiyor. 2020 yazında Hindistan ve Çin sınırındaki çatışmaların ardından, ülkede 200 milyondan fazla kullanıcısı olan TikTok aniden yasaklanmıştı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin TikTok ile “mücadelesi” Trump dönemine kadar uzanıyor. Hatta Biden yönetiminin de Trump’ın TikTok politikasına benzer bir tutum sergilediğini söyleyebiliriz. Beyaz Saray, 27 Şubat’ta federal kurumlara uygulamayı hükümet cihazlarından silmek için 30 günleri olduğunu duyurdu. NY Times’ın aktardığına göre kasım ayından bu yana, iki düzineden fazla eyalet devlet tarafından verilen cihazlarda TikTok’u yasakladı. Austin’deki Texas Üniversitesi, Auburn Üniversitesi ve Boise Eyalet Üniversitesi gibi birçok okul, kampüs Wi-Fi ağlarından TikTok’u engelledi. Uygulama; Ordu, Deniz Piyadeleri, Hava Kuvvetleri ve Sahil Güvenlik tarafından kullanılan ABD hükümeti cihazlarında üç yıldır yasaklı. Öte yandan bu adımlar, kişisel cihazları kapsamıyor. Yani öğrenciler hücresel veriye geçerek TikTok’ta ekran kaydırmaya devam edebiliyor.
Ancak kriz burada bitmiş değil. Biden yönetiminin Çinli sahibinin şirketteki hissesini satma sözü vermemesi hâlinde uygulamayı ülke çapında yasaklamakla tehdit etmesi tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Wall Street Journal’ın özel haberine göre bu talep, Hazine Bakanlığı’na bağlı Yabancı Yatırımlar Komitesi’nden (CFIUS) geldi.
İngiltere, 16 Mart’ta Birleşik Krallık Kabine Ofisi Dışişleri Bakanı Oliver Dowden tarafından yapılan açıklama, uygulamanın resmi devlet cihazlarında derhal yasaklandığını duyurdu. Bu adım, memurlar, bakanlar veya genel halk için kişisel cihazları veya halkın kişisel kullanımına yönelik bir yaptırımı içermiyor. İngiltere, Huawei gibi Çin’e ait diğer teknolojilerin kullanımını yasaklayan ilk ülkelerden biriydi. Ülke gündeminde TikTok’a yönelik yaptırım kararlarının alınması için geç kalındığı yönünde görüşler de mevcut.
Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu ve AB Konseyi, siber güvenlik endişelerini gerekçe göstererek personel cihazlarında TikTok’a yasaklar getirdi. Yasak, 20 Mart günü uygulamaya konuldu. Bu yasak her ne kadar personel cihazlarını içerse de ayrıca parlamento üyeleri ve personelinin uygulamayı kişisel cihazlarından kaldırmalarını “şiddetle tavsiye ediyor”.
6 Mart’ta Danimarka Savunma Bakanlığı, siber güvenlik önlemi olarak “uygulamanın resmi birimlerde kullanılmasını yasaklayacağını” duyurdu. Belçika, 11 Mart’ta yaptığı açıklamayla TikTok’u Belçika federal hükümetinin sahip olduğu veya ücretini ödediği cihazlarda siber güvenlik, mahremiyet ve yanlış bilgilendirme endişeleri nedeniyle en az altı ay süreyle yasakladığını açıklarken; Yeni Zelanda, 17 Mart’ta TikTok’un Mart 2023’ün sonunda hükümet milletvekillerinin telefonlarından yasaklanacağını duyurdu.
TikTok bu duruma ne diyor?
TikTok ise bu tür iddiaları uzun süredir reddediyor ve kendisini ByteDance’ten uzaklaştırmaya çalışıyor. ABD’den gelen talep hakkında da bir açıklama yapıldı. TikTok, CFIUS’un elden çıkarma talebinin güvenlik endişelerini gideremeyeceğini savunuyor. TikTok Sözcüsü Brooke Oberwetter yaptığı açıklamada, “Eğer amaç ulusal güvenliği korumaksa, bu talep sorunu çözmez. Uygulamanın sahibinin değişmesi, veri akışı veya erişimi üzerinde herhangi bir yeni kısıtlama getirmez” ifadelerini kullandı. Oberwetter’in önerisi ise şöyle: “Ulusal güvenlikle ilgili endişeleri ele almanın en iyi yolu, hâlihazırda uygulamakta olduğumuz sağlam üçüncü taraf izleme, inceleme ve doğrulama ile Amerikalı kullanıcı verilerinin ve sistemlerinin şeffaf, ABD merkezli bir şekilde korunması olacaktır.”
