Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verilerine göre dünya nüfusu 15 Kasım 2022 itibariyle 8 milyarı aştı. Peki yeryüzünün sakinleri olan bizler, bu bilgi karşısında neler düşündük? Artan dünya nüfusuna yönelik nasıl bir tutum geliştirmeliyiz?
11 Temmuz 2022 Dünya Nüfus Günü’nde Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) nüfusla ilgili beklentilerini içeren bir rapor yayınladı. Rapora göre dünya nüfusunun 15 Kasım itibariyle 8 milyara, 2030’da 8.5 milyara, 2100’de ise 10.4 milyara ulaşması bekleniyordu. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı verilerini kullanan Worldometers sayacı 15 Kasım’da 8 milyarı aştı ve bu haber sosyal medyada günün gündemlerinden biri oldu.
Baştan söylemem gerekir ki bu yazı bilimsellik iddiasında olmayan bir dijital etnografi denemesi. Amacım nüfus gibi dünya görüşlerimizi ele verebileceği düşünülmeyen bir konunun dahi aslında ayrımcı dil üretiminin bir aracı olabileceğini gözler önüne serebilmek. Bu amaç doğrultusunda sosyal medya platformu Twitter’da haberin paylaşıldığı hesapları inceleyerek; dünya nüfusunun 8 milyar olduğunu duyuran tweetler arasından en çok etkileşime ulaşan tweetin altına yazılmış yorumları değerlendirip, üretilen söylemlerin olası sonuçları hakkında bir fikir jimnastiği yapmaya çalışacağım.
Sosyal medya platformu Twitter’ın arama motoruna “dünya nüfusu” anahtar kelimelerini yazıp, gelişmiş arama seçeneği ile 15 Kasım–16 Kasım tarihlerini filtrelediğimde karşıma Pusholder isimli hesabın paylaşımı çıkıyor. Pusholder, gündemi tek tweet ile takip edebilmeyi vadeden bir internet yayıncısı. Bu yayıncı tarafından atılan ”Dünya nüfusu 8 milyara ulaştı.” tweetinin altında, yorumları derlediğim 7 Aralık 2022 günü 199 yorum bulunuyordu. Bu sayı bahsi geçen tweetin altındaki tüm yorumların toplam sayısını yansıtmıyor çünkü gizli profillerin paylaştığı yorumlar diğer kullanıcılar tarafından görülemiyor.
Bu yorumları Arabeskler, Nefret Duyanlar, Komplocular, Kontrolcüler, Şakacılar/Umursamayanlar ve Sayıya İnanmayanlar olarak 6 kategoriye ayırdım.
Arabeskler
Arabeskler, dünya üzerindeki 8 milyar nüfusa rağmen ruh eşini bulamadığını söyleyenler ile partnerine ilan-ı aşk edenlerden oluşan kategori. “Ben hâlâ benimkini bulamadım”, “8 milyar içinde yalnız olan ben”, “Ben hâlâ bir kişide takılı kaldım” beyanlarının yanı sıra “Beni silin aga” gibi arabesk duygu durumlarını anlatan tweetler bulunuyor.
Siz de kendinizi kendinizi bu gruba yakın görüyorsanız Women’s Health Mag’den Aryelle Siclait bu yazısında yalnızlık çekenlere 17 öneride bulunmuş. Yazıya göre yalnız olmanın utanılacak ya da toplum tarafından dışlanmaya neden olacak bir tarafının olmadığını kabul ederek işe başlamak çözüm için atılabilecek ilk adım.
Nefret Duyanlar
Nefret Duyanlar kategorisi; Suriyeliler, Afganlar, Araplar ile genel olarak göçmenleri nüfusun artışının asıl sebebi olarak gösteren veya Çin ve Hindistan’ın doğum oranlarını suçlayan tweetleri kapsıyor. Bunlar “1 milyarı Suriyeli ve Afgan”, “Çin’le Hindistan olmasa rahatlayacak gibiyiz”, “4 milyarı zaten Esenyurt’ta” gibi bir ırka yönelen ya da göçmen karşıtı söylemler.
Hrant Dink Vakfı’nın “Medyada Nefret Söylemi ve Ayrımcı Söylem 2019 Raporu” toplumdaki kutuplaştırıcı söylemin boyutlarının ve insan haklarına saygılı, yeni bir dile duyulan ihtiyacın fark edilmesine yardımcı olmayı umuyor ve ekliyor:
“Nefret söyleminin ve ayrımcı söylemin temelinde önyargılar, ırkçılık, ‘yabancı’ korkusu/düşmanlığı, cinsiyetçilik ve homofobi gibi ayrımcılık biçimleri yatıyor. Kültürel kimlikler ve grup özellikleri gibi unsurlar, ötekileştirici ve saldırgan söylemlerin kullanım sıklığı üzerinde etkili oluyor; özellikle milliyetçiliğin güçlendiği ve farklı olana tahammülsüzlüğün yükseldiği bağlamlarda, nefret dilinin etkileri de yoğunlaşıyor.”
