Politico’nun milyar dolara giden yolculuğu

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

⏱ Bu hafta bültenimiz 1244 kelime, okuma süresi yaklaşık 5 dakika.

Bu haftanın odağında Axel Springer tarafından 1 milyar dolar üstünde bir rakama satın alınan Politico ve onun bu kadar değerli hâle gelmesine neden olan faktörler var. Sektördeki herkesin Politico’dan öğrenebileceği şeyler olduğuna inanıyorum.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise Vice’ın işten çıkarmaları, The Atlantic’in tasarımının arkasında yatanlar, App Store’da gazeteciler için kesinti indirimleri ve dahasını bulabilirsiniz.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. 

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

The Atlantic'in eski ve yeni tasarımının ekran görüntüsü ile kıyası.
Building The Atlantic

Bu hafta ne okuduk?

“Pivot” Sırası Vice’ta

Dijital medya sektöründe eğer bir kurumun büyük bir yanlışın eşiğinde olup olmadığını merak ediyorsanız, pivot kelimesini arayın. İngilizce’de “o yönde ilerlemek, o yöne dönmek” anlamına gelen bu kelimeyi en iyi “pivot to video” kalıbından tanıyoruz.

Görece düzgün bir yolda ilerlediği düşünülen Vice, belli ki bu durumdan memnun değil ve videoya ağırlık vereceğini söyleyerek yaklaşık 155 kişiyi işten çıkardı. Bunların büyük bir kısmı Vice ve Refinery29 ekibinde oldukça iyi işlere imza atmış gazeteciler. Bu işten çıkarma ve yön değişikliğinin sebebi de tamamen mevcut gelirler ve buna bağlı öngörüler. Yani çok da sağlam bir adım sayılmaz.

Bu pivot nasıl sonuçlanacak bilinmez ama Vice çalışanlarının sendikası Vice Union tarafından yapılan açıklamada akılda tutulması gereken bir cümle var: “Bu sektörde bugünün metriklerinin yarının şaka malzemesi, dünün pivotlarının bugünün beceriksiz tökezlemeleri olduğunu öğrenecek kadar uzun zaman geçirdik.”

The Atlantic’ten Tasarım Dersi

Her gün o kadar kötü tasarım örnekleriyle karşı karşıya kalıyoruz ki bunun artık çözülmesi gereken kronik bir sorun olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu yüzden elimden geldiğince sizlerle hem iyi örnekleri hem de bu örneklerin üretim süreçlerini paylaşmaya çalışıyorum.

The Atlantic’in dijital tasarımındaki dönüşüm de kesinlikle bu iyi örneklerden birisi. Bir Atlantic yazısını siteden okumak diğer birçok siteye göre çok daha keyifli. Bu tasarımın arkasındaki ekip, süreci kapsamlı bir şekilde anlatan ve tasarım esnasında hangi kararların neden alındığını açıklayan güzel bir yazı kaleme almış. Eğer bir yayın için etkileyici ve o kurumun kimliğini yansıtan bir tasarım yapmak için nelere dikkat etmek gerektiğini merak ediyorsanız bu yazı bir ders niteliğinde.

Afganistan Krizi ve Medyanın Yeri

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın ülkenin kontrolünü ele geçirmesiyle birlikte konuştuğumuz konulardan birisi de ülkedeki basın ve ifade özgürlüğünün nasıl darbe alacağı. Durum şimdiden fazlasıyla kötü görünüyor ve bu tehdit yüzünden New York Times gazetecilerini ülkeden çıkarmak için Meksika devletinden yardım almak zorunda kalabiliyor.

Bundan 20 yıl önceye, ABD’nin Afganistan’a girme sürecine, döndüğümüzde medyanın dikkat çekici bir rol oynadığını hatırlıyoruz. George Monbiot’un Guardian’da yayınlanan yazısı bu geçmişin detaylı bir hatırlatıcısı oldu. Şu anda yaşananlar için sorumlu aramaya odaklanan ABD ve İngiliz medyasının geçmişiyle de yüzleşmesi ve hatasını kabul etmesi için daha iyi bir zaman düşünemiyorum.

Alakalı: Afganistan ve medya konusunda sıkça tartışılan konulardan birisi de Taliban’ın sosyal medyayla ilişkisi. Bir yandan hangi platformların onları engellediği konuşulurken diğer yandan Taliban’ın nasıl sosyal medya ile güçlendiği de inceleniyor.

Apple’dan Haber Odalarına İyi Niyet Adımı

Birçok haber kurumunun ve gazetenin Apple ve diğer uygulama mağazaları üzerinden abonelik imkânı tanımamasının en büyük sebeplerinden birisi kesilen yüzdelerdi. Uzun zamandır hemen her mağazada yüzde 30 olan bu kesinti son dönemde değişmeye başladı.

Apple da geçtiğimiz yıldan bu yana gazetecilik kurumları için App Store’u daha cazip hâle getirmeye çalışıyor. Son güncellemeleri ile de bunu başarmaya bir adım daha yaklaşmış olabilir. Yeni duyuruda gelen değişiklikleri iki gruba ayırabiliriz. İlk grup herkese açık ve şu şekilde işliyor: Başlangıçta Apple yüzde 30 kesinti alıyor fakat aboneniz 12 ayı doldurursa bu yüzde 15’e indiriliyor. Eğer App Store’dan yıllık 1 milyon dolar altında kazanıyorsanız ya da Apple News uygulamasında aktif bir partnerseniz, bu ilk yılın dolmasını beklemeden Apple aboneliklerinizden ilk aydan itibaren sadece yüzde 15 kesinti alacak. 