TikTok’un rüzgârına kapılanlar endişelenmeli mi?
TikTok’a yönelik şüphe ve engellemeler arttıkça işin gazetecilik boyutunun yanı sıra markalar ve reklamverenler için durum ne olacak sorusu da akıllara düşebilir. The Drum, markaların yükselişe geçen TikTok’u bırakıp bırakamayacakları üzerinde durduğu yazısında TikTok’un da markaları ikna etmesi gerektiğine değiniyor. Markalara yönelik veriler ve yazının devamı burada.
Peki gazeteciler ve TikTok’un iştah açıcı kitlesinden faydalanmak isteyen medya kurumları?
Gazeteciler TikTok’tan kolay kolay vazgeçebilecek mi; kurumlar çalışanları ve verilerine yönelik nasıl kararlar alacak; bu doğrultuda ilk adım uygulamayı yasaklamak mı olacak yoksa farklı alternatifler mi geliştirilecek sorularını sorarken bir yandan da ilk adımların geldiğini görüyoruz.
Bu adımlardan biri, Birleşik Krallık merkezli BBC’den geldi. BBC, çalışanlarına TikTok’u şirket cep telefonlarından silme çağrısında bulundu. Bu duyuru, Birleşik Krallık hükümetinin, Çin devleti tarafından verilere erişilmesi korkusuyla hükümet cihazlarındaki uygulamayı yasaklamasının hemen ardından geldi.
Kararın şaşırtıcı ve akıllara yeni sorular getiren yönüne bakacak olursak… BBC yaklaşık bir yıldır, neredeyse tüm büyük medya kurumları gibi, TikTok’un rüzgârına kapılan yayıncılardan biri. 8 Mart 2022’de açtıkları hesaplarında şu an 4.4 milyon takipçileri bulunuyor. Başlarken “Haberlerimizin, en çok ihtiyaç duyanların bulundukları platformlarda bu kitlelere ulaşmasını sağlamak” mottosuyla yola çıktıklarını söyleyen ekip, son bir yıldır TikTok hesaplarında içerik üreterek geniş kitleleri dikey formatta da yakalamaya çalışıyor. Hatta bu alanda çalışan dört yeni ekip üyesini de bünyelerine dahil ettiler.
BBC, bu yasak hamlesini, “dünya çapındaki hükümet yetkililerinin veri gizliliği ve güvenliği ile ilgili dile getirdiği endişelere dayandırarak” gerekçelendirdi. Kişisel telefonlarında TikTok bulunan ancak bu cihazları iş için kullananların da gerekli önlemlerin alınması için bilgi güvenliği ekibiyle iletişime geçmeleri istendi. Bu arada BBC’nin kararı daha geniş kitlelere ulaşsa da TikTok konusunda yasak uygulayan ilk yayıncı değil. Guardian’ın aktardığına göre Danimarka’nın DR’si, TikTok’u personel çalışma cihazlarından yasaklayan ilk ulusal yayıncı. DR’nin kararları, çalışanların araştırma amacıyla ihtiyaç duymaları hâlinde yalnızca belirlenmiş TikTok telefonlarını kullanmalarına kadar uzanıyor.
BBC’nin bir yandan kendi çalışanlarına güvenlik gerekçesiyle TikTok’a girmemelerini önerirken, bir yandan da uygulama için içerik üretmeye devam etmesi çelişkili bir mesaj da vermiş olacak. Bu nedenle, bu kararın TikTok içeriklerini ve editoryal politikalarını nasıl etkileyeceğini bekleyip göreceğiz.
Bu arada TikTok da ardı arkası kesilmeyen yasak haberleriyle, bol bol “hayal kırıklığı”, “üzgünüz” gibi ifadeler ve “temel yanlış anlamalara dayanan kararlar” diyerek mücadele etmeye çalışmakla kalmıyor. Uygulama, vazgeçilemeyen gücünü kaybetmemek için bir yandan kurum ve markaları ikna etmeye çalışırken bir yandan da yeni bir dizi hamleyle içerik üreticileriyle arasındaki bağı güçlendiriyor. Platform cephesinden gelen son habere göre TikTok, platformda başarıya ulaşan küçük işletmelerle ilgili bir belgesel dizisi için kolları sıvamış durumda. “TikTok Sparks Good” başlıklı 60 saniyelik mini belgesellerin her biri, TikTok’u işini veya projesini büyütmek için kullanan tek bir içerik oluşturucusuna odaklanacak.
TikTok’un akıbetine ilişkin kesin bir karara varmak için elbette henüz erken; neredeyse her gün güncellenen durumunu hep beraber takip edip göreceğiz.