n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında Amerikalıların henüz adı bile olmayan bir yayın için ortalığı ayağa kaldırması var. Bazen medya tartışmalarının ne kadar garipleşebileceğini anlatmak için daha iyi bir örnek bulamazdım sanırım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise podcastlerin algoritmik reklam sorunu, 6 Ocak olayları ve medya, tıklanmak için yapılanlar ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Algoritmik Reklamlar Podcastlere Bela Oldu
Google AdSense gibi algoritmik reklam teknolojilerinin ilk çıktığı dönemlerde yaşanan baş ağrılarını hatırlayanlar vardır. Yayıncılar filtre kurmadıkları için sistem ziyaret eden kişiye herhangi bir reklamı gösterebiliyor, bu da yayıncılar için tuhaf durumlara sebep oluyordu.
Görünen o ki şimdi de aynı sorunları, neredeyse aynı şekilde, podcast yayıncıları yaşamaya başladı. Podcast alanında reklam teknolojilerine yatırımlar her geçen gün artıyor, algoritmik reklamlar da bolca yatırım alan teknolojiler içerisinde. Ancak podcastler için geliştirilen algoritmik reklam sistemlerinin filtreleme ve kontrol konusundaki eksikleri yayıncıların da konuya hâkim olmamasıyla birleşince ciddi sorunlara neden olmuş. Örnekler arasında cinsellik üzerine bir TV serisinin reklamının bir çocuk podcastinde yayınlanması ve bir bilim podcastinde —petrol şirketlerini engellemesine rağmen— BP ve Exxon reklamlarının yayınlanması var.
Anlaşılan geçtiğimiz 20 yılda edinilen tecrübeler podcast alanında yeterince ciddiye alınmıyor. İşin kötü yanı ise bunun negatif etkilerini genellikle yayıncıların çekecek olması.
Alakalı: İklim krizinin herkes için giderek daha önemli bir konu hâline gelmesi, petrol odaklı şirketlerin de kendisini korumak için farklı yollara başvurmasını beraberinde getiriyor. Bu konuda en sık başvurdukları yol ise algoritmik sistemler üzerinden verdikleri yanıltıcı reklamlar.
“Trafik için Süslemek”
Dijital medya ile birlikte gazeteciliğin en büyük meselelerinden birisi tıklanma, ziyaretçi alma ve okunma konusundaki veriler oldu. Bunların ne kadar ciddiye alınması ya da gazeteciliğin yapılma biçimini etkilemesine ne kadar izin verilmesi gerektiği tartışmaları sürmeye devam ediyor.
Caitlin Petre’nin geçtiğimiz aylarda yayınlanan kitabı “All the News That’s Fit to Click” bu konunun tarihini ve farklı argümanları ele alan bir çalışma. Petre’nin hafta içerisinde NiemanLab’de yayınlanan yazısı da “traffic whoring” kavramının nasıl ortaya çıktığını ve tıklanma için ne kadar ileri gidilebileceği tartışmalarını ele alan bölümünden uyarlanmış. Yazıyı okuduktan sonra kitabı da okunacaklar listeme ekledim, birçok bülten okurunun da ilgisini çekeceğine eminim.
6 Ocak’tan Bir Yıl Sonra Tartışılanlar
ABD’de Trump destekçilerinin ve aşırı sağcı komplo teorisyenlerinin Senatoyu basmasının üzerinden bir yıl geçti. O zamandan bu yana birçok yasal soruşturma, gazetecilik araştırması ve akademik çalışma gördük. Olayların yıldönümünde ise konu ağırlıkla komplo teorileri ve sosyal medya oldu.
ProPublica ve Washington Post ortak çalışması bir araştırma, Facebook’un eylemleri örgütleme konusunda aktif bir şekilde kullanıldığını gösteriyor. Brookings Instituton tarafından yapılan bir analiz ise eylemler öncesinde podcastlerin nasıl kullanıldığını inceliyor. Washington Post yazarı Margaret Sullivan da gazetecilere büyük bir sorumluluk düştüğüne vurgu yaptı.
Bunların dışında medyada genel iklim açıkcası bana fazlasıyla dramatik geldi. Çok fazla büyük cümleler, medya ve gazeteciliğe dair altını doldurması zor iddialarla dolu bir haftaydı. Bütün bunların devamında umarım gerçekten sorunları çözebilecek, gerçekçi çözümlerle karşımıza çıkarlar. Aksi takdirde hiçbir şeyi değiştirmeden her yıl aynı sözleri söylediklerini görmeye devam edeceğiz.
ABD’de Yerelin Yeri Doluyor
Pandemi sonrası krizin ABD’de özellikle ağır etkilediği alanlardan birisi yerel haber odaları olmuştu. Onlarca kurum kapanmış ya da başkalarına satılmak zorunda kalmış, bu da zaten zor durumda olan yerel gazeteciliği daha kötü etkilemişti.
Son dönemde ise giderek daha fazla iyi haber duymaya başlıyoruz. ABD’de birçok yeni yerel haber odası kuruluyor, bunların büyük kısmı da dijital yayınlar ve kâr amacı gütmeyen kurumlar. Şu anda yapılan hesaplamalara göre ABD’de 700’ün üstünde yerel haber girişimi var. Bunların önemli bir kısmının kâr amacı gütmeyen kurumlar olması da alandaki ekonomik yapının değişmeye başladığını gösteriyor.
Büyük dijital aktörlerden de yerele olan ilgi artıyor. Axios, tamamen yerel odaklı Axios Local altında şu anda yayın yapan bülten sayısını yıl ortasına kadar 14’ten 25’e çıkaracağını, yakın dönem hedeflerinin ise 100 şehir olduğunu söylüyor.
Kısa Kısa
🤝 Washington Post’un Pulitzer ödüllü gazetecisi David Fahrenthold New York Times’a transfer oldu.
⛔️ Kurgu dışı makale ve yazı derlemeleri ile tanınan Longform, derleme kısmını kapatma kararı aldı.
🎙 İngiltere’de her on kişiden biri 2022 yılında kendi podcastine başlamak istiyor.
🇺🇸 ABD’de komplo teorilerinin geldiği noktanın başlangıcı Sandy Hook silahlı saldırısı ardından yaşananlarda yatıyor olabilir.
🤔 Wired, ABD ve BK versiyonlarını dijitalde birleştirip basılı hâlinde ayrı tutmaya karar verdi.
📜 CrowdTangle’ın kurucusu Silverman, ABD Meclisine algoritmalarla ilgili yasal düzenlemeler konusunda yardım ediyor.
🧠 Kompleks konular üzerine yazmakta zorlanıyorsanız bu tavsiyeleri inceleyebilirsiniz.
🇰🇿 Kazakistan’da başlayan protestolar, yılın ilk devlet tarafından internet kesintisini görmemizi sağladı.
Haftanın odağı: Olmayan bir yayını konuşmak
ABD medya ekosistemi birçok anlamda tüm dünyayı etkileme gücüne sahip. İşin teknoloji ve tarz boyutu bir yana, konulara yaklaşımları ya da gazetecilik üzerine tartışmaları dünyanın hemen her yerinde bir şekilde etkili olabiliyor. Ancak bu ekosistemin bazen ne kadar tuhaflaşabildiğini görmediğimiz zaman, buradan yayılan bazı şeylere olması gerekenden fazla önem atfedebiliyoruz.
Geçtiğimiz hafta boyunca neredeyse herkesin gündemi olan olay da bunun en iyi örneklerinden birisi. Kısaca özetlemek gerekirse, Bloomberg’in CEO’su Justin Smith ve BuzzFeed News’de sekiz yılın ardından New York Times’ta medya üzerine yazmaya başlayan Ben Smith, mevcut işlerini bırakıp yeni bir yayın kuracaklarını duyurdular. Hedef kitleleri ise dünyada İngilizce bilen eğitimli herkes. Bunun dışında yeni yayına dair başka hiçbir detay yok.
Sadece bu haber herkesin üzerine uzun uzun konuşması için yetti. Twitter’da zincirler ve birçok tartışma, farklı yayınlarda yorum yazıları ve daha birçok şey. Bütün bunların hepsinin sebebi ise iki meşhur ismin birlikte bir işe girişmeye karar vermesi. Üstelik daha kendileri bile bu işin nasıl bir şey olacağından emin değil.
Belki birkaç cümleyle de olsa iddialı bir iş olacağı hissini vermelerinin bunda payı olabilir. Sonuçta dünyada İngilizce bilen herkese hitap etmek gibi bir cümle doğrudan en üst seviyedeki yayınlara rakip olacağınız anlamına geliyor. Ama henüz alan adı bile satın almamış bir yayın için bu kadar tartışmanın anlamı var mı? Ya da cevapların hemen hepsinin “henüz bir şey belli değil” olduğu bir röportaj yapıp yayınlamanın?
ABD medya camiasında en ufak konulardan bile büyük tartışmalar çıkartmak, her gelişmeye kırılma noktası muamelesi yapmak artık doğal bir şey hâline gelmiş durumda. Bu sorun dalgalar hâlinde dünyanın geri kalanına da yayılınca doğal olarak benzer şeyleri başka yerlerde de görmeye başlıyoruz.
Bu abartılı yaklaşımların sonucu da genellikle ya zaman ve enerjinin boşa harcanması oluyor ya da konunun tamamen kontrolden çıkması. “Fake news” bunun iyi bir örneği olabilir. ABD’de kavramı o kadar büyütüp o kadar esnettiler ki en sonunda tamamen anlamını yitirdi, ardından “artık fake news dememeliyiz” yazıları yazılmaya başlandı.
Bu yüzden özellikle ABD medyasında olan bitenleri incelerken onların bir anlık heyecanına kapılmamak ve daha sakin olmak çok önemli.* Çünkü haftaya daha heyecanlı başka bir haber görecek ve bunu anında unutacaklar. Onları takip eden herkesin aklında da “madem bu kadar önemliydi neden hemen peşini bıraktınız” sorusu kalacak.
*Aslında bu tavsiyeyi hayatın her alanında, özellikle de sosyal medyada, uygulamak lazım ama konudan sapmak istemedim. 😄