Dijitalde verilere güven olmaz

Ozy'nin günlerdir değişmeyen anasayfası.

Herkese Merhaba!

1 Ekim tarihiyle birlikte NewsLabTurkey üçüncü yılını geride bıraktı. Üç yıl boyunca bizi takip eden, okuyan ve destek olan herkese çok teşekkür ederiz. 

Yeni bir yıla başlarken aynı zamanda yenilenmiş bir tasarımla sizlerin karşısına çıkmak istedik. Oğuzhan Öçalan tarafından hazırlanan bu kapsamlı kimlik tasarımının bir parçası olarak bültenimizi de yeniledik ve şu anda okuduğunuz yeni tasarım ile devam edeceğiz.

Bu haftanın odağında dijital medyanın veri sorununu ele aldım. Daha fazla veriye erişerek daha şeffaf bir medya ortamına sahip olmayı beklerken bu verileri kaybetmemizin nasıl sorunlara neden olduğunu anlattım.

“Ne Okuduk?” bölümünde ise Clubhouse’un boş vaatleri, Rusya ve Afganistan’daki son gelişmeler, Hindistan medyasının sorunları ve daha fazlasını bulabilirsiniz.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. 

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

LinkedIn'in Çin'de engellediği gazetecilerden birine gönderdiği bildirim.
B. Allen-Ebrahimian/Twitter

Bu hafta ne okuduk?

Clubhouse İçin Umut Var Mı?

Bir Clubhouse vardı değil mi? Podcastin yerini alacaktı, sosyal medyanın geleceği olacaktı. Ama anlaşılan bunların hemen hepsi reklam kampanyasının bir parçasıymış.

Anlaşılan o ki bu reklamın bir parçası da Clubhouse’un “yaratıcı ekonomi” planı olan Creator First programıymış. Programa katılmak isteyen birçok kullanıcı hiç geri dönüş alamamak, sponsor bulamamak ve kısa süren sponsorlarla idare etmek zorunda kalmışlar. Her ne kadar podcast alternatifi olarak kendisini sunsa da Clubhouse erişim sınırları ve sponsorlukları nasıl kullanacağı gibi birçok detayı çözmediği için başarılı olma ihtimali yok gibi görünüyor.

Rusya ve Afganistan’da Durum Daha da Kötüye Gidiyor

Afganistan’da Taliban kontrolü birçok konuda olduğu gibi gazetecilik için de durumun daha da kötüleşmesine neden oluyor. Son olarak bir protestoyu takip eden 21 yaşındaki foto muhabir Morteza Samadi Taliban tarafından tutuklandı ve ailesi kendisinden haber alamıyor.

Rusya ise bir yandan yeni medya kurumlarını “yabancı ajan” listesine eklerken, diğer yandan da Bellingcat ile de çalışmış olan gazeteci Roman Dobrokhotov’u tutuklamayı planlıyor. Rusya’nın bir diğer sorunu da YouTube’la. Koronavirüs aşısına dair yanlış bilgiler yayınladığı için RT’nin Almanca YouTube kanalı kapatılınca, Rusya hükümeti de YouTube’u ülkede engellemekle tehdit etme yolunu seçti

Alakalı: Çin ise sansür konusundaki gücünü LinkedIn üzerinde de kullanmaya karar verdi. Geçtiğimiz günlerde bir grup gazetecinin profilinin Çin’de erişime engellendiği ortaya çıktı.

Hindistan Medyasının Sorunları Çok Tanıdık

Bazen çok farklı ülkeler ve sistemler içerisinde olsak da medyanın ve gazeteciliğin sorunları fazlasıyla benzer olabiliyor. Hindistan ve Türkiye de bu konuda ortak sorunları paylaşan iki ülke.

Newslaundry’de yayınlanan iki yazı da bunu çok iyi özetliyor. Yazılardan ilki ülkede medyanın giderek küçülmesinin ve bir PR makinesine dönmesine neden olan sorunları inceliyor. Yazı özellikle Hindistan’da medyanın güncel hâlini ve arkasında yatan sorunları görmek açısından çok faydalı. 

İkinci yazı ise ülkemiz gazetelerinde de sıkça gördüğümüz gizli reklam sorununun boyutlarını gösteriyor. İlk yazıyla birlikte okunduğunda medyanın içerisine girdiği sorunlar döngüsü daha da netleşiyor.

Google ve Facebook Medyayı Nasıl Destekliyor?

Büyük platformların gazetecilik sayesinde kazandıkları gelirin bir kısmını bu kurumlarla paylaşması gerektiği sıklıkla dile getirilen bir argüman. Son dönemlerde de hem Google hem de Facebook bu konuda bütçeler ayırmaya başladı.

Fakat burada da ciddi bir belirsizlik söz konusu. Google News Showcase projesi başlayalı bir yıl olsa da dahil olan kurumlara nasıl ve ne kadar ödeme yapıldığı konusu uzun süredir gizli tutuluyor. Diğer yandan bunların ne kadar devam edeceği belirsiz ya da platformların bir süre sonra vazgeçmeyeceğinin bir garantisi yok. Bu da mevcut sorunlara bir çözüm olarak görülmelerini zorlaştırıyor.

Kısa Kısa

❔ Röportajlarınızı daha verimli şekilde tamamlamak için bu soruları sormayı unutmayın.

