Topluluğa neden ihtiyaç var?

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında günümüzde medyanın sürdürülebilirliği için topluluğun neden önemli olduğunu ve bunun ne anlama geldiğini anlattım.

“Ne Okuduk” bölümünde ise Oscar ödülleri, bir türlü ölmeyen bloglar, sosyal medya kullanımı krizi ve daha fazlası var.

Bültene geçmeden önce bir duyurumuz var. Haber odalarında liderliği odağa koyduğumuz yeni bir programa başladık. Bu program kapsamında etik ve sürdürülebilir iş modelleri temasıyla atölyeler ve mentorluk görüşmeleri düzenleyecek, on bölüm podcast ve bir araştırma raporu yayınlayacağız. Nisan ayında gerçekleşecek atölyelerimize başvuru için buradaki formu doldurabilirsiniz.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

kottke.org'un ana sayfasının ekran görüntüsü. Renkli bir menünün altında sade bir şekilde en yeni postlar görülüyor.
kottke.org

Bu hafta ne okuduk?

CNN ve Bellingcat’e En İyi Belgesel Oscar’ı

Geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen Oscar törenlerinde birçok farklı kategoride gerçekleşen ilklerin yanı sıra En İyi Belgesel kategorisi de CNN’e bir ilki yaşattı. Açık kaynak araştırmacı gazetecilik ekibi Bellingcat ile ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkan Navalny belgeseli, daha önce beş kez aday olan CNN’in ilk ödülünü almasını sağladı.

İki ekibin ortak üretimi olan Navalny, Rusya’nın Putin karşıtı politik liderlerinden Alexei Navalny’nin hayatını ve zehirlenmesi gibi önemli olayları ele alıyor. Bellingcat’in uzun zamandır sürdürdüğü araştırmaları da temel alan belgesel Ukrayna’daki savaş nedeniyle de oldukça ilgi toplamıştı.

Ancak ödül haberinin ardından daha ilginç bir gelişme yaşandı. The Grayzone isimli araştırmacı haber sitesi, belgeselin yanlış bilgilerle dolu olduğunu ve Bellingcat’in “dış mihrak” olduğunu iddia eden bir yazı yayınladı. Ancak kısa bir süre sonra yazının kendisinde de ciddi yanlış bilgiler olduğu ortaya çıktı, sebebi ise bu bilgilerin ChatSonic isimli bir yapay zekâ uygulamasından alınması. Site önce yazıya bir giriş notu ekledi, ardından da tamamen yayından kaldırdı.

Bir Email Yüzünden Kovulan Gazeteci

ABD’nin Florida Eyaleti Valisi Ron DeSantis, geçtiğimiz dönemde ülkedeki aşırı sağ hareketin önde gelen isimlerinden birisine dönüştü ve bir sonraki seçimde başkan adayı olma ihtimali de yüksek. Bu yüzden kendisini popülerleştirmek adına sürekli gündem olmasını sağlayacak hamleler yapıyor.

Geçtiğimiz günlerde benzer bir hamleyi yüksek öğrenimdeki “çoğulculuk dolandırıcılığını” ortaya çıkartmak için yaptığı çalışmalar ile duyurdu ve basına bir duyuru metni gönderdi. Bu metni alan gazetecilerden birisi olan Ben Montgomery de maile cevap olarak “Bu propaganda, basın duyurusu değil” yazıp gönderdi. Emailin ekran görüntülerinin valilik yönetiminden isimlerce Twitter’da paylaşılmasının ardından da Montgomery’nin çalıştığı Axios gazeteciyi işten çıkardı.

Her ne kadar Axios konuya dair detaylı bir açıklama yapmasa da çoğunluk Axios’un DeSantis’e ve eyalette yaratılmaya çalışılan sansür ortamına karşı gazetecisini savunmak yerine kendisini kurtarmayı tercih ettiğini düşünüyor. Bu durum giderek yerel gazetecilik alanında büyümeyi planlayan Axios’un kendisi için çalışacak gazeteciler bulmasını ciddi bir şekilde zorlaştırabilir.