Komplocular
Dünya nüfusunun azaltılması amacıyla 3. Dünya Savaşı’nın başlatılacağını ya da Covid-19 benzeri salgınların insan eliyle çıkarılacağını savunan kesim Komplocular kategorisini oluşturuyor. “Bir virüs daha çıkarıp onu azaltırlar bu sene”, “9 oldurmayacakları kesin”, “3. Dünya Savaşı” tweetlerinin yanı sıra Thanos göndermeli cevaplar, komplo teorilerine yakınlığı simgeliyor.
Thanos , Marvel çizgi roman evreninin yaşamın yüzde ellisini ortadan kaldırınca diğer yarısının gelişeceğine inanan kötü karakteri. Dünyanın kaynaklarının sınırlı olduğu konusunda Thanos’a katılmakla beraber asıl sorunun kaynakların yetersizliğinden öte bu kaynakların paylaşımındaki adaletsizlik olduğunu düşünmek önemli. Zaten Thanos da “yüzde elli” tezinin işe yaramadığını serinin ilerleyen bölümlerinde fark ediyor:
“Yaşamın yüzde ellisini ortadan kaldırınca, diğer yarısı gelişecek sandım. Ama bana gösterdiniz ki bu imkânsız. Geçmişini hatırlayanlar olduğu sürece gelecekte olabilecekleri kabul edemeyenler daima olacak. Direnecekler.” Avengers: Endgame (2019)
Geçmişini hatırlamayan yeni bir halk yaratma düşüncesi temelde üstün ırk yaratma düşüncesiyle aynı. Eğer siz de Thanos gibi Ölüm’e aşık olmuşsanız günümüz eko-faşizm tartışmalarına yakından bakmanızda yarar var.
Eko-faşizm nedir?
Eko-faşizm, faşist dünya görüşünü haklı çıkarmak adına çevre ve iklim kriziyle ilgili endişelerin kullanılmasıdır. (Cassidy Thomas) Eko-faşistlerin iki temel savı vardır. Birincisi, insan nüfusunun artışı doğal kaynaklara erişimi zorlaştıracaktır. İkincisi ise iklim krizine bağlı göç, devletlerin varlığı ve kültürel istikrar için bir tehdittir. Eko-faşistlerin argümanlarını yeniden üretmemek adına Foti Benlisoy’un önerilerine kulak kabartabilirsiniz.
Kontrolcüler
Doğum oranlarının nüfus artışının asıl sebebi olduğuna inanan ve doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaştırılması gerektiğini savunanlar Kontrolcüler grubuna dahil. Nüfusun 8 milyarı devirmesinde asıl etkisi olan doğumların artması değil. Aksine dünya genelinde 2016 yılında 143.24 milyon olan doğum sayısı bu yıldan itibaren her yıl azalarak 2021 yılında 133.97 milyona geriledi. Ne var ki, 20. yüzyılın başında 32 olan insan için tahmini ömür 2021’de 71.
Ama yine de ikna olmayıp doğumların azalması gerektiğini savunuyorsanız iklim adaleti ve politik ekoloji alanlarında uzman Mine Yıldırım’a kulak verebilirsiniz. Yıldırım, devletler tarafından nüfus politikası olarak dayatılmadan, bireylerin etik-politik bir tavır olarak çocuk yapmamayı düşünebileceğini vurguluyor.
Şakacılar/Umursamayanlar
Şakacılar ya da Umursamayanlar, sayıyı bilmenin hayatlarında bir şey değiştirmeyeceğine inananlar ile bu haber vesilesiyle tuttuğu futbol takımına iltifat eden ya da siyasi mizah yapanlardan oluşuyor. “Hep cehapenin işi”, “Eski parayla mı 8 milyar nüfus yeni parayla mı?”, “Sonunda Beşiktaş’ın rekoru kırıldı”, “Napim” gibi tweetlerin olduğu bu kategori ayrıca boş buzdolabı görselleriyle de süslü.
Siz de her fırsatı bu tip şakalar yapmak ya da okumak için kullanıyorsanız yakın zamanda yapılan asgari ücret zammı konulu mizahi paylaşımlara yeniden göz atabilirsiniz.
Sayıya İnanmayanlar
8 milyar sayısının gerçeği yansıtmadığını düşünenler, ölçümün bilimselliğinden şüphe duyanlar ile nüfusun zaten çoktandır 8 milyar olduğunu sananlar Sayıya İnanmayanlar kategorisi içerisinde.
Dünya nüfusu doğum ve ölüm oranlarının yanı sıra ulusal nüfus sayımı verileri dikkate alınarak hesaplanıyor. Sayıya inanmayan bu şüpheci gruba, küresel nüfus ve büyüme hakkında kabaca bir tahmin yapılabildiğini ancak yine de %1-2’lik bir hata payı olduğunu söylemek gerekebilir.