🎓 NYT üniversite öğrencilerine özel bir yetenek programı başlatıyor

🏆 Meşhur Trump röportajıyla tanıdığımız Avustralyalı gazeteci Jonathan Swan, bu röportajı ile Emmy kazandı.

🗞 İnterneti yeniden düşünmeye odaklanan New Public, dijital dergisinin ilk sayısını yayınladı. Yeni tasarımlarını ve kimliklerini anlattıkları yazı da tasarım meraklıları için okumaya değer.

📊 Eğer sayılara odaklı bir araştırma yapıyorsanız elinizdeki veriyi doğru anlamak çok önemli.

📍 Kâr amacı gütmeyen gazetecilikte tek konuya odaklı yayınlar giderek büyüyen bir alan.

🗓 Ekim ayı içerisinde başvurabileceğiniz uluslararası gazetecilik burs ve fırsatlarının bir kısmını burada bulabilirsiniz.

Haftanın odağı: Dijitalde verilere güven olmaz

Medyanın dijitale geçişindeki en büyük motivasyon kaynaklarından birisi daha fazla veriye ulaşabilmek ve bu verilerin şeffaflığı sayesinde içerikten reklama kadar birçok konuda daha sağlıklı kararlar verebilmekti. Fakat bunun yerine veriyi kullanmaya odaklanan platformların birer deve dönüşmesi ve ellerinden geldiğince bu verileri herkesten gizlemeye çalışmasıyla karşı karşıya kaldık.

Herkesin erişebilmesini umduğumuz bu bilgilerin büyük şirketlerin veri merkezlerine kitlenmesi beraberinde birçok büyük sorunu getirdi. Bunların arasında özellikle medyayı ve gazeteciliği etkileyen iki büyük sorun var: dijital reklam sektörü ve yayınların okur verileri.

Dijital reklam sektörünün ne kadar büyük sorunlara sebep olduğunu ve giderek medya ve gazetecilik için yetersiz bir gelir kaynağına dönüştüğüne geçtiğimiz on yıl içerisinde tanık olduk. Sorun bununla da sınırlı kalmayabilir. Subprime Attention Crisis kitabının yazarı Tim Hwang, önümüzde çok daha derin bir sorun olabileceğini düşünüyor.

Kitabında hem dijital reklamcılık sektörünün mevcut pratiklerini inceleyen hem de 2008 küresel ekonomik krizine sebep olan mortgage sektörünün kriz öncesi durumuyla kıyaslayan Hwang, benzer bir krizin yaklaştığını söylüyor. Hem sektörlerin ekonomik yapısı hem de yaşanan diğer sorunlar bunu doğrulayan işaretler. İşin daha tehlikeli yanı ise dijital reklamcılık sektörünün diğer sektörlerle olan bağı. Böyle bir kriz başta medya olmak üzere birçok sektörde de büyük krizleri tetikleyebilir.

Verilerin şeffaflığını kaybetmemizin getirdiği ikinci sorun ise bu kapalılığın arkasına sığınarak bir tür “dolandırıcılık” mantığı ile çalışan kurumların doğmasına neden olması. Yıllardır tanık olduğumuz bu durumun en yeni ve en belki de en büyük örneğini ise geçtiğimiz hafta içerisinde Ozy Media örneği ile görmeye başladık.

New York Times medya editörü Ben Smith’in araştırması, Ozy Media’nın yıllardır yatırım toplamak ve büyümek için birçok farklı yalana ve veri şişirmeye başvurduğunu gösteriyor. Bu yalanların en büyüğü ise Goldman Sachs bankası ile gerçekleştirdikleri yatırım toplantısına yöneticilerden birisinin YouTube yönetiminden birisini taklit ederek katılması ve Ozy Media’nın YouTube verilerinin çok iyi olduğunu söylemesi.

Bu haberin ardından araştırmaya başlayan diğer isimler de Ozy Media’nın verilerini nasıl şişirdiğini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ryan Broderick Ozy’nin sitesini ve sosyal medya hesaplarını incelediğinde takipçi, beğeni ve izlenme satın almaya dair net kanıtlar buldu. En basit örnek: YouTube’daki bir videoları 4.1 milyon izlenirken yalnızca 242 beğeni ve 44 yorum almış. Biraz YouTube kullanmış herkes bunun sorunlu olduğunu fark edecektir.

Bütün bunların ortaya çıkması yalnızca birkaç gün içerisinde —tam da bülteni tamamlamak üzereyken gelen bir bildirim ile— Ozy’nin kapanma kararı aldığını duymamızı sağladı. Elbette böyle bir kurumun kapanması medya ekosistemi için iyi bir gelişme ama bu maalesef ne ilk ne de son olacak.

Tüm bunların sebebi ise aslında internetin ve oradaki verilerin birkaç merkez tarafından kendi çıkarları için kontrol altına alınması. Bizlere daha fazla şeffaflık ve açıklık sunmasını beklerken tam tersi bir yerde bulduk kendimizi. Verilerin kontrolünü ele alan şirketler giderek büyürken, medya ve gazetecilik sektörü kendisini giderek daha belirsiz ve güvensiz bir ortamın içinde buldu. Bundan sonra ne olacağı ise tamamen bu konuda atılacak adımlara ve yapılacak düzenlemelere bağlı.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.