Kottke.org 25 Yaşında

İnternet ve teknoloji camiasında en sık kullanılan ve anlamını en çok yitiren kalıplardan birisi bir şeylerin “öldüğünü” ilan etmek. Genellikle bir alana rakip ürün çıkaran şirketlerin reklam kalıbı olarak kullanılan bu tabirin fazla ciddiye alınması ve gerçek gibi kabul görmesi de insanların konuya dair algısını bozabiliyor.

Bloglar bu konuda en iyi örneklerden birisi. Yıllardır blogların öldüğü, artık kimsenin blog yazmadığı iddiasını görüyoruz. Evet sosyal medya platformları blog kullanımını azalttı ama bloglar hâlâ burada ve oldukça canlılar. Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru kurulan blog keşif sitesi ooh! directory bunun en iyi kanıtlarından birisi.

Bu kadar bloglar üzerine konuşmamın sebebi ise internetin en eski bloglarından birisi olan Kottke.org‘un çeyrek yüzyılı geride bırakması. 2018 yılında NiemanLab’in “son blog” şeklinde bahsettiği sitenin hem kendisi gibi eski hem de yeni birçok blog ile birlikte hâlâ yayında olması üzerine düşünmemiz lazım. Özellikle de bu sloganları popülerleştiren platformlara güvenmesi giderek zorlaşan bireysel veya küçük çaplı yazar ve üreticiler için buradan alınması gereken bazı dersler olduğunu düşünüyorum.

BBC ve Yeni Bir Sosyal Medya Krizi

Çok da uzun sürmeyen bir aranın ardından bir kez daha bir medya kurumunun çalışanlarından birisinin Twitter kullanımı sebebiyle gündem olmasına tanık oluyoruz. Bu sefer olayın merkezinde BBC var.

Eski futbolcu ve BBC için sunuculuk ve yorumculuk yapan Gary Lineker’in hükümetin göçmen politikasına dair eleştirilerini Twitter’da paylaşmasıyla BBC’nin kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle işten çıkarılması büyük bir krize neden oldu. Birkaç gün sonrasında bu karar iptal edilip daha detaylı bir süreç başlatılsa da BBC’nin “hükümetin hoşuna gitmeyecek bir fikir yüzünden birisini işten çıkarmış” gibi göründüğünü bizzat ülkenin iletişim regülatörü söyledi.

Her ne kadar birçok yayın farklı politikalar denese de hem insanların birey olarak kendilerini ifade etme ihtiyacı hem de sosyal medyanın giderek birilerini hedef almak isteyenlere kolaylık sağlayan bir alana dönüşmesi bu krizin sürekli karşımıza çıkmasına neden oluyor. Bazı şeyler kökten değişmediği sürece de böyle devam edecek gibi görünüyor.

Kısa Kısa

📰 Amazon, Kindle üzerinden dijital gazete ve dergi satın alma özelliğini kapatıyor.

🚗 ABD’de bir kafede podcast kaydı yapan iki kişi neredeyse araba altında kalıyordu.

🤖 Hem Google hem de Microsoft ofis uygulamalarına yapay zekâ özellikleri ekliyor. Ek olarak Microsoft sorumlu yapay zekâ ekibinin önemli bir kısmını işten çıkardı.

📱 DW, TikTok’ta kurduğu Berlin Fresh hesabıyla büyük ilgi topluyor.

🇨🇳 Semafor’un Çin’den bir “think tank” ile partnerliği eleştirilere neden oldu.

📚 İklim odaklı haber sitesi Grist, okurlarından aldığı ilhamla bir kitap kulübü kuruyor.

🙁 Morning Brew, Kasım ayındaki işten çıkarmaların üzerine 40 kişiyi daha işten çıkardı.

Bellingcat'in Discord kanalından bir ekran görüntüsü. Sol tarafta kanal listesi, ana ekranda ise duyuru kanalındaki mesajlar görünüyor.
Discord

Haftanın odağı: Topluluğa neden ihtiyaç var?

Günümüzde medyanın en temel sorunlarından birisi kendisini bağımsız ve sürdürülebilir kılmak. Ekonominin, toplumsal dinamiklerin ve teknolojik dönüşümün yarattığı etkiler ile birlikte giderek ciddileşen bu durum karşısında herkesin farklı çözümleri denediği ve yeni yollar aradığı bir dönemdeyiz.

Burada zaman zaman karşımıza çıksa da en azından ülkemizde derinlikli bir şekilde ele alınmadığını düşündüğüm başlıklardan birisi de okur ve topluluk meselesi. Farklı başlıklar altında topluluk kelimesini ve topluluk oluşturmayı sıkça duyuyoruz ama bunun tam olarak ne olduğu ya da ne faydası olabileceği konusu çoğu zaman yeterince açıklanmıyor.

Biraz daha iyi anlamak için biraz geçmişe gidip oradan bir örnekle başlamakta fayda var. Eğer gazetelerin daha iyi dönemlerini hatırlıyorsanız “X gazete okuru” kavramına da aşinasınızdır. Kimi zaman mizah malzemesi olarak kullanılsa da bir gazetenin okuru olarak tanımlanmak, özünde o gazete ile şekillenen bir topluluğun parçası olmayı da beraberinde getiriyordu. Gazeteler bu anlamda insanların bilgi kaynağı olmanın ötesinde kendilerini ifade ettikleri bir araca dönüşüyordu.

Ancak dijital yayıncılık ile birlikte hem gazeteler hem de diğer medya kurumları okur kitleleriyle daha etkili bir iletişim kurabilecekleri ve güçlü bir topluluk oluşturabilecekleri yollar yerine çoğunlukla sosyal medya platformlarını tercih etti. Bu da kısa sürede gazetelerin takip edilen hesaplara ve ziyaret edilen sitelere dönüşmesine neden oldu. Kısa sürede bu platformlara devredilen güç ile de çoğu birbirine benzemeye başladı. Ayrıca bu platformların kendisi de verimli bir topluluğun oluşmasını zorlaştırıyor.

Günümüzde medyada sürdürülebilirlikten veya gelir modellerinden bahseden yazılara ve rehberlere baktığımızda en sık öne çıkan başlıklardan birisinin topluluk olması da bu yüzden. Eğer bir sosyal medya hesabından ya da YouTube kanalından ibaretseniz insanların sizi düzenli takip etmesi, desteklemesi ve bir okur topluluğuna dönüşmesi mümkün değil. Çünkü kendinizi ayırt edecek, doğal olarak okurunuzu diğer insanlardan ayıracak, bir özelliğiniz yok.

Bu da kaçınılmaz olarak birçok gelir modelini sizin için kullanışsız kılacaktır. Örneğin abonelik merkezli bir model düşünüyorsanız en önemli konulardan birisi o aboneliklerin uzun süre yenilenmesini sağlamak. Ancak gerçekten özel bir şey sunmuyor, okurlarınızı bir topluluğa dönüştüremiyorsanız bunu başarmak pek de mümkün değil.

Peki bunun başarılı örnekleri nasıl oluyor? Financial Times, The Guardian gibi gazetelerin okurlar ve aboneler için düzenledikleri etkinlikler bunun iyi bir örneği. Gazetenin abonesi olmak sadece haberlere erişimi değil, aynı zamanda size katkısı olabilecek bir topluluğa da erişim demek.

Eğer fiziksel bir topluluk yerine daha dijital odaklı olmak isterseniz Bellingcat örneğini inceleyebilirsiniz. Discord üzerinden okurlarını ve takipçilerini bir araya getirerek hem topluluğunu büyütüyor hem de o topluluğun birlikte bir şeyler yapabileceği bir alan sağlıyor. Ayrıca Discord’un imkânlarıyla sunucudaki topluluğa özel etkinlikler de düzenliyorlar.

Bu tarz hamleler beraberinde sizi ve ortaya koyduğunuz işi destekleyecek daha güçlü bir okur kitlesi oluşturmanızı sağlayacaktır. Bu da sürdürülebilir bir yayına dönüşmek için en temel ihtiyaçlardan birisi. Elbette bütün bunları yapabilmek için de önce gerçekten insanların topluluğunun parçası olmayı isteyecekleri bir yayın ortaya koymanız lazım.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.