Yüzde 15 kulağa başlangıçta yüksek gelse de hemen her ödeme sistemi veya okurlarınızla buluşmanıza imkân verecek platform da benzer seviyede bir kesinti yapıyor. Bu durumda okurlarınızın zaten harcama yapmaya alışık olduğu bir yerde bu kesinti çok da göze batmayacaktır.

Kısa Kısa

👾 Eğer ziyaretçilerinizin daha fazla okumasını istiyorsanız, tavsiyelerinizi bir oyuna çevirebilirsiniz.

🎙 Anlaşılan Gimlet’i satın alan Spotify, onunla ne yapacağını bilemediği için işlerin kötüye gitmesine neden oldu.

🤥 ABD’de aşı karşıtları kimsenin adını duymadığı bir federal veri tabanını komplo teorilerine malzeme yaptı.

🇧🇷 Brezilya’da gazeteciler bilgi edinme hakkıyla elde ettikleri 60 GB’lık dosyalar sayesinde 27 yıllık bir yolsuzluğu ortaya çıkardı.

📺 YouTube yanlış bilgiyle mücadele için arka planda neler yaptıklarını anlatan bir yazı yayınladı.

👻 Snapchat’i görmezden gelmemek lazım diyorsanız yayına başladıkları trendler sayfasını incelemenizde fayda var.

📊 İklim krizi üzerine haber yaparken kullandığınız grafiklerin önemi büyük.

Haftanın odağı: Politico’nun 1 milyar dolara giden yolculuğu

Dijitalde doğan ve büyüyen birçok farklı haber kurumundan ve markadan bahsetsek de bunların birçoğunun hikâyesi oldukça dalgalı, bir kısmıysa kötü tercihler ile çoktan unutuldu. Fakat Politico yayına başladığı 2007 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde büyüyor ve geçtiğimiz hafta içerisinde Almanya merkezli medya devi Axel Springer tarafından 1 milyar doların üstünde bir rakama satın alındı

Birçok dijital medya markası zorlu dönemlerden geçerken Politico’nun bu istikrarı ve başarısı kesinlikle incelemeye ve ders çıkarmaya değer bir örnek. Uzun zamandır hem bir okur hem de örnek dijital medya kurumu olarak takip ettiğim Politico’yu bana göre öne çıkaran ve başarılı kılan birkaç temel faktör var.

Bunların başında kurumu nerede konumlandırdıkları ve içerik başta olmak üzere birçok diğer kısmın buna göre nasıl şekillendirildiği geliyor. Politico en başından bu yana siyaset, ekonomi ve bunlarla ilişkili alanlarda çalışan kişilere hitap edecek bir haber odası olma amacıyla yola çıktı. Her ne kadar 2007 yılında tamamen dijital olarak böyle bir şeye girişmeleri yeterince ciddiye alınmamalarına neden olsa da kısa sürede kendilerini kanıtlamayı başardılar. Burada ürettikleri içeriğin kalitesinin ve sunumunun bu duruşa uygun olmasından tutun da okurlara sundukları içerik türlerine kadar birçok farklı katmanın buna göre hesaplanmasının rolü büyük.

Ancak en büyük rol gelir modellerini belirleme kısmında bunu hesaba katmalarında. Başlangıçta Washington D.C.’de ücretsiz dağıttıkları basılı gazete ciddi bir gelir kaynağı olsa da Politico’nun ekonomik olarak sürdürülebilir hâle gelmesi Politico Pro ile oldu. Normal içerikleri tamamen ücretsiz olan Politico, hitap ettikleri alandaki büyük aktörlerin hızlı ve sağlıklı bilgiye para vermekten çekinmeyeceğini bildiği için tamamen onlara özel bir ürün tasarladı. Ortaya koydukları kaliteli gazetecilik, Pro’nun da değerini artırdı ve “business class” müşteriler için olmazsa olmaz kaynaklardan birisi hâline geldi. Bu sayede herkese daha makul fiyattan abonelik satmak yerine ortalama yıllık 10.000 dolar üstü tutan abonelikleri azınlık bir okur kitlesine satarak gelirlerinin yarısını buradan elde edebildiler.

Kurum olarak bu yaklaşımı büyüme ve ürünlerini nasıl sunacakları gibi tercihlere de yansıtmaları Politico’nun bir marka olarak da duruşunun her alanda ortak olmasını sağladı. Günümüzde bültenler üzerine konuşulurken adı çok sık anılmasa da habercilikte bülten kullanımı konusunda en profesyonel örneklerden birisini —daha doğrusu birçoğunu— sunuyorlar. 

Bütün bunlar ve dahası aslında Politico’nun başarısının altında yatan ana sebebi anlamamız için yeterli: Profesyonel bir yaklaşım, bir yayın olarak kime hitap etmek ve nerede konumlanmak istediğini iyi bilmek ve bunun için gereken adımları atmak. Böyle bir kurum yalnızca kendisini büyütmekle kalmaz, içerisinde başarılı isimler de yetiştirebilir. Tıpkı Politico’dan ayrılan bir ekibin şu anda ona rakip olan Axios’u kurması gibi.

Her ne kadar artık bu fikirleri geride bırakmış olmamız gerekse de, internette yeni bir işe girişmek söz konusu olduğunda o amatör yaklaşımlardan ve yarı-ciddi duruştan kurtulabilmiş değiliz. Politico, eğer bunun yerine profesyonelliği ve yaptığımız işi ciddiye almayı tercih edersek ne kadar ilerleyebileceğimizin en iyi kanıtı.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir